Şiir, Sadece: Süreyya Berfe
Süreyya Berfe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Süreyya Berfe etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2018 Perşembe

Hepsi O Kadar

Gidilir gelinir.
Belki sağsalim dönülür, hepsi o kadar.
Günler geceler çabuk geçer.
Çabuk geçmez şaşkın bir çocuğun hüznü.
Vapurlar, arabalar, karlar çabuk geçer.

Ayrılık da özlem de her şey...
Her şey çabuk geçer
Ve birden gün ağarır.
Hepsi o kadar.

Gidilir herhalde gelinir.
Bütün gün denize bakmak kadar.
Belki ayvalar çürür.
Bir şeyler kurur, atılır.
Nedir ki uzakta olmak
Ardahan'da boş duran bir ev
hiçbir zaman suyu olmayacak bir kuyu
unutulur, kalır. Hepsi o kadar.

O kadar anlayabilmek
O kadar acemi
O kadar toy
O kadar ilk
O kadar yeni

Ey uğursuz yolculuklar!
Ey yıldızsız samanyolu!
Bir daha hiç olmayacaksınız.
Çünkü yarım ve yaralı kalan
bir akşam
yemin etmiyorum ama
en az günlerce, günlerce kanar.
Doğrudur elbet:
Gidilir, gelinse de gidildiği gibi değildir
hepsi o kadar.


Süreyya Berfe
Şiir Çalışmaları

Ömür

Canın çektiğiyle haşhaşa kalınan
kısa, uçucu
düş gibi bir an, bir yürek sızlaması
Gelip geçici


Süreyya Berfe
Hayat İle Şiir

Merak

Birbirlerini çok iyi tanıdıklarına
deli gibi sevdiklerine
yerinde kıskandıklarına inanan
anlamış, kaynaşmış, bağdaşmış
bütünleşmiş, tamamlaşmış
"tek bir ruh ve beden" olmuş sevgililer soruyor:
Ne yapmamız gerekir?

Balkondaki yalnız ve yorgun kumru:
Ayrılııııın, ayrılıııın, diyor.

Güneş, hava, su, toprak ve ekmek:
O sizin bileceğiniz iş, diyor.

Soruyor sevgililer, utangaç nişanlıya
sabahlayan fırın işçisine
genelev arayan köylüye
Amerikalı küçük zenci kıza
Cevap: Biz bilmeyiz.

Zeytin toplayan kadın:
Ananıza babanıza danışın,
Zeytinyağı tüccarı:
Metres yaşayın, diyor.

"O nefis yemekler"i yapan baş aşçılar:
Acele etmeyin,
çok iyi servis yapan garsonlar:
Güzel bir düğün yapın, diyor.

Gülümseyerek kitaplığa giden:
Vaktiniz var mı?
bye çekip discoya giden:
beraber çıkın, diyor.

Kuyunun dibindeki su:
Düşünün,
kenarındaki papatyalar:
Söz kesin, diyor.

"Gülelim eğlenelim kam alalım dünyadan" ilkesine uyanlar:
Dilediğinizi yapın,
dünyayı bilmek, öğrenmek, değiştirmek gerektiğine
inananlar:
Aranızdaki nasıl bir sevgi diye soruyor.

Saçını başını gözünü kaşını havasını hayatını
konuşmasını bakışlarını tavırlarını
dünya ya da Türkiye çapındaki ünlülere göre ayarlayanlar:
Flört edin, diyor.

Edebiyat ve sanattaki, bilimlerdeki, politikadaki
gelişmeleri izleyenler, insanlığa ömrünü vermiş
kişileri iyi bilenler:
Aklınıza sorun, diyor.

Sözüm ona insancıl yanları olan
ama emperyalist tutkuları da olan
kibar, paralı yerli yabancı turistler:
Yolculuk yapın, diyor.

İnsanına göre insancıl yanları
ve toplumcu eğilimleri olan vatandaşlar
hiçbir cevap vermiyor.

Avrupalı olmaya özenen
eğlenmeyi eğlendirmeyi, gezdirmeyi tozdurmayı
en az bir yabancı dili iyi bilen
müşterilerin "cinsel gereksinim"lerini de gideren
yozlaşmış, sömürge yetiştirmesi Asyalılar,
Afrikalılar, Ortadoğulular:
Birlikte eğlenin, diyor.

Önce ülkesinin insanı
sonra üretici, yaratıcı birey olmaya çalışan
anadilini iyi bilenlerle sömürgeciliğe karşı olanlar:
Kendi sorunuzun cevabını kendiniz verin, diyor.

