Şiir, Sadece

6 Eylül 2018 Perşembe

Âşıklara Ne Diyem Aşk Haberinden Şirin

Âşıklara ne diyem aşk haberinden şirin
Aşk ile dinleyene aydayın birin birin

Evvel yer gök yoğiken var idi aşk bünyâdı
Aşk kadimdir ezelî aşk getirdi ne varın

Evvel ezel bezminde kim dost yüzün gördüyse
Onun canıdır âşık sor ondan aşk haberin

Aşkı hiç bir nesneye mesel bağlasam olmaz
Dünyâda âhırette ne tutusar aşk yerîn

Emânettir sakıngıl aşk haberini zinhâr
Oturup değme yerde söyleme aşkın sözün

Sarrafların katında kaide şöyledürür
Kadrin bilmez kişiye göstermedi gevherin

Yunus’un havsalası aşk ile dolmuşdurur
Derdin saklayamadı keksiz söyler aşk dilin


Yunus Emre

Ey Dost Seni Sevelden Aklım Gitti Kaldım Ben

Ey dost seni sevelden aklım gitti kaldım ben
Irmakları seyredip denizlere daldım ben

Bir zerre aşkın odu kaynatır denizleri
Düştüm aşkın oduna tutuşuban yandım ben

Ol canda ki aşk ola anda gussa olmaya
Bu aşk bana gelelden gussam gitti güldüm ben

Bülbül de âşık olmuş kızıl gülün yüzüne
Gördüm erenler yüzün hezar-destan oldum ben

Bu aşkı bana verdin ben niderem kend’ özüm
İçim dışım nur doldu dosta âşık oldum ben

Bir kuru ağaç idim yol üzere düşmüştüm
Er bana nazar kıldı tâze cüvan oldum ben

Yunus gerçek âşıksan adını miskin kogıl
Cümlesinden ihtiyar miskinliği buldum ben


Yunus Emre

5 Eylül 2018 Çarşamba

Cambaz

Başkasının dengesiyle
Buraya kadar gelmişsin. Ne
Aşağı bakmışsın, ne de arkana,
Yalnız ilerlemişsin. Öyle
İnce değil o yürüdüğün
Körpe tel, senin bile
Değil belki: Kim örmüş,
Kimler germişse artık,
Yürümek için fazla ince,
Düşmek için fazla kalın,
Ne alçak ne de yüksek,
Uzun da değil, kısa da.
Demek bu da bir denge. Sen de
Cambaz sayılırsın, durma
Katıl aralarına. Ama ne olur
Söyle, sıkı tutsunlar seni.


Tuna Kiremitçi
Akademi

Şöyle Hayran Eyle Beni Aşkın Oduna Yanayın

Şöyle hayran eyle beni aşkın oduna yanayın
Her nereye bakar isem gördüğüm seni sanayın

Hem beni okur Sübhân’ım eşiğine dün gün yönüm
Anda çıkar benim günüm bunda neye eğleneyin

Yedi tamu dedikleri katlanmaya bir âhıma
Sekiz uçmak aldamaya bunda neye eğleneyin

Yüz bin hûri gelir ise aldama bu canımı
Aşkın gönlüm yağmaladı senden nice usanayın

Senin aşkın duydu canım terkini urdum cihanın
Hergiz bilinmez mekânın seni nerde arayayın

Her dem söylenir haberin hergiz bulunmaz eserin
Götür yüzünden perdeyi didârına göyüneyin

İlm-i hikmet okuyanlar aşktan ferâgattır bunlar
Mansûr oldum asın beni her dillerde söyleneyin

Yunus Emre’min bu sözü cana doldu âvâzesi
Kördür münkirlerin gözü ben nicesi göstereyin


Yunus Emre

Gözüm Seni Görmek İçin Elim Sana Ermek İçin

Gözüm seni görmek için elim sana ermek için
Bugün canım yolda kodum yarın seni bulmak için

Bugün canım yolda koyam yarın ivazın veresin
Arz eyleme uçmağını hiç arzum yok uçmak için

Benim uçmak neme gerek hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zârılığım değildürür bir bağ için

Uçmak uçmağım dediğin mü’minleri yeltediğin
Vardır ola bir kaç hûri arzum yoktur koçmak için

Bunda dahı verdin bize ol hûriyi çift ü helâl
Ondan geçti arzum tamam arzum sana ermek için

Sûfîlere ver sen onu bana seni gerek seni
Hâşâ ben terk edem seni şol bir evle çardak için

Yunus hasretdürür sana hasretini göster ona
İşin zulüm değil ise dâd eylegil istedi çün


Yunus Emre

4 Eylül 2018 Salı

Asker

Savaşılmaz diye bir şey yok prensesim;
Biz zaten savaşıyorduk..
Yaşamak savaşmaktır,
Bizim gibiler için.
Ve askeriyiz, bilmeseniz de,
Kalbimizin verdiği
Korkunç gizli bir emrin.

Savaşılmaz diye bir şey yok prensesim;
İnsanlık diye bir şey var.
Marifet savaşı doğru seçmekte sanki
Ve içimizdeki askeri
Bırakmakta: biriksin
İnsan gibi bir rütbeye sıçramak için.

Savaşılmaz diye bir şey yok prensesim;
Ölünmez diye bir şey de yok.
Ama iyi bir asker bekler prensesinden
Savaşı güzellikle ilan etmesini.
Kendi güzelliğiniz yetmezse buna,
Kullanın, halkınızın güzelliğini.


