Şiir, Sadece

28 Eylül 2019 Cumartesi

Bir Fotoğrafın Arabı

İlenc. İşte benibu selenli harfiyle hiç bırakmıcek olan ilenç, gittiğim her yere götürdüğüm gittiğim görünmeyen köpeğim ilenç. - Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim? O Keşiş'in kanını taşıdığım söyleniyor ve durulmaz bir çalkantıyla oradan oraya koşuyorum yalınayak ve küçücük çenemde büyük bir ben, kapalı güzelliğimle tanınıyorum hâlâ. Lekesi gibi U.

Çiçek. Çiçek satıcılığıyla başlamışım serüvenlerime. İplere dizili çiçekler ve çocuklar, gül kurusu. Ama nasıl da büyülüymüşüm o zamanlar, bir pericik yüzünden bakılamazmış. Boş arsaları vardır yaz gecelerinde hafıfsi malta hummalarının. Kış gecelerinde de sonsuz beberuhili sanrıların harabeleri. Sonra taştan geçit. Elli yaşlarında bir cadının çekmecesinde yaşıyorum, çivilenmiş. - Gerçekten, yaşıyor muyum acaba? Mevsimin ne olduğu bilinmiyor ve ben pek üşüyorum. Gibi U.

... çiçek satıcılarının o sürgününde Kudüs'e gitmiş, Çalar Saat'e yerleşmiştim.. Bunları anmak, anmak bile istemiyorum ki.. Bitivermişti hemencecik, biriktirdiğim paralar çiçek karşılığı.. Bunca uzak İzmir'ler rehnedildim ben burada. Bu bir fotoğrafın arabı olsun benden, eline geçecek mi bir gün? İbranca öğrenimi yaparken bir boliçede görünmeyen köpeğimle çektirdiğim. Issız ve korkunç. Yapraklarını dökmüş ulu bir ağacın altında bir kanepeye incelikle ilişmiş olarak. Yazıklandığımdan değil. Geçmicek diyedir kaygılanıyorum. U.


Ece Ayhan
Yort Savul

27 Eylül 2019 Cuma

Ortodoksluklar 27

XXVII


Bir kadını ölüler orospusu, oğlankızoğlan, Ayapera, ve bir tahtı dolaştırıyorlar. Belki askerler.

Değimsiz bir öğrenciydi, eprimeyecek dudu. Ayakyazısından leh ovalarında dolaştırılacaktır alırdı.

Kılıç kında yakalamışlar bir sakallıyla. Huni aralıklar, kestirmeler bakışımsız, sürünen saçları örülü.

Ayapera'nın kendi kendini yoketmesinin caddeleri. Bırakılmış bir kentin kar yağışları salgından.

Ardalar bırakıyorlar arkalarında. Kan, kına, Suriye şarkıları; yapraklardan. Tartım eşliğinde söylenir.

Bir Doğu kocakarısı, böğürüyor. Ayapera! Dudu'nun içini açamazlar! Uzaklaşmaktadır ağzı, gökgözleri.

Bir arkebüzle ateş ediyor, ıssızlıksız resimlere. Yeraltında basılan bir derginin pazartesi kapağı.


Ece Ayhan
Yort Savul

26 Eylül 2019 Perşembe

Ortodoksluklar 26

XXVI


Örtemiyor üzüntüsünü, fakfon kanatlarıyla bir kokona, arkegon bozuğu. Bulanık çekimler.

Ayrılırken esrikti, elinde potin ayağında şemsiye. İki parmakla istavroz çıkarmak bilir.


Ece Ayhan
Yort Savul

25 Eylül 2019 Çarşamba

Ortodoksluklar 25

XXV


Kurmalıydı bir bağıntı çapraz. Kırpmaksızın bakıyor. Bir kokoz'un tasarımları. Didik didik.

Sökülmüş kardeşinin ispoletleri. Umrundadır arkası alınamayan olaylar. Sayfalar karıştırır.

Parçalanmış olacaktı kargaşalıkta potrebnik. Açığa vurunca imgesini. Yakıştığını söylüyorlar.


