Şiir, Sadece: Valdivia (1544)

13 Mayıs 2013 Pazartesi

Valdivia (1544)

Ama geri geldi onlar.
(Adı Pedro'ydu.)
Valdivia, çağrılmamış kumandan,
hırsızlar arasında kılıçla paylaşmışlar
toprağımı: 'Buradaki senin,
bu senin, Valdes, Montero,
bu da senin, İnes, ve buraya
belediye binası yapılacak.'
Ölmüş bir eşekmişcesine
böldüler anayurdumu.
'Yeter ki al
bu dilsiz toprağı ayışığı ve ağaçlarıyla,
yut bu ırmağı şafağıyla birlikte, '
büyük sıradağlar kaldırırken
bronz ve karbeyazı ışığı göğe doğru.

Öteden fırladı Arauco. Tuğla duvarlar, kuleler
ve caddeler kurdu gülümseyerek
evin sessiz efendisi.
Islak ellerle
yoğurdu çamuru, taşıdı balçığı oraya
ve And-dağı'nın suyuyla kardı:
ne ki köle olamazdı O.
Cellat Valdivia saldırdı o zaman
ateş ve ölümle.
Böylece başladı kanın dökülmesi,
üçyüzyılın kanı, okyanus kadar kan,
kan-atmosferi kapladı ülkemi
ve sonsuz zamanı hiç bir savaşta görülmemişcesine.
Kudurgan saldırı başladığında
üzünç karası zırhında
yüzdüler derisini reisin, paramparça ettiler
Huelen'in yücesinde, sessizlikte ve
Andların havasında yazılmış antlaşmayı.

Arauco taş ve kandan öğününü
başladı kaynatmaya.
Yedi prens
geldi görüşmeye.
Hapse atıldılar onlar.
Araukanya'nın bütün gözleri önünde
kopardılar reislerin kellelerini.
Birbirlerini kışkırtıyordu cellatlar.
Kan revan içindeki barsaklarını zaptetti
İnez de Suarez, asker kadın,
harpy'nin diziyle
ve yüksek çığlıklı kralsı gırtlaklarla.
Fırlattı onları direklerin üzerine
yıkanırken kendisi soylu kanda
ve örterken bedenini kızıl bir çamurla.
Böylelikle bükeceklerini sandılardı Arauco'yu.
Ne ki ağaçla taş arasındaki buranın gizli birliği,
mızrakla yüz arasındaki,
bildirdi rüzgârla bu cürmü.
Sınırdaki ağaç biliyordu bunu,
balıkçı, kral, yıldız-okuyucusu,
Antartik köylüsü biliyordu bunu,
Bio Bio'nun anacan suları
biliyordu bunu.
Böyle doğdu işte anayurdun kavgası.
Valdivia sapladı damlayan mızrağını
Arauco'nun taşlı
barsaklarına, batırdı elini
nabız damarına, parmakları arasında
sıktı Araukanya'lı yüreği,
çiftçilerin topraksı damarlarını
kanattı,
söndürdü
çobanların sabahışığını,
ormanın ülkesinde
ferman çıkardı şehitliğe,
kundakladı orman efendilerinin evlerini.
Kesti reis ellerini,
kesik burunlu ve kulaklı mahkumları
gönderdi geriye,
kazığa oturttu Toqui'yi, pusu kurarak
öldürdü gerilla kızı,
ve damgaladı kanla ıpıslak olmuş
eldiveniyle anayurdun taşını,
bıraktı ardında yalnızlık ve yarayla dolu,
ölülerle tıklım tıklım.


Pablo Neruda
"Los conquistadores"den "Canto General"

Hiç yorum yok: