Şiir, Sadece

19 Temmuz 2018 Perşembe

Gider İdim Ben Yol Sıra Yavlak Uzamış Bir Ağaç

Gider idim ben yol sıra yavlak uzamış bir ağaç
Böyle lâtif böyle şirin gönlüm aydur bir kaç sıf aç

Böyl’ uzamak ne ma’nidir çünkü bu dünyâ fânidir
Bu fuzulluk nişânıdır gel beri miskinliğe geç

Böyle lâtif bezeniben böyle şirin düzeniben
Gönül Hakk’a özeniben dilek nedir neye muhtaç

Ağaç karır devran döner kuş budağa bir kez konar
Dahı sana kuş konmamış ne güvercin ne hod duraç

Bir gün sana zevâl ere yüce kaddin ine yere
Budakların oda gire kaynaya kazan kıza saç

Yunus imdi sen bir nice eksikliğin yüz bin anca
Kur’ ağaca yol sorunca teferrüclen yoluna geç


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Kartalın Aklı

Kartal imgesini değişmeye gelir
yüzyılda bir.
Sonsuzda durmuş bir ovanın grafiği
kartalın aklıyla kesişir.
Yırtıcı bir sufidir o;
hırkası öyle ağır eskir...
kim öyle sayısız güneş batırmışsa
çıkamaz bir çağı devretmenin yükünden.
Bir hurma yuvarlansa Yemen'den,
geçerek Mezapotamya mezrasından;
mutlaktır bu eğim, bu sarsılış
İskenderiye külliyesi mutlaktır,
mutlaktır Babil estetiği,
yıldızlar zincirlenmiştir olsa olsa
şehrayin mutlaktır.
Bir hurma yuvarlansa Yemen'den
bin bakış getirir ovaya
bin bakış
sonsuzda durmuş ovanın grafiğini
kendiyle çarpar,
yine de eğilmez, çalkalanmaz kartalın aklı
mutlaktır çünkü o.


Adnan Özer
Seçme Şiirler

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Seni Hak’tan Yığanı Her Neyise Ver Gider

Seni Hak’tan yığanı her neyise ver gider
Ne beslersin bu teni sinde kurd kuş yer gider

Ölene bak gözün aç dökülür sakal u saç
Ilan çıyan gelir aç yeyip içip sîr gider

Bize bizden ulular iğen iyi hulular
Şol iyi amelliler haber şöyle der gider

Kesgil haramdan elin çekgil gıybetten dilin
Azrâil el’ ermeden bu dükkânı dir gider

Ecel erer kurur baş tez tükenir uzun yaş
Düpdüz olur dağ u taş gök dürülür yer gider

Çün can ağdı Haret’e yarak et âhırete
Tanla duran tâate Tangr’ evine er gider

Miskin Yunus ölücek sini nurla dolucak
İman yoldaş olıcak âhırete şîr gider


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ey Aşk Eri Aç Gözünü Yeryüzüne Eyle Nazar

Ey aşk eri aç gözünü yeryüzüne eyle nazar
Gör bu lâtif çiçekleri bezeniben geldi geçer

Bunlar böyle özeniben dosttan yana uzanıban
Bir sor ahî sen bunlara nereyedir azm-i sefer

Her bir çiçek bin nâz ile öğer Hakk’ı niyâz ile
Bu kuşlar hoş âvâz ile ol pâdişâhı zikreder

Öğer onun kaadirliğin her bir işe hâzırlığın
Evet ömrü kaasırlığın anıcağız benzi solar

Rengi döner günden güne toprağa dökülür gene
İbretdürür anlayana bu ibreti ârif duyar

Ne gelmeğin gelmekdürür ne gülmeğin gülmekdürür
Son menzilin ölmekdürür duymadınsa aşktan eser

Her bir sözü duyayıdın ye bu gamı yiyeyidin
Yürürken uyuyayıdın gideydi senden kâr-ü bar

Bildik gelen geçer imiş bildik konan göçer imiş
Aşk şarabın içer imiş, bu ma’niden her kim duyar

Yunus bu sözleri kogıl kend’ özünden elin gugıl
Senden ne gele bir değil çûn Hak’tan gelir hayr ü şer


