Şiir, Sadece: Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

14 Kasım 2014 Cuma

Anımsıyorum Seni Olduğun Gibi

Anımsıyorum seni olduğun gibi geçen sonbahar.
Başlığın griydi ve yüreğin sakince.
Gözlerinde savaşıyordu alacakaranlığın alevleri.
Ve düştü yapraklar ruhunun sularına.

Bir boru çiçeği gibi yapışmıştın koluma,
ikircikli ve sakin sesine korunak olurken yapraklar.
Arzumun alazlanıp durduğu kötürüm eden bir ateş.
O uysal mavi sümbül burkulmuş ruhumun üstünde.

Gör nasıl uzaklaşıyor gözlerin, sonbahar gibi uzak,
başlık, o gri, o cıvıltılı ses ve o evcimen yürek,
kömürün koruna öpücüklerimin neşeyle düştüğü
derin özlemlerimin amacı olan şey.

Bir gemiden görünen gökyüzü. Yüksek dağlardaki yaylalar.
Hatıran ışık gibi, duman gibi, o sessiz gölcük gibi.
Ötesinde gözlerinin durur yangında akşam kızıllığı.
Fırıl fırıl sonbaharın kuru yaprakları ruhunda.


Pablo Neruda
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera

8 Kasım 2014 Cumartesi

Balla Sarhoş

Balla sarhoş vızıldayıp durursun, beyaz arı, ruhumda
ve bükülürsün dumandan ikircikli sarmallarda.

Umutsuzum ben, yankısı olmayan söz gibi,
her şeyini kaybeden gibi ve her şeye sahip olan.

Sen, son bağımsın benim, sende patlar son kaygım.
Issız toprağımda son gülsün sen.

Ah, suskunsun sen!

Kapat derin gözlerini. Orada çırpar gece kanatlarını.
Ah, göster bana çıplak bedenini, bu ürkek heykeli.

Derindir gecenin kanatlarıyla vurduğu gözlerin.
Çiçekler gibi serin kolların, bir gül gibi kasığın.

Memelerin beyaz salyangozları andırır.
Bir pervane uzanmış karnında dinlenmek için.

Ah, suskunsun sen!

Benimki şimdi bana bıraktığın o yalnızlıktır.
Yağmur yağıyor. Deniz rüzgârı avlıyor titrek martıları.

Yalınayak koşuyor su ıslak caddelerden.
Oradaki ağaçta inliyor yapraklar, hastalar gibi.

Beyaz arı, çok uzakta, hâlâ vızıldıyorsun ruhumda.
Yeniden doğuyorsun, zarif ve suskun.

Ah, suskunsun sen!


Pablo Neruda
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera

28 Ekim 2014 Salı

Bu Gece Yazabilirim

Bu gece yazabilirim en hüzünlü dizeleri.

Yazabilirim örneğin: “Gece yıldız berrağı,
Ve yıldızlar uzaklarda öyle mavi ürperiyorlar ki soğuktan”.

Dönüyor gece rüzgârı gökte ve şakıyor.

Bu gece yazabilirim en hüzünlü dizeleri.
Sevmiştim onu ve ara sıra o da beni.

Bu gece gibi gecelerde uzanırdı kollarımda.
Sonsuz gökyüzü altında öperdim onu sayısızca!

Sevdi beni ve ara sıra ben de onu.
Büyük sakin gözlerini sevmemek olur mu ki!

Bu gece yazabilirim en hüzünlü dizeleri.
Düşünmek artık benim olmadığını. Hissetmek onu kaybettiğimi.

İşitmek sonsuz geceyi, onsuz gece daha da sonsuz.
Ve düşer dize ruha, çayıra düşen çiy gibi.

Sevdam onu bağlayamıyorsa, ne fayda.
Gece yıldız berrağı, ve benimle değil o.

Hepsi bu. Uzaklarda bir şarkı çalınır. Uzaklarda.
Hoşnutsuz ruhum benim, çünkü kaybetti onu.

Onu yakına getirir gibi arıyorum bakışlarımla.
Arıyorum yüreğimle onu, ve benimle değil o.

Aynı gecedir soluklaştıran aynı ağaçları
O yitik zamandan olan bizler, aynı değiliz artık.

Artık onu sevmediğim kesin, ama bir zamanlar, ah!
Erişmek için kulağına çağırmıştı sesim rüzgârı.

Bir başkasının. Bir başkasının olmak istiyor. Öpüşümden öncesi gibi.
Onun sesi, berrak bedeni. Dipsiz gözleri.

Artık onu sevmediğim kesin, ama gene de – belki.
Ne kadar kısa sevda ve ne uzun unutuş.

Bu gece gibi gecelerde uzanırdı kollarımda.
Hoşnutsuz ruhum benim, çünkü kaybetti onu.

Bu onun neden olduğu son acıdır ne de olsa,
Ve bu dizeler elimle yazılan son dizeler ona.