Tuna Kiremitçi
Akademi

İlâhi Bir Aşk Ver Bana Kandalığım Bilmeyeyin

İlâhi bir aşk ver bana kandalığım bilmeyeyin
Yavı kılayım ben beni isteyiben bulmayayın

Şöyle hayrân eyle beni bilmeyeyin dünden günü
İsteyeyin dâim seni ayrık nakşa kalmayayın

Al gider benden benliği doldur içime senliği
Dirliğinde öldür beni varıp anda ölmeyeyin

Gelirse gümanım dile kim söve bana kim güle
Bârî yanayın derd ile hâlim dile gelmeyeyin

Uş yürürüm yana yana ciğerim gark oldu kana
Tup aşk eser etti cana nice zârı kılmayayın

Senin kokun duydu canım terkini urdu cihanın
Hergiz belirmez makaamın seni nerde isteyeyin

Bülbül olayın öteyin dost bahçesinden yatayın
Gül oluban açılayın ayrık dahı solmayayın

Mansur’layın dâra beni ayan göster anda seni
Kurban kılayın bu canı aşka münkir olmayayın

Aşkdurur derdin dermanı aşk yoluna kodum canı
Yunus Emre aydır bunu bir dem aşksız olmayayın


Yunus Emre

Ey Gönlümün Eğlencesi Ayıt Bana Neyleyeyin

Ey gönlümün eğlencesi ayıt bana neyleyeyin
Aşkından oldum âvâre derdim kime söyleyeyin

Mülk-i fenâdan geçeyin ol dost iline uçayın
Dalayın aşk ummânına denizlerin boylayayın

Aşkın od urdu canıma gelsin âşıklar yanıma
Dökeyin aşkın honunu âşıkları toylayayın

Girdim aşkının bağına baktım soluma sağıma
Türlü çiçekler deriben dost bağını yaylayayın

Âşık olayın ol güne düşsün âleme gulgule
Hezâr-destân olubanı dost bağını yaylayayın

Yırtam yakamı il ü şar dün günü kılam âh u zar
Değiben dertli başıma zârılıklar eyleyeyin

Yunus aydır erenlerin dirliğini dirilmedim
Gücüm yettiğince bâri soylarını soylayayın


Yunus Emre

3 Eylül 2018 Pazartesi

Kumarbaz

Geceli gündüzlü bir yola
Tam da şehrinden çıkmışım.
Sevememen doğal beni:
Katran ve tüy içindeyim.

Güya hileli destem,
Sıcak bir asfalt gözlerimde,
Yanıp sönmekte hayat
Tek penceresinde kalbimin.

Kim kazanmış olabilir
Böyle pis bir oyunda,
Aşkta kaybeden bensem
Şansa her bıraktığımda.

Nabzım tazı hızında,
Deve gücünde keder,
Bedellere inanmamam
Demek buraya kadar.


Tuna Kiremitçi
Akademi

Aceb Oldu Halim Bu Aşk Elinden

Aceb oldu halim bu aşk elinden
Göremezem yolum bu aşk elinden

Bu kamu âlemin tâcı iken uş
Ayaklara gilim bu aşk elinden

Garib bülbülleyin zârı kılıram
Akar gözden selim bu aşk elinden

Gazel yapraklayın benzim sarardı
Kararıban ölem bu aşk elinden

Yarın mahşerde ben yırtam yakamı
Nice zâra gelem bu aşk elinden

N’iderim ben yarin vaslından artık
Büküldü kad-bâlâm bu aşk elinden

Yunus sen Taptuk’una kıl duâlar
Deme kim ne kılam bu aşk elinden


Yunus Emre

Giderim Aklım Başımdan Şâşıban

Giderim aklım başımdan şâşıban
Yanarım aşkın oduna düşüben

Od bıraktım cânıma dün gün yanar
Yânarım yâlap yâlap tutûşuban

Aşktan ne var eğer sandım ise
Aşktan kim sınmadı uğraşıban

Âşık olgıl ma’şukun dîdârına
Ma’şuk olgıl aşk ile sarmâşıban

Yunus canın aşka ver şükrâneye
Kimseler bulmaz yarın isteşiben


Yunus Emre

2 Eylül 2018 Pazar

İris'in Ölümü

Bugün kalbimi eski bir plak gibi
Öyle çok tersine çevirdim ki:

Bazı şarkılar vardır
Cızırtılı bir yağmur gününü anlatır.
Uzaklarda süren sarı yağmurluklu bir hayatı
Deniz bazen kendini kaldırımlara fırlatır,
O zaman bir yavru yengece bakan
İnsanların şarkısı olurdu o şarkının adı.
Keşke ismim İris olsaydı,
Keşke ismim herkese
Sarı yağmurluğuyla koşan hayatı anlatsaydı.

Bazı şarkılar vardır.
Ellerim kocamanlaşır, tuhaflaşır.
İşte o ellerimle herkese
Çamurlu şiirler uzatsaydım.
Hepsi çok kirli olsaydı Tanrım!

Bazı şarkılar vardır.
Kırmızı akşamsefalarını anlatır.
Karanlığın kalbinde yalnız, açmanın acısını.
Komşu kadınların basma elbiseli konuşmalarını
Geceyi onlar bahçeye taşırdı.
Ben ne zaman öleceğim Tanrım!
Sabah olunca mı?
Keşke birkaç dakikayı ipek mendillere sarıp saklasaydım.
İrileşen, gitgide irileşen ağaç gibi
İsmi nedensizce İris oluveren bir ağaç gibi
Şu odanın ortasında dursam,
Saat kuleleri dökülürdü dallarımdan Tanrım!
Artık sarı yaprakların ölü olduğuna inanmıyorum.

Bazı şarkılar vardır
Kanatlarında yağmuru taşıyan kelebeği anlatır.
Kırmızı bir çakmak gibi neşeli ölmek olurdu
O şarkının adı,
Ardında yalnızca nemli sigaralar bırakmanın acısı
Keşke ismim İris olsaydı
Keşke ismimin bir anlamı olmasaydı.

Herkes çıkarsın kalbini
O çirkin mücevher sandığından
Ve herkes onu birbirine fırlatsın Tanrım!


Didem Madak
"Ludingirra" 3
Güz 1997

1 Eylül 2018 Cumartesi

Kadınlar

Mavi dövmeleri
Ve bitmek bilmez yasların çürük izleriyle
Durup ateşe bakıyorlar.
Rüzgar estiğinde hepsi ürperiyor
Göğüsleri değiyor toprağa

Ellerinde yanan odunlar taşıyan kadınlar
Siyah kazanların pası çökmüş yaşlılığıyla
Dolaşıp duruyorlar.
Ateşin öfkesi kabardığında
Sesler artıyor.
Orada ateş hiç bitmiyor
Söndürmek bir bela

Göğüsleri pörsüyen kadınlar
Ellerinin korkunç inceliğiyle
Tutacakları odunların sertliğini düşünmekte
Ve susmaktalar.
Sustuklarında yaşları farkedilmiyor
Toprak kokuyor bağırdıklarında

Nereye yaslanacaklarını unuttuklarından
Gözlerini toprağa bırakıyorlar
Çünkü bulutlar gökte kalıcı değil
En içten
Toprağa veriyorlar kendilerini
Ve kokuyorlar arasıra


Bejan Matur
Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi

31 Ağustos 2018 Cuma

Gece Gibi Olacağım

I.

