Şiir, Sadece: Langston Hughes
Langston Hughes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Langston Hughes etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Nisan 2017 Salı

Bende

Ben de söylüyorum Amerikanın türküsünü
Ben, karaderili kardeş.
Mutfağa yollarlar beni
Sofrada konuklar olunca.
Ama güler geçerim
Ve güçlenmek için
Çok yerim.

Yarın
Masada oturacağım
Konuklar gelince.
Yeltenemeyecek kimse
"Mutfakta ye"
Demeye.

Görecekler
Ne denli güzel olduğuna
Ve utanacaklar.

Amerika'dayım ben de.


Langston Hughes
Çeviren: Ergin Koparan

3 Nisan 2017 Pazartesi

Üzüntü

Bana yanık türküler söyleyin,
Yanık türküler bana
Başka türlü türküler
Sefaleti unutturmuyor insana.

Avutucu bir şarkı okuyun,
Okuyun da kapansın yaram;
Öyle kötülük etti ki
Sevdiğim adam.

Anlamıyor musunuz?
Ağlayıp dövünüyor
Berbat bir adam için bir kadın.

Benim gibi kara kız
Benim gibi kara,
Üzüntüsü geçsin diye
Can atıyor içli şarkılara.


Langston Hughes
Çeviren: T. S. Halman

İsa Alabama'da

İsa zencidir
Silleyle sopayla dövülen kara:
Ah, aç sırtını kamçılara.

Anası Meryem:
Güneyde dadı,:
Ağzını açarsa yer tokadı.

İsa'nın babası Tanrıdır:
Beyaz efendi, yerin cennet,
Sevgini göster, merhamet et.

En kutsal piç,
Kan kusuyor ağzından,

İsa kara derili
Güneyde
Çarmıha gerili.


Langston Hughes
Çeviren: T. S. Halman

Zenciyim Ben

Zenciyim ben
Gece gibi
Afrika’nın derinlikleri gibi kara.

Köleydim her zaman
Saray basamaklarını temizledim eski Roma’da
Washington’da ayakkabı boyamaktayım şimdi.

Emekçiydim her zaman
Mısırda piramitleri kuran benim
Benim, harcını karan gökdelenlerin.

Türkücüydüm her zaman
Afrika’dan Missuri’ye kadar yaydım türkülerimi
Çınlar kederli ezgisi onların her yerde
O tamtam ritmi.

Kurbandım her zaman
Kongo’da kırbaçla dövdüler beni
Ve şimdi linç edilmekteyim Teksas’ta.

Zenciyim ben
Gece gibi
Afrika’nın derinlikleri gibi kara.


Langston Hughes
Çeviren: Ataol Behramoğlu

6 Temmuz 2012 Cuma

Yarın

Yarın belki
bin yıl ötede.


Langston Hughes

Söyle

Neden benim yalnızlığım olsun,
Neden benim şarkımmış,
Neden benim olsun ki o düşler,
ertelenmiş,
gereksiz yere
uzatılmış


Langston Hughes

Öğüt

Ahbap, bak sözüm sana,
doğmak zordur
ölmek de bayağı,
öyleyse
bir sevgi bulmaya bak kendine
ikisinin arasında.


Langston Hughes

Metronun Kalabalık Saati

İç içe
soluklar ve kokular
öylesine yan yana
iç içe
kara ve beyaz
öylesine sıkışık
yer kalmamış korkuya.


Langston Hughes

Hayret

Alacakaranlığın maviliği.
Yanmamış henüz ışıklar.
Hey bak!
Şimdi yandılar!


Langston Hughes

Bir Zenci Kızın Türküsü

Dixie’de, ta güneyde bir yol
Kalbim yaralı, param parça
Asmışlar karabiberimi
Dörtyol ağzında bir ağaca.

Dixie’de, ta güneyde bir yol.
Yaralı vücudu havada
Soruyorum beyaz İsa’dan
Söyle ne fayda var duada?

