Şiir, Sadece: Dönüş
Dönüş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dönüş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Mayıs 2017 Pazartesi

Dönüş

Bir yolcuyum, zavallı bir yolcu,
Eşiğime silkiyorum tozunu kunduralarımın.
Buruşmuş bir gazetede bir elmas taşıyorum.
Her şey hüzünlü ve gökte bir umut penceresi açmak istiyorum.

Yabanıl yığınlara açılacak bir pencere
Ve gözü hep üstümüze dikilecek,
Avuntunun ozonunu boşaltacak
Gurur kırıklığının ovalarında düzensiz ormanları koruyanlara,
kentlerin zavallı duvarcılarına,
parçalanmış, derileri yüzülmüş madencilere,
kentlerin karanlığında bunalmış oğullarımıza.

Dur yolcu, okşa çamların iğne yapraklarını,
bataklıktan çıkan bir at kuyruğu gibi
yel dağıtıyor yabanıl hindiba çiçeklerini.
Bakışın bulanık ve elin titrek.
Sen gezinirken büyüdü söğütler.

Yosunlu yamaçlarda kokusu köklerin
dönüyorsun bir dağ alabalığı gibi.
Korkma turna balığından, kaynaşan sulardan,
çok renkli sineklerin ölümcül gözlerinden.
Çalılığın sessizliği gizliyor ezincini.

Bakışın bir lamba gibi parlamalı.
Ellerin yaklaşmalı kemikli ellere.
Ateşin közlerinde bulmalısın sevinci.
Dağlar yedi kez selamlamalı seni.
O zaman canlı ufaklar açılır önünde.


Andrei Plavka
Çeviren: Muzaffer Uyguner

20 Nisan 2017 Perşembe

Dönüş

Havaya buza yazıyorum
Adını ey Berlin
Canımın içi
Alnına güzelliğin
Çiziyorum yeni dünyayı
Betimleyemeyecekti hiçbir kartpostal bunu
Sevdiğim denli yazıyorum
- Gece tanığı aşkımızın

Yeni açmış bir çiçek sabahın
Kumral saçların
Güzelliğin alnına yıkılmış
Yarim

Yedim ekmeğinden
Sağıyorum istediğimi senden
Irmaklar adına türkü söyledim

Mum ışıklarına
Çeliğe
işçilere
Türkü söyledim

Havaya buza yazıyorum
Adını ey Berlin
Yarim
Bir de bitimsiz ufkun yıldızları üstüne


Abdülvahap El-Beyati
Çeviren: Nuri Pakdil

28 Mart 2017 Salı

Dönüş

Görüyor musun, dönüyorlar; ah bak şu sakınsan
Devinimlere, ve ağır ayaklara,
Güçlükle atılan şu adımlara, ve o sonu belirsiz
Sendeleyişe!

Görüyor musun dönüyorlar birer birer,
Korku içinde, sanki yarı uyanmış uykudan;
Sanki kar duraksamalıymış gibi
Ve rüzgarda mırıldanmalı
     yarı dönmeliymiş gibi geriye;
"Korkuyla Kanatlı" olanlardı bunlar
Dokunulmaz!
Kanatlı ayakkabının tanrıları!
Yanlarında gümüş tazıları
     kokluyorlardı havadaki izi!
Heey! Heey!
Fırlayıp yağmalayanlardı bunlar;
Bunlar keskin burunlular
Kanın ruhu bunlar.

Dizginlere davranmamakta gevşek,
     yüzleri solgun sürücüler!


Ezra Pound
Çeviren: Ülker İnce

15 Aralık 2014 Pazartesi

Dönüş

Bak, dönüyorlar işte; hey bak şu denenen
kıpırdanışlara, ve ağır ayaklara,
Şu güçlükle atılan adımlara ve kuşkulu
Kararsızlığa!

Bak, dönüyorlar işte, birer birer
Korkuyla, yarı uyanıkçasına;
Sanki kar şöyle bir duraklayıp
Rüzgârda mırıldanmalıymış ve yarı dönük geriye;
"Korkuyla Kanatlılar"dı işte bunlar,
Dokunulmaz olanlar.

Kanatlı ayakkabının tanrıları!
Yanlarında gümüş tazıları, izlerini koklayarak havanın!
Hey! Hey!
Tez ayaklılardı bunlar yağmaya gelen;
Keskin burunlular
Kanın ruhu olanlar.

Dizginler gergin, solgun yüzlü sürücüler.


Ezra Pound

5 Nisan 2011 Salı

Dönüş

"Gene geldiler", diye bağırdı arabacı Lefkipos
korku içinde; kalkanını
kuru kuyuya atmıştı az önce.
"Bak!" dedi bahçıvana
"Geri dönüyor Kserkes'in askerleri
kuyunun başında kılıçtan geçirecekler beni.
Yalvarırım, ne olur koca yoldaşım
sert şarapla yıkayıp
o ulu kozalak ağacının altına
ek beni; Attik'in gökyüzünü görebileyim
bulutlar eridikçe.

Ah! yurdumun tanrıları, neden us bağışlamadınız da
savaşın bitimine inandım
ve demokrasimizin barbarları yendiğine."


Stelios Yeranis
Türkçesi: H. Millas - Ö. İnce