Dalganın ötesine geçmekle oldu hayat
Kanın aktığını görmekle.
Kimsenin soluğu kesmiyor soluğumu
Otların dilinden anlayan bir kadın tanıyorum
Kuyuların gözlerinden öpen.

Toprağın dilsiz neminden bana ulaşan buğu
Biliyor,
O gece ölebilirdim seninle.
Ormanın karanlık şarkısı büyürken.

Ama ben,
Orada o taş merdivende
Ölmek istedim
İbret ey
İbret.

Gece gibi olacağım
Karanlığımı örterek
Seslere tutunacağım.

Dokundum kalbime
Kimsenin ruhuna fısıldayacak büyüsü yok.
Olmasın
Olmasın.


II.

O gece ölebilirdim seninle
Karanlık ormanda ilerleyen suda
Suya düşen ay ve seslerle.

Ormanın fısıltısı
Birleşirken sonsuzlukla
Dedim bak, kimse yok
Bu yolun ölüme dönen kıvrımında.
Karanlık çağırıyor bizi
İstek yürüyor gövdelerimize
Ölelim bu demirden kayıkta. Ölelim.

Biz sanıyorduk ki,
Bir yaradılış varsa aşkadır
Ne hata.
Sonsuzluğaymış meğer
Sonsuzluğun koyu yapışkanlığına.

Herkes sussun
Boşluktaki dilsiz yıldızların körlüğü gibi
Dursun her şey yatağında.
Ben neye ağlayacağımı bilirim
Hangi tenin beni öldürmeye yeteceğini.
Bu son
Artık uykusundayım herkesin
Yaradılışı değilse de
Yokoluşu gördüm.


Bejan Matur
Gendaş Şiir 2000

Her Nereye Döner İsem Aşk İledir İşim Benim

Her nereye döner isem aşk iledir işim benim
Odur gönlümde teşvîşim hem aşktır yoldaşım benim

Aşksızlara göynür özüm onun çün fâş olur râzım
Görüceğiz âşıkları kaynar içim dışım benim

Bu aşk bize rahmânîdir hem canımızın canıdır
Onun için şeytan ile her dem bu savaşım benim

Benim canım bir kuştur kim gövdem onun kafesidir
Dosttan haber geliceğiz bir gün uçar kuşum benim

Geldim dünyayı seyrettim ye bugün ye yarın gittim
Ben bunda eğlenemezem bunda bitmez işim benim

Yunus aydır ben âşıkım hem âşıkım hem sâdıkım
Bu ayrık âşıklar gibi yoktur ârâyişim benim


Yunus Emre

Deniz Oldu Birkaç Kadeh Susuzluğum Kanmaz Benim

Deniz oldu birkaç kadeh susuzluğum kanmaz benim
İniltilerim eksilmez gözüm yaşı dinmez benim

Gel soralım bizim ile kim giresin bahçelere
Dâim öter bülbülleri gülistânım solmaz benim

Bizim ilin bahçeleri dâim tâzedir gülleri
Mâ’murdurur bustanları ağyar gülüm üzmez benim

Mansur kadehin nice kez ma’şûka sundu elime
Dört yanımdan od urdular kimse halim bilmez benim

Yana yana kül olubam sen ma’şukanın yoluna
Günde bin kez yanar isem dosttan yüzüm dönmez benim

Canım aşkın külüngüne Ferhâd olup tuttum başım
Dâim dağları keserim Şîrin’im hiç sormaz benim

Yunus aydır ey sultânım aşkın ile yandı cânım
Gel kılar isen dermanım ayrık canım ölmez benim


Yunus Emre

30 Ağustos 2018 Perşembe

Tören Giysileri

Çürümüş donuk kalbinde bu toprakların
Gözleri gördüm.
Herkes sesiyle vardı
Ve duruşuyla gövdesinin.
Bir insanı en iyi sevişirken tanırız.
Kalbimizi birlikte çürütürken.
Ağırlaşan gövdemiz
Gece uyandırır.
Mezar gibidir avlulu evler.
Çocukluk bir uykudur. Uzun sürer.
Ve dokunmak için bir arzu
Bir arzu sürükler bizi ölüme.
Ben kendimi sınadım her gövdede
Ben kendimi bıraktım her şehirde
İçime aldım göğünü ülkelerin
Ve boşluğunu görünce kalbimin
Gitmeli dedim.

Çürümüş tören giysileri içinde
Askıda salınan kökler.
Biz denize düşürsek de ateşi
O hep yanar.
Issızlık bahşeder karanlığa. Yanar.
Tarih bir yanılgı olabilir diyor şair
İnsan bir yanılgıdır diyor tanrı.
Çok sonra
Bu toprakların kalbi kadar
Çürümüş bir sonrada
İnsan bir yanılgıdır diyor tanrı.
Ve düzeltmek için varım
Ama geciktim

Ölü kızıl suyun dalgası
Gece yürünen yol
Ve yolcuların dağıldığı zavallı yeryüzü
Salınan beyaz kefenler
Tören giysileri.
Ve bir koşu için gerekli tek şey
Atın yelesidir.
Aslolan,
Şimdi ve burada
Çürüyüp kaldık.

Tanrı görmesin harflerimi
insan bir hata diyor durmadan
Ve hatasını düzeltmek için
Acı veriyor
Sadece acı.