Ece Ayhan
Yort Savul

24 Eylül 2019 Salı

Ortodoksluklar 24

XXIV


Üç Horan Kilisesi'nde sorokust. Açıyor araplarla örgülenmiş bir yıldızname'yi madamango. Zaman doğranmış.

Yatıştırır kaygılarını. Verebilmiştir ürperişlerine biçim. Her Todori kişi, alacaktır adını Paşa Karatodori.


Ece Ayhan
Yort Savul

23 Eylül 2019 Pazartesi

Ortodoksluklar 23

XXIII

Miydi? Bir levanten miydi? kokot'un yeğeni. Türüyor sözcükler anzarot'tan. Bir klarnitacının divan'ına giderdi.

Vardı ötümlüğü ne güzel bir ses, her yortunun kilisesinde. Kuyu yüzüne çıkıveriyor zurnalarla da buluşup görüşmek.

Bir zangoç, unutamadığı bir cinaedi'yi yeniden kurarken, bir gravür kazıyacaktır, tortudan. Şiir elinden tutuyor.


Ece Ayhan
Yort Savul

22 Eylül 2019 Pazar

Ortodoksluklar 22

XXII


Bir kilise babasıyla bir deniz evliyasının karşılaşması. Novotni!

Ekmek ve balık suratlarını birbirinin omuzlarına koyuyorlar. Lala!

Gün-tün eşitlendiğinde dövüyor Gelibolu un fabrikalarını dretnotlar.


Ece Ayhan
Yort Savul

21 Eylül 2019 Cumartesi

Ortodoksluklar 21

XXI


Davut yeleli bir kimesnedir, bir çocuktur karaşın. Yüzükuylu dağılıyordur Tırnova kuşluklarında.

Bir karakoncolos yenice; eteğin aç, yağmala ve adın yazmıştır kayağantaşına. Şaşırmadan manil oynar.

Baka yeleli Davut! Gerçeğin kiril ve latin kurşunları da ilkin ülkenin okullarını bilmektedir.


Ece Ayhan
Yort Savul

20 Eylül 2019 Cuma

Ortodoksluklar 20

XX


Tekinsiz Maydos denizi. Yunus yunuslamıştır, yüzüyor. Fişeklikler, üzengiler, koşumlar kuşalı.

Belsuyuyla tarıyor saçlarını Vartuvaria. Arada bir göz kırparak, kulaklarında sellukalar.

Bir Ortodoks delikanlısının Maydos'ta ne işi var? Bıçak bilincinde bir çalkantının dingildediği.


Ece Ayhan
Yort Savul

19 Eylül 2019 Perşembe

Ortodoksluklar 19

XIX


Arka kapılardan girerdi evlere, üç bıyıklı bir kalebent. Çöküp kendi kızına geçmiştir.

Saldırdı baltasıyla üflendi çalgılara da. Çevrilmez bir malakof fistanını kaldırmıştır.

Boynuna varıncaya dek bir aygırdı. Kasıkkasığayken yalvar yakar olmuştur bir sokak şarkıcısı.

Öylesine susak ve soğuk bir ağzı vardı. Açken bir tay ve bir kısrağın ut yerini yemiştir.

Kemerler olarak uzayıp giderdi bağırtılar, bir katedralde. Kasıntı yüzünden söyleyememiştir.

Aldırışsızdı. Kesik sağ elinin parmakları, kendi tüzüğünün gerektirdiği işareti yapmıştır.


Ece Ayhan
Yort Savul

18 Eylül 2019 Çarşamba

Ortodoksluklar 18

XVIII

Şamdan olacağım! diyedir bağırıyordu bir oğlan. Küçürek ve övünçsüz horozuyla.

Lût'ların Buhtunnasr'ı olacak. Çocukları eğerleyecekler. Biner binmez doludizgin.


Ece Ayhan
Yort Savul

17 Eylül 2019 Salı

Ortodoksluklar 17

XVII


Davulcu marşı çalıyor, avluya konmuş tabut. Ressam Ayvazovski, küçükken uzun süre güreşmiştir.