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Elmas Dua

her gülüşün kovuğundan iniyorum
yeni düşlerin ocağına
açıyorum göğsümde kilitli bir yaranın
kapısını yeniden
kurumuş kan dökülüyor menteşelerden
tarih abdest alıyor
yutulmuş ırmakların ruhuyla
elmas dualar yükseliyor
kömür tabakalarının gırtlağından

bir yere ulaşmadı hayatım
ölümle yol alıyorum burdan öte
düşlerimle yeniyorum gerçeği

bir taşın kumlu damarına yerleşiyorum
en kısmetsiz köküyüm gençlik ağacının
bezdi yeşerme tutkusundan gönlümün ucu
hayat tatlı lokmalarını ıslatıp amber ağzıyla
verdi başkalarına
bense kör bir abanoz kökü
mil ve bazalt içinde, açım ölesiye

bir küçük kum kasabasına yerleşiyorum
ne hayatın şöhreti biliniyor burda
ne rüzgarın namı, yağmurun nişanı
ne denizin sesi geliyor kulaklara

yüreğim kabarık doğmuşum ama
sevgim ve yüreğim kimin umurunda
oysa umut vermişti tanrı insanlığa
dedem Kuran'da adımı bulunca

bense yitiriyorum umudumu sevdikçe
gönlüm karıştırıyor sözcükleri
karadüşler kötülüyor yaşamı
arıyorum uçurumlardaki yerimi


Adnan Özer
Çıngırağın Ölümü

17 Temmuz 2018 Salı

Gerekmez Dünyayı Bize Çünkü Bâki Bünyad Değil

Gerekmez dünyayı bize çünkü bâki bünyad değil
Bir kul bin de yaşar ise ölünce bir saat değil

Bu dünya kahır evidir nice ömürler eritir
Uçmakta huy satın kişi yalan yanlış gıybet değil

Şol senin mü’min kulların dünya zındanı onların
Bu dünyada mü’min olan hurrem oluban şad değil

Bunda zâlîmlik eyleyen nefsini hırsla toylayan
Yüzleri kara kopısar öz canları rahat değil

Kimdürür kim eren ona dün gün tâat kılan ona
Verilir uçmak onlara zira biliştir yad değil

Yunus miskin mestânesin sen seni gör ko bunları
Dünyada riyâla dirlik kişiye iyi ad değil


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Yavlak Acâyip Geldi Bana Dünya ’çinde İşbu Hâl

Yavlak acâyip geldi bana dünya ’çinde işbu hâl
Gece konuk olan kişi gene sabah göçer filhâl

Eğer gerçek konuk isen aç gözün uyanık isen
Sen bu söze tanık isen geri kalır mülk ile mal

Malını beriki(si) yer sen onda hesabını ver
Senindür(ür) bir adım yer gör nice(si) urulur kal

Kendin görürken ye yedir yoktur diye etme özür
Bu dünyâda hâsıl nedir hay ile pazarı ver al

Ben diyeyim sözün hakkın işit unutma key sakın
Uş kıyâmet geldi yakın gönlünden geçmesin hayâl

Andan İsrâfil sur ura ölenler yerinden dura
Geçse devrân-ı rüzigâr böyle yazmış celle celâl

Sultan u kullar bir ola anda katı haller ola
Dahı ayrıksı sır ola korkulu iş anda muhâl

Bunda korkmaz isen Yunus anda korkuturlar seni
Eğer dirliğin hak ise sırâtı geçesin sehel


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Marmarada Akşam

Çıkar gelir alacakaranlık
yeni sürülmüş tarlalardan
her adımda biraz daha yiten topukları
ve taflan külüne kokan elleriyle
çıkar gelir
her solukta bir dermansız hastalığın
iç kanamalarını çekerek sinesine

dalgalarda çözer
saçlarını alizeler
fosforsu yüzüne vurur
bir çağanoz çıkmak ister
göğsünün sarmal dehlizlerinden

ağır ağır yürür gece
taşlarında otlar bitmiş
Aspendos'un sahnesine
ve eski, alışkın bir oyuncu gibi
okur ceneviz gününden kalma tiradını

ak benekli gömleğini aranır
soğuk kıkırdaklarıyla ürpererek
kum engereği

çıkar gelir kutup yıldızı
ışıltılı bir pelerin gibi savurarak
saman yolunu
bağdaş kurup oturur
gök tapınağının mimberine
deniz/ah! o uçsuç bucaksız göğsünde
yeşil hareler oynaşan/deniz
gece dev bir çoban gibi
kara kepeneğiyle abanınca üstüne
çırpınıp bırakır kendini
vahşi bir aşkın öpüşlerine


