Şiir, Sadece

28 Kasım 2018 Çarşamba

Ol Vakit Bir Olasın Ayrılıktan Kalasın

Ol vakit bir olasın ayrılıktan kalasın
Cansız gel bu kapıya bâkıy dirlik bulasın

Can tutagelirisen ye cânım var der isen
Canı şümâr edersen küllî sağınç ilesin

Bunda ne sağınç şümar ye bunda kim kalır var
Çün böyle düştü sefer gerek yolda kalasın

Derd ile gelmeyince dermâna erişilmez
Bir can yolda kor isen bin bin canlar bulasın

Kalma fânî sağınca kast ile bakma gence
Yüz bin iki cihanca ol denli sen olasın

Tadarsan aşk tadından geçersin zâhir dinden
Ayrılığın adından ol vakit kurtulasın

Ya Yunus hani aklın keksizin söyler dilin
Pâyânı yok bu yolun yazıda dolanasın


Yunus Emre

27 Kasım 2018 Salı

Bir Alıp Satıcı Gönül

Düştüm bir öylesi çekilmez derde,
Ne ölümü düşünürdüm, ne yaşamak korkusu,
Ne sır aradım herşeyde, ne gariplik var serde,
Ne kara sevda, ne sevmek ne sevilmek arzusu
Artık her şarkı dokunur bana bu şehirde.

Hasret nedir bilmezken o kadar
Şimdi, her an, her yerde gurbetteyim.
Çünkü daha görmediğim güzellikler var,
Öyle bir yürek koymuşlar ki içime neyleyim,
Her yere gönlümü vermeden geçemem dostlar!

Ben deli miyim bilmem mi neler ettiğimi.
Bir han köşesinde yatmayınan Kerem diyorlar,
Ne tuhaf bu insanlar derdini dökmeyinen
Çaresiz derde bulunmaz merhem diyorlar.

Ah ... Bir alıp satıcı gönlüm var gezer çarşı çarşı,
Başım güneşe düşmüş yanmayı öğrenir.
N'olur böyle duradursun cama güneşe karşı,
Gönül heryerde bir kardeşim güzel heryerde bir...


Enver Gökçe
Ülkü, s.54, 1943

Dervişlik Dedikleri Hırka ile Taç Değil

Dervişlik dedikleri hırka ile taç değil
Gönlün derviş eyleyen hırkaya muhtaç değil

Hırkanın ne suçu var sen yoluna varmazsan
Vargıl yolunca yürü er yolu kalmaç değil

Dersin şeyhin yoluna yalınayak baş açık
Er var dirlik dirilmiş yalınayak aç değil

Durmuş ma’rifet söyler erene Yunus Emre’m
Yol eriyle yoldadır yolsuza yoldaş değil


Yunus Emre

Müşkili Halleylemek Değmenin İşi Değil

Müşkili halleylemek değmenin işi değil
Bir kişiye ver gönül bu yolda naşı değil

Evliyanın gönlünden kesme şey’en lillâhı
Sana himmet ol eyler göz ile kaşı değil

Er oldur kim menzilin her dem gösteridura
Değme ârif bu düşü yoramaz işi değil

Hak tecellî kılmağa can aslını bulmağa
Gönülden sür siyâvı nazarı taşı değil

Bu kelâmın ma’nîsi evliyânın honudur
Yedirmegil câhile ki zîra aşı değil

Yunus bir doğan idi kondu Taptuk koluna
Avın şikâra geldi bu yuva kuşu değil


Yunus Emre

26 Kasım 2018 Pazartesi

Ağıt

Teller iletmez haber, direkler devrileli
Kara haberdir göklerde kuşlar görüleli.
Anam, bacım yok içinde, neremdir yareli?

Adapazar! Erzincan oldun, türkülerdesin;
Bir bahar akşamında ölün, yüreklerde yasın,
Şahan mı vurdu kolun, yaralı turna mısın?

Doyulmaz dünyada; insanın çilesi ölüm.
Ne çare, geldi türküler yakılası ölüm
Ah! böyle mi kahredilir? Yıkılası ölüm.

Bu muydu çarşın, mahşer mi kurmuşlar yerine?
Yine mi "çağrışak kurtlar ve kuşlar" yerine!
Karalar giymişiz kutlu kumaşlar yerine.

Gurbette yar vardı, mendili işlenilmemiş,
Tarlalar hazandır, tütüne başlanılmamış,
Bir mendil ver n'olur, çevresi yaşlanılmamış.

Ağlarım; bu yürek sevdaya uyası değil,
Türküm var: Harput, Diyarbakır mayası değil.
Garibim: İçimde Eğin'in havası değil.

Bir yaprak sarmadım yarana yaran çözerim.
Bir mısra gülmedim, dosta ağıt dizerim,
Uğruna destan yazılası, Adapazarım.


Enver Gökçe
Ülkü, s.43, 1943

Kim Dervişlik İster İse Diyem Ona N’itmek Gerek

Kim dervişlik ister ise diyem ona n’itmek gerek
Şerbeti elinden koyup ağuyu nûş etmek gerek

Gelmek gerek terbiyete cümle bildiklerin koya
Mürebbîsi ne der ise pes ol onu tutmak gerek

Tuta sabr u kanâati tahammül eyleye katı
Terk eyleye sûretini bildiğin unutmak gerek

Dünyâdan gönlünü çeke eli ile arpa eke
Ununa ayrı kül kata güneşte kurutmak gerek

Diyem ona nice ede nefis dileğin bu yolda
Koçan kim iftar eyleye üç günde bir etmek gerek

Böyledir derviş dileği koya cümle ayrılığı
Ondan bulısar erliği kahırlar çok yutmak gerek

Bakma dünya servisine aldanma halk gövüsüne
Dönüp didar arzusuna ol Hakk’a yüz tutmak gerek

Yunus imdi nedir dersin ye kimin kaydını yersin
Bir kişi bu sözü desin ona gücü yetmek gerek


Yunus Emre

Kemdürür Yoksulluktan Nicelerin Varlığı

Kemdürür yoksulluktan nicelerin varlığı
Nice varlık var iken gitmez gönül darlığı

Batmış dünya malına bakmaz ölüm hâline
Yetmiş Karun malına zihî iş düşvarlığı

Bu dünya kime kaldı kimi berhurdar kıldı
Süleyman’a olmadı onun berhudarlığı

Süleyman zenbil ördü kendi emeğin yerdi
Onun ile buldular onlar berhudarlığı

Gel imdi miskin Yunus ne’n var yola harceyle
Gördün elinden gider bu dünyanın varlığı


Yunus Emre

25 Kasım 2018 Pazar

Gelmeyen Bahar

Gel kardeşim, gel beri
Hey kurt hey kuş hey börtü böcek
Ah gidenler gelir mi geri
Açar mı bugün dört bahardır kanayan çiçek
Demek
Daha bizim yaşımızda
İnsanlar ölecek.