Bejan Matur
Şubat 97, Berlin
Adam 2000 Şiir Yıllığı

Ey Yârenler Aydın Bana Ben Nicesi Dolanayım

Ey yârenler aydın bana ben nicesi dolanayım
Ne türlü tedbir edeyim ya nice sağınç sanayım

Canımda ol büt bitiptir gönülümü ol alıptır
Hey beni ol avutuptur ayrık neye bağlanayım

Öyle ediptir ol beni seçemezem dünden günü
Alsın teni alsın canı ko ben ona alınayım

Ben gevheriyim kânım ben bir kulum sultânım ol
Aklım u canım gönlüm alandan niçin usanayım

Onsuzluğum bana haram ondandurur nakdim tamam
Bunculayın lûtf u kerem nerde bulup dinleyeyim

Odur bana Yunus deyen odur benim bağrım delen
Odur beni bensiz koyan hem ben oyum bu ben neyim


Yunus Emre

Senden Gelir Cevr ü Cefâ Ben Ah u Vah Etmeyeyim

Senden gelir cevr ü cefâ ben âh u vah etmeyeyim
Düşmüşüm aşkın oduna yanıp nice tütmeyeyim

Uş yürürüm yana yana tup ciğerim döndü kana
Aşkından oldum divâne uyuyuban yatmayayım

Senin aşkın denizine düşübeni gark olayım
Kimsenem yok elim ala koma beni batmayayım

Sekiz uçmağın hûrîsi gelir ise bir araya
Hergiz mânendin olmaya sen’ onlara katmayayım

Yunus Emre sen bu sözü yüz bin der isen az ola
İşidenler âşık ola iğen de uzatmayayım


Yunus Emre

29 Ağustos 2018 Çarşamba

Üsküdar

Üsküdar asyadır çine kadar
her kış
bıraksa da köpük saçlı kızlarını
kıyıya
öfkeli bir yağmurla iner rüzgar

mihrimah güneş saati
yanından
ince dar bir merdiven uzar
soğuk
ve dönmez bir kilit çocuk kütüphanesi
önünden insanlar yürür ve susar

şemsi paşa
ceviz bir cami, demirinden
yan gözle cihangire bakar
demişti ki tanpınar
Üsküdar uçarsa gider İstanbul
yürüyemez sokaklarında çocuklar

Üsküdar asyadır çine kadar


Ömer Erdem
Adam 2000 Şiir Yıllığı

Ger Râzımı Söyler İsem Kimse Dilim Bilmez Benim

Ger râzımı söyler isem kimse dilim bilmez benim
Eğer sabır eyler isem gönlüm karar kılmaz benim

Ey dûstlar ey uslular siz ayıdın ben n’ideyim
Ol dost yüzün göreliden aklım başa gelmez benim

Bûnun gibi tertib ile benim işim varmaz başa
Elimden iş kalır ise cânımdan iş kalmaz benim

Ne deliyim ne usluyum benzer neye benim işim
Aşk denizine harkolup geldim canım doymaz benim

Mahabbetin odu benim yüreğime düştü yanar
Yandığımca artar odum devrim geçip solmaz benim

Cümle Hak’a yol vardılar sabr ile Hakk’a erdiler
Aşkın aslı oddandurur sabrım ile olmaz benim

Nice dedim bu gönlüme var sabır eyle tek otur
Ol dem daha bedter olur öğüdümü almaz benim

Bu Yunus’un çün sûreti ölüp toprak olur ise
Bâtınımdan aşk sevgisi bilin ki hiç gitmez benim


Yunus Emre

Nite ki Ol Mâşuk ile Ben Râzımı Bir Eyleyim

Nite ki ol mâşuk ile ben râzımı bir eyleyim
Gark olam müşâhedeye ermeye tedbir eyleyim

Kimdir ki onu görüben gizleni kaldı ahvâli
Göster bana ol kişiyi ben dahı el bir eyleyim

Bu halâyık aydır bana sakla onu can içinde
Bir zerresi yüz bin cihan ayıt nice sirreyleyim

Şunun gibi çâpük-nazar bir nazarda yüz bin Mûsî
Ser-mest ü hayran kamusu de nice tedbîr eyleyim

Farz değildir kamulara Tur’da münâcât eylemek
Ben nerdeysem dost ondadır her bir yeri Tûr eyleyim

Hidâyet erdi kamuya hevâsından geçmezlere
Tevfıyk yüzün yere urup aşkımı şir-gîr eyleyim

Muhakkıklar göredurur Yunus gözü gördüğünü
Düşüm söyleyeyim sana necm ile ta’bîr eyleyim


Yunus Emre

28 Ağustos 2018 Salı

Yıkılış Suresi

yılan kandırmış, elma yenmiş bir defa
geçelim... ve sabah olmuş ve akşam olmuş onuncu gün

aysel terketmiş beni, beşiktaş motoru batmış
dazlaklar yine dövmüş şalvarlı türkleri
yılan kandırmış, elma yenmiş n'apalım
sekiz tane satılmış ilk kitabımdan
katedralin duvarına işerken yakalanmış
istiklal marşı'nda göğsü kabaran ozan

ve sabah olmuş ve akşam olmuş yirminci gün

ne zamandır asker dolu vagonlar
geçmiyor bu dağlardan
karneye bağlanmıyor ekmek, sınırlar
çizilirken yüzümü kesmiyorum artık
gidenler memnun demek ki yerinden
çok seneler geçti kalanlar memnun demek ki
tek bir darbe yapılmadı karacaahmet'te

ve sabah olmuş ve akşam olmuş otuzuncu gün

çocukluğumu geri istiyorum eski öğretmenim
yalanları unutmadım, 23 nisan'ları
kulağımı çekenleri, kötü şiirleri
gençliğimi geri istiyorum, paslı dişlerini
unutmadım darağaçlarını; selimiye'yi

tevbe.

dağlar çöktü, denizler sustu, gökyüzü
delindi hala bakire eva

hepinizi bekliyorum bir dahaki bahara


Altay Öktem
Adam 1999 Şiir Yıllığı

Ben Seni Sevdiğimi Söyleşirler Hâs u Am

Ben seni sevdiğimi söyleşirler hâs u âm
Söyleşenler söyleşsin sensiz dirliğim harâm

Kim senin lezzetinden canı tad almaz ise
Yürür cansız bir sûret âlem hâlinden bîgam

Ben bu dem seni gördüm nicesi sabreyleyim
Seni bir dem görmeye müştaktır cümle âlem