Yüzükuylu çevrilirse, sırtında daha büyük bir yara görülür. Raspop kafasıyla porne türevleri.


Ece Ayhan
Yort Savul

16 Eylül 2019 Pazartesi

Ortodoksluklar 16

XVI


Kara bitsi oyunu. Rübap kullanılmış bir oğlan pençik.Tahta zurna, tar ve tambur, ki saplarım öpermiş.

Baba Hamparsum, doğru inandandır, Doğuya dönük notaları. Ortodoks gibi düşünüp Osmanlı gibi şakımıştır.


Ece Ayhan
Yort Savul

15 Eylül 2019 Pazar

Ortodoksluklar 15

XV


Bir leylak çakımı! Ağacından yontulmuş bir yüzlük. Anlıyor ki geniş ve derindir.

Diz çökmüş inliyor bir Bünyamin. İçilmesine olanak bırakılmayan bir fincan ağu.

Bakıyor bir panola da var, döşemede. Çınlıyor bir kule, yıkanmış sağanakta.

Haykırarak süslüyor bir tahtırevan'ı, karartılmış. Babadan doğma bir çırılçıplak.

Ve bir kokoniça, ucu kırık bir kılıç veriyor kendisine. Basamaklarda görünüyor.

İki yılan sarılıptır, erirken yörünge'ler bir konakta. Nite büküntülerle çevrilmiş.

Bir puhu kuşu kılığında baştanbaşa dolaşmaya çıkıyor kenti. Dönmemek üzere bir daha.


Ece Ayhan
Yort Savul

14 Eylül 2019 Cumartesi

Ortodoksluklar 14

XIV


Kendini doğuruyordu bircinaedi. Dimdoğru. Borçludur bir sayrılığa tavşandudağını.

İndirdi periciğini kilidin. Dörtkaslı Aleko. İğneardı mıydı başındaki ışkırlak?


Ece Ayhan
Yort Savul

13 Eylül 2019 Cuma

Ortodoksluklar 13

XIII


Raslanmaz bir kuş angut, anlatır örneksiz. Yakın kovuklarında Akneri-Vank manastırı. Ağzında bir elmas.

Dolantılar tasarlar, kapalı tutulan bir şehzade. Zırhı incelmiş, paslı demirden pençesi, ama göğsü kalkan.

Bir domra çalgısı, betimler vurgularını korkunun. Bükülmez boynu. Binbir gün masallarıyla bezenmiş.

Yalar kapatmasını zincirle bağlı kolları, kızgın bir ejderha. Oyar burguyla. Düzgün sürmüş güzeligeliş.

Giderek çığlıkları andırır olmuştur konuşması bir kuş angut. Ürperir hult ağacı altında pırtıl bir vardapet.


Ece Ayhan
Yort Savul

12 Eylül 2019 Perşembe

Ortodoksluklar 12

XII


Uzundur bir ad. Bulmaya çalışıyordu Fınduktar. Bir hüma türü, yokolacağını. Bilir kimden diyakos'larla.

Seçiyor urefa satrançları'nı. Korkuları ispati'nin. Ünlüydü saygısızlığıyla atalarına. Ama kınanır.


Ece Ayhan
Yort Savul

11 Eylül 2019 Çarşamba

Ortodoksluklar 11

XI


Döverdi kızlarını bir çaça yarım ağızla. Kutsal ve çişsizdir loncası Ziba'nın.

Atıyor çifteler tırtıklanmış bir kızlık. Geciktirsin için soyunmasını istanbulinler.

Sürülecektir bozukluklar biçimi. Bir kız'la müşteri bir ayının kucaklaşmasından.


Ece Ayhan
Yort Savul

10 Eylül 2019 Salı

Ortodoksluklar 10

X


Bir artıkyıl'ın son imsakiydi. Sustu bir emmebasma kara tulumba. Kurşuni bir fısıltı. Saçlarını çözmüş bir ses, dedi kimdir o?