Enver Gökçe
1943

24 Kasım 2018 Cumartesi

Oteli Olmayan Kent

Aziz Nesin'e 


"Şüphesiz, kuşlar en doğrusunu söyledi"

itiraz ediyorum-

bilir misiniz hakim bey

gökyüzü ne renktir
göklerde

ve kuşlar
ağacı olmayan
nasıl uçarlar
kentlerde

söz istiyorum!


Ali Hikmet Eren
Yağmura İçerden Bakmak

23 Kasım 2018 Cuma

Gönül Nite Dolana Ma’şukun Bulamayınca

Gönül nite dolana ma’şukun bulamayınca
Kimse âşık mı olur gönülsüz kalmayınca

Gönüldür eğen onu esîr eyleyen seni
Kimdir âzâd eyleyen sen esîr olmayınca

Boynu zencirli geldik key katı esir olduk
Er nazar eylemedi hâlimiz bilmeyince

Yedi nişan gerektir hakıykate erene
Sevdiği girmez ele sevdikler vermeyince

Sözü Yunus’tan işit kibir kılma tut öğüt
İmâret olmayasın tâ harâb olmayınca


Yunus Emre

Sen Canından Geçemeden Cânan Arzu Kılarsın

Sen canından geçemeden cânan arzu kılarsın
Belden zünhar sekmeden iman arzu kılarsın

“Men arefe nefsehu” dersin evet değilsin
Melâikten yukarı seyran arzu kılarsın

Tıfl-i nâ-reste iken eteğin at edinip
Ele cevgân almadan meydan arzu kılarsın

Bilemedin sen beni sadefte ne cevhersin
Mısr’a sultan olmadan Ken’an arzu kılarsın

Yunus imdi her derde Eyyub gibi sabreyle
Derde katlanamazsan derman arzu kılarsın


Yunus Emre

Peçeli Şiir

1.

artık ağlama babacığım, sana soru sormayacağım--


2.

içlenir gizliden elimsende'si çocukluğumuzun
avcumuzda sıktığımız ölü kuş zamanlarından

ve uzayan uzun sırasendesinde avluların
en yeni bir şiir yazarım ben; peçeli


3.

peçeli şiir, bildiğim, daha bilmediğim şiir

yani soyunuk yarı yüzlerinden
utansın diye kız çocukları, git uyu denildi uykularını
ayrıntılar boğabilir

ve açılıp kopçalarından yüzünü
şehvetini uyandırabilir de okurun,
peçeli bir şiir


Ali Hikmet Eren
Yağmura İçerden Bakmak

22 Kasım 2018 Perşembe

Ol Kişinin Yoktur Yeri İşbu Cihan Hayrân Ona

Ol kişinin yoktur yeri işbu cihan hayrân ona
Demesin kim ben şâdiyem ya şâdilik nerden ona

Şeddâd yaptı uçmağını girmeden aldı canını
Bir dem ona verdirmedi yed’ ıklîmi tutun ona

Demesin kim Müslüman Çalap emrine fermânım
Tutmaz ise Hak sözünü fayda yoktur dinden ona

Ayırmasın çün gün doğar etim tenim üşütmeye
Çün vücûdun delik değil şu’le ermez günden ona

Er donunu giyibeni doğru yola gelmez ise
Çıkarsın ol donun yoksa noksan erer dondan ona

O kişi kim sağırdurur söyleme Hak sözün ona
Ger denirse zâyi’ olur nasîb yoktur sözden ona

Ol kişi kim yol eridir garip gönüller yâridir
Bir söz diyem tutar ise yeğdir şeker baldan ona

Yunus senin kulundurur belli bilesin sen onu
Ko söyleyenler söylesin ya ne bişer dilden ona


Yunus Emre

Bir Kişiye Söyle Sözü Kim Ma’nîden Haberi Var

Bir kişiye söyle sözü kim ma’nîden haberi var
Bir kişiye ver gönlünü canında aşk eseri var

Şunun kim dışı hoşdurur bil onun içi boşdurur
Dün gün ölen baykuşdurur sanma bütün duvarı var

Bir devlengiç yuva yapar yürür ilden yavru kapar
Doğan ileyinden sapar zir’ elinde murdarı var

Yoktur doğanla birliği ye Hakk’a lâyık dirliği
Şol kişiden um erliği onun safâ-nazarı var

Sûret ile çoktur âdem değmesinde yoktur kadem
Evvel âhır ol piş-kadem Muhammed din serveri var

Erenler yoludur meşe meşe kolaydır kolmaşa
Meşe olan yerde paşa harâmî çok Anter’i var

Şeyh u dânişmend ü velî cümlesi birdir er yolu
Yunus’tur dervişler kulu Taptuk gibi serveri var


Yunus Emre

Namuslu Orospular Mezarlığı

iki kere çalınmış yat düdüklerinde
kopkoyu bir kadının,

herkes kendine atıyordu zarını--


Ali Hikmet Eren
Yağmura İçerden Bakmak

21 Kasım 2018 Çarşamba

Bu Yokluk Yoluna Bugün Bize Yoldaş Olan Kimdir

Bu yokluk yoluna bugün bize yoldaş olan kimdir
İlimize günilelim sorun kardaş olan kimdir

Ne kaldık işbu ıklimde ağır yüklerin altında
Bu yükleri bu yapları döküp haldâş olan kimdir

Seni bunda veribidi teferrüc eyle gel dedi
Sen ev yaparsın ey hâce evi târâş olan kimdir

Bu ferşi gördük aldandık henüz arşa eremedik
Bu arşa ferşe ey hâce göre ferrâş olan kimdir

Geliniz gidelim gelin ki Yunus göçtü gönüldü
Ayaklara düşer Yunus bu yola baş olan kimdir


Yunus Emre

Can Bir Ulu Kimsedir Beden Onun Atıdır

Can bir ulu kimsedir beden onun atıdır
Her ne lokma yer isen bedenin kuvvetlidir

Ne denli yer isen çok ol denli yürürsün tok
Cana hiç assı yok hep sûret maslahatıdır