Seni gören kişiye ne hâcet hûr u kusûr
Seni sevmeyen cana tamudur cümle makaam

İki cihan varlığı ger benim olur ise
Sensiz bana gerekmez iş seninledir tamam

Bin yıl ömrüm olursa harcedem bu kapıda
Ben gerçek âşık isem gerek bu yolda ölem

Çoklar Yunus’a der nicedir aşk esrikliği
N’itsin ezel bezminde şöyle çalındı kalem


Yunus Emre

Girdim Aşkın Denizine Bahrılayın Yüzer Oldum

Girdim aşkın denizine bahrılayın yüzer oldum
Geştediben denizleri Hızır’layın gezer oldum

Cemalini gördüm düşte çok aradım yazda kışta
Bulamadım dağda taşta denizleri süzer oldum

Sordum deniz mâlikine ırak değil salığına
Girdim gönül sınığına gönülleri düzer oldum

Viran gönlüm eyledim şar bunculayın şar nerde var
Haznesinden aldım gevher dükkân yüzün bozar oldum

Ben ol dükkân-dar kuluyum gevherler ile doluyum
Dost bağının bülbülüyüm budaktan gül üzer oldum

Ol budakta biter îman îman bitse gider güman
Dün gün işim budur heman nefsime bir Tatar oldum

Canım bu tene gireli nazarım yoktur altına
Düştüm ayaklar altına topraklayın tozar oldum

Tenim toprak tozar yolca nefsim iltir beni önce
Gördüm nefsin burcu yüce kazma aldım kazar oldum

Kaza kaza indim yere gördüm nefsin yüzü kara
Hürmeti yok Peygamber’e bentlerini bozar oldum

Bu nefs ile dünyâ fâni bu dünyâya gelen hanı
Aldattın ey dünyâ beni işlerinden bezer oldum

Yunus sordu girdi yola kamu gurbetleri bile
Kendi ciğerim kanıyla vasf-ı hâlim yazar oldum


Yunus Emre

27 Ağustos 2018 Pazartesi

Ölüm-Dirim Orucu

ölümü kucaklayacak kadar
geniş kolları olanlara,
onlara...

öyleyse biz kimiz; kimseyiz
ıssız bir kırmaç izi taşırken sıska sırtımızda
kırılan bir kemiğin hüzünlü "çıt" sesiyiz

ölümün kara
botlarıyla adım adım yaklaştığı

çiçeksiz, kuşsuz, kedisiz
sevinçsiz bir kuyunun dibindeyiz

istasyondan uzaklaşan trenin
gittikçe raylara benzemesi gibi
bir aynanın kırılması gibi yüzümüze bakarken
öyle titrek;
öyle inceyiz.

sessiz sevgisiz utancım benim; yurdum
söyle biz kimiz şimdi; kimseyiz
sapanla vurulan yavru bir kuşun
küçücük tırnaklarıyla tutunmasıyız gökyüzüne

öyle ıssız kaldık seni sevince; öyle.


Altay Öktem
Adam, 1997 Şiir Yıllığı

Dost Senin Aşkın Oku Key Katı Taştan Geçer

Dost senin aşkın oku key katı taştan geçer
Aşkına düşen kişi can ile baştan geçer

Dün ü günü zâr olur aşkın ile yâr olur
Endişesi sen olan cümle teşvişten geçer

Aşkına düşenlerin yüreği yanar olur
Kendini sana veren dügeli işten geçer

Dünyânın mahabbeti ağulu aşa benzer
Âhırın sanan kişi ağulu aştan geçer

Başında aklı olan ücretle amel etmez
Hûrilere aldanmaz göz ile kaştan geçer

Gerçek âşık ol ola can vermeğe ol ive
Dost ile pazar için nice bin baştan geçer

Âriflere bu dünya hayâl ü düş gibidir
Kendiyi sana veren hayâl ü düşten geçer

Yunus’un gönlü gözü doludur Hak sevgisi
Sohbet ihtiyar eden yad u bilişten geçer


Yunus Emre

Ey Dost Aşkın Denizine Girem Gark Olam Yürüyem

Ey dost aşkın denizine girem gark olam yürüyem
İki cihan meydân ola devrânım sürem yürüyem

Girem denize gark olam ne elif ne mim dal olam
Dost bağında bülbül olam güllerin derem yürüyem

Bülbül olubanı ötem gönül olam cesed tutam
Başımı elime alıp yoluna verem yürüyem

Bülbül olubanı ötem ey nice gönüller güdem
Yüzüm aşk ile dem-be-dem toprağa sürem yürüyem

Şükür gördüm didârını içtim visâlin yârını
Bu benlik senlik şarını terkini uram yürüyem

Yunus’tur aşk âvâresi bîçareler bîçâresi
Sendedir derdim çâresi dermânım soram yürüyem


Yunus Emre

26 Ağustos 2018 Pazar

Git

Git. En fazla hırçın kayalarda parçalanır teknen,
kalbimdeki fener söner. Ah şairdir bütün fenerciler.
Kaza süsü verilmiş bir intiharla içine çeker
fitilin ucundaki alevi, tedavülden kalkmış
bütün eski fenerler

Git. Biliyorum her aşk uzadıkça boğucudur.
Alışkanlığın tene ağ attığı
bir açık deniz sayıklaması olunca sevişme;
esriticidir sislerin ardından seslenen Sirenler.

Peşinen kayalara oturacak biliyorsun teknen gitsen,
gitmesen ölü bir balık olarak kıyıya vuracaksın.


