Şiir, Sadece

19 Temmuz 2010 Pazartesi

Beni Hor Görme Kardeşim

Beni hor görme kardeşim
Sen altındın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben saç mıyım

Ne varise sende bende
Aynı varlık her bedende
Yarın mezara girende
Sen toksun da ben aç mıyım

Kimi molla kimi derviş
Allah bize neler vermiş
Kimi arı çiçek dermiş
Sen balsın da ben cec miyim

Topraktandır cümle beden
Nefsini öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum

Tabiata Veysel aşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım


Aşık Veysel

Benden Selam Söylen Vefasız Yare

Benden selam söylen vefasız yare
Gurbet benim olsun sıla kendine
Çekilmedik derdimizi bölüşek
Başlı ben alayım sıla kendine

Dökek derdimizi ölçek bölüşek
Ne el bize ne biz ele karışak
Felek bize gül demez ki gülüşek
Cefa benim olsun çile kendine

Çektiğim cefalar yar senden geldi
Bana bu sitemler kar senden geldi
Başımdaki duman kar senden geldi
Ben kara bağlayım ala kendine

Evvelden hastadır yaralı gönlüm
Sevdayı mahbuba ereli gönlüm
Aşkın gömleğine gireli gönlüm
Hicranı Veysel'den n'ola kendine


Aşık Veysel

Aşkın Beni Elden Ele Gezdirdi

Aşkın beni elden ele gezdirdi
Çok dolandım bulamadım eşini
Beni candan usandırdı bezdirdi
Tuzlu imiş yiyemedim aşını

Benim ile gezdin beni arattın
Beraber oturup beraber yattın
Türlü türlü güllerinden koklattın
Aşık ettin güle bülbül kuşunu

Altmış iki yıldır seni ararım
Tükendi sabrım yoktur kararım
Dağa taşa kurda kuşa sorarım
Kimse bilmez hikmetini işini

Her millete birer yüzden göründün
Kendini sakladın sardın sarındın
Bu dünyayı sen yarattın girindin
Her nesnede gösterirsin nakşını

Görenlere açık körlere gizli
Kimine göründün oruç namazlı
Veysel'e göründün cilveli nazlı
Tutan bırakır mı senin peşini


Aşık Veysel

1 Temmuz 2010 Perşembe

Açılın Kapılar Şaha Gidelim

Hızır paşa bizi berdar etmeden
Açılın kapılar şaha gidelim
Siyaset günleri gelip yetmeden
Açılın kapılar şaha gidelim

Gönül çıkmak ister, şahın köşküne
Can boyanmak ister, Ali müşküne
Pirim Ali on ik'imam aşkına
Açılın kapılar şaha gidelim

Her nereye gitsem, yolum dumandır
Bizi böyle kılan, ahd-ü amandır
Zincir boynum sıktı hayli zamandır
Açılın kapılar şaha gidelim

Yaz selleri gibi akar çağlarım
Hançer aldım, ciğerciğim dağlarım
Garip kaldım, şu arada ağlarım
Açılın kapılar şaha gidelim

Ilgın ılgın eser seher yelleri
Yare selam eylen urum erleri
Bize peyik geldi, şah bülbülleri
Açılın kapılar şaha gidelim

Pir Sultan'ım eydür mürvetli şah'ım
Yaram baş verdi, sızlar ciğergahım
Arşa direk direk olmuştur ahım
Açılın kapılar şaha gidelim


Pir Sultan Abdal

30 Haziran 2010 Çarşamba

Açılın Zindanlar Pire Gidelim

Hızır Paşa bizi berdar eyledi
Kesti kollarımı kızak bağladı
İşiten muhipler hep kan ağladı
Açılın zindanlar pire gidelim

Kalenin kapısı taştan demirden
Yanlarım çürüdü yaştan yağmurdan
Bir kimsem de yok ki dellal çağırtam
Açılın zindanlar pire gidelim

Kalenin kapısı taştan çıkılmaz
Penceresi yüce Şah'a bakılmaz
Bir ben ölmeyinen cihan yıkılmaz
Açılın zindanlar pire gidelim