Bu can ni’meti hani gelin bulalım onu
Asayiş kılan canı evlîyâ sohbetidir

Sohbet canı semirdir hem âşıkın ömrüdür
Hak Çalab’ın emriyle erenin himmetidir

Erenin yüzü sulu himmeti arştan ulu
Kimi görsen bu hulu eren inâyetidir

İnâyet onun işi anlamaz değme kişi
Bilgil bu hümâ kuşu âşıklar devletidir

Yunus’un yanar içi kamudan gönlü kiçi
Suya sayılmaz suçu erenin himmetidir


Yunus Emre

Yolculuk

aynı yalnızlık duygusundan
aynı eve giden
iki kişiden,
kapıda kalır biri

zil... kısa
göz... bakmadeliği'nde kapının
sevinç... gizli
söz... titreyen
umut... biten
kişi... gitmesi gereken
söz... yok, veda yok
ses... kapı çarpması,

aşk çarpmasıdır aşkın arayan adı

hiç kimse anımsamaz çünkü ilk yolculuğunu


Ali Hikmet Eren
Yağmura İçerden Bakmak

20 Kasım 2018 Salı

Canını Aşk Yoluna Vermeyen Aşık Mıdır

Canını aşk yoluna vermeyen âşık mıdır
Cehd eyleyip ol dosta ermeyen âşık mıdır

Dost sevgisin gönülde can ile berkitmeyen
Tûl-i emel defterin dürmeyen âşık mıdır

Aşka tanışık sığmaz değme can göğe ağmaz
Pervâneleyin oda yanmayan âşık mıdır

Nefs arzusundan geçip aşk kadehinden içip
Dost yoluna er gibi durmayan âşık mıdır

Dün gün rıyâzat çekip halvetlerde diz çöküp
Sohbetlerde baş çatıp yanmayan âşık mıdır

Yunus imdi ol dostun cefâsına sabreyle
Yüreğine aşk odun urmayan âşık mıdır


Yunus Emre

Koyup Nakş u Nigârı Nakşa Yol Verme Zinhâr

Koyup nakş u nigârı nakşa yol verme zinhâr
Nakş ile yola giren âkıbet dünyâ sever

Dünyâyı bırak elden dünyâ geçmez bu yoldan
İki aşk bir gönülden asla geçmez bu haber

Ye sevgil dünyâ tutgil ye sevgil yol iletgil
İki de’vî bir ma’nî bu yolda sığmaz derler

Geç mahluk tâatından göz ırma dost katından
Aldanma fânî nakşa fânî nakşı n’iderler

Kalma bu değme renge yüz bin yıllık fersenge
İki cihan bir adım şaşırmadan alarlar

Bu devrandan ütegör kervan yitti yetegör
Korku var sağda solda kayıkmadan giderler

Yaban yolun gözetme yol evde daşra gitme
Can yolu can evinde can râzını can duyar

Can râzını can bile can vermez râzın dile
Gerçek âşık dost ile velen yabanda söyler

Evvel kademden beri gerçek yönü ileri
Geldi gider içeri Yunus daşra bî haber


Yunus Emre

Ses Duvarı

1.

kanayınca kanadı kuşların tembel
gelir
im

bir uçurum da
benden öykülerinden--

dilimde şarkısı gelincik tarlasının
dilim de kuşların tembel kanadı


2.

ten tuzlu ellerini bitirdim de çoktan

aynanın içindeydim
içimde ayna


Ali Hikmet Eren
Yağmura İçerden Bakmak

19 Kasım 2018 Pazartesi

Dervişlik Dedikleri Bir Acâyip Duraktır

Dervişlik dedikleri bir acâyip duraktır
Derviş olan kişiye evvel dirlik gerektir

Çün erde dirlik ola Hakk ile birlik ola
Varlığı elden koyup ere kulluk gerektir

Kulluk eyle erene bakıp Hakk’ı görene
Senden haber sorana key miskinlik gerektir

Hak ere benim dedi varlığın erde kodu
Erenlerin himmeti yerden göğe direktir

Bu dervişlik beratın okumadı müftiler
Onlar ne bilsin onu bu bir gizli varaktır

Yunus sen ârif isen anladım bildim deme
Tut miskinlik eteğin âhır sana gerektir


Yunus Emre

İşbu Vücud Şehrine Bir Dem Giresim Gelir

İşbu vücud şehrine bir dem giresim gelir
İçindeki sultanın yüzün göresim gelir

İşidirim sözünü göremezem yüzünü
Yüzünü görmekliğe canım veresim gelir

Ol sultan halvetinin yedi hücresi vardır
Yedisinden içeri seyran kılasım gelir

Her kapıda bir kişi yüz bin çerisi vardır
Aşk kılıcın kuşanıp cümle kırasım gelir

Erenlerin sohbeti artırır mahabbeti
Bî dertleri sohbetten her dem süresim gelir

Leylî-i Mecnun benim şeydâ-yı Rahman benim
Leylî yüzün görmeğe Mecnun olasım gelir

Dost oldu bize mihman bunca yıl bunca zaman
Gerçek İsmâil gibi kurban olasım gelir

Miskin Yunus’un nefsi dört tabîat içinde
Aşk ile can sırrına pinhan olasım gelir


Yunus Emre

Yaz Okulu

yaz-- asılıyor asfalt adımlarını. terk edilmenin
buğulu sevincini yaşıyor kent. savaş artığı
balkonlar var camlarda. dilinde deniztaşı. ihanet. ihanet-
belkisi bitmez gelinliğinde karartma kadınlarının.