İbrahim Baştuğ
"Ağır Ol Bay Düzyazı" Eylül - Ekim 2001

25 Ağustos 2018 Cumartesi

Mart Dokuzu

Mart dokuzu. Dokusu ilkyazın, ilmeğini atar tene. Kemikte
kışlayan tını. Çözülür kırkikindilerle pası, kırkıncı kış
odasının kapısında asma kilidin. Çözülür dili buzun.
Nevruzun
özlemle yalar tuzlu tenini kar. Karayağız ırmakların coşkusu
sonra


İbrahim Baştuğ
Köz

24 Ağustos 2018 Cuma

Ölüm, Sevgilim

Ölüm, sevgilim hükmünü sürdürecek. Teninle tenim
arasındaki tılsım
bir kazaya uğramazsa teninle tenimin direnci kadar sürecek.
Önce
ten, sonra toprağın üstünde biriktirilen izler usulca silinecek.
Öp beni
sevgilim, beklenen nasılsa gelecek içelim kalan şarabı da
yoksa dökülecek


İbrahim Baştuğ

Bilir Misiz Ey Yârenler Gerçek Erenler Kandadır

Bilir misiz ey yârenler gerçek erenler kandadır
Kanda baksam anda hâzır kanda istesem andadır

Aşksızlara benim sözüm benzer kaya yankısına
Bir zerre aşkı olmayan belli bilin yabandadır

Yalancılık eylemegil aşka yalan söylemegil
Bunda yalan söyleyenin arda yeri zındandadır

Ey kend’ özünü bilmeyen söz ma’nîsini bulmayan
Hak varlığın ister isen uş ilm ile Kur’andadır

Allah benim dediğine vermiş verir aşk varlığın
Kimde ki var bir zerre aşk Çalap varlığı ondadır

Niceler aydır Yunus’a kocaldın sen aşkı kogıl
Bu aşk bize yenle geldi henüz dahı turvendedir


Yunus Emre

Sensiz Yola Girer İsem Çârem Yok Adım Atmağa

Sensiz yola girer isem çârem yok adım atmağa
Gövdemde kuvvetim sensin başım götürüp gitmeğe

Gönlüm canım aklım bilim senin ile karâr eder
Can kanadı açık gerek uçuban dosta gitmeğe

Kendiliğinden geçeni doğan eder ma’şuk anı
Ördeğe kekliğe salar süre eriben tutmağa

Bin Hamza’ca kuvvet vermiş kaadir Çalap aşk erine
Dağları yolundan ırar kasdeder dosta gitmeğe

Yüz bin Ferhad külüng alıp kazar dağlar bünyâdını
Kayalar kesip yol eder Ab-ı hayât akıtmağa

Ab-ı hayât’ın çeşmesi âşıkların visâlidir
Sohbeti aşk ile eder susamışları yakmağa

Âşık mı direm ben ana Tanğrı’nın uçmağın seve
Uçmak hod bir tuzakdur(ur) eblehler canın tutmağa

Âşık olan miskîn olur Hak yoluna teslîm olur
Her ne dersen boyun tutar çâre yok gönül yıkmağa

Bildik gelenler geçtiler gördük konanlar göçtüler
Aşk şarabın içen canlar uymaz göçmeğe konmağa

Tutulmadı Yunus canı geçti tamudan uçmağı
Yola düşüp dosta gider ol aslına uyakmağa


Yunus Emre

23 Ağustos 2018 Perşembe

Ekim Yaz

I.

Kiremitli evlerin
şehirleri eskiyor

II.

Dalından kovulan
bu yaprak.
ağacına kırgın
ben sana değilim

Ekim yürüyor
elmasını toplayarak bahçelerin

Tanrıya kırgın değilim
bir dostu bile yok onun
bir fotoğraf albümü
yürüdüğü bir yol bile yok.

III.

Bütün ağaçlarda
yaz yarası

Bahçesine hala aşığım
Flora'nın

Ekimin saçlarını tarıyorum
tarandıkça uzuyor ekim

Seni buradan
götüren güne kırgın değilim


Mesut Adnan
Son Çeyrek Yüzyıl Şiir Antolojisi

Aşktan Da’vâ Kılan Kişi Hiç Anmaya Hırs u Hevâ

Aşktan da’vâ kılan kişi hiç anmaya hırs u hevâ
Aşk evine girenlere ayrık ve meyl u ne hevâ

İzzet ü erkân kamusu bunlardır dünyâ sevgisi
Benim cevâbım sen ayıt aşka izzetimdir bahâ

Dili ile aşk deyenler bilmezler aşk n’eylediğini
Aşktan haber ayıtmasın kim dünya izzetin seve

Her kim izzetten geçmedi âşıklık bühtandır ana
Geçemez dost döşeğine at u katır yahut deve

Yunus’a âşık deyiben zinhar özenip gelmegil
Çok bezirgân pişman olur varıcağız uzun yola


Yunus Emre

İki Cihan Zından İse Gerek Bana Bostan Ola

İki cihan zından ise gerek bana bostan ola
Artık bana ne gam gussa gün inayet dosttan ola

Varam ol dostu kul olam hem açılıban gül olam
Hem ötüp bülbül olam durağım gülistan ola

Dost yüzünü gördü gözüm erenlere toprak yüzüm
Söz anlayana bu sözüm gerek şekeristan ola

Her da’vîden geçen kişi dosttan yana uçan kişi
Aşk şerbetin içen kişi ne esrik ne mestan ola

Sensiz iki cihan benim zından görünür gözüme
Senin aşkınla bilişen gerek hass’ül - hastan ola

Aşka doyamadı özüm keksizin söylerim sözüm
Yunus senin işbu sözün âlemlere destan ola


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

22 Ağustos 2018 Çarşamba

Bir Arkadaş

bir arkadaş
oynamak zıplamak ve yaşamak için çok önemlidir
bir battaniye atar üstüne üşüdüğünde
ama sen geçirip kafana battaniyeyi korkutursun onu
- aman tanrım hayalet
hayat bir yangın tatbikatıdır şimdi
hani askerdeki gibi
bir kova su boşaltılır kafana
saçkurutma makinası çalışır
sigorta atar
sahile inilir o zaman dalgalar ürkütülür
ay kükrer
kiraz çalmaya kışkırtır sizi
ve ezersiniz bir izmarit gibi bahçede uyuklayan köpeğin
rüyasını
ve havlayışlar bir saçma gibi saplanır bekçinin uykusuna
neler yoktur o çalınmış kirazda
günler sonra köpeğin yarım kalan rüyasını siz tamamlarsınız
sonra
bekçinin karısının doğurduğu kızcağızın kırmızı dudağından
çalınmış kirazların kekre tadını emer bir delikanlı
ölmüş olanlarla sevişmek nasıl mümkünse
doğacak olanlarla da sevişmek mümkündür artık
bir arkadaş
oynamak zıplamak ve kiraz çalmak için çok önemlidir


Önder Kızılkaya
ben kulunuz arsenik

Aşk Eteğin Tutmak Gerek Akıbet Zevâl Olmaya

Aşk eteğin tutmak gerek âkıbet zevâl olmaya
Aşktan okuyan (bir) elif kimseden suâl sormaya

