Şiir, Sadece: El Mar y Las Campanas
El Mar y Las Campanas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
El Mar y Las Campanas etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Kasım 2014 Cumartesi

Bağışlayın

Bağışlayın, eğer denizin köpüğünden
daha çok ışık sızmadıysa gözlerimden,
bağışlayın, çünkü korunmasız
yayılır benim göğüm
ve sınırsız:
tekdüze benim şarkım,
sözcüklerim kasvetli bir kuş,
kayalardan ve denizden bir direy,
avuntusuzluk
kışsı, bozulmaz bir gezegende.
Bağışlayın suyun kayadan ve deniz köpüğünden
o sonsuz nakaratını, sonsuz abuk sabuk konuşmalarını
gelgitin: işte böyledir benim yalnızlığım:
apansız gürleyişinde savrulur tuz
saklı varlığımın duvarlarına, böylece
kendim
denizde,
çanlardaki çanların sesiyle
kendini tekrarlayan enlemin
ve kışın bir parçası olurum,
sessizliğin bir parçası, bir yele gibi ağır,
yosununki gibi bir sessizlik, batmış bir şarkı.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

7 Kasım 2014 Cuma

Batıyorsa Her Gün

Batıyorsa her gün
her gecede,
ışığın kapatıldığı
bir kuyu olmalı orada.

Kuyunun derin karanlığının
kenarına oturmalı
sabırla
tutmak için batmış ışığı.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

Bazı Arjantinliler Geldi

Bazı Arjantinliler geldi,
Jujuy ve Mendoza idi adları,
bir mühendis ve bir doktor,
üç üzüm tanesi gibi üç kızla.
Söyleyecek sözüm yoktu.
Yabancım da değillerdi.
Ama bir şey söylemedik birbirimize,
birlikte soluduk yalnızca
Pasifik Okyanusu’nun güney soğuk havasını,
o yüzen pampanın
yeşil havasını.
Belki kendileriyle birlikte götürdüler onu
başka bir ülkeden bir köpek götürür gibi,
ya da garip kanatlı,
titreyen bir kuş.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

3 Kasım 2014 Pazartesi

Bir Yolculuktan Dönüyorum

Bir yolculuktan dönüyorum geriye, aynı noktaya,
niçin?
Niçin dönmüyorum daha önce
yaşadığım yerlere,
caddelere, ülkelere, kıtalara, adalara,
evimin ve barkımın olduğu yerlere?
Niçin bu yer beni seçen
sınır olmak zorunda? Dikey esen havanın
kırbaç vuruşları ve uzun kışın kemirdiği
ve parça parça ettiği birkaç siyah çiçekten başka
bu bölgenin bana sunabileceği şey nedir ki?
Ah, nasıl da işaretliyorlar beni: Orada
o durgun adam, o yorgun bey,
asla hareket edip gitmemiş o yerden,
asla terk etmemiş o haşin bölgeyi:
en sonunda katılaşmış,
öyle ki gözleri bile sertleşmiş
ve büyüyen sarmaşıklar bakışlarının üzerinde.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

25 Ekim 2014 Cumartesi

Burada

Geldim buraya saymak için
denizde yaşayan,
denizde çalan,
denizde bulunan çanları.

Bu yüzden yaşıyorum burada.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

Burada mı Deniz?

Burada mı deniz? Güzel, kapat içeri.
Ver bana
en büyük çanı, evet, yeşil olanı,
hayır, onu değil, öbürünü,
bronz ağzında çatlak olanı,
ve tamam! Yalnız kalmak istiyorum
denizin kendisiyle ve çanla.
Uzun zaman bir şey söylemeyeceğim,
sessizce, öğreneceğim daha birçok şeyi,
öğreneceğim var olup olmadığımı.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

5 Mart 2014 Çarşamba

Günden Güne Matilde

Bugün senin için: uzunsun
Şili’nin bedeni gibi ve hassassın
anason çiçeği gibi,
ve her bir dalında taşıyorsun
silinmez ilkbaharımızın şahitliğini:
Bugün günlerden ne? Senin günün.
Ve yarın dündür, ellerinde
izlemez günler günleri, ve yitmez hiçbir gün:
uyurken saklarsın güneşi
toprağı ve menekşeleri
küçük gölgende.
Ve böylelikle sunarsın bana
hayatı her sabah.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas'dan

17 Ocak 2014 Cuma

Kendine Döner Kişi

Yetersizce tasarlanmış eski bir ev gibi
kendine döner kişi, böyle işte:
delinmiş bir takım elbiseden bıkmış gibi
çıplak dolanmak ister kişi,
çünkü yağmur yağmaktadır,
pak suda ıpıslak olmak ister kişi,
o rüzgârın kendisinde, ve ulaştığında
kendi özünün kuyusuna kişi,
yaşamak hakkındaki en kenardaki
o alçakgönüllü kaygıya, ifade etmek ister
ya da ödemek ya da borçlanmak
ya da keşfetmek bir şeyi,
sanki ben çok önemliymişim gibi,
sanki dünya bana hoş geldin demiş
ya da siyah duvarlı tiyatrosunda
bitkisel adıyla seslenmemiş gibi bana.


Pablo Neruda
El Mar y Las Campanas

2 Temmuz 2013 Salı

Sonlanış

Matilde, yıllar ya da günler
uykuda, ateşte,
burada ya da orada,
enjektörlerle
kırılmış bir omurgada,
kanamak gerçek kanı,
uyanmak belki
ya da göçüp gitmek,
sona ermek yavaşça:
hastane yatakları, yabancı pencereler,
suskun beyaz önlükler,
ayaklardaki hantallık.

Ondan sonra bu yolculuklar
ve benim denizimde yeniden:
başın yastıkta,
uçan ellerin
ışıkta, benim ışığımda,
toprağımın üstünde.

Öyle güzeldi ki yaşamak,
yaşarken sen!

Dünya daha mavi ve topraksı
geceleri, uyuduğumda,
o kadar büyük, senin ince, küçük ellerinde.


Pablo Neruda
"El Mar y Las Campanas'dan"