Şiir, Sadece: İsrail Şiiri
İsrail Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İsrail Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

17 Kasım 2017 Cuma

Başkadır Bu Akşam

Akşam karanlığı
Hafif bir duman gibi yayılıyor
Kıyılar boyu.

Tam bir sessizlik.


Rina Chany
Çeviren: Muzaffer Uyguner

Bekleyiş

Uzaklarda sessizlikler içinde
Hayalimi dokuyorum
Gecelerden
Ve denizlerden

Odun yığınlarında
Esintilerde
Heykelini yapıyorum
Dumanlardan
Ve yellerden

Bütün yenilikler battı,
Yalnız adımlarındır
Çiğneyen
Çiğneyen
Çiğneyen
Zamanlarımı


Rina Chany
Çeviren: Muzaffer Uyguner

Sen Uyurken Küçüksün

Sen uyurken küçüksün,
Kötü düşlerin olamaz senin.
Saçlarının gümüş parıltısı
Ansıtır korkunç uzakları.
Gözlerin kapalı kayıp gidiyorsun
Kollarımın arasından, sonra usumdan.
Avuçlarım öyle boş ki ölümcül,
Düşten yana da yoksul.


Moşe Dor
Çeviren: Nesim Eskin

16 Kasım 2017 Perşembe

Yükseklik

Sabahın damı
Karıyor
Masmaviliğini yüksekliğin.
Bir parça
Göl.
Damın kenarına
Kuşlar konmuş
Temizlemeye suratlarını karadan.
Bana verilen
Bir saatlik sabah
Ne vakte kadar?


Etamar Yaoz-Kest
Çeviren: Nesim Eskin

Yorgunlar Parkı

Yorgunlar parkında sıra.
Mürekkep bir gökyüzü
Yassı ve beyaz damları üstünde
Doğduğum kentin.

Kalkmazsam
Gün ışıyacaya dek oturabilirim denizde,
Bölük pörçük, sürekli,
Bir nokta gibi cümle sonunda.

Pilotlar maden kanatlarını gerip
Engin yıldızlara dokunuyor.
Kadınlar uzanmış kuma,
Bir şeylerini yitiriyorlar azar azar.

Aşağıda liman.
Güney - batı rüzgarı.
Bir adımlık tuzlu su.
Benden de azar azar bir şeyler yitiyor.


Haim Guri
Çeviren: Nesim Eskin

Macera

Balıkçı köyündeki kadın
Söz edince bana gidip de gelmeyen kocasından
Ve kapısının önünde can verişinden denizin her akşam
Ses çıkaramadım
Sedef gözlerine diyemedim ki
Kocasının döneceğini bir gün
Ve denizin dirileceğini yeniden.

-Gün olur sana söyleyecek
Bir söz bulamam-


T. Karmi
Çeviren: Nesim Eskin

15 Kasım 2017 Çarşamba

Kudüs

Biliyordum düşümde, düş yok olmaz öyle bir düş gibi
Biliyordum düşümde, binlercenin bende gördüğüydü bu düş.
Uyandım. Geceyarısı. Aydınlatan kim gün ışığıyla karanlığını
gecenin?
Olduğu yerde duruyor güneş, devinimsiz, düşümdeki pencerede,
Gibeon'da olduğu gibi tıpkı, anımsıyorum,
İşte, yaklaşıyor gün olan gece, gece olmayan gece,
Sonsuz gün geliyor ortasına gecenin. Sönmeyecek bir daha
artık.
İşte ışıldadı sabahın ışığı. Uyandım, işte karşımda. Kudüs,
İşte görüyorum onu, görüyorum onu binlerin gözüyle.
Görülmüş, duyulmuş bir şey midir acaba -
Aynı anda binlerin gözüyle
düşlenen bir düş?


Amir Gilboa
Çeviren: Özdemir İnce

Nerede?

Nerede
idi ve ne zaman.
Sorma. Sorma.

Şöyle başlanabilir: işte deniz
kum düş kuma dönüşen düş.
Yalnızca şu da söylenebilir:
çekiliyor deniz.

