Şiir, Sadece: Omurga Flütü Şiiri
Omurga Flütü Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Omurga Flütü Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

10 Kasım 2019 Pazar

Omurga Flütü III

Unutacağım ne varsa; yılı, tarihi, günleri
kapa beni yapyalnız, bir yaprak kağıtla odama,
insanüstü bir büyü koşup gidecek ileri
sözcük sözcük çalkalanmış acıların akımıyla!

Bugün, size gelince
korkuya kapıldım birden-
değildi beklendiği gibi her şey.
Bir şey vardı ipek bükümünde giysinin
ve güzel kokusu tütsünün havada.
Sevinçli misin?
Ve soğuk yanıtın:
"hem de nasıl".
Kuşkumu çoğaltıyorum, ateşimi tutuşan dörtnala
usun engelleri parça parça oluncaya.

Duysana
ne yapsan teni
kendinden ayıramazsın.
Bu korkunç sözcüğün lavı fışkırsın!
Bütün kasların
borazana dönüyor
oparlör gibi:
her şey bitti, her şey bitti, her şey bitti!
yanıt ver şimdi,
bin çeşidiyle yalanın
yoruldum artık
(Nasıl geriye dönebilirim bu durumda?)
Yeni açılan iki mezar gibi
gömülü yüzüne gözler.

Mezarlar genişliyor
Dibi yok derinliğin.
İnanıyorum
düştüğüme günlerin tribününden.
Bir ip gibi gerdim ruhumu uçuruma,
ve dengeliyor onu, oynuyorum sözcüklere.

Biliyorum,
yıpranıp aşındığını aşk yüzünden
yorgun düşmüş beni taşıya taşıya.
Dön gel benim ruhum, yorulmuş gibisin.
Eğlenceden uzak değil beden, yürek bilsin.

Biliyorum, .
parayla bulunur bir kadın çoğu zaman.
Zararı yok, benim’çün daha iyi
Paris giysileri yerine
seni giyinmem sigaramın dumanlarıyla.

Sevgimi
bir havarisi gibi geçmiş zamanın,
yayacağım ülkeye binbir yolla.

Bir taç taşıyorsun, dövdüğü yüzyılların
sözcüklerimin parladığı
bir kasınç gökkuşağı gibi.

Pyrrhus gibi, fillerin yardımıyla tonlarca
başardı yengiyi
çiğnedim beynini deha adımıyla.
Boşuna.
Şensin direngen olan daha.

Şimdi
sevinebilirsin,
şurada lit de parade'lılann senin
şimdi
karasevda egemen olan,
ve ben koşmak istiyorum yalnız en yakın kanala
ve sokmak başımı çeneleri arasına suyun.
Dudaklarını sundun bana,
öyle kalın ve soğuk
hafifçe dokunamıyorum titremeden onlara
günah çıkaran gibi dizlerine, kapanınca
ve örtüyor öpücüklerle manastırın yaş duvarlarını

Kapı vuruktu.
Girdi içeri
ıpıslak sokakların sevinciyle.
Ben
iki parça oldum inleye inleye.
"İyi!" 
diye bağırdım.
"İyi!"

Gidiyorum!
Kadın gitmez.
Yer bırak ipeğe
ufacık kanatlar için giysi dikersen ona.
Dikkat et, uçar o kadın arasıra kendi başına.
Değirmen taşı gibi as boğazına
bir inci kolye!
Ah, bu
gece!

Daha sert, daha sert kuşku çektim boğazımda.
Gözyaşları, kahkahalarımla
oda buruşturdu yüzünü.

Ve tutuştu yüzün benimle taşıdığım
halıda, ışıl ışıl gözlerinle,
biri yeni bir Byalik düşlemiş gibi
Sion gelini gibi göz kamaştıran çariçeler.

İşkence
dize kapanmaya zorladı beni
bulunduğum durum içinde.
Kral Albert,
kaybeden
bütün kentlerini,
şımarık bir adgünü çocuğu yanımda.
Çiçekler, otlar yeşerecek güneşler altında!
Bahar canlılık getirecek!
Bir istek kalıyor benim için yalnız-
boşaltmak bir maşrapa şiiri son yudumda.

