Şiir, Sadece: Dünyanın Adı Juan
Dünyanın Adı Juan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dünyanın Adı Juan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

26 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünyanın Adı Juan I

Christobal Miranda
(Güherçile İşçisi, Tocopilla) 



Seni, Christobal, tanıdım körfezin
geniş salapuryalarında, güherçile
akarken denize doğru, bir kasım gününün
ateşli giyitinde.
Ansıyorum o kendinden geçmiş tutumu,
metalik yükseklikleri, o sakin suyu.
Ve yalnızca mavnadaki adam, sırılsıklam
terden, devinime geçirebilir kar'ı.
Nitratların kar'ını, dökülmüş
acının omuzları üstünden, aşağı çakılan
gemilerin kör midelerinde.
Orada işte güherçile kürekçileri, kahramanları asidin
şafağın yiyip tükettiği, boyun eğmiş
ölümün buyruğuna, korkusuzca
karşılarlar güherçilenin koca akıntısını.
Christobal, bu anı senin hakkında.
Arkadaşların kürek başında
ki sızar göğüslerine asit
ve kaatil pis koku
şişer de durur yürekleri yatay kartallar gibi,
ölünceye kadar,
ta ki sallanıncaya kadar yollarda
bozkırın viran mezarhaçlarına doğru.
Peki, daha fazla söylemeyelim, Christobal, şimdi
sadece bu kağıt var anımsatan seni, onların hepsini,
körfezdeki salapurya hamallarını, kayıkların
esmer adamlarını, gözlerim
sizlerle gündelik işlerinizde,
ve ruhum yukarı kaldıran bir kürek gibi,
kan ve kar doldurup boşaltır yan yana
çölün insan yaratıklarını.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

25 Temmuz 2014 Cuma

Dünyanın Adı Juan II

Jesus Gutierrez
(Köylü) 



Babam Genovevo Gutierrez
Monterey'de öldü, Zapata'nın
peşinden gitmişti. Geceleri kısraklar
yakınında evlerin, dumanı
hükümet birliklerinin, rüzgarda kurşunlar,
mısır tarlalarından fırtınalar.
Bir yandan öbür yana ilerlettim tüfeği,
ta Sonora'nın tarlalarına,
ara sıra uyuyorduk, ölçtük
ırmakları ve ormanları atlarla,
ölülerin arasından, savunmak için
yoksulun toprağını, fasulyeleri,
mısır unu ekmeğini, gitarı, sınıra dek
ulaştık, sadece tozduk biz;
efendilerimiz erkenden karıştırdılar bizi
ta ki tüfeklerimiz
her bir taşı vurana dek.
İşte evim, küçük bir parça
toprağım, General Cardenas'ın
imzaladığı sertifikam,
hindiler,
küçük kazlar göl kıyısında,
şimdi artık savaşılmıyor,
ne ki Monterey'de kaldı bunlar,
ve işte duvarda, yakınında
kapının asılı fişeklik,
hazır tüfek, at hazır,
savunmak için toprağı ve ekmeğimizi,
belki yarın dörtnala sürerim atı
General'im gerekli görürse eğer.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

24 Temmuz 2014 Perşembe

Dünyanın Adı Juan III

Luis Cortes 
(Tocopilla'li) 


