Şiir, Sadece

24 Nisan 2011 Pazar

Emmizade Küsmemişem Ben Senden

Emmizade küsmemişem ben senden
Ölüm lal eyledi dillerim yoktur
Eğdi kametimi büktü belimi
Kalkamam ayağa hallarım yoktur

Ben gelende bizim yerler yaz idi
Ettiğimiz cilve idi naz idi
Cehiz düzemedim ömrüm az idi
Göçtüm gömlek ile şallarım yoktur

Ala kaşlarımın kınası solmuş
Ala gözlerime topraklar dolmuş
Sararmış gül benzim zağfiran olmuş
Solmuş al yanağım hallarım yoktur

Haber edin kuşlar çeksin yasımı
Yuva yapsın püskülümü fesimi
Koymadılar doldurayım tasımı
Havuzdan ayrıldım sellerim yoktur

Anam beni bir kuş etti uçurdu
Durma dedi bağlarından göçürdü
Kahpe felek beni çarhtan geçirdi
Yaslıyım yeşilim allarım yoktur

Haber edin ishak kuşlar göçende
Selam söylen her turnalar geçende
Ak kırmızı sarı güller açanda
Yollayın bana da güllerim yoktur

Yaren yoldaş beni düşlerde görsün
Görenler de halim hatırım sorsun
Yoldan gelip geçen bir Fat'ha versin
Felek dilencisi mallarım yoktur

Ben de Hıfzı gibi tezden uyandım
Uyandım da taş yastığa dayandım
Aslı Hanım gibi kavruldum yandım 
Sam yeli savurdu küllerim yoktur


Kağızmanlı Hıfzı

Çıkıp Gidem Yaylasına Yurduna

Çıkıp gidem yaylasına yurduna
Söylen vefasıza ormana gelsin
Yaktı beni ateşine derdine
Çaresiz derdime dermana gelsin

Sevdiğimle yaylamıza göçeydim
Ala karlı sularını içeydim
Bir günde beş tarla ekin biçeydim
Tırpanım keserken fermana gelsin

İnce elek ile unum elerim
Ağlar iken yüzün görsem gülerim
Şu dünyada bir tek dilek dilerim
Gönlümün sevdiği yar bana gelsin

Uzaktan duyduğum keklik sesidir
Karalar giydiğim gurbet yasıdır
Benim hastalığım yar sıtmasıdır
Soğuk su istemem kar bana gelsin

Der Habib Karaaslan ahuzar ile
Dağlar görünüyor ala kar ile
Bir bayram edeydim nazlı yar ile
Bu bayram olmazsa kurbana gelsin


Habib Karaaslan

Her Gün Gönlüm İster Seni Görmeyi

Her gün gönlüm ister seni görmeyi
Korkarım arada söz olur deyi
Ala gözlüm sana umut tutarım
Güzelin ikrarı tez olur deyi

Beni öldürücü derdin elemin
Duydukça dilinden tatlı kelamın
Gönder kölen olam kuru selamın
Çekinme boşuna az olur deyi

Hiç mi haberin yok olan işlerden
Yatamıyom kara kara düşlerden
Seni sakınırım uçan kuşlardan
Güzelsin sevdiğim göz olur deyi

Cilvelenir yar karşımda dururdun
Perçeminden bergüzarlar verirdin
Beni görsen elvan elvan yürürdün
Görsün Derdiçok'a naz olur deyi


Derdiçok

Ne Diye Bağlattın Alnına Kara

Ne diye bağlattın alnına kara
Bilmiyorum yaslı mısın sevdiğim
Çekme beni yeter bu kadar dara
Deli misin uslu musun sevdiğim

Poyraz gibi yükseklerden esersin
Bir söz desem belki bana küsersin
Beni görsen birer birer bakarsın
Sadrıazam nesli misin sevdiğim

Gel dediğim yere gelin erinmen
Beni görüp elvan elvan bürünmen
Neden ikide bir bana görünmen
Kafeslerde besli misin sevdiğim

Halkalı gözlerin kalemdir kaşın
Berk değdi sineme insaf et taşın
Gezdim şu dünyayı bulmadım eşin
Huriler misli misin sevdiğim

Geldi Derdiçok dosta bakmaya
Savaşırken kıyamına kalkmaya
Va'din mi var Kerem gibi yakmaya
Keşiş kızı Aslı mısın sevdiğim