Adnan Özer
Ateşli Kaval

16 Temmuz 2018 Pazartesi

Bu Dünyaya Gelen Kişi Ahır Yine Gitmek Gerek

Bu dünyaya gelen kişi âhır yine gitmek gerek
Müsâfirdir vatanına bir gün sefer etmek gerek

Va’de kıldı ol dest ile biz bu cihana gelmeden
Pes ne kadar eğleniriz ol va’demiz yetse gerek

Biz de varırız ol ile kaçan kim vâ’demiz gele
Kişi varacağı yere gönlünü berkitse gerek

Can neye ulaşır ise akıl da ona harcolur
Gönül neyi sever ise dil onu şerh etse gerek

Acep midir âşık kişi ma’şûkunü zikrederse
Aşk başından aşacağız gönlünü zâr etse gerek

Yunus imdi sever isen ondan haber vergil bize
Âşıkın oldur nişanı ma’şûkun ayıtsa gerek


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Niceler Bu Dünyâda Günâhını Yuyamaz

Niceler bu dünyâda günâhını yuyamaz
Ömrü geçer yok yere ey dırîga duyamaz

Bir nice kişilerin gaflet gözün bağlamış
Hak yoluna derisen bir yufkaya kıyamaz

Bu dünyâ bir gelindir yeşil kızıl donanmış
Kişi yeni geline bakıbanı doyamaz

Ey nice arslanları alır aktarır ölüm
Azrail pençesine bir yoksulca duyamaz

Var imdi miskin Yunus uryân olup gir yola
Yüz çukallı gelirse yalıncağı soyamaz


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Rüyadan Sıçrayan Taş

ayaklarım temizdi üstelik dişlerimi de fırçalamıştım

pazar yerlerinde dolaşıyordum ağır aksak
tükenen hayatlar tezgahlarında
yokluğunu suluyordu hırçın nilüferler

özenle sıyrılıyordu aralarından
cinayetlerinde acıyan göğsüm
kendi küllerini yakıyordu bacalar
sorular başlarken
ihtimaller giriyordu devreye
şimdiki haliyle yüzler
hangisine tutunmaya kalkışsam
kendi ellerim kalıyordu geriye

lüzumu kalmamıştı
kimselere hatıra bırakmayacaktım

çalınmış kapılar baştan sona çemberdi
aldırışsız girmiştim gece gönlünden içeri

sıkıntıları eksilmişti bulutların

gözlerim açık kalmış
aşk bile olmuyor


Halil İbrahim Özcan
Kırık Zar

15 Temmuz 2018 Pazar

İstek Oradan

................................
İstek oradan geçiyordu, o puslu dünyadan.
Çocuklarla inat oynuyordu ihtiyarlar. Doluştukları
geçmiş zamandan ürktüm.
Ara sıra kaldırıp dökülmüş başlarını, nasihat
saçıyorlardı meydanlara
- Hey!.. diye bağırdım
Bir gün keseceğim oy hakkınızı. Gençleri savaşa
gönderemeyeceksiniz oturduğunuz yerden!
Çok kızdılar. Yüzleri bir avuç alevdi. İlikleri titreyerek
döndüler "fiil" ile "fail"e
- Orta yaşlı uslu bir güreşe tutuşun diye bağırdılar.
Tehditkardılar. Ateşe verip çayırlan diklendiğimde
"can havli" çağırdılar şimdiki zamanı.
- Buna kıran kırana bir "zarf" verin!

Aldım zarfı.
- Geceler güzeldir!.. diye bağırdım. Şaşırdılar
-Yüzler ve zarflar görünmeden de konuşabilir her
şeyi. Fiillere sahip çıkabilir, isimlere, sıfatlara,
zamirlere sahip çıkabilir görünmeden.
Boğazlama tarihi sizin olsun:
Karanlık, yontma, cilalı
Toplu, tüfekli, atomlu boğazlama sizin olsun
Geçmişiniz
Geleceğiniz!...
Şaşırdılar. Yürüdüğümde
- Saygısız!... dedi birisi. Öteki
- İbret-i alem için asmalı bunların birkaçını

yeniden çayırları ateşe verdiğimde
istek oradan geçiyordu, o puslu dünyadan
Şimdilik hırçın azınlık.


Süha Tuğtepe
Yüzler ve Zarflar
1985