çekiliyor kentin insanları denize denize. yaşımız
geç oldu daha. düşersinelmaağacındançocuk çocukları. yıpranan
orgazm. bir de gazete bayii diller ucunda sokaklar barı
yağmursuz bakışılmaz bir kadınla söz

(söz, uysal bacaklı uzun kadınların,bittiğinde
elbise giymez teninde ecnebi, çiçekler toplamıştı ürkek
aynalı beton evler katında bodrum
çelebi çiçek eviydi çünkü, hangisi kadın iki erkek)

ve köprü üstü çocuklarına haraç mezat
boyalı boya saçlarını satıyor nazında şehrazat
çekiliyor kentin insanları içlerine içine,
kedilerden, apartman ağaçlarından, kuşlara ve--


Ali Hikmet Eren
Yağmura İçerden Bakmak

18 Kasım 2018 Pazar

Karganın Savunması

Ağacın kesik dalında tutunacak
yer buldum. Ka. Oku unut oku
unut kör tarihte kayboldum.
Babam kır kargasıydı hakim bey.
Başına şey gelmiş, sonra barışmış
onunla.
Ka. Korkmadan konduğu korkulukla
kardeş kalıp kocamak isterdi,
göç olmuş, olmuyor.
Ka. Kılavuzu kaba korku olan
Aile Türkçesini koruyamıyor.
Herkes karga akşam karanlıkta.
Ben görsem rengimi korkmuyorum,
sabaha kalan beni heyecanlandıran.
Şu uzun binaların tepesinde,
bize hükmedenler yaşıyor. Ka.
Kara kara kargalar, kararan kırlarda
kanat kırdılar, karanlık kavgalara
katılmadılar.
Ben de bu Japonları hiç anlamadım,
karanlık, koyu. Ka. Ama onlar için
en güzeli ham meyvenin güzelliğiymiş,
bu doğru, karga bok yemeden,
erkenden.
Zor bu kargalık, delikanlılık.
Mahkemesi olmaz, 21. yüzyıla karşıyım
ben sizin, büyük cehennem, birey
yüzyılı.
Ka. Gençtim, budalaydım,
her denilene inandım, otuz yıl
şehre göç şuradan kafilelerle.
Ağzında peynirle konan kargayı
gören var mı?
Hadi leylekle tilki tamam, leylek
hakikaten içemez yassı çanaktan,
gagası doğuştan, şeklen imkansız,
zaten göçten feleğini şaşırmış.
Pekmezle yoğurdu karıştır al sana
kargabeyni. Kılavuzum, karayım,
budalayım.
Afrika'yı gördüm, esas olay orada
ağaçlardır, hayvanları boşver. Ka.
Koca fil ağacın yanında heybetsiz
kaldı.
Bir dilenci gördüm, kim onun
hükümeti? Buna kargalar mı?
Cinayet yüksek binalarda. Ka.


Ahmet Güntan

17 Kasım 2018 Cumartesi

Şili ile Söyleşi

Şili’de 
artık süt içmeyen 
halk çocukları’na


nereye gidiyorsun
ey türkükuşu?

yarlı ülkeye
öksüz ülkeye

Şili senin neyindir
Allende ve Neruda?

Allende dağlarımdır
okyanusum Neruda

biri bakır yıldızım
bakır sazım biri de

Allende özgürlüğüm
Neruda kurtuluşum

düğünlerimdir biri
biri de türkükuşum

kavgalarım Allende
Neruda sevdalarım

biri güvercinimdir
biri de zeytin dalım

Allende bilincimdir
Neruda bengiyelim

kır saçlı babam biri
biri de kara oğlum

gökçe boyum Neruda
Allende alnım ayça

biri balam arımdır
biri de can karınca

Allende menekşemdir
Neruda karanfilim

biri yoldaşlığımdır
biri de kardeşliğim

yangın bağrım Allende
sürgün gönlüm Neruda

ah benim ben Şili'yim
benim her ikisi de

Allende ve Neruda
Allende ve Neruda

biri aydın geçmişim
geleceğim biri de

Neruda ve Allende
Neruda ve Allende

ah benim ben Şili'yim
benim her ikisi de

Şili, senin neyindir
ya general Pinoşe?

hiçbirşeyim değildir
hiçbirşeyim değildir

o dışardan sokulmuş
hançerdir yüreğime

hiçbirşeyim değildir
hiçbirşeyim değildir

o dışardan sıkılmış
kurşundur bilincime

değildir hiçbirşeyim
hiçbirşeyim değildir

bir çıngıraklı yılan
bir kan içen yarasa

dışardan salınmıştır
evime olsa olsa

Şili, senin neyindir
şarkıcı Viktor Jara?

o esmer delikanlı
sığırtmacıydı benim

sevda şarkılarımın
kavga şarkılarımın

o esmer delikanlı
yavuklusuydu benim

buğday güzellerimin
özgürlük günlerimin

şimdi dolaşır Jara
bulanmış bakırlara

o benim nar taneli
maden ocaklarımda

Jara dolaşır şimdi
binmiş de bulutlara

o gökülkesindeki
binbir ışık atlara

dolaşır yürekleri
dolaşır bilinçleri

gözyaşı döke döke
acıyla ülke ülke

dolaşır badem sesli
şarkıcı Viktor Jara

söyler bakır şarkılar
çalar gümüş gitara

seslenir benim için
canım kardeş halklara

Şili senin neyindir
ya Mendoza ya Frei?

ah onlar öbürleri
zulmün yatakçıları

ışığın çiçeklerin
kanlı kundakçıları

tanımam hiçbirini
tanımam hiçbirini

nerden çıkıp geldiler
kimden buyruk aldılar

görmedim hiç görmedim
ben o canavarları

emeğin ak ekmeğin
sinsi canavarları

tanımam hiçbirini
tanımam hiçbirini

o cankıyıcıları
o kandökücüleri

ne Mendoza ne Frei
ne de ötekileri

Şili, senin neyindir
Luis Corvalan?

o yıkılmaz kalemdir
o boyun eğmezimdir

hem belkemiğim benim
hem de bilinçevimdir

durdurulmaz direncim
yokedilmez inancım

yiğit işçilerimin
balkır öğretmenidir

yarın bileziğinin
ve kurtuluş tacının

sabırlı başustası
bilge gümüşcüsüdür

kimin bu okyanusa
sızan vişne kan?

benim kanım benim
Şili halkının

maden ocaklarından
dağlardan akan?

benim kanım benim
Şili halkının

bu kaynayıp duran
bakırdan ırmak?

benim kanım benim
Şili halkının

bu koca okyanusu
morlayan kimin?

benim kanım benim
kanım Şili’nin

Şili kimin için
bu gözyaşları
yanağından ışıyan
bu yıldızcıklar?

Santiago'lu
bir çocuk için
tanklar altında
ezilen

Şili kimin için
bu küçük keman
telciklerinden
yaşlar süzülen?