Son zamanlarda
"devrimci müzik" yapmak isteyerek
şairlerimize, halk şairlerimize sataşan
halk müziğimizin gül bahçesinde saksağan gibi dolaşan ve
maalesef kendilerini
kitleleri bilinçlendirme sevdasına kaptıran
şöhret basamaklarındaki Marksist iyi aile çocuklarıyla
"devrimci film"ler yapmak isteyerek
kendilerine halkın yanında, sıra başında yer ayırtan
yeni yeşillenen çam yapımcıları, yönetmenleri, oyuncuları:
Aslında devrimci iki insanın, cinsel sorun, sınıfsal
kadınlar için, özgür cinsel, bir yerde "Tolga'nın Yeri"nde
belirttiğim, aşk öyle, "Demircan'ın Yeri'nde tartışmıştık,
evlilik için, isterim, geçen akşam "Papirüs"te, solcu dünya
görüşü, erkek denilen, geçtiğimiz yıllardan birinde
"Bodrum'da
bu konu üzerine, diyorlar. Diyorlar ama ...

Koleksiyoncular, antika düşkünleri
karı-kız esirleri
nadirattan sayılan yemek, içki
rafine ve gerçekten vinterize seks meraklıları:
Siz kardeşim önce yatakta anlaşın, diyor.

Ayı oynatan adamı, normal bir maaşı
güneşin batışını
Bafra'da fare satan çocuğun fotoğrafını
Demirel'in sözlerini
Türkiye'nin tarihi, turistik yerlerini,
yabancıların işlettiği tatil köylerini enteresan bulanlar:
Deneme evliliği yapın, diyor.

Erkekler için yakışıklılığı
kadınlar için hoşluğu ölçü sayanlar:
Önemli değil, diyor.

Sosyalizm, kapitalizm, emperyalizm
edebiyat, kültür, sanat, felsefe vb. konularda
gerekli ve yeterli bilgiler edinmeden
kulaktan, gözden, ağızdan, burundan dolma bilgileri
kursaklarında evirip çevirerek yazar ya da teorisyen kesilen
yazdıkları kendilerince bile zor anlaşılabilen
genç, orta yaşlı ve yaşlı kalemler:
Çağımızın ve Türkiye'nin gündemindeki, duygusal
eşeysel sorunlar sürecine sınıfsal açıdan bir yaklaşım
denemesinde bulunursak, bu bağlamdaki ekonomik,
üretimsel sorunsalın kaynaklandığı güncel önemi
genelde vurgulamak olanaklıdır.
Son çözümde.., diyor. Ama bu derin anlamlı cevabı
sevgililer anlamıyor

Sevgilerini, dünyadaki her şeyin üstünde tutan
birbirlerinden bir an bile ayrılamayan sevgililer
aldıkları cevaplar üzerinde düşünmek
ve "hayati karar"larını vermek için bir köşeye çekiliyorlar.


Süreyya Berfe
Hayat İle Şiir

14 Temmuz 2011 Perşembe

Dostluklarda

Aksi bir rüzgar çıktı
Sevgiyi budayan kuşku
Başım ağrıyor

O günlerin artığı birkaç anı
Soğukluğun gizlice başlaması
Şaşkınım
Sesime sevinç yakışmıyor

Geçmişe gömdüğüm merhaba
Yorulup sızan hoşgörü
Başım ağrıyor

Çadırını toplayan coşkulu geceler
Bana içerleyen acılar
Şaşkınım
Sesime sevinç yakışmıyor

Fırtına gören denizler
Yağmur görmeyen topraklar
Başım ağrıyor

Can'ı uğurlarken akan gözyaşım
Çağın avucunda boğulan dostluklar
Şaşkınım
Sesime sevinç yakışmıyor


Süreyya Berfe
Hayat İle Şiir

Manav

Güneşin sütünü emmiş karpuzlar
Yere vurdun mu
Soğuk bir su başındasın
Gözünü alamadığın bir gelincik ormanda
Kesersen
Yumuşak karlara basıyorsun
Dilim dilim izlediğin bir Ay batışında

Enginar mı
Nasıl toplandı bilmezsin
Hançer gibi değdi ellerine
Yorgun yürekli ninelerin
Bu yüzden pahalı satılır
Enderi sebzelerin

Yapraklarından kayıyor su damlaları
Köklerini kesip atma
Tabiat gücü ile besledi onları
Yeni getirdim ıslak bir tarladan
Toprağın demiri ıspanakları

Fasulya da var
Körpe kuzu ayşeler
Bahçelerin küpesi
Çıt diye kırılır
Rüzgarın eğlencesi

Muzların düşü deniz köpüğü
Nar çiçeği elmalar
Portakallar güneş yavrusu
Hep duyduğum bir türküdür
Dükkanın kokusu