Yoldaşım, benim adım Luis Cortes.
İşgaller başladığında yakaladılar beni
Tocopilla kentinde. Pisagua'ya sürdüler beni.
Biliyorsunuz, yoldaş, ne demek olduğunu bunun.
Bir çoğu hastalandı, diğerleri
yitirdi aklını. Burası
Gonzales Videla'nın toplama kamplarının
en kötüsüydü. Bir sabah Angel Vea'nın
öldüğünü gördüm yürek çarpıntısından.
Cömert hayatının ardından, tel örgülerle çevrilmiş
bu öldürücü kumun üzerinde,
O'nun can verdiğini görmek, korkunç bir şeydi.
Ben de kalbimden hasta olduğumu hissedince,
Garitaya'ya gönderdiler beni. Burayı bilmiyorsunuz, yoldaş.
Burası Bolivya sınırında, tepelerde bir yerdir.
Avuntusuz bir yer beşbin metre yükseklikte.
Tuzlu su verilir burada içmek için, daha da tuzludur
denizsuyundan ve doludur yaprak bitleriyle
ve kaynaşan kırmızı larvalarla.
Çok soğuk burası ve yalnızlığı örten gökyüzü
sanki üzerimize düşecekmiş gibi,
daha çok dayanamayacak yürüğimin üzerine sanki.
Gardiyan askerler bile acıdılar halimize,
ve ölmemizi buyuran emri dinlemediler,
bir sedyeye bile kıymayarak,
bağladılar beni bir katıra, ve böylece indik dağdan aşağıya:
yirmialtı saat tırmandı katır, ve bedenim
daha fazla dayanamıyordu, yoldaşım,
o yolsuz sıradağlarda, ve kalbim sanki benimle değildi,
işte nihayet buradayım,
bak şu yaralarıma, bilmiyorum ki kaç zaman daha yaşarım,
ama bunlar sizi üzüyor, bir şey daha söyleyeceğim
ama bildir, yoldaşım, o lanetlinin yaptığını halka,
O'nu acılarımız karşısında sırtlanca patlattığı
kahkahalarını doruğa çıkaran bize karşı yaptığı zulümleri,
Siz, yoldaşım, anlatın bunu, anlatın,
ne benim ölümüm ne de çektiklerimiz önemli,
bu uzun mücadelede,
ne ki bu ıstırapları bilmesi gerek halkın,
bunların bilinmesi gerek, yoldaş, unutma.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

23 Temmuz 2014 Çarşamba

Dünyanın Adı Juan IV

Olegario Sepulveda
(Kunduracı, Talcahuano) 



Olegario Sepulveda'dır adım.
Kunduracıyım ben ve topalım
o büyük depremden bu yana.
Küçük daireli blokların üstünde kocaman bir kaya
ve dünya üstünde benim bacağımın.
İki gün bağırdım orada,
ama ağzım toprakla doluyordu
ve daha cılız bir sesle bağırmaya başladım
ölmek için uykuya dalana dek.
Deprem korkunç bir sessizlikti herkes için,
tepelerdeki dehşet,
gündelikçi kadınlar ağladılar,
tozdan bir dağ
gömdü bütün sözcükleri.
İşte görüyorsunuz beni bu şişkin ayakla,
dönmüş denize, biricik ak pak olana,
dalgaların mavisi ulaşmamalıydı
benim kapıma.
Talcahuana, basamakların kirli senin,
yoksul sokakların dar senin,
çürük tepelerindeki suların,
yarılmış kerestelerin, Şili'lilerin
öldükleri ve öldürdükleri kovukların kara.
(Ey kınsız kılıcın acıları,
sefaletin, dünyanın cüzzamlılığı,
ölülerin varoşu, suçlayıcı
ve zehirli kangren.
Denediniz mi geceleri gitmeyi limana
kasvetli Pasifik Okyanusu'ndan?
Dokundunuz mu çıbanların arasından
çocuğun eline, güle
tuz ve sidik kokan?
Kaldırdınız mı yukarı bakışlarınızı
burkulmuş merdivenlere?
Gördünüz mü pislik içindeki dilenci kadının
bir ip gibi titreyişini,
çömelişini dizlerinin üzerine
ve yukarı baktığını artık ne gözyaşının
ne de nefretin bulunduğu derinden?)
Talcahuano'da kunduracıyım ben.
Sepulveda, o büyük su bendinin üzerinde.
Ne zaman isterseniz geliniz, senyor,
yoksullar hiç kapatmazlar kapılarını.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

22 Temmuz 2014 Salı

Dünyanın Adı Juan V

Arturo Carrion
(Denizci, İquiqe kenti) 



