Şiir, Sadece

23 Aralık 2014 Salı

Derecelerin Bir Şarkısı

I. 

Porselen renkleriyle yatırın beni,
Çünkü bana göre habistir ayna.

II. 

Dolanır rüzgâr buğday üstünde
Gümüşsü bir çarpışla,
İnce bir metal savaşı.
Bilirim altın levhayı,
Gördüm üstümde eridiğini.
Bilirim taş ışıltılı yeri,
Berrak renklerin dehlizini.

III. 

Ey ayna, ey kurnaz habis, ey renklerin kargaşası!
Ey bağlı ve eğilmiş ışık, ey mahpusun ruhu,
Niçin uyarıldım ben? Niçin gönderildim uzaklara?
Niçin garip bir güvensizlikle doludur parıltın?
Ey hünerli ve kurnaz ayna, ey tozlu altın!
Ey kehribar iplikçikler, ey iki yüzlü renk kamaşması!


Ezra Pound

Dum Capitolium Scandet

Hiçbiri benden daha iyi değil, fakat benim kadar
iyi şarkı söyleyen kaç kişi gelecek benden sonra;
Söyleyecekler gerçeklerinin yüreğini
tıpkı onlara söylemeyi öğrettiğim gibi;
Tohumumun meyvesi,
Ey benim isimlendirilemez çocuklarım.
Bilin o halde ki ben sizleri zaman öncesinden sevdim,
Parlak hatipler, güneşte çıplak, özgür.


Ezra Pound


* Dum capitolium scandet: başkent yükselirken

22 Aralık 2014 Pazartesi

Edepsizlik

Şarkı söyleyelim aşk ve tembellik hakkında,
Başka hiçbir şey sahiplenmeye değmez.

Birçok ülkede bulunmuş olsam da,
Başka yerde yaşamaya değmez.

Ve aktararak bütün insanların inançlarını
Macaristan'da yüksek ameller yapmaktansa,

Ölse de gül yaprakları gam çekmekten,
Sevdiğime kavuşmayı yeğlerim ben.


Ezra Pound

Ek Talimatlar

Gelin, şarkılarım, daha alttaki tutkularımızı dile getirelim.
Düzenli bir işi olup da gelecek kaygısı çekmeyen adama karşı
Duyduğumuz kıskançlığı dile getirelim.

Çok aylaksınız, şarkılarım,
Korkarım ki sonunuz kötü olacak.

Sokaklarda sürter durursunuz,
Köşelerde ve otobüs duraklarında başıboş dolaşırsınız,
Handiyse hiçbir şey yapmazsınız.

Ruhani soyluluğumuzu bile dile getirmezsiniz,
Sonunuz çok kötü olacak.

Ya ben? Yarı yarıya kafadan çatlak oldum ben.
Öyle çok konuştum ki sizlerle, neredeyse etrafımda görürüm sizleri,
Sizi arsız küçük canavarlar! Utanmazlar! Baldırı çıplaklar!

Fakat sen, gruptaki en yeni şarkı,
Fazla yaramazlık yapabilecek kadar büyümedin daha.
Sana Çin'den üstüne ejderhalar işlenmiş
Yeşil bir palto alacağım.
Kırmızı ipek pantolonlar alacağım sana
Santa Maria Novella'daki çocuk İsa heykelinin oradan;

Bize zevksiz demesinler diye
Yahut bu ailenin şerefi yok demesinler diye.


Ezra Pound

Erat Hora

"Her ne olursa olsun, teşekkür ederim". Ve sonra döndü
Ve rüzgâr onları bir kenara doğru kaldırırken
O sarkan çiçeklerdeki soluk gün ışığı misali
Hızla ayrıldı benden. Hayır, her ne olursa olsun
O bir saat güneşle doluydu ve geçen o saati izlemekten
Daha iyi bir şey yapabilirim diye
Böbürlenemez en yüksek tanrılar bile.


Ezra Pound

Estetik Etüdü

Yamalı giysili çok küçük çocuklar,
Nadir bir hikmetle vurulmuşlar,
O kadın yanlarından geçerken oyunlarını bırakmışlar
Ve bulundukları kaldırımlardan bağırmışlar:
Guarda! Ahi, guarda! ch'e be'a!

Fakat bundan üç yıl sonra
Soyadını bilmediğim Dante adlı delikanlıdan duydum –
Sirmione'de Dante adlı yirmi sekiz ve Catulli adlı otuz dört delikanlı varmış;
Ve bir hayli de sardunya tutulmuş,
Ve o çocukların ağabeyleri
İstiflemekteymiş balıkları büyük tahta kutulara
Brescia pazarı için, ve delikanlının biri
Geriye atılmış, kaparak o ışıltılı balığı
Ve tıkayarak onların yolunu;
Ve boş yere emretmişler O'na “sta fermo!” diyerek
Ve kutulara balık koymasına
İzin vermediklerinden
Kutuda bulunan balıkları okşamış O da,
Kendi hoşnutluğu için mırıldanarak
Aynı ibareyi:
Ch'e be'a.

Ve bu ifadeyle hafifçe bozum olmuştum ben.


Ezra Pound

Evcil Kedi

"Güzel kadınların arasında olmak dinlendirir beni
Böylesi konularda niye yalan söylensin ki?
Tekrarlıyorum:
Güzel kadınlarla söyleşmek dinlendirir beni
Fasa fisodan başka bir şey konuşmasak bile,

Görünmez duyarganın bu mırıltısı
Hem coşturucu hem de lezizdir."


Ezra Pound

20 Aralık 2014 Cumartesi

Francesca

İçeri geldin geceden
Ve çiçekler vardı ellerinde,
Şimdi geleceksin ahalinin şaşkınlığından,
Hakkındaki bir konuşmanın kargaşasından.

Esas nesnelerin arasında seni görmüş olan ben
Öfkelendim söylediklerinde adını
Sıradan yerlerde.
Soğuk dalgalar çalkalasaydı belleğimi,
Ve ölü yaprak gibi kurusaydı dünya,
Veya karahindibanın tohum zarı gibi savrulsaydım,
Bulabilirdim seni yeniden,
Yapayalnız.


Ezra Pound

Genç Bayan

Evinin tanrısını gelinciklerle beslemiştim,
üç koca yıl boyunca tapınmıştım sana:
Ve söylenmektesin şimdi elbisen sana uymadığından
Ve kazara böyle söylediğimden ötürü.


Ezra Pound