Çıkarım bakarım kale başına
Mümin müslim olan gider işine
Bir ben mi düşmüşüm can telaşına
Açılın zindanlar pire gidelim

İlimi sorarsan köyümdür Banaz
Yakılsın yıkılsın ol kanlı Sivas
Bir ben ölmeyinen cihan yıkılmaz
Açılın zindanlar pire gidelim

Pir Sultan Abdal'ım hey Hızır Paşa
Yazılanlar gelir sağ olan başa
Hasret koydun beni kavim kardaşa
Açılın zindanlar pire gidelim


Pir Sultan Abdal

29 Haziran 2010 Salı

Ah Hüseyin Vah Hüseyin

Alemlerin serverisin
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Hasan, Hüseyin'in yari
Muhammed'in gözü nuru
Hem Ali'nin yadigarı
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Zuhur oldun İmam Zeynel
Muhammet Bakır'dan evvel
Didene yanayım gönül
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

İmam Cafer'dir yarimiz
Musa-i Kazım şahımız
Budur şems ile mahımız
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Ali Musa ilim hüner
Muhammet Taki el sunar
Hüseyin'im deyip yanar
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Ali Taki, Hasan Asker
Muhammet Mehdi ser-defter
İmam-ı Seyyid-i ekber
Ah Hüseyin, vah Hüseyin

Pir Sultan haber ver dosttan
Bülbül ötüyor kafesten
Hem gül ağlar, hem gülistan
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


Pir Sultan Abdal

28 Haziran 2010 Pazartesi

Al-i Yar Semahı

Yas-ı matem günü derdim yeniler
Yarin sesi kulağımda çınılar
Sordum ki dağlara niçin iniler
Dedi çekticeğim karın elinden

Varıp bir pir ile pazar edersin
Oturup da ikrarını güdersin
Sordum garip bülbül niçin ötersin
Dedi çekticeğim harın elinden

Ser çeşmeden gelir suyun durusu
Nasibimiz verir pirin birisi
Dedim Pir Sultan’ım benzim sarısı
Dedi çekticeğim yarin elinden


Pir Sultan Abdal

25 Haziran 2010 Cuma

Bir Kişi Özünde İkilik Olsa

Bir kişi özünde ikilik olsa
Hakk'ın didarını görmez billahi
Hor bakarsa evliyanın yoluna
Eli bir gerçeğe ermez billahi

Cihanı seyahat edip gezerse
Doksan bin kelamı okur yazarsa
Bir mümin yezide kuşak çözerse
Derdine dermanı bulmaz billahi

Eli ile komadığın alırsa
Yalan söyler Hakk'a asi olursa
Tövbe etmez günah gümrah olursa
Cehennem oduna yanar billahi

Bir mümin yezide kızını verse
Anası babası ilayık görse
Yüz bin kere başı secdeye varsa
Hak da günahından geçmez billahi

Bir mümin yezidin yüzüne baksa
Gayet gökçek olsa şol meyli aksa
Ol müslim bacıdan zürriyet doğsa
Arsız meydanında kalır billahi

Pir Sultan'ım der ki Hakk'ın emrini
Koyuverse bir kişi avradını
Mümin olan bilir bunun dadını
Yedi başlı hınzır olur billahi


Pir Sultan Abdal

24 Haziran 2010 Perşembe

Bir Nefescik Söyliyeyim

Bir nefescik söyliyeyim
Dinlemezsen neyliyeyim
Aşk deryasın boylayayım
Ummana dalmağa geldim

Ban Hak ile oldum aşna
Gönlümüzde yoktur nesne
Pervaneyim ateşine
Oduna yanmağa geldim

Aşk harmanında savruldum
Hem elendim hem yuğruldum
Kazana girdim kavruldum
Meydana yetmeğe geldim

Ben Hakk'ın edna kuluyum
Kem damarlardan beriyim
Ayn-ı cemin bülbülüyüm
Meydana ötmeğe geldim

Pir Sultan'ım der gözümde
Hiç hata yoktur sözümde
Eksiklik kendi özümde
Darına durmağa geldim


