Şiir, Sadece: Czeslaw Milosz
Czeslaw Milosz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Czeslaw Milosz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Aralık 2017 Salı

Ne Yapmalı - Ne Yapmamalı?

Aya aşık olmamalı insan.
Elinde ağırlığını yitirmemeli balta.
Bahçesinde buram buram kokmalı çürük elmalar
Biraz da ısırgınlar boy vermeli.
İnsan konuşurken kullanmamalı en sevdiği sözleri.
Yarmamalı bir tohumu içinde ne var diye.
Ekmek kırıntısı dökmemeli yere, tükürmemeli ateşe
(Litvanya'da bana bunu böyle öğrettilerdi).
Izbandut, mermer merdivenlerden çıkarken
Çizmesiyle basamakları çentiklemeye kalkabilir
Merdivenlerin sonsuz olmadığını hatırlatmak için.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman

Bir Görev

Korkudan titreyerek düşünüyorum da yaşamım muradına ererdi
Ele güne itirafta bulunmayı göze alabilseydim.
Açığa vurabilseydim bir yalanı, kendimin ve çağımın:
Cücelerle iblislerin dilinde çığlık atmamıza izin verdiler
Ama yasakladılar saf ve cömert sözleri
Öyle yaman cezalar koydular ki bir tanesini bile söyleyen
Kendini kayıplara karışmış sayıyordu.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman

Kaçış

Kaçıyorduk yanmakta olan kentten:
Tarlalardan geçen ilk yolda durup geri baktık da
Dedim ki: "Otlarla örtülsün ayak izlerimiz.
Yangında sessizliğe gömülsün amansız peygamberler,
Ölüler anlatsın olup bitenleri başka ölülere.
Bizim yazgımız, yeni bir vahşet kabilesi doğurmak
Uyuklayıp duran kötülükten mutluluktan öte.
Gidelim" ve alevli bir kılıç, yeryüzünü açtı bize.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman

12 Ocak 2013 Cumartesi

Kanıt

Oysa sen bilirsin cehennem alevlerinin ne olduğunu.
Anlatırsın da o alevleri; Somuttular,
Uçlarında yırtıcı kancalar vardır, etini koparıp
Didik didik ederler, kemiğe kadar. Sokakta yürüyordun
Bunlar olup biterken: Kırbaçlar indikçe kan fışkırıyordu.
Unutamazsın, hiç kuşkun yok: Bir cehennem var besbelli.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman

11 Ocak 2013 Cuma

İthaf

Seni kurtaramamıştım,
Sen kulak ver bana.
Bu yalınkat sözlerimi anlamaya çalış
Çünkü bir başkası utandırır beni.
İnan bana, söz sihirbazlığı yok bende.
Sana sessizlikle bir bulut ya da ağaç gibi sesleniyorum

Beni güçlendiren, ölüm demekti senin için
Bir çağa veda ile bir yeniçağın başlangıcını karıştırdın,
Ve nefretin ilhamı ile şiirsel güzelliği,
Kaba kuvvetle narin düzeni.

İşte sığ Polonya ırmaklarının vadisi, apak sisin içine
Atılmış upuzun bir köprü. İşte yıkık bir kent.
Rüzgar senin mezarına martı çığlıkları serpiyor
Ben konuşurken seninle.
Şiir nedir ki kurtarmazsa
Ulusları, insanları?

Resmi yalanların suç ortağıdır,
Az sonra gırtlakları kesilecek ayyaşların şarkısı,
Liseli kızlara eğlencelik
Güçlü şiire özlem duydum ya ne olduğunu bilmeden,
Yararlı amacını geç öğrendim ya.
Kurtuluşumu işte bunda buldum, yalnız bunda.