Santiago'lu
bir çocuk için
şarkı söylerken
göğsü delinen

hangi ülkedir şu
boynu bükülü
amerika'nın ta
aşağısında?

benim ben
Şili güneyin bakır
taçlı serincek
yağmurun salkım
saçakülkesi

çünkü çaldılar
ışıldağımı
kırdılar bir bir
ışıklarını

karanlık apak
ufuklarımda
kan dondu sevda
sokaklarımda

çünkü kopardılar
gelinciğimi
yoldular bir bir
duvaklarını

benim benşili
güneyin bakır
taçlı yumuşak
gözleri ıslak
ışıkanası

boynum bükülü
bükülü şimdi

Şili kim kırdı kanatlarını
şu yaralı kuşun
şu güvercinin?

havan topları
ve bazukalar
siren düdükleri
o karasesler

kim tekmeledi yüreciğini
attı bu kuşu
böyle çöplüğe?

kara gözlüklü
bir boz general
ve onun giydiği
kara çizmeler

kim bozdu bu yuvayı
bu karıncaların
emekleye kurduğu
ışık sarayı?

meşin suratlılar
mor suratlılar

bunca emeği bunca göznuru
kim böyle bir anda
yerle bir etti
bunca güzelliği bunca onuru?

meşin meşin meşin
kalafatlılar

Amerika hançerine
ne derler?

USA saplı olana
Pinoşe derler

bu hançerin sahipleri
buna ne derler?

işimiz bu bizim
korsanız derler

niye yaptılar Şili
böyle bir hançer?

çünkü emek korsanları
onla kan içer

ey nar
bakırlar
ülkesi

Şimdi seni
kim kurtaracak?

ışık böcekleri
ve karıncalar

ey gülü
goncalar
ülkesi Şili

simdi seni
kim yeşertecek?

gül çiftçileri
ve renk arılar

ey deli
ağaçlar
beldesi Şili

şimdi seni
kim sakınacak?

kuraklıklardan büyük yangından?
bakır ırmaklarım yağmur kuşlarım

Şili nereye gömdün
o genç ışıklarını?

yüreğimden içeri
gizli bir yere

düşman bulamaz mı
orda onları?

bulmak isterse de
arar boş yere

neden yüreğine
gömdün onları?

ışısınlar diye
geleceklere

Şili nasıl gizledin
Nerudayı sürgünde?

madencilerim açtı
bağrını ona önce

sonra demiryolcular
sonra orman köyleri

süslediler renklerle
düğünlerle gönlünü

Şili nasıl kaçırdın
neruda'yı dağlardan?

karla ördüm giydiği
giysileri aklattım

onu tüm ülkeleri
gezip anlatsın diye

çektiğim acıların
bakır aynası yaptım

nerdesin şimdi Şili
söyle noldun?

ben göklerden akan
bir ırmak oldum

Şili nece konuşur
böyle bir ırmak?

türküce konuşur
ışık bir ırmak

nasıl oldu Şili
nasıl oldu bu?

halkının acı
çığlıklarıyla

ne zamandır Şili
ne zamandır bu?

vampirler çağı
geldi geleli

nice akıyorsun
göklerde şili?

öfkeli öfkeli
fakat bilinçli

Şili ne zaman doğacak güneş
karlı dağlarına
limanlarına?

bakır kuşlarım
bakır ibikli
gökçe horozların öttüğü zaman

Şili ne zaman gelecek sevinç
karıncalarına
çocuklarına?

kurşun askerler
kertenkeleler
güneşte eriyip gittiği zaman

Şili ne maman gidecek zulüm
bir daha geri
gelmemek üzre?

yarını doğuran
analarımın
çektiği acılar bittiği zaman

nereden geliyorsun
ey türkükuşu?

çocukları sütsüzden
ışıkları öksüzden

çocukları çocukları
gülecek olan

ışıkları ışıkları
yanacak olan


Yaşar Miraç

16 Kasım 2018 Cuma

Gitmelerin Mevsimi Eğer Gidebilseydim...

Bugünlerde herkes gitmek istiyor.
Küçük bir sahil kasabasına,bir baska ülkeye, dağlara, uzaklara...
Hayatından memnun olan yok.
Kiminle konussam aynı şey...
Her şeyi, herkesi bırakip gitme isteği.
Öyle ''yanına almak istediği üç şey'' falan yok.
Bir kendisi.

Bu yeter zaten.
Her şeyi, herkesi götürdün demektir.
Keşke kendini bırakip gidebilse insan.
Ama olmuyor.

Hadi kendimize razıyız diyelim, öteki de olmuyor.
Hani her şeyi yüzüstü bırakmak göze alınamıyor.
Böyle gidiyor işte.
Bir yanımız ''kalk gidelim'',
öbür yanımız "otur'' diyor.
''Otur'' diyen kazanıyor.
O yan kalabalık zira.
İş, güç, sorumluluk, çoluk çocuk, aile, güvende olma duygusu..

En kötüsü alışkanlık.
Alışkanlığın verdigi rahatlık, monotonluğun doğurduğu bıkkınlığı yeniyor.
Kalıyoruz.
Kuş olup uçmak isterken ağaç olup kök salıyoruz.
Evlenmeler...
Bir çocuk daha doğurmalar...
Borçlara girmeler...
Bir köpek bile bizi uçmaktan alıkoyabiliyor.

Misal, ben...
Kapidaki Rex'i bırakıp gidemiyorum.
Değil bu şehirden gitmek, iki sokak öteye taşınamıyorum.
Alıp götürsem gelmez ki...
Bütün sokağın köpeği olduğunun farkında.
Herkes onu, o herkesi seviyor.
Hangi birimizle gitsin?
''Sırtında yumurta küfesi olmak'' diye bir deyim vardır;
evet, sirtimizda yumurta küfesi var hepimizin.
Kendi imalatımız küfeler.
Ama eğreti de yaşanmaz ki bu dünyada.
Ölüm var zira.
Ölüme inat tutunmak lazım.
İnadina kök salmak lazım.
Bari ufak kaçışlar yapabilsek.
Var tabii yapanlar.
Ama az.
Sadece kaymak tabakası.
Hepimiz kaçabilsek...

Bütçe, zaman, keyif...
Denk olsa. Gün içinde mesela...
Küçücük gitmeler yapabilsek.
Ne mümkün.
Sabah 09.00, akşam 18.00.
Sonra başka mecburiyetler.
Sıkışıp kaldık.
Sırf yeme, içme, barınmanın bedeli bu kadar ağır olmamalı.
Hayatta kalabilmek için bir ömür veriyoruz.
Bir ömür karşılığı bir ömür yani.
Ne saçma.
Bahar mıdır bizi bu hale getiren?
Galiba.

Ben her bahar aşık olmam ama her bahar gitmek isterim.
Gittiğim olmadı hiç.
Ama olsun...
İstemek de güzel.