Haziran 1948. Sevgili Rosaura, ben burada,
İquiqe'de hapisteyim; bir gömlek
ve biraz tütün gönder. Bilmiyorum
bu tantana daha ne kadar sürer.
Glenfoster gemisine bindiğimde
seni düşündüm, canları nasıl çekiyorsa
insanların üzerine öylece ateş ettikleri
Cadiz kentinden yazdım sana, o zamandan beri
Atina'da durum daha da kötüleşti;
o sabah kurşuna dizdiler hapiste ikiyüzyetmişüç delikanlıyı:
duvarların dışına taştı kan,
gördük Yunan subaylarının
Kuzey Amerika'lı şefleriyle dışarı çıktıklarını,
sırıtıyorlardı:
onların hoşlarına gidiyordu halkın kanı,
Ne ki kentin üzerindeki kara bir duman gibi
kapladı ağlayış ve acı, saklanmıştı üzünç,
sana bir kartpostal mahfazası aldığım Chiloe'de
bir hemşehriye rastladım,
küçük bir aşevi işletiyordu, ve zamanlar kötü
dedi bana, nefret büyüyor:
sonra Macaristan'da durum daha iyi olmuş,
köylüler toprak sahibi olmuş orada,
kitap dağıtılıyormuş orada, senin mektubun
elime New York'da ulaştı, ne ki herkesin düşündüğü
tek şey, kuyusunu kazmak yoksul insanın,
anlayacağın, yaşlı bir denizci gibi alınmak sarakaya
ve ben sendikaya üye olduğumdan ötürü
dalga geçemediler benimle güvertede,
aptalca sorular sorup tutuklamadan önce beni,
polis her yerde,
ve sonsuz gözyaşları ta bozkıra dek:
bu durum daha ne kadar sürecek diye
soruyor herkes, bugün patlıyor
dayak ve kötek yoksulun başında,
söylüyorlar ki ikibin kişiler Pisagua'da,
bu nasıl dünya diye soruyorum kendi kendime,
ama böyle bir soru sormaya hakkın yok
böyle diyor işte polis;
tütünü unutma,
hapiste değilse eğer Rojas'la konuş, ağlama,
o kadar çok gözyaşı var ki dünyada,
gözyaşından daha başka şeyler gerek bize,
ve şimdilik görüşmek üzere diyorum, öpüyorum
ve kucaklıyorum seni, ben Arturo Carrion,
İquiqe cezaevindeki, seni seven
kocan senin.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

21 Temmuz 2014 Pazartesi

Dünyanın Adı Juan VI

Abraham Jesus Brito
(Halkçı Şair) 



Adı Jesus Brito'dur, Jesus yabanıl asma ya da halk,
ve gözleri aracılığıyla dönüştürdü kendini suya,
elleri aracılığıyla köklere,
tekrar tekrar ekinceye kadar O'nu orada
daha önce yaşadığı yerde, rezil taşlar arasında
tekrar filizlenmeden önce.

Ve dağlılar ve denizciler arasında güçlü
bir kuştur O, yurtsever bir semercidir O
yabanıl memleketinin narin ağaçkabuğundan yapılı:
ne denli soğuksa, o denli serin buldu O:
ne denli katıysa toprak, o denli çok yıldızın çeldi aklını:
ne denli açlık varsa, o denli çok türkü söyledi O.

Ve demiryollarının bütün dünyası açıldı
anahtarlarıyla ve asmadan liriyle O'nun,
ve dolandı durdu memleketin köpüğü boyunca,
asılı yıldızlarla süslenmiş küçük paketlerle,
O, bakırın ağacı, suladı O
her bir küçük yoncayı,
dehşete düşüren isteksizliği, yangını
ve koruyucu ırmakların kollarını.

Irza geçmelerin gecesinde tükenen O'nun sesi
ışık çığlıklardaydı,
geceleri şapkasında yığdığı
vahşice çağıldayan çanlar getirdi beraberinde,
ve yüklü bavulunda topladı
halkın kahredici gözyaşlarını.
Kumlu ara yollara saptı
güherçilenin güçten düşüren genişlikleri arasından,
sahilin sarp dağı üzerinden,
çaktı şarkının her bir çivisini
ve taş taş üstüne yükseltti dizeyi:
sonra bıraktı ellerinin izini,
damlayan yazımbilimini.