Pir Sultan Abdal

23 Haziran 2010 Çarşamba

Bir Seferim Vardır

Bir seferim vardır Urum üstüne
Yüce dağ başında eri gözlerim
Al elimi kaldır kırklar yediler
Bir himmeti keskin piri gözlerim

Bismillah dedim de girdim helale
Gözüm açıp baktım bir hub cemale
Sıdk ile çağırdım ceddim celale
Eriş Hızır Nebi carı gözlerim

Kuduretten yanar şem'a ışığı
Mevla'm Hak diyenin üğrür beşiği
Din serveri Muhammed'in eşiği
Halil'e yapılan şarı gözlerim

Keskin Zülfikar'la Ali gazada
Umarım inayet ede bize de
Bağdat'ta Mansur'un canı cezada
Kemendim boynumda darı gözlerim

Pir Sultan Abdal'ım sır Ali sırrı
Sırat'ı geçenin Cennet'tir yeri
Veyselkara Hint'ten Yemen'den beri
Muhammet Ali'de nuru gözlerim


Pir Sultan Abdal

22 Haziran 2010 Salı

Bir Sen İç

Güzel şahtan bana bir dolu geldi
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver
Kavlim sultan Kızıl Veli'den geldi
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Payım gelir erenlerin payından
On İki İmam nesli Ali soyundan
Selman'ın içtiği üzüm suyundan
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Beline kuşanmış nurdan bir kemer
Aşkın dolusunu içenler kanar
Herkes sevdiğine bir dolu sunar
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver

Pir Sultan'ım hamı hası seçerim
Hak okurum aşk kitabın açarım
Yar elinden ağu gelse içerim
Bir sen iç sevdiğim bir de bana ver


Pir Sultan Abdal

21 Haziran 2010 Pazartesi

Biri Sabır Biri Şükür Bir Dua

Muhammed'in üç beni var yüzünde
Biri sabır biri şükür bir dua
Kudret ile yanar anın çırağı
Biri sabır biri şükür bir dua

Şükür imiş her işleri bitiren
Mümin kulu rahmetine yetiren
Sabır imiş şu dünyayı götüren
Biri sabır biri şükür bir dua

Sabır imiş şu dünyanın temeli
Verdiği nasibe şükür demeli
İsteyen kullara hayır ameli
Biri sabır biri şükür bir dua

Sabr edelim gönül ne gelir elden
Sabırlı kulunu sevmez mi sultan
Yusuf'u kurtardı kuyudan gölden
Biri sabır biri şükür bir dua

Pir Sultan Abdal'ım gönlüme giren
Suçluyu suçsuzu bakmadan gören
İsteyen kulların muradın veren
Biri sabır biri şükür bir dua


Pir Sultan Abdal

18 Haziran 2010 Cuma

Bizim İçtiğimiz Dolu

Bizim içtiğimiz dolu
Doluların dolusudur
Ela gözlü mestaneler
Şah Ali'nin kuzusudur

Ol Şahtan gelen gaziler
Gönül mürşidin arzular
Bu gün de bayramdır bize
Her gün de bayramdır bize

Hak bize nasibin verdi
Lokmanların hasın verdi
Yezid'e cevr-ü cefasın
Mümine safasın verdi

Alçacık yemiş dalı
Altında yeşil halı
Ver muradımı benim
Ya Muhammet ya Ali

Yezitler aralandı ya
Müminler sıralandı ya
On iki imam, Şah Ali
Bu yolda paralandı ya

Kırmızı geyen gelsin
Yezid'i kıran gelsin
On sekiz bin alemin
Nasibin veren gelsin

Pir Sultan'ım der gaziler
Yazıldı nurdan yazılar
Durdu analı kuzular
Mürşit de pirin arzular


Pir Sultan Abdal

17 Haziran 2010 Perşembe

Boz Atlı Hızır

Bir yavru yolladım gurbet ellere
Emaneti sana boz atlı Hızır
Seni bekçilerler nice ellere
Emaneti sana boz atlı Hızır

Nice günler gördüm bahtı karalı
Nice günler gördüm dertli çareli
Bir yavru yolladım yürek yaralı
Emaneti sana boz atlı Hızır

