Şiir, Sadece: Gazel XLVII
Gazel XLVII etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gazel XLVII etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2011 Salı

Gazel XLVII

Fe'ilâtün/Fe'ilâtün/Fe'ilâtün/Fe'ilün


1. Dehenin derdüme derman dldiler cânânun
    Bildiler derdiimi yohdur didiler dermânun

2. Olsa mahbûblarun ışkı cehennem sebebi 
    Hûr u gılmâm kalur kendüsine Rıdvânun

3. Geçdi mey-hâneden il mest-i mey-i ışkun olup 
    Ne meleksen ki harâb itdün evin şeytânun

4. Urmazam sıhhat içün merhem ohun yaraşma 
    İsterem çıhmaya zevk-i elem-i peykânun

5. Ne bilür ohımayan Mushaf-ı hüsnün şerhin 
    Yire gökden ne içün indügini Kur'ânun

6. Yirden ey dil göğe kavmışdı sirişküm meleği 
    Anda hem koymayacakdur olan efgânum

7. Ey Fuzûlî olubam garka-ı gird-âb-ı cüııûn 
    Gör ne kahrm çekerem döne döne devrânun 


Fuzuli

1. Sevgilinin ağanı derdime derman dediler. Derdimi bildiler, senin dermanın yok dediler.

Yok kelimesi tevriyeli olup ikinci anlamı, yok denecek kadar küçük olan ağızdır.

2. Sevgililerin aşkı Cehenneme girme sebebi olsa, Rıdvanın (Cen­netin bekçisi) hurisi ve gılmanı kendisine kalır (yani herkes cehenne­me girmeyi ister).

3. El, senin aşkının şarabıyla sarhoş olup meyhaneden vazgeçti. Sen nasıl bir meleksin ki şeytanın evini harap ettin.

Meyhaneye şeytanın evi denmesi, Müslümanlıkta şarabın haram olması dolayısıyledir.

4. (Aşk) okunun açtığı yaraya iyileşmesi için merhem vurmam. Temrenin verdiği elemin zevki çıkmasın isterim.

5. Güzelliğinin Mushafı'nın şerhini okumayan Kur'an'ın gökten yere niçin indiğini ne bilir?

Mushaf (yani Kur'an) sayfa haline getirilmiş demektir. Kur'an sayfası gibi olan güzelliğinin inceliklerini okumayan onun İlâhî güzel­liğin bir tecellisi olduğunu bilmez demektir. Mushaf, şerh, Kur'an, in­mek kelimeleriyle müraat-ı nazir sanatı yapılmıştır.

6. Ey gönül! Gözyaşım meleği yerden göğe kovmuştu. Feryat ve figanım onları orada da bırakmayacaktır.

7. Ey Fuzûlî! Delilik burgacında boğuldum. Bak, feleğin kahrım döne döne nasıl çekiyorum.

Girdap, burgaç demektir. Denizde veya nehirde suyun huni gibi çukurlaşarak dönmesidir. Burgaca yakalanan döne döne suyun dibine çakılarak boğulur. Devran kelimesi tevriyeli olup biri felek, devir an­lamında, diğeri dönme anlamındadır. Bu ikinci anlam ile girdab, döne döne, devran kelimeleriyle iham-ı tenasüp sanatı yapılmıştır. Mumun aha dayanamaması üflenince sönmesinden kinayedir.