Ona ve kendime
Hangi konuda - bu konuda?
Bu konuda,
hoşuna
ve özel,
tatsız tuzsuz konuşulanlar
en az beş kez şarkılarda
dönüp durdum afişlerle ozansı bir sincap gibi
ve dönmek istiyorum orda, bir kez daha.
Bu konu
öğütülüyor şimdi
budist dua değirmenlerinde
ve biliyor zenci bıçağını efendisine.
Ve Merih'te varsa
bir tek insancıl yürek
başladı o da
gıcırdamaya
tam
bu konuda
Bu konu gelecek,
itele cılızı sandalyesinden
kolları kağıda bastırsın
ve buyur ona:
—Yaz—
Ve şarkı
yuvarlanacak dalga dalga şiirlerde
güneşe karşı
yükselince bir çığlıkla kağıt kartal gibi.
Bu konu gelecek
bir telefon sesi gibi mutfağından,
dön geri
ve kaybolur mantar şapka gibi ormanda,
ve devce
duruyor orda bir saniye
ve düşüyor sonra umut bir yığına,
gömülü kağıtların hışırdı dalgalarına.
Bu konu gelecek:
—Gerçek!—
homurduyor bunu.
Bu konu gelecek:
—Güzellik!—
buyuruyor bunu.
Eller
çivilenmiş olmasına karşın,
işte bu son vals mırıldanıyor haçtan.
Tutuklayacak bu konu uçan abeceni-
baskıya inanılır güvenle!-
ama birden olur
—A—
daha yanaşılmaz Kazbek'in kendisinden.
İştahını kaybediyorsun
ve sıkıntıya boğulur uykun.
Bu konu gelecek,
yıpranmayan bütün durumlarda;
ve yalnız diyorum:
-Yalnız beni göreceksin şu andan itibaren!-
Ve yalnız şu görülür,
bir bayrak gibi tutulacak bu
ve kutla bütün dünyada ipek alı yalazlarını.
Bu konu kurnaz!
Dalar derine bütün deneyimlerle
ve gömülür duygulara
ve delice
-unutabilsen bunu!-
sarsıyor bu seni
bırakıncaya değin ruhun tenini.
Genişleyip geldi önüme bu konu,
buyurdu:
-bırak şuraya
dizginlerini günlerinin!-
dik dik baktı ekşitip yüzünü günlük yaşamıma
ve attı bir yana insanları, bizleri.
Bu konu çıktı birden,
silip süpürdü öbürlerini yaşamımdan
ve yalnız kaldım
ve bölünemez kaldı yakınımda.
Bu konu yaklaştı boğazıma bıçakla.
Bir demirci!
Çarpıverdi şakağımdan yüreğime.
Bu konu çekti günü karanlığın küresine.
Vur diye buyurdu, yüzüm sararsa da.
Adı
bu
konunun:
Bu konuda,
hoşuna
ve özel,
tatsız tuzsuz konuşulanlar
en az beş kez şarkılarda
dönüp durdum afişlerle ozansı bir sincap gibi
ve dönmek istiyorum orda, bir kez daha.
Bu konu
öğütülüyor şimdi
budist dua değirmenlerinde
ve biliyor zenci bıçağını efendisine.
Ve Merih'te varsa
bir tek insancıl yürek
başladı o da
gıcırdamaya
tam
bu konuda
Bu konu gelecek,
itele cılızı sandalyesinden
kolları kağıda bastırsın
ve buyur ona:
—Yaz—
Ve şarkı
yuvarlanacak dalga dalga şiirlerde
güneşe karşı
yükselince bir çığlıkla kağıt kartal gibi.
Bu konu gelecek
bir telefon sesi gibi mutfağından,
dön geri
ve kaybolur mantar şapka gibi ormanda,
ve devce
duruyor orda bir saniye
ve düşüyor sonra umut bir yığına,
gömülü kağıtların hışırdı dalgalarına.
Bu konu gelecek:
—Gerçek!—
homurduyor bunu.
Bu konu gelecek:
—Güzellik!—
buyuruyor bunu.
Eller
çivilenmiş olmasına karşın,
işte bu son vals mırıldanıyor haçtan.
Tutuklayacak bu konu uçan abeceni-
baskıya inanılır güvenle!-
ama birden olur
—A—
daha yanaşılmaz Kazbek'in kendisinden.
İştahını kaybediyorsun
ve sıkıntıya boğulur uykun.
Bu konu gelecek,
yıpranmayan bütün durumlarda;
ve yalnız diyorum:
-Yalnız beni göreceksin şu andan itibaren!-
Ve yalnız şu görülür,
bir bayrak gibi tutulacak bu
ve kutla bütün dünyada ipek alı yalazlarını.
Bu konu kurnaz!
Dalar derine bütün deneyimlerle
ve gömülür duygulara
ve delice
-unutabilsen bunu!-
sarsıyor bu seni
bırakıncaya değin ruhun tenini.
Genişleyip geldi önüme bu konu,
buyurdu:
-bırak şuraya
dizginlerini günlerinin!-
dik dik baktı ekşitip yüzünü günlük yaşamıma
ve attı bir yana insanları, bizleri.
Bu konu çıktı birden,
silip süpürdü öbürlerini yaşamımdan
ve yalnız kaldım
ve bölünemez kaldı yakınımda.
Bu konu yaklaştı boğazıma bıçakla.
Bir demirci!
Çarpıverdi şakağımdan yüreğime.
Bu konu çekti günü karanlığın küresine.
Vur diye buyurdu, yüzüm sararsa da.
Adı
bu
konunun:
..........................!
Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Ali Rıza Ergüven