Derdiçok

20 Nisan 2011 Çarşamba

Umutsuzca

Büsbütün yitirdi onu şimdi arıyor
Her yeni sevgilinin dudaklarında
Sevdiğinin dudaklarını kucaklarken
Bir başkasına aldansın istiyor
Aynı çocuğa kendini hep ona veriyor sansın

Büsbütün yitirdi onu sanki hiç olmamış gibi
Çünkü kurtulmak öyle demişti o - kurtulmak istiyordu
Hasta tensel eğlencelerin lekesinden
Lekesinden tendeki utancın
Vakit var daha diyordu -vakit var kurtulmaya

Büsbütün yitirdi onu, sanki hiç olmamış gibi
Düşlerinde, sanrılarında
Başkalarınındudaklarında hep onun dudakları
Yanıyor, yeniden duymak için tanıdık aşkı


Konstantinos Kavafis

Termopiller

Ne onurludur, o insanlar ki ömürlerini
Termopilleri'ni savunmaya adarlar.
Doğru bildikleri yoldan hiç şaşmadan,
yaptıkları her işte dürüst ve tutarlı
sevecenliği ve acımayı da elden bırakmadan,
zenginken cömert, yoksulken de
ellerinden geldiğince cömert davranırlar;
ama yalancılara da kin beslemezler.
Ama onurların en büyüğü sonunda Efialtis'in
ortaya çıkacağını ve Medler'inde
geçitten geçeceğini önceden bilenlerdir,
(çoğu da önceden bilir bunu)


Konstantinos Kavafis

Tanrı'nın Antonius'u Bırakması

Gece yarısı ansızın duyarsan
eşsiz ezgilerle, naralarla
görünmeyen bir alayın geçtiğini
boş yere ağlama talihin döndü,
hiçbir iş başaramadın, her düşün
boş çıktı diye.

Nicedir hazırmış gibi, bir yiğit gibi,
Hele kendini aldatmaya kalkma, deme ki
bir düştü bu, belki yanlış duydum;
böyle boş umutlara kapılacak kadar alçalma,

Nicedir hazırmış gibi, bir yiğit gibi,
böyle bir şehre layık olan sana yaraşırcasına,
kararlı adımlarla yaklaş pencereye;
duygulanarak dinle, ama korkakların
yanıp yakılmalarıyla değil,
son bir kez doya doya dinle o sesleri,
o gizli alayın eşsiz çalgılarını,
sonra veda et ona, yitirdiğin İskenderiye'ye.


Konstantinos Kavafis

Şehir

'Bir başka ülkeye, bir başka denize giderim', dedin
'bundan daha iyi bir başka şehir bulunur elbet.
Her çabam kaderin olumsuz bir yargısıyla karşı karşıya;
-bir ceset gibi- gömülü kalbim.
Aklım daha ne kadar kalacak bu çorak ülkede?
Yüzümü nereye çevirsem, nereye baksam,
kara yıkıntılarını görüyorum ömrümün,
boşuna bunca yıl tükettiğim bu ülkede.'

Yeni bir ülke bulamazsın, başka bir deniz bulamazsın.
Bu şehir arkandan gelecektir.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın,
aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma-
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
öyle tükettin demektir bütün yeryüzünü de.


Konstantinos Kavafis

19 Nisan 2011 Salı

Pencereler

Boş günlerde geçirdiğim bu karanlık
odalarda dönenip duruyorum
pencereleri bulmak için.
Öyle rahatlaycacağım ki bir pencere açılsa
Ama bir türlü ortaya çıkmıyor pencereler
Ya ben ulamıyorum onları. Belki de
Bulamamam daha iyi.
Belki başka ikence olacak ışık
Kim bilir neler çıkaracak karşıma


Konstantinos Kavafis

Kent

'Başka diyarlara başka denizlere giderim, dedin.
Bundan daha iyi bir kent vardır bir yerde nasıl olsa.
Sanki bir hükümle yazgılanmış her çabam;
ve yüreğim sanki bir ceset gibi gömülmüş oraya.
Daha ne kadar çürüyüp yıkılacak böyle aklım?
Nereye çevirsem gözlerimi, nereye baksam burada,
gördüğüm kara yıkıntılarıdır hayatımın yalnızca
yıllar yılı yıktığım ve heder ettiğim hayatımın.'