Brito, başkentin duvarları arasında,
kahvehanelerin gürültüleri ortasında,
dolandın durdun derin köklerinle
bir hacı-ağacı gibi ardında toprağın,
ta ki oluncaya dek kökler,
taş, toprak parçası ve kara madencilik.

Brito, senin haşmetine vuruldu
vurulur gibi heybetli deriden yapılma bir davula,
ve altında mavi gökyüzünün muhteşem bir ülkeydi
senin ormandan ve halktan oluşmuş hakimiyetin.

Göçebe ağaç, şakıyor şimdi senin
köklerinin altında toprağın, ve sessizlikte.
Biraz daha derinde de sen dinleniyorsun.
İşte şimdi toprağın ve yeterli zamanın var artık.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

19 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünyanın Adı Juan VII

Antonino Bernales
(Balıkçı, Kolombiya) 



Kırmızı kuşun ötmesi ve eskilerin
sesi, kara rüzgarların vınlayışı, enginlerin
dalgalanan suyu boyaması,
akması gibi ayın Magdalena ırmağı üzerinde
yavaşca yeşil yaprakların gezegeni üzerinde.
Her şey ırmaktır, bütün hayat ırmaktır,
ve Antonino Bernales ırmaktır.
Balıkçıdır, marangozdur, kürekçidir, ağı onaracak
iğnedir, çividir keresteye,
çekiç ve türkü, her şey Antonino'ydu,
ağır ay gibi götürürken beraberinde
ırmağın hayatından bir defineyi Magdalena ırmağı.
Bogota'nın tepelerinde, alazlar, ateşsiz,
kan, bildiriliyor, belli değil daha,
Gaitan'ın öldüğü. Yapraklar arasında
azıyor Laureano'nun kahkahaları bir çakal gibi
alazlanan ateş, halkın arasında
bir titreyiş kayıyor humma sayıklaması gibi
üzerinden Magdalena'nın.
Antonino suçlu olandı.
Kımıldamadı küçük kulübesinde.
Uyuyarak geçirdi bu günleri.
Ne ki verdi avukatlar hükmünü.
Enrique Santos kan istiyordu çünkü.
Hepsi çullandılar üstüne diplomat giysileriyle.
Düştü Antonino Bernales,
intikam ateşiyle öldürüldü,
düştü akıntıya açılmış kollarıyla,
evine döndü ırmağına, ana suyuna.
Magdelena alıp götürüyor bedenini denize
ve denizden başka ırmaklara, başka sulara,
başka denizlere ve küçük ırmaklara,
dünyayı dolanarak böylece.
Ve yeniden
giriyor Magdalena'ya, sevdiği kıyılara
açıyor kırmızı sulardan yapılı kollarını,
kayıyor gölgeler arasından, yoğun ışıkta,
ve izliyor yeniden sudan yolunu.
Antonino Bernales, kimse
izleyemez seni ırmak yatağında, ne ki düşünüyorum seni
ve duyuyorum adının bilimi sürüklediğini, böyle bir ad
ölmez hiç ve kucaklar dünyayı,
bir benzeri daha yok adlar içinde: halk.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

Dünyanın Adı Juan X

Eufrosino Ramirez
(Casa Verde, Chuquicamata) 