Aşk dediğin duyar isen aşka candan uyar isen
Aşk yoluna candır fidî ana fidî mal olmaya

Asilzâdeler nişanın eğer bilmek diler isen
Özü oğlan da olursa sözünde vebâl olmaya

Âriflerden nişan budur her gönülde hâzır ola
Kendiyi teslim eyleye sözde kıyl ü kaal olmaya

Görmez misin sen arıyı her bir çiçekten bal eder
Sinek ile pervânenin yuvasında bal olmaya

Dürr ü cevher ister isen âriflere hizmet eyle
Câhil bin söz söyler ise ma’nîde miskal olmaya

Miskin Yunus zehr-i kaatil aşk elinde tiryak olur
İlm ü amel zühd ü tâat pes aşksız helâl olmaya


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ey Aşıklar Ey Aşıklar Mezhep ü Din Aşktır Bana

Ey âşıklar ey âşıklar mezhep ü din aşktır bana
Gördü gözüm dost yüzünü yas kamu düğündür bana

Ey pâdişah ey pâdişah uş ben beni verdim sana
Genc ü hazînem kamusu sensin benim önden sona

Evvel dahı bu akl u can senin ile asl-ı mekân
Âhır yine sensin mekân uş varıram senden yana

Senden sana varır yolum senden seni söyler dilim
İllâ sana ermez elim bu hikmete kaldım tana

Artık bana ben demeyem kimseneye sen demeyem
Bu kul o sultan demeyem işidenler kala tana

Dost aşka ulaşalıdan dünya âhıret oldu bir
Ezel ebed sorar isen dün ile bugündür bana

Artık bize ya solmaya hiç gönlümâz pas olmaya
Zira Hak’tan gelen avaz savulmaz düğündür bana

Ben aşkından ayrılmayam dergâhından ırılmayam
Eğer benden gider isem senin ile varam bana

Ol dost beni veribidi var bu dünyâyı gör dedi
Geldim gördüm hoş ârâyiş seni seven kalmaz ana

Kullarına va’deyledi yarın uçmak verem dedi
Ol dostların sevindiği yarınım bugündür bana

Bu âh ile bu zar ile bu hikmeti kim ne bile
Bilse dahı gelmez dile tuttum yüzüm senden yana

Sensin bana cân ü cihan sensin bana genc-i nihan
Sendendürür assı ziyan ne iş gele benden bana

Yunus sana tuttu yüzün unuttu cümle kend’ özün
Cümle sana söyler sözün söz söyleten (sensin) bana


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

21 Ağustos 2018 Salı

Gittiğin Gece

desem ki rüyama damlayan bir cıvıltısın
geçelim tamam geçelim bunları
senin gülüşünle çıkar çocuklar tenefüse
işte burda duralım
bir tenefüs zili olan gülüşünde duralım

gittin
kanım çekildi

gittiğin gece
senin picamalarını giyip uyudum

bir okul bahçesi oldum
tatil günlerinde
kuş bile
kedi bile
çıt bile olmayan


Önder Kızılkaya
ben kulunuz arsenik

Ey Beni Ayıplayan Gel Beni Aşktan Kurtar

Ey beni ayıplayan gel beni aşktan kurtar
Elinden gelmez ise söyleme fâsid haber

Hiç kimsene kendinen hâlden hâle gelmedi
Cümlemizin hâlini ma’şuk eder mukarrer

Aşşıkların her hâli ma’şuk katında biter
Sözün var ona söyle benim arada ne’m var

Her kim aşk kadehinden içti ise bir cur’a
Ona ne yad ne biliş ona n’esrik ne humar

Dost yüzünden nikabı her kim giderdi ise
Hicab kalmadı ona artık ne hayr ü ne şer

Şeriat edebinden korkarım söylemeğe
Yokısa aydayıdım dahı ayrıksı haber

Dost kılıcından Yunus ölür ise gam değil
Dost göğünden uyanan ma’şuk burcundan doğar


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Aşk Makaamı Alîdir Aşk Kadim Ezelîdir

Aşk makaamı âlîdir aşk kadim ezelîdir
Aşk sözünü söyleyen cümle kudret dilidir

Deyen ol işiden ol gören ol gösteren ol
Her sözü söyleyen ol sûret can menzilidir

Sûret söz kanda buldu söz ıssı kaçan oldu
Sûrete kendi geldi dil hikmetin yoludur

Bu bizim işretimiz oldur bu lezzetimiz
İçip esridiğimiz aşk şerbeti gölüdür

Onun ki dersin onun söyleyen ol söz onun
Ol bizimdir biz onun bu gayr tesbih dilidir

Yunus sözünde yalan görmedi mü’min olan
Ömrün zulmete salan ma’rifet yoksuludur


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

20 Ağustos 2018 Pazartesi

Aşk

Sevgilim sabahın erkenini seviyor,
ben geceyi ve esmerliğini onun,
o dorukları seviyor, korkuyor bundan
ben rüzgarla buluşan tepeyi, tuhaflığı,
ona bir yeşil gülümsüyor,
ben, hayatı delice sevdiysem nasıl,
diyorum, seni de öyle.
O kendi boşluğunda oyalanan günlerde
canı sıkılan bir çocuk gibi uyuyor,
ben göğe bakıyorum geceden,
kendi çukurunu bulmuş deniz gibiyim
diyorum, yanında,
o sabahları eğilip öpüyor denizi.

Çıplağın çıplağımda, rüzgârın dağımda olsun,
esmerliğin gecemde, öyle kal.
"Bulutlara bak, gidiyorlar, hızla" diyorsun,
yağmur bir yalıyor yüzümü,
bir duruyor. Sabahları eğilip yüzüme
öpüşün geçiyor bir, bir duruyor aklım.

Su ve rüzgar, dağ ve doruk, sonsuz hepsi,
oysa camdaki sardunya gibi üşür
bana biçtiğin ömür, ölüm geliyor aklıma bir
bir, çıplağın çıplağımda.

Rüzgârın dağımda olsun esmerliğin gecemde
öyle kal, sana sonsuz sarıldığımda.


