Şiir, Sadece: Agnes Nemes Nagy
Agnes Nemes Nagy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Agnes Nemes Nagy etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

13 Aralık 2017 Çarşamba

Kuş

Omuzumda durur bir kuş,
Doğduğumda gelip konmuş.
Öyle büyük, öyle ağır,
Adım atsam dizim acır.

Ey inme, ey sırtımdaki yük!
Boştur kovalasam ne kadar.
Bir çam kök salmış, büyük,
Etimin içinde pençeleri var.

Kulağımda duyarım bütün
Vuran o iğrenç kuş yüreğini.
Uçacak olsa bir gün.
Cansız bırakır beni.


Agnes Nemes Nagy
Çeviren: Yaşar Nabi

19 Mart 2014 Çarşamba

Arasında

Hava açmış elini kolunu
Ve yaslanmakta ona
Hem kuş bilimciler, hem kuşlar
Hem uçucu sözcükler.
Canlı bir buhar yayılıyor
Tutku gibi kaprisli;
Ve yukarda, bulutlarda
Akıyor, beyaz yelkenliler gibi.
Oh, solumak dakikada yirmi kez
Muazzam, kırağılı melekleri!

Aşağıda, yerçekimi, ağırlık
Devsel dağların kımıltısız taşkınlığı.
Donmuş tepelerin yeleleri.
Kayalıkların ağır baskısı,
Muazzam forumu tüm jeolojinin.
Ansızın bir ova (gerginliği azaltmak
yolu bir an kesmek için)
Ve yeniden iskelet, kütleler, biçimler
taşlaşan hareket
gökle yer arasında.

Kayaların yarıkları.
Ve madeni parıltısıyla güneş.
Ve maden, güneşsel parıltısıyla.
Geziniyor vahşi hayvan kızgın kütlelerde
Ve dumanlı izi tırnaklarının
Kalıyor yersel kemiklerin granitinde.
Ardından, uçurumda gece;
Her şey donduğunda, soğuduğunda,
Çatırdadığında toprağın çekirdeği
Eklemleri ve kıkırdakları kıtırdadığında
Patladığında dökme demirden levhalar
Ve büyük bir gerginlikte
Kemiren bir çılgınlıkta
Vuruşları sessiz yıldırımın
dilsiz, kara-beyaz hıçkırıklar
yerle gök arasında

Yarıklar, yara izleri
Kuraklık ve inatçı serap.
Ve yeniden doğuş, anlık bir acıyla.
Kaya kaslarının titreyişleri
Yerden göğe kadar düşey hatlar ...
Ve arasında iklim kuşakları
Ve arasında taş ve tank izleri
Ufukta kararan kamış:
Ve iki satır, iki kitabede;
Ve yıldızlar, satır üstü işaretleri gibi...
Gökyüzüyle
Gökyüzü arasında


Agnes Nemes Nagy
Çeviren: A. Behramoğlu

18 Mart 2014 Salı

Dönerken

Masa gene dünkü gibi bomboş.
Ayakları. İplik. Lamba kımıldıyor.
Bir kadeh başköşede. Görüyorum onu.
Ve mavi zehir bir zamanlar içtiğim.
Pencereden bakıyordum.
Sis kımıldıyordu önümde.
Bir dal yığını boğuyordu
İçinde gecenin yüzdüğü çayırın suyunu.
Pencereden bakıyordum.
Gözlerim, kollarım vardı, sevincim de.

Şimdi çizmelere sürünüyorum.
Dizini aştığım yok bir şeyin.
Dün güllerin kırbacına meydan okurdu vücudum

Bunca kuşun üşüştüğü göklerde

Bir saz yangını gibi
Rüzgardan ürkmüş çatırtılı bir düğüm,
Kanın coşkunluğundan çığlık çığlığa.
Bin bir tüye bürünmüş çıplak yüreği
Kaybolmuş uçuşlarıyla bunca kuş
Dün ateşti dün göktü.

Gidiyorum. Neden parmaklarımla
Dokunamıyorum yerlere dalga dalga?
Soğuk rüzgarda bir ruh gibi
Kayıp gidiyorum kendimden geçmiş.


Agnes Nemes Nagy
Çeviren: Yaşar Nabi

17 Mart 2014 Pazartesi

Buz

Kışın, tıpkı göldeki sazlar gibi
Dünya usulca donar içimde
Ve bir parça gökyüzü, bir imge, bir dal
Sıkışır sazların arasında, donup kalır.
İnansaydım eğer sana, açardım
Sessizce sıcak avuçlarını yine,
Yukarda, gölün ve bütün kışın üzerinde
Küçük güneşlere dönüşecek avuçlarını.
O zaman buz ve köpük oynardı yerinden
Tıpkı sudan fırlayıveren balıklar gibi
Hep birden pırıl pırıl olurdu nesneler.


Agnes Nemes Nagy
Çeviren: Özdemir İnce