Darı ve haşhaş tohumları dökerlerdi mezarların üstüne
Kuş biçiminde gelen ölüleri beslemek için.
Bu kitabı buraya ben senin için koydum.
Sen eskiden yaşamıştın.
Bir daha bizi ziyaret etme diye.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman

10 Ocak 2013 Perşembe

Düşüş

Bir insanın ölümü, güçlü bir ulusun düşmesi gibidir.
Geçmişte kalmıştır yiğit orduları, kaptanları, yalvaçları.
Görkemli limanları, denizlerde egemen gemileri.
Ama artık o ulus, kuşatılmış kentleri kurtaramaz,
Antlaşma yapamaz başka uluslarla,
Kentleri boşalmıştır, halkı darmadağın,
Devedikeni kaplamıştır eskiden ekin dolu topraklarını,
Ülküsü unutulmuş, dili yitip gitmiştir:
Bir köy ağzı kalmıştır ta yükseklerde, dağ başlarında.


Czeslaw Milosz
Çeviren: T. S. Halman

9 Ocak 2013 Çarşamba

Armağan

Ne mutlu bir gün
Sis erkenden kalktı. Bahçede çalıştım.
Kırlangıçlar konuyordu çiçek açmış hanımeline.
Benim olsun diye can attığım bir şey yoktu dünyada.
Kimse imrenmeye değmezdi bence.
Unuttum acısını çektiğim kötülüklerin.
Eskiden de aynı adam olduğum, tedirgin etmedi beni.
Ağrı sızı duymadım bedenimde.
Doğrularken masmavi gökle yelkenleri gördüm.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman

8 Ocak 2013 Salı

Şiir Sanatı

Ben hep daha geniş ferah bir biçime ulaşmaya çalıştım.
İstedim ki şiirim düzyazının baskısından özgür kalsın,
Yazarı ya da okuru yüce kıvranmalara sürüklemeden
Karşılıklı anlayış sağlasın aramızda.

Arsız bir şey var şiirin öz gerçeğinde,
İçimizde olduğunu bilmediğimiz bir şey fışkırıverir de
Gözümüzü kırpıştırırız bir kaplan ortaya atılmış gibi.
Aydınlıkta dikilip duran, kuyruğunu kamçı gibi vuran bir kaplan.

Onun için şiiri yazdıran bir ifrittir derler ki doğrudur.
Ama melek olduğunu söylemek abartmadır ne de olsa.
Kim bilir nerden gelir şairlerin gururu?
Ne kadar zayıf oldukları meydana çıkıyor da hep mahcup düşüyorlar.

Sağduyulu bir insan, bir ifritler kenti olmak ister mi ki?
Babalarının evindeymiş gibi rahat oturan, türlü diller konuşan.
Şairin dudaklarını ya da elini çalmakla yetinmeyen bu ifritler,
Kendi keyiflerine göre değiştirmeye çalışırlar şairin yazgısını.

Günümüzde marazi olan şeyler geçer akçe.
Belki de şaka ediyorum sanacaksınız.
Ya da diyeceksiniz ki sanata övgüler düzmek için
Yeni bir kinaye ve alay yöntemi bulup çıkardım.

Bir zamanlar hikmet dolu kitaplar okunurdu yalnız,
Acıya sefalete onlarla katlanırdık.
Alt tarafı, akıl hastalıkları doğuşlarından
Çıkıp gelen binlerce yapıtın sayfalarını çevirmek gibi değil bu.

Yine de dünya göründüğünden çok başka,
Biz bambaşkayız çılgınlıklarımızda kendimizi gördüğümüzden.
O yüzden, insanlar sessiz duruyorlar da erdemle
Saygısını kazanıyorlar hısım akrabanın, konu komşunun.

Şiirin amacı, tek bir kişi olarak kalmanın
Ne denli güç olduğunu hatırlatmaktır bizlere,
Çünkü evimizin kapısı açıktır, anahtarı yoktur,
Görünmez konuklar boyuna girip çıkarlar keyfince.

Şu söylediklerim, amenna, şiir değil,
Çünkü şiir seyrek yazılmalı, heveslenmeden, zorla,
Dayanılmaz bir baskı altında, ancak iyi ruhların -
Ecinnilerin değil - bizi dile getireceğini umarak.


Czeslaw Milosz
Çeviren: Talat Sait Halman