Ece Ayhan
Yort Savul

9 Eylül 2019 Pazartesi

Ortodoksluklar 9

IX


Kardeşlerinin uçuşuna kanat uyduramıyordu bir rahibe kuşu. Üzgüye çalan bir pusluluk.

Kıvançlı majörden bir tını duyuluyor. Gregoryus çeşitlemeleri, koyu bir tablatura yazısıyla.

Bir ırmağa ulaştıklarında, günlerce kıyıda duracaktır. Kendini tutamıyordu, hem dul hem çocuk.


Ece Ayhan
Yort Savul

8 Eylül 2019 Pazar

Ortodoksluklar 8

VIII


Tilki basmış bir kadındır görgü tanığı. Yoksul bir tefecinin evinde toplanmaktaydılar.

Bir iz bırakmak çabası mıdır? Söylenerek yazdırılmış bir dövme. Güllabici'lere.

Döşeme kırığını onarır vire. Sünnetli bir Hristos. Karışmış aralarına. Neyi değiştirdi?


Ece Ayhan
Yort Savul

7 Eylül 2019 Cumartesi

Ortodoksluklar 7

VII

Filiz Lenger için


Bindirir ata Barduğomeos'un sağ eli, bilmezlerin Mikael'ini kuşkular. Sürer çirkin kan Ruzukan'ı kaygılara oğlan yedi nal. Gizlidir bir yeninde benzeri kadın.

Yumulur bir İbran uykusuna yolda.

Vurur kıyıya bir denizkızıyla üzerine kenetlenmiş, alımlı ölüsü Mikael'in. Yeter anlatmaya birkaç renk: yalın kara, camgüzeli yetiştirirdi, öterken bir kuş hüt hüt.


Ece Ayhan
Yort Savul

6 Eylül 2019 Cuma

Ortodoksluklar 6

VI

Konuşmaların uzun saltanatlısı. Bir kadınla duruşuyoruz ayakta.

Donanmış varak'larla. Değil çekilmesi denizin, açıklanması bile ilgilemezdi.


Ece Ayhan
Yort Savul

5 Eylül 2019 Perşembe

Ortodoksluklar 5

V


Bir öncüldür seçmiş yanlışı Kirmastorya Kırılır düşen sodomita'lar cihannüma ve çitlembikten. 

Denizi geçer sevişir. Araştırır parmaklarıyla, bulur bir ut yeri. Lût'lar topluluğuna katılır.

Raslantılar üzerine gelebilir. Felaketi boş bir köşke taşırlar her zaman, kanaviçeden anlayan.


Ece Ayhan
Yort Savul

4 Eylül 2019 Çarşamba

Ortodoksluklar 4

IV


Çıkarır bir sandık Köse Kâhya iskeletidir yüklükten. Bindallı, hortlamış, sürpik ağızları kullanan bir Akkadın.

Emzirir bir taşçocuğa yazgısınımor. Nerden kalmıştırdı takılıp bir gelin teli saçlarında darmadağın. Toka gümüş.


Ece Ayhan
Yort Savul

3 Eylül 2019 Salı

Ortodoksluklar 3

III

Neyi içerirdi acaba? bir tığ işi bürümcüğünde bir köçek'in. Dört ayaklı çiçek yüzlü bir kuş.

Dalıyordu sarnıçtaki yağmur suları uykusuna, bir dibek tokmağı. Pırlanta bir alışkanlıkla.

Yukarı deyişleri yansılar, sabundan küpeler, bir hamamname. Asılıydı başuçlarında bir tef.

İğdiş atlar koşturulmaktadır her yöreye. Metamorfosis gömütlüğüne akıyordu bir yüzyazısı.


Ece Ayhan
Yort Savul

2 Eylül 2019 Pazartesi

Ortodoksluklar 2

II

Seriyor zambaklarını kıskançlığın bir delikanlı. Yeraltı gömütlüğü açık.

Bir madrigal söylüyor Gesualdo da Venosa'dan. Yazıklanmanın kamburu. 

Kunduz karnı bir kadına, beklenmedik bir çılgınlık daha giyindirildi.