Birhan Keskin
Adam 1999 Şiir Yıllığı

İşidin Ey Ulu Kiçi Size Benim Haberim Var

İşidin ey ulu kiçi size benim haberim var
Zihî devlet benim bugün kim sunun gibi yârim var

Yürür isem önümdesin söyler isem dilimdesin
Oturursam yanımdasın ayrıkta ne pazarım var

Ne yürüyem ne hod erem ne uzak sefere varam
Çünkü dostu bunda buldum ayrık neye seferim var

Irak yola bezirgânlar assı etmeğe giderler
Çün gevher elimdedür(ür) de ayrık ne seferim var

Miskin Yunus’un (bu) canı şol dosta ulaşalıdan
Dem-be-dem artırır aşkı ulu yerden tımarım var


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Yandı Yüreğim Tutuştu Bağrım Ciğerim Kebapdurur

Yandı yüreğim tutuştu bağrım ciğerim kebapdurur
Âşıkların şerbetleri bu derdime sebepdürür

Bir niceleri aşk düzer bir niceleri aşk bozar
Bir niceler esrik gezer öyle kim var harapdurur

Aşk ile çalındı kalem aşka esirdürür âlem
Âşıklar arasında Cebrail dahı hicapdurur

Medreseler müderrisi okumadılar bu dersi
Şöyle kaldılar âciz (kim) bilmediler ne hapdurur

Azâzil da’vi kıldı da’vîsi yalan oldu
Yalan da’vî kılanın pes cezası azapdurur

Ölmez aşk bilişleri esrik meclis hoşları
Dâim bunların işi çeng û şeş-tâ rebapdurur

Yunus imdi miskin ol hem miskinlere kul ol
Zirâ miskin olanları arzulayan Çalap’durur


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

19 Ağustos 2018 Pazar

Çocukluğun Sabahı

Dikran Amca'ya

kardan öpüşlerin yoğunluğudur kış
üşür kızkardeş aşktan başka
çünkü yaz bitmiştir
evler açar içini kat kat
komşular gelir sofralar kurulur
kederle yıkanır çocukluğun sabahı
anne camlarda erir hayat

kıştır anne gidince başlayan
yeni evlerde solar anılar
taştan evleri görülür yalnızlığın
çünkü yaz bitmiştir
eski bir mandolin kalmıştır orda

derin bir avluyla buluşmuştur her çocuk
kalbini eski yağmurlarla yıkamış
karanfil kokusu sürmüştür sabahları
ama çocukluğun sabahı kıştır
güneşli bir balkon arar her anne
tüyden bir yastık, ezgi
kar sesi pencerelerde kanar
durulmuş bir su sesi bekler
sarmaşıklı evleri


Betül Tarıman
Kardan Harfler

18 Ağustos 2018 Cumartesi

Kışa Bakan Sokak

kışa bakan balkon çocukluğumdur
ağlarken sular ürpermiş
ne köpürtmüş sevinci
ne aşk tiryakisi
içinde sarhoş kuytular
biraz mahur biraz hüzzam
ne zaman rüyaya uzasam
kederle eskitilmiştir

kurak zaman kokmuştur toprak
taşmıştır anın sessizliği
renksiz bir vazoya
gövdesini suyla gizlemiş
acıyla kardeştir

dağa bakan sokak
ne annemdir ne kendim
avludur seçilir
çarşıdır söylenir
hayat için eksilmiş
yalnızlıkla sözlenmiştir


Betül Tarıman
Kardan Harfler

17 Ağustos 2018 Cuma

Aydıverem Ne Kıldığın Benim ile Ol Dil-pezir

Aydıverem ne kıldığın benim ile ol dil-pezir
Her dem yeni şîve ile beni yeni kılar esir

Her nereye bakar isem odur gözüme görünen
Ne havsala ola bende yahut ona lâyık basir

Nice ömrüm olur ise azadlığım muhâldürür
Seyyâdın elindedürür tuzağa tutulan nahcîr

Âkılâna hoştur nefes niteliğin sorma onun
Nice nişan aydıverem ol misli yoktur bî nazîr

Va’de kesildi kamuya ki yarın göreler onu
Benim yarınım bugündür bunda göründü ol kadîr

Yunus’un cümle bakımı gark oldu dost dîdârına
Hiç kalmadı onsuz ara dolu göründü cümle yir


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Benim Gönlüm Gözüm Aşktan Doludur

Benim gönlüm gözüm aşktan doludur
Dilim söyler yârı yüzüm suludur

Ödağacı gibi yanar vücûdum
Tütünüm görene seher yelidir

Çukal cevşen aşkın oduna doymaz
Oku cana batar katı yalıdır

Okurum şâhımı kendi dilimce
Şâhım aydır bana her gem gelidur

Seni sevenlerin ola mı aklı
Bir dem uslu ise her dem delidir

Yunus sen toprak ol eren yolunda
Erenler menzili arştan uludur


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpnarlı

Jestlerin Ölümü

Kurumuş güller duruyor masada.
Kimin aldığını hatırlıyorum da.
ne için aldığını bilemiyorum.

Bir zamanlar - bir zamanlar dediysem,
çok eski de değil: Birkaç ay önce
gül alırdık. Biz. Hepimiz.
Her şey için, yerli yersiz
gül alırdık bir zamanlar.
Biz. Hepimiz.

Gülleri de eskittik.

Zaten artık almıyoruz. Gül zamanları
geçti. Rüzgar esti. Sert esti. Jestler bitti.
Kendimizi kaybettik.
Gül verecek kimse de kalmadı.

Bazen şunu diyoruz kendi kendimize:
İşte bu bizim hayatımız.
Bak işte, biz buyuz,
bunları yaptık.
Şimdi nerdeyiz?

Ben de şunu diyorum kendime:
Jestlerimi harcadım, artık jest kalmadı.
Jestlerle hayat sürmüyor.
Net olmak lazım.

Zaten,
kafatasımı görüyorum yüzümde,
aynaya baktığımda.

Hiçbir şey eskisi gibi olamaz ki artık!
Artık biz. Üsküdar'a da geçmez olduk.

Oysa ki, insanların birbirine ihtiyacı var.
Yoksa niye toplu halde yaşasınlar.


Seyhan Erözçelik