Yüreğimi çalan sen,
soyup soğana döndüren,
ve yıkımlara salan ruhumu,
kabul et bu şiiri, soruyorum
yazdığım bu son şiir mi, değil mi diye.

Bir bayram gibi süslenecek işte o gün
bir haç için bu büyünün benzediği.
Bak,
en sonunda başardım
kağıda mıhla beni sözcük çivileriyle.
 
 
Mayakovski
1915
Çeviri ve inceleme: Ali Rıza Ergüven

9 Kasım 2019 Cumartesi

Omurga Flütü II

Gök de
unutan maviyi dumanlar yüzünden
ve bulutlar da, delik deşik göçmenler yellerde
son aşkımla; parlayacak
tutuşuncaya değin kızıl yanakları gibi veremlilerin.

Sevincim bastıracak alarmı ve bağırışını
yığınların, evlerini unutan neredeyse.
İnsanlar,
dinleyin!
Çıkın korkuluklardan, çukurlardan
Sonraya bırakın bitirmeyi savaşı.

Sürse bile
çarpışmalar Bachus orgları gibi
yitirmedi gücünü aşk; sözcüğü.
Sevgili Almanlar!
Taşıyorsunuz dudaklarınızda
Gretchen'i Goethe'nin Faust'undan.

Fransız
gülerken öldürülüyor süngüyle
ve gülerken parçalanıyor vurulan uçmazı
düşündükleri zaman
nasıl öptüklerini dudaklarını
ah Traviata.

Yüzyıllar çiğnedi en tatlı meyveyi
ama tükürüyorum.
Zamanı şimdi kapanmanın yeni ayaklara!
Türkümü söylüyorum bugün
Süslenip püslenen bir kadına
kızıl saçlı.

Belki de bu süngülü günlerden
tanık olunca yüzyılların, sakalı
kimse kalmaz
yalnız sen
Ve ben
koşarız ardından senin kentten kente

Buradan çok uzaklara gideceksin
gizlenmek için suskunluğunda gecelerin-
yanan sokak fenerlerinden Londra sisiyle
ulaşır sıcaklığı sana tutuşan öpüşlerimin.

Kervanlarını süreceksin ateş çölleri ortasından
aslanlar dolaşan-
ben
sereceğim, ayağının altına Sahra’sını
yangın sıcağı yanaklarımın.

Ve görüyorum seni, gülen ve meraklı
şık toreadorun oyununu
kıskançlığım
fırlatılacak birden halk yığınlarına
can çekişen boğanın bakışından.

Dalgın adımlarla köprüye gidiyorsun-
ve düşünüyorsun,
her şey iyi orda, aşağısında ırmağın.
O zaman görürsün
çürüyen dişlerimi ışıyan suda,
altında Seine köprüsünün
benim.

Bir başkasına değişiyorsun ateşli koşucuları
Ateşler içinde Sokolniki ve Strelka.
Görüyorsun ozaman beni yüksekten gözkırpan
ay gibi, çıplak ve batık acılara.

Güçlüyüm
ve gerekince bana
buyururlar:
öleceksin savaşta!
Dudaklarımda donup kalır sonuncusu
adın olur
paramparça olunca mermilerle.

Neler gelecek başıma?
Azize Helena?
Ya da imparator tacı mı giyeceğim?

Dörtnala aştım yaşam dalgalarını,
çar yüzünden Evren üstü
ve yaşam boyu hapisliğe
aday olabilirim.

Benim ilk buyrultum
çar olarak atanınca:
"Bas günşığı paraları bütün
çariçenin yüzü gibi!"

Irmaklar akar kuzey rüzgarlarıyla orda
ve soluklaşır bütün dünya tunduralarla
zincirlerime kazıyacağım adını Lilya
ve öpeceğim onlar parçalanıncaya kadar

Unutuverdin göğün maviliğini
ve kabarıyor sırtın
kükreyen kaplan gibi.
Duysana
bir aşk tutuşuyor belki son defa
ateş kızılı yanakları gibi veremlilerin.


Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

8 Kasım 2019 Cuma

Omurga Flütü I

I
 
Çiğniyorum kilometrelerini yolların şaklayan adımlarla.
Nereye gidebilirim içimin cehennemi tutuşunca?
Göksel Hoffman mıydı o biri ozan olan
seni bulan, lanetlenen kadın?
 