Bu deniz
bildiğimiz
günlük ekmeğimiz gibi
ve hiç de basit değil
senin yenilenen aşkın gibi

Deniz hakkında kötü söz söyleme.
Sis - kıyıda parçalanan bir dağ.
Karanlığın yürek hoplamaların dan korkun
bir yaz sabahı. Düşünün hücreleri
donuk korkmuş bir kaplumbağanın zırhı gibi.
Ne şarkı ne kiriş ne dalga.
Kabuğun içinde yürek.
Tanrı gibi kaygısız saat.


David Rokeah
Çeviren: Özdemir İnce

Kurtulmuşların Korosu

biz kurtulmuşlar
oyuk kemiklerimizden ölüm flütlerini kesmişti
sinirlerimizde ölüm yayını gezdirmişti
gövdelerimiz bozulmuş musikisi ile
hala yakınmaktadır
biz kurtulmuşlar
hala ilmikler boyunlarımız için atılmış duruyor
önümüzde mavi havada
hala kum saatleri damlayan kanımızla doluyor
biz kurtulmuşlar
hala korku kurtları bizi kemiriyor
bizim yıldızlarımız toza gömülü
biz kurtulmuşlar
sizden dileğimiz
bize güneşi yavaş yavaş gösteriniz
bizi yıldızdan yıldıza adım adım götürünüz
yeniden yaşamayı yavaş yavaş öğretiniz
yoksa bir kuşun şarkısı
çeşmede bir kovanın dolduruluşu
bizim kötü mühürlenmiş acımızı açabilir
sizden dileğimiz
bize ısıran bir köpek göstermeyiniz
olabilir olabilir ki
bizler toz halinde ufalanabiliriz
gözlerinizin önünde toz halinde dökülebiliriz
bizim dokumuzu ayakta tutan nedir
ruhları geceyarısında ona kaçanlar
bedenimizi kurtarmadan önce
an'ın kayığına kaçanlar
gözlerinizi tanıyoruz
fakat ayrılık bizi bir arada tutuyor yine
tozdaki ayrılık
bizi sizlerle bir araya getiriyor


Nelly Sachs
Çeviren: Sedat Umran

14 Ağustos 2017 Pazartesi

Bakıyorum Gözlerinin İçine

Bakıyorum gözlerinin içine yine yine
Okuyorum gözlerinde
Oldum olası bildiğim masalları;
Bakıyorum gözlerinin içine yine yine,
Bakıyorum gözlerinde hepsine -
Büyülercesine gerçek ve cana yakın.
Ben Küçük Afacanım
Koca kurdun girmediği ormanda.
Hem de Pamuk Prenses
Ama cadım yok, cücelerim yok.
Bakıyorum gözlerinin içine yine yine,
Aynam olmasa da olur, yalan bilmeyen,
Güzeller güzeli kim diye sormayan.
Şafakların ecesiyim ben uykuda,
Ama yüreğim uyanık.
Hem sondan bir önceki sayfada
Küçücük Külkedisiyim her zaman
Saat geceyarısını çalar çalmaz
İnerim koşar adım
Merdivenlerden.
Ama hiç yitirmem ki pabucumu
Merdivenlerden inerken,
Sonra tırmanırım yeni baştan
Masalları okumak için yine
Okumak için hepsini - sende.


Puah Shalev
Çeviren: Talat Sait Halman

Karanlıkta

Öyle olur ki karanlıkta, geceyarılarında
Birbirinden kara düşünceler kurcalar zihnimi
Yüreğim büyük bir acıyla burkulur;
Çağlardan beri süregelen bir acıyla.

Yalnızlığın korkunç duygusuna kapılırım o vakit
Kara bir bulutun yalnızlığı gibi
Geceleyin sükuna kavuşur karanlık ülke,
Kara bulutu sürükler sonbahar rüzgarı.

Eserlerde bile yaşamayacağım sanırım
Boşa harcamışım bütün gücümü,
Hayat bir düşe benzer, şarkıya benzer,
Bir gölge olup karanlıklara karışacağım ben de.


Yaakov Steinberg
Çeviren: Nesim Eskin

Vaha

Dudaklarımda sanki
Dumandan hafif bir tüy.