Can Yücel

Ne Bilsin Bu Aşkı Usanlar Uyalar

Ne bilsin bu aşkı usanlar uyalar
Ne varsın bu yola azıksız yayalar

Gelin biz varalım Yûnus’u görelim
Ki yüzü nûrundan bin açlar doyalar

Harabâtîlerden göründü çün (kim) aşk
N’iderler bu ârı bu rengi yuyalar

Melekler dağında sâdıklar bağında
Ecelsiz ne gün var ömürler sayalar

Biz bizi koyalım onlar biz olalım
Birliği duyanlar ikilik koyalar

Yunus sen bir olgıl gönülde sır olgıl
Ki derviş olanlar bu sırrı duyalar


Yunus Emre

Dervişlik Makaamı Hâl İçinde Hâl

Dervişlik makaamı hâl içinde hâl
Ferâgatlık makaamı derviş olana muhâl

Derviş ayrılamaz evvelki demden
Hiç firkat olmadı nasibdir visâl

Dervişler fitne kabın bunda uşattı
Hareket etti bunda olmadı battâl

Dervişlik dirliği sırat üzredir
Hisâbı ettiler zerre-i miskal

Derviş Ene’l Hak derse n’ola aceb mi
Hep varlık Hakk’ındır alâ külli hâl

Derviş ırma gözün evvelki demden
Yunus giripdür hem âhır hem evvel


Yunus Emre

15 Kasım 2018 Perşembe

Lapacı

Ne karanlık kar bu !
Ne biçim pirinç bu siyah !

Ayaklarım donuyor
İçim öyle eziliyor ki
Bir tabak lâpa olsa şimdi
Anamın hanımelleriyle pişirdiği
Akpak ve onun elleriyle sıcak
Bir tabak lâpa olsa
Anamın pişirdiği
Bir tabak lâpa
Lâpa ...

Olmayacak da olsa
Ne güzel dua


Can Yücel

Dinin İmânın Var İse Hor Görmegil Dervişleri

Dinin imânın var ise hor görmegil dervişleri
Cümle âlem müştakdurur görmekliğe dervişleri

Ay u güneş müştakdurur dervişlerin sohbetine
Feriştehler tesbihinde zikrederler dervişleri

Tersâlar tapıya gelir hükm ısları zebûn olur
Dağlar taşlar secde kılur görüceğiz dervişleri

Ol âlem fahri Mustafâ sıdkı bütün kân-ı safâ
Ondan ister isen sefâ sen hoş tutgıl dervişleri

İncidesin âh ederler ömrün kökün kuruturlar
Gözsüz olasın yedeler tâ bilesin dervişleri

Yer gök aydır hırka hakkı himmetleri olsun bâkı
Ol pâdişah oldu sâkıy esridirler dervişleri

Gökten inen dört kitabı günde bir kez okur isen
Vallah didâr görmeyesin sevmez isen dervişleri

Yunus aydır bu aşk geldi ölmüş canım diri kıldı
Sen ben demek benden kaldı görüceğiz dervişleri


Yunus Emre

İşidin Ey Yârenler Eve Dervişler Geldi

İşidin ey yârenler eve dervişler geldi
Can şükrâne verelim eve dervişler geldi

Her kim görür yüzünü unutur kend’ özünü
İlm-i bâtından öter eve dervişler geldi

Dervişler uçar kuşlar deniz kenarın kışlar
Zihî devletli başlar eve dervişler geldi

Seydi Balım ilinden şeker tamar dilinden
Dost bahçesi yolundan eve dervişler geldi

Yunus kulun oğursuz kimsesi yok yalınız
Fidî kılın canınız eve dervişler geldi


Yunus Emre

14 Kasım 2018 Çarşamba

Kibrit Çakıyorsun Karanlıkta

Kibrit çakıyorsun karanlıkta
badem çiçeklerini görmek için
Ve mart denizlerinde tedirgin bir çift
sarnıç gemisi gözlerin
Bir iş açacaksın sen başımıza
yangın mı olur artık, bahar mı?


Can Yücel

Derviş Olan Kişiler Aceb Nite Dirile

Derviş olan kişiler aceb nite dirile
Yol takaazâsı budur bir ola her bir ile

İkilik eylemeye hiç yalan söylemeye
Âlem bulanır ise bulanmadan durula

Aceb öyle kim ola bulanmadan durula
Öylelik ister isen yoldaş olgıl er ile

Er ile yoldaş olan key olası gönülden
Âlem yoldaş olurdu olurmısa dil ile

Dilden nesne ne gelmez su ile gönül yunmaz
Gerçeğin gelenleri yederler bir kıl ile

Dün ü günün çekerler ol kıl üzülsün diye
Ömrün anda berkitmiş yedilir bir kıl ile

İnce sanman ol kılı güzâf sanman bu yolu
Erenler geçti geldi her biri bir hâl ile

Her kim hâli hallendi ol bey oldu kullandı
Yunus sen kul olagör bey söyleşir kul ile


Yunus Emre

Eğriliğin Koyasın Doğru Yola Gelesin

Eğriliğin koyasın doğru yola gelesin
Kibr ü kîni çıkargıl erden nasîb alasın

Ne versen elin ile şol varır senin ile
Ben desem inanmazsın varıcağız göresin

Gönülde pas oturur onda seni yitirir
İçeri şah oturur giremezsin göresin

On ikidir hücresi yedi dervâzesi var
Anda iki dilber var bilmezsin ki sorasın

Var kardaşını öldür dahı avretin boşa
Anana kâbin kıydır Hakk’ı ayan göresin

Biçâre miskin Yunus aşktan da’vî kılarsın
Dosttan haber gelicek yüz sürüyü varasın


Yunus Emre

13 Kasım 2018 Salı

Kuşlar Vardır

Kuşlar vardır, cana benzer havalarda;
Soğuksa kar, baharsa yaprak;
Bir başına büyür toprakta ömrümüz,
Güneşle yeşil elleriyle çıplak;

- Uslu ayaklarla başlamış yolculuk -
Yürünmez öyle, bazen durulur,
Ve iner erenler katına yorgunluk;
Kapanır sukun üzre kitaplar.

Nefeslerle sürüp giden yaşamamız
Bir su kenarına gelir durur;
Ekmekten, şaraptan öte nimetler vardır;
Yürünmez öyle hep, bazen susulur.


