Şiir, Sadece: Artur Lundkvist
Artur Lundkvist etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Artur Lundkvist etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Kasım 2017 Çarşamba

Zorlamayın Beni

Zorlamayın beni yadsımaya
Düşlerde görünen gerçeği
Gerçekte görünen düşü.
Zorlamayın beni
Kurt köpeklerinin tüylerini okşamaya,
Gazetelerle volkanları söndürmeye,
Dikenli kundura giymeye;
Çıplak ayaklarla salt ufka varmak mümkündür
Bir çocuk gibi kucağında fidan taşıyan.
Benim işim değil betimlemek aç gözleri,
Olayların dizisinde kanlı sözcükleri silmek;
Ben tutuşmuş çıraları loş ve perişan odalara atacağım,
Ezeceğim yaklaşan tüm bitleri,
Kıracağım atomatları zencilerin kara pamuklarıyla.
Bana göre değil urağanları dinlemek suların dibinde
Ahtapotları sümbüllerle beslemek.
Atlamasına atlarım, mahkum bir kuleden ölüme,
Orman yangınına, bir mezar taşı kurtarmak için;
İçmesine içerim güzelliği, sıçanlı nehirlerden,
Kırlangıçtı bir akşam göğünün temel taşını atmak için.
Ama gene de zorlamayın beni, gözlerimle gördüğümü
yadsımaya,
Bir bambu gibi diklemesine büyüyen tüzeyi,
Çam kozalaklarında sıcak sıcak kızaran
Ve bir şiiri kar kokan.


Artur Lundkvist
Çeviren: Lütfü Özkök

6 Eylül 2017 Çarşamba

Özleyiş

İlona,
Düşlerinde bir başkası olursun
Benden uzak, kendinden uzak.
Bir yaralı kanat mıdır kumlarda sürüklediğin
Yoksa dalgalar mı arkandan gizlice vuran?
Yolunu mu şaşırdın kardan bir dünyada
Çelikten çanı vururken sessizliğin
Bir başka balığın yuttuğu balık mısın
Karnına yavaş yavaş kayıp
Öldüresiye tıkayan
Yoksa rüzgarın o korkunç diline karşın
Taş üstünde biten çiçek misin
Yoksa kendi içine kapanan
Ve uyanışı olmayan bir düşte
Salt düşen, durmaksızın düşen
Herhangi bir özdek misin?
Kime gülüyorsun böyle
Çocuksu yüzünle çıkınca ortaya,
Kiminle savaştasın
Olgun yüzün altında?
Boynunda açan ne, bir gelincik mi,
Karışırken organlarımız birbirine
Aşkın yılan düğümüyle?


II.

Yokluğunu duyuyorum İlona, kanıyor içim,
Ey ağaç dokuları gibi sımsıkı kapalı ağız!
Ey güvercinler geçtikten sonra kalan yeldeki alev,
Ekin tarlaları gerisinde yaz sisleri gibi yiten göğüs,
Kendi yelkenlerinde boğulan gemi,
Bir dövme gibi taş üzerine kazılan anı
Sabah çiğiyle ıslanan çiçekten kirpikler,
Bir çağlayan gibi ağır ateşten şehvet,
Dil altında yas, salyada ekim,
Hiçbir zaman kuramayacağım ev, düşten dumandan bir ev,
Tüm bir kuşağın yitirildiği kandan liman,
Bilinmez kentler üzerine yayılan bakır dumanlarında
Yeni doğan ay ve kayaların profili ey İlona,
Bir yusufçuk gözünde mahvolan ey mümkün hayat.


Artur Lundkvist
Çeviren: Lütfü Özkök