Dixie’de, ta güneyde bir yol.
Kalbim yaralı, param parça
Sevda çırçıplak bir gölgedir
Budaklı, çıplak bir ağaçta.


Langston Hughes

Let America be America Again

Let America be America again.
Let it be the dream it used to be.
Let it be the pioneer on the plain
Seeking a home where he himself is free.

America never was America to me.

Let America be the dream the dreamers dreamed--
Let it be that great strong land of love
Where never kings connive nor tyrants scheme
That any man be crushed by one above.

It never was America to me.

O, let my land be a land where Liberty
Is crowned with no false patriotic wreath,
But opportunity is real, and life is free,
Equality is in the air we breathe.

There's never been equality for me,
Nor freedom in this "homeland of the free."

Say, who are you that mumbles in the dark?
And who are you that draws your veil across the stars?

I am the poor white, fooled and pushed apart,
I am the Negro bearing slavery's scars.
I am the red man driven from the land,
I am the immigrant clutching the hope I seek--
And finding only the same old stupid plan
Of dog eat dog, of mighty crush the weak.

I am the young man, full of strength and hope,
Tangled in that ancient endless chain
Of profit, power, gain, of grab the land!
Of grab the gold! Of grab the ways of satisfying need!
Of work the men! Of take the pay!
Of owning everything for one's own greed!

I am the farmer, bondsman to the soil.
I am the worker sold to the machine.
I am the Negro, servant to you all.
I am the people, humble, hungry, mean--
Hungry yet today despite the dream.
Beaten yet today--O, Pioneers!
I am the man who never got ahead,
The poorest worker bartered through the years.

Yet I'm the one who dreamt our basic dream
In the Old World while still a serf of kings,
Who dreamt a dream so strong, so brave, so true,
That even yet its mighty daring sings
In every brick and stone, in every furrow turned
That's made America the land it has become.
O, I'm the man who sailed those early seas
In search of what I meant to be my home--
For I'm the one who left dark Ireland's shore,
And Poland's plain, and England's grassy lea,
And torn from Black Africa's strand I came
To build a "homeland of the free."

The free?

Who said the free? Not me?
Surely not me? The millions on relief today?
The millions shot down when we strike?
The millions who have nothing for our pay?
For all the dreams we've dreamed
And all the songs we've sung
And all the hopes we've held
And all the flags we've hung,
The millions who have nothing for our pay--
Except the dream that's almost dead today.

O, let America be America again--
The land that never has been yet--
And yet must be--the land where every man is free.
The land that's mine--the poor man's, Indian's, Negro's, me--
Who made America,
Whose sweat and blood, whose faith and pain,
Whose hand at the foundry, whose plow in the rain,
Must bring back our mighty dream again.

Sure, call me any ugly name you choose--
The steel of freedom does not stain.
From those who live like leeches on the people's lives,
We must take back our land again,
America!

O, yes,
I say it plain,
America never was America to me,
And yet I swear this oath--
America will be!

Out of the rack and ruin of our gangster death,
The rape and rot of graft, and stealth, and lies,
We, the people, must redeem
The land, the mines, the plants, the rivers.
The mountains and the endless plain--
All, all the stretch of these great green states--
And make America again!


Langston Hughes

Övgü

Ben de
Ben de Amerika’yı överim.

Ben en esmer kardeşiniz.
Misafirler geldiği zaman
Mutfağa dehliyorlar yemekte beni.
Ama ben buna gülüyorum
Karnımı doyuruyorum güzelce
Büyüyüp kuvvetleniyorum.

Yarın
Masanın başına geçip oturacağım
Misafirler geldiği zaman
Kimse cesaret edip de
“Hadi sen mutfakta ye”
Diyemeyecek.

Bir hoş görüverecekler yanlarında beni
Utanacaklar da…

Ben de Amerika’yım.