Gözlerimin balıkları üstünde
Bir su çiçeği sanki.

Saçlarımı yıkayacağım geceleyin
Ve vücudumu ayın balesinde.

Çölümden çıkıp geleceğim
İlerimin vahasına.


Rina Chany
Çeviren: Muzaffer Uyguner

12 Ağustos 2017 Cumartesi

Yaralılar

Biz yoksuluz
Yavrularımıza kupkuru meme
Çocuklarımıza bayat mı bayat ekmek
Su desen kıt giyecek de yok

Dağılmışız yurdun dört bucağına
Uzak dağlar arasında soğuk vadilerde
Bizleri fırtınadan çiğden koruyan
Ya bir çadırdır ya bir teneke kulübe

Oysa yanıbaşımızda
Sımsıcak evlerinde sapasağlam
Soydaşlarımız kardeşlerimiz

Bulunmasına bulunur zamanla
Kederlilerin umutsuzların derdine çare

Ama vakit dar yaralar derin
Bir yanda giysiler karınları doyanlar
Öte yanda yalınayaklılar yemek bulamayanlar
Bağdaşamayan iki ayrı dünya

Vakit dar sızlamaya başlıyor yaralar
O kapandıkları sanılanlar da
İmdat dileyen açlar
Yalınayaklılar acılar içinde


Şlomo Tanni
Çeviren: Nesim Eskin

Alaca Karanlık

Böyle akşamlar masmavidir ortalık,
Gökten bir parça düşmüş gibi
Evlerin ağaçların üzerine;
Çıplak kadın üzerinde çarşaf.

Böyle akşamlar keyfim yerinde,
Umutla sarmaş dolaş
Çaresizlik, keder, sıkıntı;
Bir deniz havasıdır esen tepede.

Böyle akşamlar bilirim.
Işın demeti düşmüş gibi
Kımıldayan deniz dibinde;
Çölün kayalığında yankı.


Şlomo Tanni
Çeviren: Nesim Eskin

Çok Yürekliler

Çok yürekli şu koca Tel-Aviv kentinin dilencileri
Nasıl temsilcisi olmayı göze alabiliyorlar Tanrı'nın
O Tanrı ki kendisi sürüp çıkardı
Bütün sesleri, çığlıkları dağlara doğru
Bırakarak arkasında
Cıvıldamayan kuşlar
Kara kara dumanlar
Ve kocaman bir ateş.
Bir gün gelecek
yetmişi birden
yatırılacaklar yakıcı asfaltı üzerine bu kentin,
ve eriyip hepsi
yola karışıp
yol olacaklar.
Bir saat önce toprağa gömdüler onu.
İçimde şimdi haykırışlar yükseliyor
Taş duvarları üzerinde Kudüs'teki odamın.
Çoktan ışıkları söndürdüler aşağıda
Ama içimde hala inildiyor rüzgar
Ve haykırıyor onun adını
Guivat - Shaoul çamlarında. Acımasızca
Hoşlanıyor korkunç öyküsünden bu genç insanın,
Bir saat oluyor gömdüler bu
Genç insanı ve konuşma yapmadı hiç kimse
Mezarının başında.


Adamiel Koşman
Çeviren: Özdemir İnce

Evinde Efendi Olmak

Kendi evinin efendisi olmak, rüzgarda
ölçülmek, incir ağacının altında oturmak,

izlerini sürmek bağları harap eden
tilkilerin, toprağın kitabını okumak,

Görkemini tanımak gönderilen ışığın, onun
ayaklarına, sakınmak aşırılmış sudan, ateşten sakınır gibi

İki kez dokunmak ve nesneye, aysız oturmak her gün ve bakmak
bulutlara doğru.

Geçen kim mülkü, geceleyin,
denize giden yol üzerinde.


Dan Pagis
Çeviren: Özdemir İnce

11 Ağustos 2017 Cuma

Özyaşam Öyküsü

İlk vuruşta öldüm ve gömdüler beni
Bir taşlı tarlaya.
Karga öğretti ana babama
Beni ne yapacaklarını.