Pablo Neruda
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera

5 Ağustos 2014 Salı

Duyman İçin Beni

Duyman için beni,
sözcüklerim
sivrilir ve incelir
sahillerde martının izleri gibi.

Boynuna bir gerdanlık, sarhoş bir çan
üzümler gibi pürüzsüz ellerine.

Sözcüklerim, ah, ne kadar uzak görünür.
Onlar senindir benim olduğundan daha çok.
Sarmaşıklar gibi tırmanırlar eski acılarıma.

İşte böyle tırmanıyorlar o nemli duvarlara.
Yalnız sensin nedeni bu zalim oyunun.
Bak, kaçıyorlar benim karanlık mağaramdan.
Sadece senin için yer var, sadece sana.

Senden önce dolduruyorlardı şimdi senin olduğun boşluğu
ve senden daha içli dışlıydılar hüznümle benim.
Şimdi benim sana söylemek istediğimi söyleyecekler,
duyman için beni, duyulmak istediğim gibi.

Hâlâ söküp alıyor onları kaygının rüzgârı,
hâlâ düşlerin fırtınaları ara sıra düşürüyor onları.
Başka sesler işitiyorsun benim üzüntülü sesimde,
Geçmiş ağızlardan hıçkırıklar, geçmiş dualardan kan.
Sev beni, dostum. Terk etme beni. İzle beni.
İzle beni, dostum, kaygının bu dalgasında.

Fakat şimdi boyanıyor sözcüklerim aşkına.
Ve sen, işgal ediyorsun her şeyi, her şeyi işgal ediyorsun.

Bunlardan sana sonsuz bir gerdanlık yapmak isterim
üzümler gibi pürüzsüz ellerine.


Pablo Neruda
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera

27 Haziran 2014 Cuma

Eğilerek Fırlatıyorum

Eğilerek fırlatıyorum hüzünlü ağlarımı
gözlerinin okyanusunda akşama karşı.

Özlemim geriniyor ve ateşin en harlısında yanıyor
sallanan kollarıyla kazazede bir adama benziyor.

Namevcut gözlerine gönderiyorum kırmızı işaretleri,
bir deniz fenerinin temelindeki çalkalanan deniz gibi.

Ey kadın, uzaktasın ama benimsin, saklarsın sadece karanlığı,
bakışından ortaya çıkar ara sıra yılgının kıyısı.

Eğilerek fırlatıyorum akşama karşı hüzünlü ağlarımı
o denizde, sallayan gözlerinin okyanuslarını.

Seni sevdiğim zaman gagalıyor gecenin kuşları
ruhum gibi parıldayan o ilk yıldızları.

Gece dörtnala sürüyor karanlık kısraklarını
yayıyor tarlalara gök mavisi başaklarını.


Pablo Neruda
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera

15 Mart 2014 Cumartesi

Gözden Kaçırdık

Gözden kaçırdık bu alacakaranlığı da.
Kimse görmedi bu akşamda bizi el ele,
inerken mavi gece yeryüzünün üzerinde.

Penceremden gördüm
günbatımının eğlencesini uzak tepelerde.

Bazen oluyordu, ki bir sikke gibi
yangın oluyordu ellerimde bir tutam güneş.
Anımsıyordum seni, kaygılıydım yürekten
çok iyi bildiğin bir hüzünle.

Neredeydin o zamanlar?
Hangi insanların arasındaydın?
Ne söylemiştin onlara?
Niçin bütün sevdam doldurmalı birdenbire beni,
hüzünle vurulurken ben, ve sen bunca uzakken benden?

Düştü yere alacakaranlıkta hep sığındığım kitap,
Ve yaralı bir köpek gibi kaydı pelerinim ayaklarımın önüne.

Daima, daima gidiyorsun uzaklara akşamları,
alacakaranlığın heykelleri hızla yok ettiği yere.


Pablo Neruda
Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera'dan

22 Ekim 2013 Salı

Öldüren Alevinde

Öldüren alevinde sarmalar ışık seni.
Enfes, solgun ve hüzünle yatarsın orada
alacakaranlığın eski pervanelerine doğru
yatağın etrafında dönen.

Dilsiz, ey sevgili,
yalnız kimsesizliğinde bu ölüler zamanının
doluyorsun yaşayan ateşle
ve miras kalıyor saflığında bu ezilmiş gün.

Bak, güneş yitiriyor bir salkımı siyah entarine.
Birden şimdi gecenin muazzam kökleri
büyüyecek ruhundan senin,
ve açılacak derin gizemin,
ki soluk ve mavi bir halk,
senin yeni doğmuş halkın, beslensin ve güçlensin.

Ah, şahane, varsıl ve alımlı kölesi
bu çemberin, kömür karası ve altından oluşan,
mağrurca kullanacak ve hoşlanacaksın hayat dolu bu yaratıdan,
böylece çiçekleri ölsün, ve hüzünle dolsun diye.