Ece Ayhan
Yort Savul

1 Eylül 2019 Pazar

Ortodoksluklar 1

I


Tek konuşulur yüzüdür bacaklarının arası. Sakal ve bıyık da bıraktığı. Dönmez bir sapkının. Üzerine bir dedikodu. Yaklaşmaz kadınlara buyrulduğu gibi. Kışkırtır kuşkuları. Başındaki sorguç ve bir berbername. Gömdürülmüştür diri diri toprağa ve başaşağı. Ürker ve parlar birkaç katana ötede. Neden anlamıyordum.

Tutunur bir utanç ince. Bir kız limon yanığı. Saçak altlarında dolaşır erkeğinin. Açılmıştır kapıların kilitleri kendiliğinden. Kıpırdanır bir kefen. Gebelenmiştir yatarak üzerine ölünün. Bir kilisede işlemeyen. Bataklıklarda büyütmüştür çocuğu. Neft dökerek yakıyordum bir mektubu da kuş zarflı balmumu.

Arık bir çocuğun yüreğindeki eğriliktir. Bileğinde doldurulmuş ve bütün bir atmaca taşıması. Çalışır toplamaya tüylerini. Yazdırır göğsüne zafranla. Yinelediği bir sözcük kezlerce: Erselik! Sevişir ısırarak kendi ağzını. Çalar lavtasını yılgının elden düşme. Malta Yahudisi'ni okuyordum. Barındığım bir sandukanın içinde.


Ece Ayhan
Yort Savul

31 Ağustos 2019 Cumartesi

Hangi Şiir Topal Çocuklarını Toplar Sokaktan?

"İşte şom büzüklü Manoli. (*) Uzlaşmaz tutkusu değişim. Kulağının arkasında bir bülbül çitat. Kargir bir kilisesi var. Tahta bir çan.

Boylu boslu bir mutsuzluğu geçirmiş ele. Nakışlı bir tavanı delip ölülerin salısı. Topuğunun üzerinde döner. (**)

Çürüğe çıkarılacak bir tümce: Saçları kurşun ağırlıklı Ustangul Türkçesi. Yerine, çözülmez karmaşıklığı bir halk şenliği. (***)"


Ece Ayhan
Yort Savul


(*) Sarı devletin kira evinde oturur.
(**) Umulmadık bir ayrımı alır götürürdü nerelere.
(***) Gözü akmış bir çocuk elinden bir resim.

30 Ağustos 2019 Cuma

Artık Atından İnmeden Sevişmeye Alışmalısın

"İşte bir Bok Ana ki kızlarını sünnet etmiş. Bir ölünün(*) kulağını dinlemesinler sıkı ağız. Bir karının oğlunu diriltmesinler dul.

Bir talikayla getirirler Niyazi adında bir geyiğin çektiği. Buz tutmuş bir delikanlıdır iyi gözlü dilsiz. Makedonya'da(**) düşünülmeyen.

Hırçın bir belleği sergileyebilir bir gizli kapak. (***) Bin lacivert güvercinle. Kasabalar kapanmıştır ve bir postnişinden korkulur."


Ece Ayhan
Yort Savul


(*) Amber içinde saklı bir ölünün allarla geçen kimselersin oglanlığı.
(**) Makedonya ay bir köpekle çıkmış uluyordu.
(***) Kemlilerin mutluluğu öldürülür içindir.

29 Ağustos 2019 Perşembe

Vişneçürüğü Şiirler

1. Kapkaragümrüklü ölçüsüz ayaksız Ali çocuklar
Asılmak bilirsiniz kesin tehlikeli ve yasaktır
Edirnekapı - Bahçekapı sarı kamu tramvaylarına

Haramiler Durağı'ndan Beyoğlanlıları öne alır
Ve delip geçer yedi kenti saatlerin en köründe
Halk kipiyle voyvooo! Ölüm! — ölüm! tramvayları
Ardınca siz vişneçürüğü şiirlerimi bırakmıştır