Yeni ülkeler bulamayacaksın, bulamayacaksın yeni denizler
Hep peşinde, izleyecek durmadan seni kent. Dolaşacaksın
Aynı sokaklarda. Ve aynı mahallede yaşlanacaksın
Ve burada, bu aynı evde ağaracak aklaşacak saçların.
Hep aynı kente varacaksın. Bir başka kent bekleme sakın,
ne bir gemi var ne de bir yol sana.
Nasıl heder ettiysen hayatını bu köşecikte,
yıktın onu, işte yok ettin onu yer yüzünde.


Konstantinos Kavafis

İthaka

İthaka'ya doğru yola çıktığın zaman,
dile ki uzun sürsün yolculuğun,
serüven dolu, bilgi dolu olsun.
Ne lestrigonlardan kork,
ne kikloplardan, ne de öfkeli Poseidon'dan.
Bunların hiçbiri çıkmaz karşına,
düşlerin yüceyse, gövdeni ve ruhunu
ince bir heyecan sarmışsa eğer.
Ne Lestrigonlara rastlarsın,
ne Kikloplara, ne azgın Poseidon'a,
onları sen kendi ruhunda taşımadıkça,
kendi ruhun onları dikmedikçe karşına.

Dile ki uzun sürsün yolun.
Nice yaz sabahları olsun,
eşsiz bir sevinç ve mutluluk içinde
önceden hiç görmediğin limanlara girdiğin!
Durup Fenike'nin çarşılarında
eşi benzeri olmayan mallar al,
sedefle mercan, abanozla kehribar,
ve her türlü başdöndürücü kokular;
bu başdöndürücü kokulardan al alabildiğin kadar;
nice Mısır şehirlerine uğra,
ne öğrenebilirsen öğrenmeye bak bilgelerinden.

Hiç aklından çıkarma İthaka'yı.
Oraya varmak senin başlıca yazgın.
Ama yolculuğu tez bitirmeye kalkma sakın.
Varsın yıllarca sürsün, daha iyi;
sonundakocamış biri olarak demir at adana,
yol boyunca kazandığın bunca şeylerle zengin,
İthaka'nın sana zenginlik vermesini ummadan.
Sana bu güzel yolculuğu verdi İthaka.
O olmasa, yola hiç çıkmayacaktın.
Ama sana verecek bir şeyi yok bundan başka.

Onu yoksul buluyorsan, aldanmış sanma kendini.
Geçtiğin bunca deneyden sonra öyle bilgeleştin ki,
Artık elbet biliyorsundur ne anlama geldiğini
İthakaların.


Konstantinos Kavafis

Çeviren: Cevat Çapan

18 Nisan 2011 Pazartesi

Gece

Gece seni birden bire hatırladım,
nasıl bakarsa sürüye dağdan bir canavar,
pencereden dışarıya öyle baktım.
Dışarda seni benden ayıran hayat,
dışarda lodosa çevirmiş hava,
eriyor günlerdir yağan kar.
Bir görünmez düşmanın üzerine yürümek
ve düşüp ölmek sonra,
birkaç adım atarak ...


Arif Damar
1947 
Günden Güne

Duvarlar

Düşünmeden, acımadan, utanmadan
kocaman yüksek duvarlar ördüler dört yanıma.

Ve şimdi oturuyorum böyle yoksun her umuttan.
Beynimi kemiriyor bu yazgı, hep bu var aklımda;

oysa yapacak bunca şey vardı dışarıda.
Ah, önceden farketmedim örülürken duvarlar.

Ama ne duvarcıların gürültüsü, ne başka ses.
Sezdirmeden, beni dünyanın dışında bıraktılar.



Konstantinos Kavafis
(1896)

Çok Ender

Yılların, azgınlıklarının yıprattığı,
belini büktüğü yaşlı bir adam, bitkin
ağır ağır yürüyor dar sokakta.
Ama evine girer girmez, gizlemek için
yaşının o acılı halini, düşünüyor
içinde hala sönmeyen gençlik ateşini

Şimdi onun şiirlerini okuyor delikanlılar.
Onların gözlerinde canlanıyor onun düşleri.
Onun hayal ettiği güzellikte ürperiyor
sağlıklı, şevket düşkünü beyinleri,
güzel biçimli, dipdiri bedenleri.


Konstantinos Kavafis

Yürek Yolcularına İthaf Olunur...