Ünlüyse bugün ailem, çokçası benim sayemde
Kardeşim cinayeti keşfetti,
Anababam, gözyaşlarını,
Ben de sessizliği.

Sonra herkesin gayet iyi bildiği şeyler.
Geliştirildi bulgularımız. Bir şey başka bir şeyi getirdi
Buyruklar verildi. Ve kendi tarzında öldürdü kimileri
Ve kendi üslubunca ağladı kimileri

Ad sıralamayacağım şimdi
Okura saygı nedeniyle,
Çünkü başlangıçta ürkütür ayrıntılar
Ama sonra bıktırırlar.

Bir kez ölebilirsin, iki kez hatta yedi kez,
Milyarlarca kez ölebilirsin istersen.
Ben de yapabilirim bunu.
Hücrelerim gizlice ulaşabilir her yere.

Çoğalmaya başlayınca yeryüzünde Kabil,
Karnında çoğalmaya başladım toprağın ben de,
Ve o zamandan bu yana geride bıraktı gücüm onunkini.
Terk edip onu askerleri bana katılıyorlar.
Bir şey değil daha, öcümün yarısı bile değil.


Dan Pagis
Çeviren: Özdemir İnce

Yaz Zamanıydı

Yaz zamanıydı, sonuydu sanırım yazın
Ve son bir kez doğudan batıya göçtüğünde
Ayak seslerini duyduğumu anımsıyorum.
Ve dünyada mendiller yitiriyordu,
Ve kitaplar, insanlar.

Yaz zamanıydı, sonuydu sanırım yazın
Öğle sonrasında sonsuz saatler vardı,
Sen vardın;
Ve ilk kez
Kefenini giydiğinde
Farkına bile varmamıştık
Çiçeklerle kaplıydı çünkü üzeri.


Yehuda Amichai
Çeviren: Roni Margulies

Vücutlarımızın Gölgesi Gibi

Vücutlarımızın gölgesi gibi
Buralarda yaşadığımızın belirtisi kalmayacak yakında.
Ardımız sıra kapanacak dünya,
Kumlar düzelecek yeniden.

Var olmadığın tarihler
Görünür oldu daha şimdiden,
Üzerimize yağmayacak yağmurların
Şimdiden bulutlarını üflüyor yel.

Ve şimdiden adın gemilerin yolcu listelerinde,
Ve kayıt defterlerinde
Adları bile
Yüreğimi daraltan otellerin.

Bildiğim üç dil,
Gördüğüm ve düşlediğim tüm renkler:

Hiçbiri işime yaramayacak.


Yehuda Amichai
Çeviren: Ronj Margulies

10 Ağustos 2017 Perşembe

Bu Yüzyılın Ortalarında

Bu yüzyılın ortalarında birbirimize döndük
Yüzlerimizin yarısı ve dolu gözlerle
Eski Mısır'dan bir sahne gibi
Bir an, öylece.

Saçlarını okşadım
Geldiğin yöne doğru,
Çağırdık birbirimizi,
Bilinmez kentlerin adını söyler gibi
Yol boyunca
Kimsenin uğramadığı kentler.

Şarap gibi
İnsanları içiyor dünya ve sevilerini,
Unutmak için,
Unutamıyor
Ve Filistin tepelerinin etekleri gibi
Huzur bulamayacağız hiçbir zaman.

Bu yüzyılın ortalarında birbirimize döndük,
Beni bekleyen vücudunu gördüm gölgelerin arasında
Daha o zaman sıkılıyordu sırtımda
Uzun bir yolculuğun deri kayışları.
Ölümlü kalçalarına övgüler düzdüm,
Geçici yüzümü övdün sense,
Saçlarını okşadım gideceğin yöne doğru,
Sonunun peygamberi derine dokundum
Uykusuz ellerine dokundum
Belki bir gün şarkılar söyleyecek dudaklarına dokundum.

Çölün tozları kapladı
Üzerinde yemeye zamanımız olmayan masayı,
Fakat parmağımla
Adının harflerini yazabildim tozlara


Yehuda Amichai
Çeviren: Roni Margulies