Süreyya Berfe
Gün Ola

13 Temmuz 2011 Çarşamba

Bir Dost Bulamadım Gün Akşam Oldu

Yorgunluktan başım düşüyor
Gökte kanadı ayrıç ayrıç bir kırlangıç
Dere gibi geçiyor içerimden
Ekmek kurumuş
Zeytin çekmiş yağını
Yürüdüm yutkuna yutkuna
Toza belendi miğdem
Gözlerim soldu
Armuda vardım yüksek
Bostana vardım ellerin
Köy hayat gibi ırak
Dönendim durdum
Bir dost bulamadım
Gün akşam oldu

Taze yavrum kan kusuyor
Dışarda eli kırbaçlı bir rüzgar
Hançer gibi geçiyor yüreğimden
Tezek tükenmiş
Oda çekmiş sıcağını
Düşündüm tütün sara sara
Ağuyla dağlandı ciğerim
Yüzümün rengi durdu
Avrada baktım ağlıyor
Komşuya vardım susuyor
Kasaba devlet gibi ırak
Yol kapalı
Kalktım oturdum
Bir dost bulamadım
Gün akşam oldu

Amerikan buğdayı bereketli olmuyor
Ötede bizim buğdaydan sapsarı bir ırmak
Güneş gibi geçiyor düşlerimden
Öküzler zayıflamış
Toprak çekmiş elini
Eridim hilal oldum
Sele karşı terim
Gücüm dondu
Tüccara vardım ürkek
Yakın köye vardım bakmıyor
Geçim bir kanlı tuzak
Sordum sordurdum
Bir dost bulamadım
Gün akşam oldu

Şehre inince keyfim kaçıyor
Her yerde yüzüme çarpan bir tokat
Eski bir kin gibi geçiyor gözüm önünden
Kapılar kapanmış
Hükümet çekmiş ayağını
Bekledim köle oldum
Yere yapıştı dizlerim
Umuduma set kondu
Valiye vardım ödlek
Başkana vardım gülüyor
Belki çıkar diye evrak
Sustum oturdum
Bir dost bulamadım
Gün akşam oldu


Süreyya Berfe
Gün Ola

Rahibe

Gün küçülmüş bir güneşle döner
Benim yeni sevgim de döner
Kısık sesli rahibeler gibi
Uçuk rengiyle dolaşır
İçime eski perdeler iner

O zaman bavulumu alır giderim
Bu şehirde geçen hayatımı doldururum içine
Terliklerimi tahta masamı bütün sevdiklerimi
Bir de o uzun yasımı koyanın
Hiçbirini incitmeden kararlı ellerimle

Sokaklarda koşanlara bakarım
Yağmura çocuklara ihtiyarlara
Bir ölüyü bir güvercine değişenlere
Sallantılı gözlerimle bakarım
Bavulumu alır giderim bir ara

Yüzün beni görmekten gerilmez
Günışığı görmeyen bir avlu değildir
Çünkü yüzündür seni gizleyen
İki üzgün gözle bezenmiş
Durmadan bir aşkı seyirir

Ama istersen kırlara çıkabiliriz seninle
Patika esirgemez kendini bizden genişler
Geçer çimenlerin dilindeki pelteklik
Tabiatın gür sesli yalvacı susar
Başlar pınarlarda bir dayanıksız panik

Sen basma bir yeldirme giyersin
Ben partal postallarımı
Polkalar çalan postallarımı
Çatlamış yerebakan postallarımı

Yağmurça gibi koşarsın sen
Özürsüz ince ayaklarında
Bulutlar yelelerini önümüze serer
Ağladığın yıllar geride kalır
Gizlenir yalgınlar yaftaları yırtılır

Karşımıza ne çıkarsa üleştiririm
Bir rahibe sesizliğiyle girenleri uykuma
Seninle girenleri sensiz girenleri
Beni örten alıkoyan hayatımı
Kanımı sıcak tutacak ölümümü
Ne çıkarsa unutmam üleştiririm

Çünkü sen görünmeyen bir yağmurça gibi koşarsın
Ben biraz sonra ölecek bir yatalak gibi
Yaşlı nalbantlardan kalmış yüreğimle
Sesimin ucunda öbeklenmiş hüznümle
Çıkarır veririm sana acılarımı mirasımı
Çünkü şehrin gürültülü ağzını
Akşamla esneyen ağzını bilirim
Bulanık bir sabahı sayıklar o
Göğün titiz bir hareketle göğerttiği
Alıngan yavukluların bulunduğu
Sıkıntı veren dar bir evdir
Bu dar evi çok iyi bilirim .
Bildiğim için bavulumu alır giderim
Yüzünü alır giderim
Beni korkutan şimşeklerin aydınlattığı
Sesini bile alır giderim


Süreyya Berfe
Ufkun Dışında