Şiir, Sadece: Gazel XLI
Gazel XLI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gazel XLI etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2011 Salı

Gazel XLI

Fâ'ilâtün/Fâ'ilâtün/Fâ'üâtün/Fâ'ilün


1. Nice yıllardur ser-i kûy-ı melâmet beklerüz 
    Leşker-i sultân-ı irfânuz vilâyet beklerüz

2. Sâkin-i hâk-i der-i mey-hâneyüz şâm ü seher 
    İrtifâ'-ı kadr içün bâb-ı sa'âdet beklerüz

3. Cîfe-i dünyâ degül kerkes kimi matlûbumuz 
    Bir bölük ankâlaruz Kâf-ı kana'at beklerüz

4. Hâb görmez çeşmümüz endîşe-i ağyardan 
    Pâsbânuz genc-i esrâr-ı mahabbet beklerüz

5. Sûret-i dîvâr idüpdür hayret-i ışkun bizi
    Gayr seyr-i bâğ ider biz künc-i mihnet beklerüz

6. Kârbân-ı râh-ı tecrîdüz hatar havfm çeküp 
    Gâh Mecnûn gâh men devr ile nevbet beklerüz

7. Sanmanuz kim giceler bî-hûdedür efgânumuz 
    Mülk-i ışk içre hisâr-ı istikâmet beklerüz

8. Yatdılar Ferhâd ü Mecnûn mest-i câm-ı ışk olup 
    Ey Fuzûli biz olar yatdukça sohbet beklerüz


Fuzuli

1. Nice yıllardır melâmet (halkın, ayıplaması) köyünü bekliyoruz-trfan (manevi bilgi) sultanının askeriyiz, vilâyeti bekliyoruz.

İrfan: Kalp yoluyla kazanılan ve insanı hakikate eriştiren ma­nevi bilgidir. Vilâyet kelimesinde tevriye yapılarak velilik anlamında da kullanılmış olup irfan, melâmet ve vilâyet kelimelerinde iham-ı te­nasüp vardır. Ayrıca köy (burada ülke), sultan, asker, vilâyet, bekle­mek (korumak anlamıyla) kelimeleri ile müracaat-ı nazir sanatı yapıl­mıştır.

2. Akşam sabah meyhane kapısının toprağında oturuyoruz. Değerimizi yüceltmek için mutluluk kapışım bekliyoruz.

Bu beyitte de tasavvuf vardır. Meyhane, tekke yerinde kullanıl­mıştır. İnsan tekkede çile çıkarmak, nefsanî arzulardan kurtulmak, ri­yazet ve ibadetle uğraşıp Tann'ya lâyık olmaya çalışmak suretiyle de­ğerini yüceltir. İrtifa-i kadr ve bâb-ı saadet arasında tenasüp vardır. 3. İsteğimiz akbaba gibi dünyanın leşi, pisliği değildir. Biz kanaat Kaf dağını bekleyen bir bölük ankalarız.

Anka, dünyayı çevreleyen Kaf dağında yaşıdığına inanılan efsanevi bir kuş. Akbaba gibi ölmüş hayvanların leşini yemeye tenezzül etmez bulduğu bir iki parça kemiği Kaf dağına götürüp yer, onunla kanaat edermiş. Anka edebiyatta kanaatkârlığın sembolüdür.

4. Yabancıların endişesinden gözümüz uyku görmez. Sevgi sır­larının hazinesini bekleyen bekçiyiz.

5. Senin aşkının hayreti bizi duvardaki resim gibi cansız yap­mıştır. Başkası bağı bahçeyi gezer, biz mihnet köşesini bekleriz.

6. Tecrid (dünya nimetlerinden ilgiyi kesme) yolunun kervanı­yız, tehlike korkusundan bazan Mecnun bazan ben sırayla nöbet bek­leriz.

7. Geceleri feryadımızı boşuna sanmayınız. Aşk ülkesinde doğ­ruluk binasını bekliyoruz. Gece sesin daha iyi duyulması dolayısıyle eskiden kale bekçileri yüksek sesle bağırarak haberleşirlermiş.

8. Ferhad ve Mecnun aşk kadehinden sarhoş olup yattılar. Ey Fuzûli! Onlar yattığı sürece aşk sohbetini biz bekleriz.