Tutmak zorundaydık kızgın bakır levhaları
ellerimizle ve kaldırmalıydık onları
taşınacak yere. Neredeyse ateş saçıyordu levhalar,
bütün bir dünya gibi ağırdı, yorgun argın sürükledik
mağmadan levhaları, ara sıra
düştü içlerinden biri ve parçaladı birinin ayağını,
birinin elini ve bıraktı geriye yalnızca bu kanlı parçayı.
Gringolar geldi ve dedi ki: 'Götürün onları buradan
hemen ve evine gitmelerini sağlayın'
Büyük bir zahmetle tamamladık işi
gitmek için evimize bir an önce.
Ama yeniden geldi gringolar:
"Şimdi daha az çalışıyorsunuz, anlayacağınız daha az ücret alacaksınız."
O zaman Casa Verde'de grev başladı, on haftalık
iş bırakma eylemi, ve tekrar iş başı yaptığımızda
nerede senin çalışma gereçlerin diye sorup
attılar beni sokağa. Bakın bu ellere,
bakırdan oluşmuş şu saf yumruya,
kulak verin yüreğime, sanki
çatlayacak değil mi? Bakır eziyor yüreğimi,
bir yerden başka bir yere gidecek halde değilim,
açlık, hiç bir zaman bulamayacağım halde iş arıyorum:
görünüşe göre belim bükülmüş halde gidiyorum,
sürükleyerek beni öldüren görünmez bakır levhaları.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

18 Temmuz 2014 Cuma

Dünyanın Adı Juan XI

Juan Figueroa
(İyot Madeni 'Maria Elena'dan, Antofagasta) 



Siz Neruda mısınız? Buyrun içeri, yoldaşım.
Evet, benden başka kimse kalmadı hayatta
bu iyot madeninde. Ben dayanıyorum daha.
Bozkır toprağı beklediğinden beni, daha fazla
yaşamayacağımı çok iyi biliyorum. Çünkü
her gün dört saat bu iyot madenindeyim.
Akıyor iyot bazı borulardan, ve fırlıyor dışarı
mavi renkli bir lastik gibi. Taşıyoruz onu içeri
kova kova, kundaklıyoruz onu
küçük bir bebekmişcesine. Bu arada
kemiriyor asit bizi, delik deşik ediyor,
gözlerimizden ve ağzımızdan geçiyor,
derimizden, tırnaklarımızdan.
Bu iyot madenini insan şarkı söyleyerek
terk etmez, yoldaş.
Ve papuçsuz çocuklarımız için
biraz daha fazla ücret istediğimizde,
"Moskova'dan yönetiyorlar sizleri" diyorlar bize, yoldaşım,
ve sıkıyönetim ilan ediyorlar ve kafese tıkıyorlar bizi,
sanki bizler vahşi hayvanlarız. Ve eziyet ediyorlar bize,
işte böyledir onlar, yoldaşım, bu orospu çocukları!
Bakın bana, ben en sonuncusuyum:
hani Sanchez, hani Rodriguez?
Polvillo kentinde çürüyüp gittiler tozun altında.
En sonunda ölüm verdi onlara her zaman istediklerini:
yüzleri şimdi maskelidir iyotun zararlarına karşı.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

17 Temmuz 2014 Perşembe

Dünyanın Adı Juan XII

Huerta Usta
('La Despreciada' Madeni'nden, Antofagasta kenti) 



Kuzey'e giderseniz eğer, bayım,
'La Despreciada' madenine uğrayın
ve Huerta Usta'yı sorun.
Çok uzaktan görünmez hiçbir şey
kül renkli kum tarlalarından başka.
Sonra gözleriniz takılır binalara,
halata, taş yığınlarına.
Bitkinlik ve acılar
görünmez orada, toprak altında
daha bir semirirler çünkü kırarken insan varlıklarını,
ya da dinlenirler orada, yayılarak,
dönüşürken sessizliğe.
Maden filizini kazırdı Huerta Usta.
Bir doksanbeş boyundaydı.
Maden damarı saklar kendini derine
maden filizini meyilli duvarlardan bulup çıkarana
picano da derler,
beşyüz metre derinde,
kalçaya kadar su içindeyken,
vurur da vurur kazmayı picanolar.
Cehennemini her bir kırksekiz saatte
terkedebilir ancak,
kayadaki, karanlıktaki
ve çamurdaki bor madeni iliği açtığında
aktığında damardan hızla.
Huerta Usta, en büyük picano,
sanılırdı ki doldururdu maden ocağını
omuzlarıyla. Şarkı söyleyerek
inerdi madene bir kaptan gibi.
Dehşetle çıkardı madenden, sapsarı,
ezik büzük, kupkuru, ve gözleri
bakardı ölü bir adamın gözleri gibi.
Sonra sürüklerdi kendi kendini bir uçtan bir uca.
Aşağıda maden ocağında daha fazla tırmanamıyordu.
Antimon yiyip tüketmişti barsaklarını.
O denli zayıflamıştı ki, korkadınız.
Yürüyemiyordu artık.
Bacaklarına batırmışlardı sanki
sipsivri iğneleri, ve çok uzun boylu
olduğundan, açlıktan arta kalmış
bir hayalete benziyordu,
dilenmeden dilenci olmuş gibiydi, anlayacağınız.
Daha otuzunu bile tamamlamamıştı.
Sorun nerede gömüldüğünü.
Kimseler söyleyemez size,
çünkü kum ve rüzgar deviriyor mezar taşlarını
ve sürüklüyor sonra da öteye.
Orada, 'La Despreciada'da
köle gibi çalışmıştı Huerta Usta.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