Langston Hughes
(ABD 1902-1967)

Afro-Amerikan Yazıt

Çoktandır
Öylesine uzak ki bize
Afrika.
Hatıraları bile yaşamıyor artık
Tarih kitaplarının resmettiklerinden
Ve kanımıza karışan
Kanımızdan taşan şarkılardan başka
Şarkılar
Zenci diline yabancı
Ve hüzünlü kelimelerle söylenmiş.
Çoktandır
Öylesine uzak ki bize
Afrika.

Sönmüş ve yitmişse de
Sesi tamtamların
Yine de söyleniyor
Atalarımın toprağının şarkısı
Irkımın sisli bilinmezlikleri arasından
Benim bilemediğim
Yerini bulmayan acılı özleyişler.
Çoktandır
Öylesine uzak ki bize
Esmer yüzü Afrika'nın.


Langston Hughes

1 Ocak 2011 Cumartesi

Langston Hughes

Langston Hughes (doğumu 1 Şubat 1902 - ölümü 22 Mayıs 1967) Amerikalı şair.

Yaşadığı dönemin önde gelen siyahi şairlerinden biri olarak kabul edilmektedir. Harlem Rönesansı'nın en önemli şairlerinden Langston Hughes 1902'de Missouri Joplin 'de doğdu. Küçük yaşta annesi ve babası ayrıldığından onu büyükannesi yetiştirdi. Büyükannesinin Frederick Douglas ve Sojourner Truth hakkında anlattığı hikâyelerden etkilendi. Onu "Crisis" dergisinin yöneticisi Web Du Bois ile tanıştıran da büyükannesiydi.

"Crisis" dergisi NAACP 'nin (Siyahların İlerlemesi için Ulusal Örgüt) yasal yayın organı idi. 1921-1922 yılları arasında Hughes Colombia Üniversitesi'nde okudugu Maden Mühendisliğini bıraktı. Harlem müziği, dansı ve entelektüel yaşamı onun için her şey olmuştu. "Crisis" dergisine daha çok şiir yollamaya başladı. 1926 yılında ilk şiir kitabı "The Weary Blues" Harlem'i anlatıyordu.

Hughes, şiirlerinde Harlem'deki blues barlardan etkilendiğini söylemişti. Caz'ın, blues'un ve sprituals'un ritmi yansıyor şiirlerine. 1927'de Zora Neale Hurston ve başka yazarlarla birlikte çıkardığı "Fire", Afro-Amerikan kültürünü konu alan bir dergiydi.

1920'lerde Harlem Rönasansı ile yaratıcı bir dönem başlamıştı. Harlem "siyahlar için kendileri olabilecek bir yer olarak" simgesel nitelik kazanmıştı. Bu dönemin yazarları, siyah kültürü ile insanının güzel olduğunu göstermeye çalıştılar.

Arna Bontemps, Hughes için "özgün caz ozanı" diyor. 1967 yılında yaşama veda eden Hughes son yıllarında şiirlerini caz eşliğinde okumuştu. Cenaze töreni caz grubuyla yapıldı.

23 Ocak 2009 Cuma

Amerika Amerika Olsun Yeniden

Amerika Amerika olsun yeniden.
Döllensin yeniden o düş.
Hani öncü gelir ya düzlerden
Özgür bir yurt bulmak için yollara düşmüş…

(Amerika’nın görmedim Amerika olduğunu ben.)

Amerika düşlerin düş geldiği düş olsun.
O döllü döşlü sevgilerin civan ülkesi,
Ne kıral, ne tiran, sökmez olmuş o oyun,
Susa durduramazlar gayrı herkesi…

(Amerika’nın görmedim Amerikalığını hiç.)

Ey, öyle bir yurt olsun ki benim yurdum
Boğmasınlar vatan-millet çelenklerine erkinliği,
Ama hakkı hak, özü özgür olsun,
Aldığımız her solukta duyalım eşitliği.