Hak'tan bize bizden halka zulüm yok
İmanım var vadesize ölüm yok
Senden başka kanadım yok kolum yok
Emaneti sana boz atlı Hızır

Pir Sultan Abdal’ım böyle m'olacak
Beklerim yolların yavrum gelecek
Analı babalı murad alacak
Emaneti sana boz atlı Hızır


Pir Sultan Abdal

16 Haziran 2010 Çarşamba

Bu Dünyanın Evvelini Sorarsan

Bu dünyanın evvelini sorarsan
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali
Sen bu yolun sahibini ararsan
Allah bir Muhammet Ali'dir Ali

Tahtını terketti İbrahim Edhem
Süleyman Nebi'ye verildi hatem
Her kulun alnına yazıldı sitem
Kişinin çektiği yoludur yolu

Erenler öldürür yoldan şaşanı
İhlas ile kaldırırlar düşeni
Tarikatta her kişinin nişanı
Erenler katında bellidir belli

Erenler elinden dolu içildi
Ol saatte kıl-ü kalden geçildi
Firdevs-i alada güller açıldı
Cennet-i alanın gülüdür gülü

Pir Sultan Abdal'ım ummana daldı
Yenemedi kendin engine saldı
Hak-i payınıza yüz süre geldi
Erenlerin kemter kuludur kulu


Pir Sultan Abdal

15 Haziran 2010 Salı

Bu Yıl Bu Dağların Karı Erimez

Bu yıl bu dağların karı erimez
Eser bâd-ı sabâ yel bozuk bozuk
Türkmen kalkıp yaylasına yürümez
Yıkılmış aşiret il bozuk bozuk

Kızılırmak gibi çağladım aktım
El vurdum göğsümün bendini yıktım
Gül yüzlü cerenin bağına çıktım
Girdim bahçesine gül bozuk bozuk

Elim tutmaz güllerini dermeye
Dilim tutmaz hasta hâlin sormaya
Dört cevabın mânasını vermeye
Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk

Pir Sultan'ım yaratıldım kul diye
Zalim paşa elinden mi öl diye
Dostum beni ısmarlamış gel diye
Gideceğim amma yol bozuk bozuk


Pir Sultan Abdal

14 Haziran 2010 Pazartesi

Bugün Yardan Haber Geldi

Bugün Yardan Haber Geldi
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan
Eğildim Bir Buse Aldım
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Güzel Olanı Severler
Yanağından Gül Dererler
Kulakta Mengiç Küpeler
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Baş Koydum Yarin Dizine
Uykular Girmez Gözüme
Ağ Ellerin Sür Yüzüme
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Şekerden Şerbet Ezerler
İnce Tülbentten Süzerler
Dört Yanım Almış Güzeller
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan

Pir Sultanım Gel Yanıma
Seni Sarayım Canıma
Dola Kolların Boynuma
Bir Bir Yandan Bir Bir Yandan


Pir Sultan Abdal

6 Haziran 2010 Pazar

Şamandıra Baba

yaramaz kız bahçeye gelecek
benimle oynamaya

şamadıra babacığım
ona bütün oyuncaklarımı versem
ve bütün nedirciklerimi

kertenkeleler kaçacak
ve biz güneşten saklanacağız
çok yaprakların altına

şamandıra babacığım
çok uslu oturacağım
yaramaz kız gelecek diye



Asaf Halet ÇELEBİ

Sidharta

niyagrôdhâ
koskoca bir ağaç görüyorum
ufacık bir tohumda

o ne ağaç ne tohum
om mani padme hum (3 kere)

sidharta buddha
ben bir meyvayım
ağacım âlem
ne ağaç
ne meyva
ben bir denizde eriyorum
om mani padme hum (3 kere)



Asaf Halet ÇELEBİ

Nirvana

karanlığı geçelim

karanlığı geçelim

ne uyku
ne ölüm
hem uyku
hem ölüm

düş içime uyu
ve sonsuz büyü
unut renkleri
ve şekilleri
hepi
ve hiçi

beni
ve seni
ve geceyi yuttu
nirvana



Asaf Halet ÇELEBİ

Mariyya

Lizbonlu Maria Barbas’a

lizboa
boa
simsiyah saçlı kadın
mariyya
bir masal söyle bana
kan nasıl çıkmadı baştan
o ölen kimdi
mariyya