Pablo Neruda
"Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera"dan

7 Eylül 2013 Cumartesi

Sabah Fırtınalarla Dolu

Sabah fırtınalarla dolu
yüreğinde yazın.

Beyaz mendiller gibi veda ediyor koşturan bulutlar,
rüzgârla sarsılmış, bir göçebenin elleriyle.

Duy rüzgârın sonsuz yüreğini,
çarpıp duran aşık suskunluğumuzda.

Ağaçların arasından uğulduyor, tanrısal bir orkestra gibi,
savaşlar ve şarkılarla dolu bir dil gibi.

Rüzgâr soyuyor şimşek hızıyla kurumuş yaprakları
ve büküyor kuşların titreyen oklarını.

Rüzgâr deviriyor onu köpüksüz dalgalarında,
ağırlıksız özünde ve bükülmüş ateşinde.

Onun sayısız öpüşü parçalanıyor, dağılıp gidiyor,
yaz rüzgârının kapısında yenilmişti.


Pablo Neruda
"Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera"dan

22 Ağustos 2013 Perşembe

Sarhoşum Çamların Reçinesiyle

Sarhoşum çamların reçinesiyle ve uzun öpüşlerle
yön veririm yaz güllerinin yelkenlerine,
eğilerek ölmekte olan zarif güne doğru,
arınmışım denizin güçlü gazabında.

Solgun ve vızıldayarak aç gözlü suyuma
aşıyorum çıplak iklimin ekşi kokusunu,
hâlâ külrengi giyimliyim ve kekre tınısında,
ve çaresiz köpüğün üzünçlü tuğu.

Şehvetimin gücünde biniyorum kendimin tek dalgasına,
ay gibi, güneş gibi, yakan ve soğuk, ve ivedi,
sakinleşmiş o mutlu adaların yutağında,
ak ve yumuşak adalar serin kalçalar gibi.

Nemli gecede titriyor öpücüklerden giysim,
elektrik akımıyla doldurulmuş çılgınlığa,
kahramanca bölünmüş düşlerde
ve benliğimi dolduran sarhoş eden güllerde.

Akıntıya karşı, dalgaların ortasında orada,
veriyorsun bana, beden bedene, kollarımda
sonsuza dek ruhuma bağlanmış bir balık gibi,
hızlı ve yavaş neredeyse göksel bir güçle.


Pablo Neruda
"Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera"dan

6 Ağustos 2013 Salı

Sen Esmer Uçarı Kız

Sen esmer uçarı kız, meyveyi oluşturan
Mısıra çekirdeğini veren ve yosunu yuvarlayan güneş
Yarattı senin şen bedenini, ışıldayan gözlerini,
Ve o gülümseyen suya benzeyen ağzını senin.

O esmer, aç gözlü güneş dolanıyor zülüflerine
Uzun siyah saçlarının, kollarını açarken sen.
Oynuyorsun güneşle, sanki bir çaymış gibi,
Ve senin gözlerinde bırakıyor çay iki siyah su birikintisini.

Sen esmer uçarı kız, beni sana yaklaştıran bir şey yok.
Her şey uzaklaştırıyor beni senden öğle saatleri gibi.
Arının çılgın gençliğisin sen,
Dalganın esrimesisin, gücüsün başağın.

Her şeye rağmen, arar karanlık yüreğim seni,
Ve seviyorum şen bedenini, hafif ve ince sesini.
Sen esmer kelebek, öyle uysal öyle saldırılmazsın
Buğday ve güneş gibi, gelincik ve su gibi.


Pablo Neruda
"Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera"dan

17 Nisan 2013 Çarşamba

Yuvarlanan Dalgaların Gürültüsüyle

Yuvarlanan dalgaların gürültüsüyle muhteşem çam ormanları,
ışığın ikircikli oyunu o yalnız çanın çınlaması için,
alacakaranlığın gözlerindeki eğlencesi, ey güzel,
dünya şarkılarını söyler deniz kabuğuyla.

Sende şakır ırmaklar, ve ırmaklara kaçar benim ruhum,
istediğin gibi, ve nereye istiyorsan oraya.
Göster bana ne olur yolu umudunun yayında,
ve gönderirim sana ben şehvetimin ok akınını.

Etrafımda görüyorum sisten belini,
ve sessizliğin acı veriyor bana ezinçli saatlerimde,
ve senin yanında berrak taşlardan kollarınla
çapa atıyor öpüşlerim, ve yapışkan arzum oturur orada.

Ah, gizemli sesin, aşkın boyadığı ve eğdiği,
akşam ölüp giderken çınlayarak!
İşte böyle gördüm seni derin saatlerde
eğiliyor tarladaki başaklar rüzgârın kudretiyle.


Pablo Neruda
"Veinte Poemas de Amor y Una Cancion Desespera"dan