(Eşitlik nedir bilmedim ömrümde,
Ne de özgürlük gördüm bu “hürler ülkesi”nde.)

Karanlıkta ne homurdanıyorsun ulan?
Kimsin sen, yıldızlara balçık sıvıy’can?
Ben yoksul beyaz, iteklenip kazıklanmış,
Ben zenciyim, sırtımda köleliğin kırbaç izleri,
Ben toprağından koğulmuş Kızılderili,
Ben boş bir umuda kapılanmış muhacir…
Nereye el attıysam, aynı kurt meseli,
İt ite, it kuyruğuna yesir…
Ben umut, ben hayat dolu delikanlı
Düşmüşüm bu kahrolası örümcek ağına:
Kâr, Kazanç, Haraç! Hücum komşunun toprağına!
Altına hücum! Hücum ekmeğine yoksulun!
Çalıştırıp adamı çökün gırtlağına!
Para vurun! Parti vurun! Adam vurun!

Ben rençperim, toprak elin toprağı,
Ben işçiyim, makineye kiralık,
Ben zenciyim, hepinizin uşağı,
Ben halkım, boynu bükük, bağrı yanık,
O güzelim düşe rağmen aç, hâlâ şamar oğlanı…
Ah, öncüler, ben buyum işte,
Adam olamamış bir yurttaşınız,
Dikiş tutturamamış hiçbir işte!

Ama o yalvaç düşü gören de benim
O Eski Dünya’da, daha bendeyken kırala,
Ne gerçek, ne güçlü, ne dişli bir düş görmüşüm,
Yerin kulağında çınlıyor yiğitlemeleri…
Amerika’da Amerika diye bişey kaldıysa hâlâ,
Onun taşı, onun harcı, onun teri.
Bendim ya o erkeç denizleri aşan
“Yurdum” diyecek bir yurt bulmaya!
Bendim o sarp İrlanda kıyısından,
Leh düzü ve İngiliz çayırından açılıp
Ve özgürlüğe doğru yelken açıp
Bendim gelen buraya
Bu “hürler ülkesi”ni kurmak için…
Hür mü dedin?

Hür mü dedin? Kim? Ben mi?
Ben mi hürüm? Bu işsiz yığınlar mı hür?
Gırev yaptığımızda kurşunlanan kardeşler,
Boğaz tokluğuna çalışanlar mı hür?...
Gördüğümüz bunca düşe,
Başardığımız bunca işe,
Okuduğumuz kitaplara,
Çağırdığımız türkülere,
Diktiğimiz ağaçlara,
Doğurduğumuz çocuklara,
Önerdiğimiz yasalara…
Ve Emeğe eski karşılık,
Bu işsiz milyonlar mı hür?
Yeninin ekmeği bir düş,
Yeni Dünya Kuyusu’na
Belki o da düşmüştür…

Amerika, ah, bi Amerika olsa yeniden!
Bulunup da bir türlü kurulamayan o ülke!
Ama kurulacak er geç o özgür olduğu yer herkesin,
Fakirin, yani zencinin, Kızılderilinin,
Benim, yani Amerika’yı bulan sizlerin
Kanıyla, canıyla inancıyla,
Ocakta kürek, donda sapan ve yanan yüreğiyle
Yüzyıllar önce bulduğu,
Yüzyıllardır hayalini kurduğu…
Kuracağız o yurdu!
Bu yıkım, bu kıyım, bu zalım gangster ecelinden,
Bu uğursuz, bu namussuz, bu uzun ellilerin elinden
Biz ki Halkız, hakkımızı alalım!
Bu dağları, nehirleri, fabrikaları
Kurtaralım bu uçsuz bucaksız ovayı!
Bu yemyeşil, bu cânım topraklar üstünde
Kuralım yeniden AMERİKA’yı!


Langston HUGHES

Çeviri: Can YÜCEL