Can Yücel

Sûretten Gel Sıfâta Ondan Ma’nî Bulasın

Sûretten gel sıfâta ondan ma’nî bulasın
Hayallerde kalmagıl erden mahrum kalasın

Bu yolda acayip çok sen’ acebe aldanma
Acâyip anda ola dost yüzünü göresin

Aşk kuşağın kuşangıl dostun yoluna vargıl
Mücâhede çekersen müşâhede göresin

Bundan aşkın şehrine üç yüz deniz geçerler
Üç yüz deniz geçiben yedi tamu bulasın

Yedi tamuda yangıl her birinde kül olgıl
Vücûdun onda kogıl ayrık vücud bulasın

Hakıykattir Hak şarı yedidir kapıları
Dergâhında yazlıdır girip kudret göresin

Evvelki kapısında bir kişi olur onda
Sana aydır teslîm ol sen miskinlik bulasın

İkinci kapısında ik’ arslan vardır onda
Niceleri korkutmuş olmasın kim korkasın

Üçüncü kapısında üç evren vardır onda
Sana hamle ederler olmasın kim dönesin

Dördüncü kapısında dört pirler vardır onda
Bu söz sana rumuzdur gör kim delil bulasın

Beşinci kapısında beş rühban vardır onda
Türlü mata’lar satar olmasın kim alasın

Altıncı kapısında bir hûr’ oturur onda
Sana aydır gel beri olmasın kim varasın

Çün sen onda varasın ol hûriyi alasın
Bir vayadan ötürü yolda mahrum kalasın

Yedinci kapısında yediler otrur onda
Sana derler kurtuldun gir dost yüzün göresin

Şu dediğim sözlerin vücuddan daşra değil
Tefekkür kılar isen cümle sende bulasın

Yunus işbu sözleri Hak varlığından söyler
İster isen kânını miskinlerde bulasın


Yunus Emre

Bu Dervişlik Yoluna Aşk ile Gelen Gelsin

Bu dervişlik yoluna aşk ile gelen gelsin
Ya dervişlik neydiğin bir zerre duyan gelsin

Hele biz işbu yola gelmedik riyâ ile
Bu melâmetlik donun bizimle giyen gelsin

Gözüyle gördüğünü örte eteği ile
Bu yol key ince yoldur yüreği duyan gelsin

Ulu kiçi erenler demiş bizi sevenler
Kayıkmasın geriye ol şâha gelen gelsin

Her kim sever Allâh’ı rahmet kılar vallâhi
Dil sevgisiyle olmaz aşk ile göyen gelsin

İşbu sözü aydandan bize nişan gerektir
Söz muhtasarı budur canına kıyan gelsin

Yunus söz ile kimse kablyete geçmedi
Bûd u vücûd dermiyan ortaya koyan gelsin


Yunus Emre

12 Kasım 2018 Pazartesi

Ağaçları Kesmeyin

Düş bir yaş dalından düşerse
Nereye düşer hiç düşündünüz mü?
Yerde bir iz kalmayacak mı izdüşüm?
Düşen yaş dalından düşünce
Gözlerinizdedir pınarı
Bir yaş bir daldan düşünce
Kökündedir yaşı
Bir yaş düşer bir daldan
Hepimizin ölen arkadaşı
Ve çok eskilere dair bir düşünce.


Can Yücel

Dost Yüzüne Bakmağa Key Safâ-nazar Gerek

Dost yüzüne bakmağa key safâ-nazar gerek
Dost ile bilişmeye can gözü bîdar gerek

İzz ü nazdan geçiben tertipler terk ediben
Varlıklar tüketiben yüz bin ol kadar gerek

Varlıktır hicap katı kim yıka bu hicâbı
Dost yüzünden nikabı götürmeye er gerek

Hicâb oldun sen sana ne bakarsın dört yana
Kaykımaz öne sona şuna kim dîdar gerek

Gel imdi hicâbın yık hırs evinden daşra çık
Hak bağışlaya tevşfıyk kasd ile hüner gerek

Âşıka izzet ü âr vallahi bedî’ haber
Âşık isen cansız gel ne ser ü destar gerek

Sen seni elden bırak dost yüzüne sensiz bak
Mansur’layın Ene’l Hak dahı sebük-bar gerek

Kim dost ile bilişe lâcerem derde düşe
Âşık canı hemîşe ser-mest ü humar gerek

Dost ile bilişen can oldur kendine yakın
Varlık leşkerin kıran dahı çâpük er gerek

Terk eyle kıyl ü kaali dosta vergil mecâli
Yokluktadır visâli kamudan güzer gerek

Akıl erdiği değil bu göz gördüğü değil
Dil söz verdiği değil bî lisan bî ser gerek

İşit işit key işit dost katına sensiz git
Dosta gidene önden kendisiz sefer gerek

Boncuk değil sır sözü gel gidelim ko sözü
Dostu görmez baş gözü ayrıksı basar gerek

Yunus imdi yavıvar bulamasın il ü şar
Kim Hak desin kim bâtıl derviş bürd ü bar gerek


Yunus Emre

Ben Dervişim Diyen Kişi İşbu Yola Ar Gerekmez

Ben dervişim diyen kişi işbu yola ar gerekmez
Derviş olan kişilerin gönlü genğdir dar gerekmez

Derviş gönülsüz gerektir sövene dilsiz gerektir
Dövene elsiz gerektir arada agyar gerekmez

Eğer derviş isen derviş cümle âlem sana biliş
Fuzulluğu hulka değiş arada agyar gerekmez

Derviş olan kişilerin miskinliktir sermâyesi
Miskinlikten özge bize mâl ü mülk ü şar gerekmez

Er elini aldın ise ere gönül verdin ise
İkrâr ile geldin ise pes ere inkâr gerekmez

Yunus sen gördün bir eri arttırma gördüğün biri
Şudur budur deyibeni derviş târ ü mar gerekmez


Yunus Emre

11 Kasım 2018 Pazar

Herşey Sende Gizli

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;
Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,
Sevdiğin kadar sevileceksin.

Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yağmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...


Can Yücel

10 Kasım 2018 Cumartesi

Hayır

Dinlensin diyedir gözlerimiz
Bu önümüzde açılıp giden manzara;
Bu dünya, yoruldu mu kuşlar konsun diyedir,
Ve tanrılar boşluktan bıkınca.

Ellerimize malum olur nedense
Suların rengi balıklarıyla, çiçekleriyle,
Düşünmenin huzuru ayan olur;
Soğuğun sessizliği hakeza.

Yuvarlanan yıldızlar içinde saçlarımız,
Boylarımız büyür usul usul;
Duyulmasın diye gürültüler uykularda
Yağmurlar yağar geceleri.