2. Duyduk duymadık demeyin ha altıparmak çocuklar
Tam da kalfalığa giderken lekelenir çıraklar
Uyurlarken dahi o parmaklarındadır yüksükleri
Parça başı dikişler çıkabilir diye düşlerde

Kim bilir kaç şiirdir kamburu göğsünde bir çocuk
Bir silkinecek ve bütün askeri okullara girecek
Karartma benizli bir roman çocuğu arkadaşı da
Demirkapı dolaylarında asker - sivil terzisi olur

3. Ali Korna kâğıdına basılmış parlak çocuklar ise
İstanbul padişahlarına çıkartılırlar beş numara — iyi mi?


Ece Ayhan
Yort Savul

28 Ağustos 2019 Çarşamba

Denizin Altındaki Bandolar

İşte ölüm şu derin taçlı şiirdir bak
Duman adamları maskeli katanalarıyla geçiyor
Çalan bir bandonun eşliğinde
Şimdiye dek ölünmeyen kentimizin üzerinden
Hiç değilse sokaklarında

— Sayın padişahım muhbir
Denizin altındaki bandolar da çalıyor muydu?

Parmak çocuk sorusu karşılığını da içinde taşır

— Ama şurasını unutuyorsun hep
Boğuldukları zamanki yaşlarıyladır çalgıcılar

Herhalde böyle bir şiire başlayan onu bütünler.


Ece Ayhan
Yort Savul

27 Ağustos 2019 Salı

Gökyüzünde Bir Cenaze Töreni

Düşmemiş Hezarfen Efendi'yle karşılaşır mı acaba?

Bir bakmışım baloncusu uçmuş kan mavisi balonlar
Kuşların vurulduğu mevsim Üsküdar iskele alanında
Bir bakmışım gökyüzünde gömülmez bir cenaze töreni
Ve aşağıda, yıkanmış balonlar demetinin başında
Kurşun ayaklı bir parmak çocuk, kırılır ağlamaz
Ölümü ustaca oyalayan babam öldürülmüş ben satarım

Kopmuş bir kocakarının da eteklerinde azat kuştan
Oğlum öldürülmüş ben satarım Üsküdar iskele alanında.


Ece Ayhan
Yort Savul

26 Ağustos 2019 Pazartesi

Ala Ala Hey

Ey erkek Şehrazat! Suriye mantığı
Aydınlık bir el yazısını buruşturan
Ey son taksitlerini yatıranların kentindeki okuyucu!
Her yakın zulmün küçük hisseli uzak ortağı

Bütünleyemez mi sanıyorsunuz çalışır bir şiir kara
Yukarda parçalanmış yüzleri
Türkiye mezarlığının derinliklerinden çıkarıp

İşte rıh ve hokka!
Zulme karşı hadisler derleyen baba ve
Koşarlı ayaklarıyla oğul

Mahmuzlu bir su üstü gemisi sığlığa oturmuştur
Uzun ölülerin gömülmeleri uzamış denizlerdeyse
Hiç bitmez

Yorulan bir şiirin ayak değiştirmesi

Ala ala hey! Artık şarkı olacak
Şiirin döndermesine genç hallaçlar ve
Kuşbakışlı çocuklar karşılık veriyorlar
Salarak gürlüklerine göğün uçurtmalar, hurra!


Ece Ayhan
Yort Savul

25 Ağustos 2019 Pazar

Şiirin Deniz Kıyısındaki Sesi

Denize atılmış şiirdir bence
Yurtsayan, yurdu bilinmeyen bir yıldız

Şiirin deniz kıyısındaki sesine bırakılmış ölümdür
Yanacak sarayların kestiği bir, yarım ay.