öleni bilmem
buna şarkı derler
lizboa
ben bir şarkıyım
atlas denizlerinden geldim
önümde dalgalar vardı
arkamda dalgalar

dalgalar bitince

ben de biterim



Asaf Halet ÇELEBİ

Mariyya

Preguntias que significa
Saudade; voute dizer
Saudade e tudo o que fica
Depois de tudo morrer
Maria Barbas



çin kadar uzaklardan
can kadar yakından
sen bir masal kızısın
dün
çinden gelmiştin
bu gün
lizboa'dan

yüzünde tarçın kokusu
gözünde cîn
bir gün buradan gidersin
mariyya

can kadar yakın
çin kadar uzak
lizboa boyalı haritalarda kapanır

bir gün buradan gidersin
mariyya
aynalarda seni ararım
bu şehirde seni ararım
bu dünyada seni ararım
mariyyaaa



Asaf Halet ÇELEBİ

Kunala

vakit geldi kunâla
dünyayı göreli çok oldu
tam kırk yılda seni buldum kunâla
bu can tenden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir kerecik sevmek çok değil

simsiyah saçların var kunâla
kemiklerine yapışık etlerin var
bir gün dökülecek
kunâla kuşu gibi gözlerin var
bir gün sönecek
kunâla
bu etlerin arkasında güzelliklerin var
benden başka kimse bilmeyecek

bu can içimde kuştur kunâla
seni görünce titrer
bu can gözümde muhabbettir kunâla
seni görünce yanar
bu can burnumda soluk olur kunâla
uçar gider

bu can benden geçmeden
bu dünyadan göçmeden
bir tek seni sevmek çok değil



Asaf Halet ÇELEBİ

İbrahim

ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim

güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim

asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim



Asaf Halet ÇELEBİ

He

vurma kazmayı
ferhaaat

he'nin iki gözü iki çeşme
aaahhh

dağın içinde ne var ki
güm güm öter

ya senin içinde ne var
ferhat

ejderha bakışlı he'nin
iki gözü iki çeşme
ve ayaklar altında yamyassı

kasrında şirin de böyle ağlıyor
ferhaaat



Asaf Halet ÇELEBİ

Güneşin Işığı

her şey güneşi seviyor
hattâ denizler bile
denizlerde nefes alan sen bile
ve biz
güneşi değil ışığını seven insanlarız

güneş içime vuruyor

güneşin ışığı var
güneş yok
güneşin ışığını kim anlatabilecek

pazar pazar gezmek
dağ dağ dolaşmak
ve ormanlarda kalmak

güneşin ışığını anlatacak olanı arıyorum

güneş içime vuruyor



Asaf Halet ÇELEBİ

Ayna

aynadan bakan benim
küçük gotamacık
duvarlardan karşına çıkan
aynalardan hayalini çalan
muhabbet olup vücudunu saran
küçük câriyen
nigâr-ı çîn

nigâr-i çîn
bin bir aynada oynar
ayna ayna içindedir
nigâr-i çîn
nigâr-ı çînin içinde
ve zaman
zamanın dışında

uzat ellerini küçük gotamacık
hayal hayal içinde
dünya bir hayal dolabıdır
aynalardan geçer
küçük gotamacık
çok sürmeden hayallerimiz
aynaların arkasından geçer

aynaya bakan benim
hayal annemin oğlu
bodhista gotama


dünyada en güzel şey
seni buldum
artık hiç bir şey istemem
küçük câriyem nigâr-ı çîn
uzat ellerini
aynaların dışına çıkalım



Asaf Halet ÇELEBİ

Adımı Unuttum

adımı unuttum
adı olmıyan yerlerde
ne in
ne cin
ne benî âdem

zamanlar içinde
kuşlar uçuyor
kervanlar geçiyor
bir iğne deliğinden

çarşılar kuruluyor
sarayları oyuncak
insanları karınca şehirler
zamanları gördün mü
bir iğne deliğinden

adımı unuttum
adı olmayan yerlerde
geçip gidenlere bakarak



Asaf Halet ÇELEBİ

Ölüm Şiiri

Yaşamın gürültüleri suskunluklarını bulandırdı
buna gülüyorsun simdi çünkü boş kafanda
yer alan yanlızca tutsaklık