Bütün yaptıklarımdan ve bütün söylediklerimden
Kimse anlamaya çalışmasın kim olduğumu
Bir engel vardı, bir engel, bütün eylemlerimi
Ve bastan aşağı tutumumu değiştiren
Hep bir engel vardı tam konuşacağım sıra
Susturuverirdi beni
En göze çarpmamış davranışlarımdan
En kapalı sözlerimden, yazdıklarımdan
Yalnız onlardan anlaşılabilirim
Ama belki de değmez bunca çabaya
Bunca dikkate, gerçekte kim olduğumu bulmak,
Daha güzel bir toplumda, ilerde
Bir başkası tıpkı bana benzeyen
Çıkar kuşkusuz, yaşar özgürce.


Konstantinos Kavafis

17 Nisan 2011 Pazar

Yarım Saat

Hiç benim olmadın, olacağın da
yok sanırım. Bir iki söz, bir yanaşma
Dün bardaki gibi - o kadar.
evet, acı bir şey bu. Ama biz sanata hizmet edenler
kimi zaman beyindeki gerilimle
Neredeyse tensel bir haz duyabiliriz
Kuşkusuz kısa bir süre.
İşte dün barda böylece-
Güzel yardımıyla alkolün-
Cinsellikle dopdolu bir yarım saat geçirdim.
Sanırım anladın halimi
Ve biraz daha kaldın yanımda bilerek.
Gerekliydi bu. Çünkü bütün düşgücüne, alkolün
büyüsüne rağmen
Senin dudaklarını da göreliydim
Yanımda olsun istiyordum gövden.


Konstantinos Kavafis

Uzak

Bu anıyı anlatmak isterdim...
ama nasıl solgun... hiç bir şey kalmamış gibi-
çünkü uzaklarda gömülü, ilk gençliğim yıllarında.

Yaseminden gerilmiş bir ten...
o Ağustos gecesi? Ağustos muydu? - o gece...
Yalnız gözleri hatırımda hayal meyal; gözleri, sanırım
maviydi...
Evet, evet mavi, gökyakut mavisi.


Konstantin Kavafis

Öyle Çok Baktım Ki

Öyle çok baktım ki güzelliğe
onunla dopdolu hayalim.

Gövdenin hatları. Kırmızı dudaklar. Hazla dolu kollar bacaklar
Sanki Yunan yontularından alınmış saçlar,
her zaman güzel, taranmış olsalar da,
hafifçe düşüvermiş solgun alınlara.
Aşkın yüzleri, tam şiirimin
istediği gibi... gençliğimin gecelerinde,
gizlice buluştuğum gecelerinde.


Konstantinos Kavafis

14 Nisan 2011 Perşembe

Gönül Geç Olmaz Havadan

Gönül geç olmaz havadan
Gel gurbete gidelim gel
Uçur kuşu bu yuvadan
Gel gurbete gidelim gel

Kıyalım baş ile cana
Yaşımız boyanıp kana
Dert oduna yana yana
Gel gurbete gidelim gel

Ahd ile peyman güdersin
Tas tas ağular yutarsın
Bir vefasızı n'idersin
Gel gurbete gidelim gel

Yüreğime dokundu ok
Derdim öküş mihnetim çok
Bizi bunda esirger yok
Gel gurbete gidelim gel

Gam dopdolu canda tende
Huzur kalmadı vatanda
Gönlümüz eğlenmez bunda
Gel gurbete gidelim gel

Doyunca gördüm firkati
Halim yadlu derdim katı
Çekmeyiz biz bu mihneti
Gel gurbete gidelim gel

Gezelim Şam'ı Konya'yı
Meded Allah deyü deyü
Ko bu vefasız dünyayı
Gel gurbete gidelim gel

Terk eyle yari yoldaşı
Gözetgil hale haldaşı
Akıtıp gözlerden yaşı
Gel gurbete gidelim gel

Gel soralım doğru yolu
Bir pire diyelim beli
Bunda n'eylersin Usuli
Gel gurbete gidelim gel


Usuli

Dört Dıvar İçinde Olsa Mekanım

Dört dıvar içinde olsa mekanım
Taşrasından esen yel bana neyler
Yanımdaki sudan korku çekerim
Uzakta çağlayan sel bana neyler

Mekanım balçıktır üstadım Ali
Muhammed nesline demişim beli
Çekerim gayreti sererim yolu
Ben Hak'tan korkarım el bana ne der

Dünyada gerçekler katara uydu
Aşk ile muhabbet ikrarın bendi
Pirimden almışım hayır gülbengi
Haramili olan bel bana neyler

Teslim Abdal eder gözler kanlı yaş
Aradım bulmadım bir sevdasız baş
Herkesin ameli kendine yoldaş
Haramzade olan kul bana neyler


Teslim Abdal