16 Temmuz 2014 Çarşamba

Dünyanın Adı Juan XIII

Amador Cea
(Coronel'den, Şili, 1949)



Tam da babamı tutuklamışlardı ki
oylarımızla seçtiğimiz başkan geçti buradan
ve hepimizin özgür olduğunu söyleyince
yaşlı babamın serbest bırakılmasını istedim.
Alıp götürdüler beni, bütün bir gün patakladılar sonra.
O kışlada kimseyi tanımıyordum. Hatta bilmiyorum
yüzlerini anımsayıp anımsayamadığımı. Polisti bunlar.
Baygın düştüğümde kova kova su döktüler üstüme
ve tekrar başladılar dövmeye acımasızca.
Akşam evlerine gitmeden önce sürüklediler beni
bir banyoya
ve tıktılar kafamı
dışkı dolu bir kovaya. Neredeyse boğulacaktım.
'Haydi git de sana özgürlüğü bir armağan gibi
sunacak Başkan'dan özgürlük iste' dediler.
Unufak olduğunu hissediyorum her yanımın, işte bak
kırdılar kaburga kemiğimi.
Ama içim olduğu gibi, yoldaş.
Öldürmeden ezemezler bizi.


Pablo Neruda
La tierra se llama Juan
Canto General

4 Temmuz 2014 Cuma

Dünyanın Adı Juan

Kurtarıcılardan sonra geldi Juan
çalışarak, balık tutarak ve savaşarak
marangozhanesinde ya da rutubetli madeninde.
Sürdü toprağı elleri ve ölçtü yolları.
Kemikleri dağılmış dört bir yana.
Ama yaşıyor O. Geri döndü topraktan. Doğdu O.
Ölümsüz bir bitki gibi büyüdü yeniden.
Bütün bu kirli gece boğmak istedi O'nu
ve bugün şafakta güçlendiriyor O yılmaz dudaklarını.
Bağladılar O'nu, ve şimdi kararlı bir askerdir O.
Yaraladılar O'nu, ve daha diri elmaların sağlığı var O'nda.
Kestiler ellerini, ve bugün yeniden sallıyor yumruğunu O.
Gömdüler O'nu, ve şimdi bizimle yürüyor şarkı söyleyerek.
Juan, senindir kapı ve yol.
Dünya senindir halkım, ve doğdu gerçek
seninle, senin kanından.
Seni yok edemezler. Senin köklerin,
sen insanlığın ağacı,
sen ölümsüz ağaç,
çelikle savunuluyor bugün,
senin kendi büyüklüğünle savunuluyor bugün
senin Sovyet anayurdunda, zırhla örtünmüş
ölümle birlik kuran kurdun ısırıklarına karşın.

Halk, senin acılarından doğdu düzen.

Düzenden doğdu senin utku dolu bayrağın.

Dalgalandır onu düşen bütün ellerle,
birleşen tüm ellerle savun onu,
ve yenilmez yüzlerin birliği yürüsün
son kavgaya dek, yıldıza dönmüş olana, bırak.


Pablo Neruda
La tierra llama Juan
Canto General