Arif DİNO

Matematik Şiir Gözlerin

iki matematik nokta
iki büyük yuvarlar siyah
iki göz siyah
simsiyah
genede siyahlığı olmayan
kızkardeş gözleri
sevgili gözleri
donuk yuvarlaklar
kenetlenen
baş döndürücü bir yarışta
en büyüğe doğru
en küçüğü doğru
yakalamak için sonsuzluğu



Arif DİNO

Masal

Asaf Halet Çelebi´ye

Eskiden
Çok eskiden
Ben senin kölendim
Aşktan yanan bir kölendim
Bir serinlik tesellisi buluyordum
Kirpiklerinin gölgesinde.
Bir köle başımız vardı.
Benim
Sana
Aşkımı sezmiş olacak ki
Kırbacıyla dövüyordu.
Her vuruşu
Bana
Senin bir busen gibi geliyordu.
Ve
Öldüm
"Eskiden
Çok eskiden."



Arif DİNO

İbrani Üçlüsü

En güzel Sülamlıların
kutsal Yahud korusunun çiçeği
kokundan yayılır ve yeniden doğar
tapınak kaynak ve defne
ve senden gelip benden uyanan
ritmin dansın şehvetin
çünkü dudağın yansıtmakta
kana bulanmış altın tepsisi Salome'nin.



Arif DİNO

El Fatiha

Gülmeler,sevinç
Ağlamalar,keder
Sonu ölüm
Annem öldü



Arif DİNO

Çukurova

Çukurova sabır ovasıdır
Lokmasını
Göç edenleri
bilir
Yakmasını
yıkmasını
boğmasını
bilir.
Çukurova sabır ovasıdır



Arif DİNO

Boğaziçi

Geceler
Gemiyle dönmez
Hey!!!
Telli pullu gelinler.



Arif DİNO

Bir Varmış

Yok´u
Yok eden
Var oldu : akıl
Renkten,sesten,rahiyadan
Mest oldu akıl,
Kendini inkar etti.
His,sevgi,aşk yolunda
Yok´a döndü akıl,
Yok´a vardı.
Yok´un yok´u var:
Varlık.
Var´á vardı akıl,
Yok´dan bir kadın,
Var´dan bir erkek.
Çok çocukları oldu,
Rivayete göre
Bahtiyar yaşadılar.



Arif DİNO

Berhayatız

Canavar düdüğü gibi
Naramızı atıyoruz.
Akbaba çınaraltında leş yesin
Hamdolsun hayatdayız!



Arif DİNO

Beddua

Döner kebab dönmez olsun



Arif DİNO

2+2=4

Biri yer
Biri bakar
Kıyamet ondan kopar
Bakan bir değil
Kıyamet
Kıyamet ondan kopar



Arif DİNO

4 Haziran 2010 Cuma

Bülbül Gibi Zar Eylesem

Takdir-i İlahi budur nasibim
Az vermiştir çok istemem çare ne
Bu kadar nasibim budur kisibim
Bülbül gibi zar eylesem çare ne

Düşmanımın yaraları azmaya
Dostumun hayrını şerre yazmaya
Bu dünyada melül mahzun gezmeye
Mahlukattan ar eylesem çare ne7

Bakmaz mısın viran olmuş bendime
Halim malum olsun ol efendime
Hançer alsam hamle kılsam kendime
Kendi kendim paralasam çare ne

Gam kasavet yuva yaptı sineme
Kahır gömleğini eğnime
Perişanlık düştü viran göynüme
Türlü türlü aşk bağlasam çare ne

Pir Sultan Abdal'ım çekerim çoktan
Ya İlahi bizi kurtar tutsaktan
Bu derdin dermanın isterim Hak'tan
Halka halim arz eylesem çare ne


Pir Sultan Abdal