Can Yücel

9 Kasım 2018 Cuma

Güzele

Dün gece senin küçücük elinle yalnız yattık
Yalnız senin küçücük elinle yalnızlık
Kandilli ilkokulu kadar kalabalık
Zilleri çaldığında düşlerinin
Sınıfların kapıları ardına kadar açık
Gökyüzünün, denizin, toprağın, hayalle, emeğin
Haklı sınıfları

Belki de baskın korkusuyla vefasız, akıntıya atılan
Kitaplar varya onlardan
Öğrenmiş Marx'ı, gümüş balıkları
Ve belki de onun için o kadar,
O kadar aydınlık ortalık...

Sen ki çiçekleri toplamayan güzelim
Çicekleri sulayan çocuk
Ve ben ki buruk ve kavruk
Bir ihtiyar adamım artık
Öyle güzeldim ki senle, çiçeklerden çok
Ve anladım, anladım ki bir daha
DÜŞÜNDE BİLE GÖREMEZ İŞLER
DÜŞLERİN GÖRDÜĞÜ İŞLERİ


Can Yücel

Ey Kopuz ile Çeşte Aslın Nedir Ne İşte

Ey kopuz ile çeşte aslın nedir ne işte
Sana suâl sorarım aydıvır bana üşte

Aydır ki aslım ağaç koyun kirişi birkaç
Gel işretim dinle geç aklı koma beleşte

Aydırlar bana haram ben oğrılık değilem
Çünkü aslım mısmıldır ne var imiş kirişte

Bana kiriş dediler aşka giriş dediler
Benim adım aşk verdi ben durmazam kolmaşta

Şâdılık ile geldim işbu âleme doldum
Mürvetlere düzüldüm kodular işbu düşte

Ağaç deri derildi kiriş ile bir oldu
Aşk denizine daldı behâne yok bu işte

Mevlânâ sohbetinde saz ile işret oldu
Ârif ma’niye daldı çün biledir ferişte

Ferişteyi anmaktan bilesin murat nedir
Gece gündüz biledir senin ile her işte

Ol feriştehler adı Kirâmen Kâtibîn’dir
Yazmaktan usanmazlar ırmazlar yaz u kışta

Birisi sağ omzunda birisi sol omzunda
Birisi hayrın yazar birisi şer cünbişte

Kâğıtları tükenmez ne hod mürekkepleri
Aşınmaz kalemleri kaaimlerdir ol işte

Hem meyhâneye varır hem büthâneye girer
Bunlar saklarlar seni sen gaafilsin bu işte

Yunus imdi Sübhân’ı vesfeylegil gönülde
Ayrı değil âriften bu kopuz ile çeşte


Yunus Emre

Evliyâya Münkirler Hak Yoluna Asıdır

Evliyâya münkirler Hak yoluna âsıdır
Ol yola âsı olan gönüllerin pasıdır

Tarttık bu aşk cefâsın tâ erince ma’şuka
Zirâ ki ol dost benim derdimin devâsıdır

Henüz bu yer olmadan gökler yaratılmadan
Evliyâlar vatanı padişah kal’asıdır

Mevlânâ Hudâvendgâr bize nazar kılalı
Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır

Geyikli’nin ol Hasan söz ayıtmış kendiden
Kudret dilidir söyler kendinin söz nesidir

Miskin ol bre miskin gide senden kibr ü kin
Ruzgâr gelip geçer pes kime ne kalasıdır

Okuyuban yazmadan yanılıban azmadan
Yunus bu aşk sözünü kim bildi bilesidir


Yunus Emre

8 Kasım 2018 Perşembe

Gelincik Şurubu

Şu ölen çocuklar var ya
Sana bana dünyaya...

İlikleriniz donduğunda kışın
Bir kaşık umut gerektiğinde
O şişe gelecek aklınıza
Pencerenin önünde duran
Güneşte
Gelincik...


Can Yücel

Ey Sözlerin Aslın Bilen Gel De Bu Söz Nerden Gelir

Ey sözlerin aslın bilen gel de bu söz nerden gelir
Söz aslını anlamayan sanır bu söz benden gelir

Söz kılar kayguyu şad söz kılar bilişi yad
Eğer horluk eğer izzet her kişiye sözden gelir

Söz karadan aktan değil yazıp okumaktan değil
Bu yürüyen halktan değil hâlık âvâzından gelir

Ne elif okudum ne cim varlığındandır kelecim
Bilmeye yüz bin müneccim tâliim n’ıldızdan gelir

Şu’le bize Ay’dan değil aşk eri bu soydan değil
Rızkımsa bu evden değil deryâ-yı ummandan gelir

Biz bir behâne arada ayrık de elden ne gele
Hak çün emir eyler cana (bu) keleci ondan gelir

Yunus bir derd ile âh et kahr evinde n’eyler rahat
Bu derde derman kefâret bir âh ile süzdan gelir


Yunus Emre

Doldur Bize Kadehi Aşk Şarabından Eyâ Sâki

Doldur bize kadehi aşk şarabından eyâ sâki
Ol denizden içir bize k’andan içer şeyh u fakı

Sohbetimiz ilâhîdir sözümüz kevser suyudur
Şâhımız şahlar şâhıdır çalgımızdır dost firakı

Kim ki bir dem sohbet ola müftî müderris mât ola
Bir ilâhî devlet ola andan içen oldu bâki

Hırka ile taç yol vermez fereciyle âlim olmaz
Din diyânet olmayınca okusan kamu varakı

Okudun yedi mushafı ha tâat gösterir safî
Çünkü amel eylemedin gerekse var yüz yıl oku

Bin kez hacca vardın ise bin kez gazâ kıldın ise
Bir kez gönül kırdın ise gerekse var yollar doku

Gönül mü yeğ Kâ’be mi yeğ ayıt bana aklı eren
Gönül yeğdürür zira kim gönüldedir dost durağı

Gönüllerin komşuların ısmarladı Hak Rasûle
Mi’raç gecesi dost ile bu keleci oldu bâki

Yunus işin budur (hemin) dutgıl gönüller eteğin
Dilersen bâki olasın gönüller oldular bâki


Yunus Emre

7 Kasım 2018 Çarşamba

Farzet Hiç Ayrılmadık

Farzet hiç ayrılmadık

Gözümde tütüyor

Gözümü tütsülüyorsun hala

Hep birlikteyiz sanki

Seninle ben ve DÜNYA


Can Yücel