Ece Ayhan
Yort Savul

24 Ağustos 2019 Cumartesi

Arapların At Koşturmaları

Açıl Doğu açıl! Açıl dağarcığım
Açıl Arapların at koşturmaları açıl!
Davulun eski arkadaşıyla başlıyoruz
Ya kısırlığını yitirmeyen

Ve bacadan giren bir adamın kara gece
Ya öldürdüğünü ya öldürüldüğünü de bilerek
Bismillah tû Hafız Post
İnsanoğlu babasızdır

"Bir dahaki gelişte dünyaya, nehir yollarından döneceğiz"


Ece Ayhan
Yort Savul

23 Ağustos 2019 Cuma

Kendi Kendinin Terzisi Bir Kambur

1. Şöyle böğürüyor bir kambur

Kardeşler! Deniz geçen ahali! Erken kalkalım
Köroğlunun koynundan biraz
Kalender ilk vapurumuzdur
Gidiyor yunuslarla yarışacak

Üstünde nasıl geçirmiştir
Geceyi iskelede tehlikeli denizin

Gemi arslanı Bursalı bir anadır niçin
ölü çocuğunu nüfusa yazdıracak

Niçin zurnalaşmış bir zurnacı
Göndere çekmiştir kendini kıçta


2. Şöyle de böğürebilir bir kambur

Öksüz çocuklar! Deniz cenazesi babalarınızın
döşeğinden, peki yetimler pazen?

Tabiatı eleştirmeyiniz sakın
Kuş yapraklarını döktüğü için

Dokunmayın çocuklara sabah
sabah ulan! Loncaya yazılmadan

Şairlikten kesilenler kolu! Hiç
olmazsa kamburların ölümünü tabiattan bilmeyiniz


3. Vaktinizi alacak bir kambur

Mor biletli yolcular! El değiştiren halk kartları!
Ne kadar az yer kaplıyorsunuz

Sırtını bacaya dayamış gece görevlisi bir ölü
yıkayıcısının yorgunluğu akıyor
Bilir misiniz kendisi yeryüzünden yanadır hayatta

Otuz üçlerde sudan başlamış bir kan
davası üzre ayakta bir laz oğlu
Kasımpaşa zindanına işkencelere götürülüyordur
İki kurtun eşliğinde ve arasında


4. Dağ hamamında yıkanmış bir kambur

Belli ki kaçmıştır çok ağır cezalı bir çocuk
Kurulu zulmün yetiştirme yurtlarından
Çakıyla kazımıştır içerden kapısına
Kuş dillerinde olmaz bir helanın şahlığı mahlığı

Geçme oğlum geçme süründürürler
Namık Kemal köprüsünden insanı

Arı yapayalnızlığına çömelmiş gazeteye bakıyor kara
yeldirmeli kurşuncu bir nine
Askeri mızıka okuluna giremeyiş
sınavları yedek aday listesi

Her yıl arar ve bulur ve sarsıldığını kimse göremez
İdam edilmiş torununun ilk adını


5. Dikişi temiz iğneardı bir kambur

Irgat mahallinde ilk derse ve hiç
bir derse girmeyecek dudak tiryakisi iki öğrenci
Şiiri devamlıdır maalesef sesi dışarı
vermeyen yüksek ve alçak kaldırım sinemalarının

Giderler harçlıklarına eserse
Haliç vapurlarıyla Zap Suyu'na

Bir körlüğün de beyaz sesi tiz
Ayvansaray tezgâhlarında kalafatlanmıştır


6. Varolabilmek içindir bir kambur

Utanıyor Kısıklı'dan bir kızın eprimiş hırkası
Karşısındaki bir Üsküdar sultanıdır
Ezelden beri oturmuş bıyıklarının kapı önüne

Biletçiyle tartışıyor bir kocaoğlan
Biletsiz ayıcısı İcadiyeli çocuk nedeniyle

Hey gidi farketmeyen para kardeş!
Tedavülün kaldırıldığını töremizden


7. Anlaşılmayan muhasebeci bir kambur

Ey atlaslarda eski coğrafyalarda
Yerleşecek toprak arayan halklar!
Yıkıntılarımızdaki incir ağaçları

Değdi ilk mahmuzumuz son İstanbul'a
Yüz çocuk boşalttı ki ebru işçisidirler

Kalender yolcuları da sarışın çırak
Karaşın usta olmuş dağılıyorlar dağılmasınlar

Bolahenk bir bando mızıka tınlıyor kıyıda
Kontrbasist yarbay Alman Lange Bey şef


8. Kendi kendinin terzisi bir kambur

Bir kat adamlığını da dumana vermiş
Üsküdarlı kalender şair arkadaşlar hey!