Yollar çok dar sevinç kasırgalarına.
İnsanlar kusuluyor donanmış eğlencelerden.
Düşünüyorum.
Düşünceler başımdan aşkın
kan tümsekleri gibi, sayrılı ve pıhtılaşmış.
 
Ben,
bütün eğlencelerin tansık ustası,
yok biri eğlenceye gidecek benimle.
Daha iyi olurdu sokağa atılmam
ve parçalamak kafamı taş Nevskiy'e karşı!
Sövüp saydım.
 
Bağırdım var olmadığını tanrının,
ama soktu elini tutuşan Cehennem'e tanrı
ve bir kadın çıkardı
dağ gözünde kımıldadı
ve buyurdu bana?
sev o kadını!
 
Tanrı memnun.
Sonsuz göğün altında
yitirdi yaşamını acı çeken bir insan.
Tanrı avuçlarını sürüyor yukarıda.
Tanrı düşünüyor:
bekle sen, Vladimir!
 
Bilmeyim diye
kim olduğunu
sürdü
insancıl notalar piyanoya
ve gerçek bir koca verdi sana.
Gelirsem birden yatak odası kapısına
Ve haçlarsam işlemeli örtüyü üstüne göbeğinizin,
biliyorum
duyulmaya başlıyacağını yanık et kokusunun
ve şeytan tütecekti kükürt gibi;
 
Ama koşturdum dört yanıma
sabah erkenden, bir sevgili kaçırmış olmandan korkarak.
Çığlığımı biledim tertemiz, dizelerle
yarı deli bir cevahirci gibi.
Kağıt oynansaydı!
Çalkala boğazını
kuruyan yüreğini köpüklü bardakla.
 
İhtiyacım yok sana!
Benim olasın istemiyorum!
Biliyorum
ölüm çarçabuk
alıp götürecek beni
 
Var olduğun gerçekse, tazın,
sen örmüşsen yıldız göğü halısını,
bu acı işkencesi,
kötüye giderse her gün
sence buyurulmuşsa cezalanmam,
as kendini tanrı yargıç zinciriyle.
Bekle ziyaretimi.
Tam zamanında geleceğim
ve gecikmeyeceğim.
 
Dinle beni,
Büyük enkizisyoncu!*
 
Ağzımı bıçak açmıyacak.
Bir çığlık bile
kopmayacak paramparça, dudaklarımdan.
Bağla beni kuyruklu yıldızlara yabanıl atlar gibi
bırak yollarına gitsinler
ve parçalasınlar beni kanatlarında yıldızların
Ya da şöyle:
ruhun boş ve çıplak
yargına sunulunca-
uyuşuk ve yürekler acısı-
atabilirsin bir ağ gibi Samanyolu'nu
üstünden bir direğin ve asabilirsin beni.
Yap istediğini.
Dört parçaya ayır beni.
Ellerini yıkayacağım, suçsuz
Yalnız bir şey-
al götür o lanetli kadını
sevgilime yaptığın gibi!
 
Çiğniyorum kilometrelerini yolların şaklayan adımlarla.
Nereye gidebilirim içimin cehennemi tutuşunca?
Göksel Hoffman mıydı o biri ozan olan
seni bulan, lanetlenen kadın?


Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven

7 Kasım 2019 Perşembe

Omurga Flütü - Giriş

Lili Yuryevna Brik'e
 
 
Giriş
 
Hepiniz için,
sevinç bulmuş olduğum ya da bulduğum
ve koruduğum ikon resimleri gibi ruhun
şiir dolu kafamı yükseltiyorum
bir şarap bardağı gibi masadan.
 
Düşündüm arasıra
iyi olacağını
sona erdirmeyi bir kurşunla.
Nasıl olursa olsun,
bugün sunuyorum
en son konseri içten çekilme selamımı.
 
Hafıza!
Burda sokulacak onlar beynin salonuna
dolu gözleriyle ışıldayan kahkahaların
sonsuz kuyrukları hepsinin, sevdiğim.
Düğün giysilerine bürüneceğiz bu gece.
Işıyacak sevinç bedenden bedene.
Bu gece, bu gece, hiç unutulmayacak.
Çalacağım, ayağa kalkıp
kendi omurgamı flüt gibi.
 
 
Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Abdullah Rıza Ergüven