Sizi buraya bizi bugünlere esenlikle getiren
Tek kürek kayıkçılıktan yetişme azgınlığımıza
Gerçekte kancığın kendisi kıçın kıçın yanaşmıştır

Çünkü her kambur biraz şair bir ailedendir
Toparlarsak kendi kendinin çırağı da olabilir
Ölü sözcüklere ve çocuklara can vermek için
Hangi marş iki kez çalınırsa yeryüzünde unutmayın
Hem usta hem çırak bir kambur içindir.


Ece Ayhan
Yort Savul

22 Ağustos 2019 Perşembe

Der Lernende

Erst baute ich auf Sand, dann baute ich auf Felsen.
Als der Felsen einstürzte
Baute ich auf nichts mehr.
Dann baute ich oftmals wieder
Auf Sand und Felsen, wie es kam, aber
Ich hatte gelernt.

Denen ich den Brief anvertraute
Die warfen ihn weg. Aber die ich nicht beachtete
Brachten ihn mir zurück.
Da habe ich gelernt.

Was ich auftrug, wurde nicht ausgerichtet.
Als ich hinkam, sah ich
Es war falsch gewesen. Das Richtige
War gemacht worden.
Davon habe ich gelernt.

Die Narben schmerzen
In der kalten Zeit.
Aber ich sage oft: nur das Grab
Lehrt mich nichts mehr.


Bertolt Brecht


Türkçesi - Öğrenen Kişi

21 Ağustos 2019 Çarşamba

Öğrenen Kişi

Önce kumun üzerine kurdum, sonra kayanın.
Hiçbir şeyin üzerine kurmadım artık
çökünce kaya.
Sonra yeniden kurdum sık sık
kum ve kayanın üzerine.
Öğrenmiştim ama.

Kendilerine güvenip de mektubu verdiklerim
çöpe attılar onu.
Ama hiç önemsemediklerim
bulup geri getirdiler bana.
Öğrendim böylece.

Yapılmadı buyurduklarım.
Gelince gördüm ki
yanlışmış.
Yapılmıştı doğru olan.
Bir şey öğrendim bundan da.

Eski yaralar acır
soğuklarda.
Ben sık sık şöyle derim ama:
Yalnız mezarın hiçbir şeyi olmayacak
bana öğretecek.


Bertolt Brecht
Çevirenler: A. Kadir - Gülen Aktaş


Orijinal Almancası - Der Lernende

20 Ağustos 2019 Salı

Fotoğraf

Bir resmim geçti elime
Sınıf arkadaşlarımla çekilmiş
Ben kime içerlemişim bu kadar yine
Öyle bir hal var ki yüzümde
Olsam olsam daha onyedisinde

Bir şey ki beni her zaman deli eder
Belli ki yalvar-yakar zorla çağrılmışım çekime
Yine üstünde bütün uşaklığı Melih'in
Valinin oğlu yine en önde
Daha Ankara Lisesi'nde.


S. Aldanır


Şairin açıklaması: Böyle bir fotoğrafın olmadığını, bir öfke sonucu bu şiirin yazıldığını, ikisi de sınıf arkadaşlarım olan Melih'ın ve Ankara Valisi'nin oğlu Haldun Tandoğan'ın en onurlu dostlarım arasında olduklarını, şurada ve daha önceki yazılarımda üstüne basa basa belirtmiştim.

19 Ağustos 2019 Pazartesi

Doğaya Demeç

Evet biz sonradan görme biz evet sonradan olma
Siz atadan babadan görme evet
Siz hepiniz ağa biz yanaşma
Evet yürek ister akıl ister size güvenmeye
dayanmaya

Uçak havaya
Vapur denize
Vatan toprağa
Şiir lagalugaya
Aldanır'sa havacıvaya
Evet aldanırsa.


S. Aldanır