Şiir, Sadece: Osip Mandelştam
Osip Mandelştam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Osip Mandelştam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

28 Mart 2013 Perşembe

Leningrad

Gözyaşlarım kadar tanıdığım şehrime döndüm
Çocukluğumun şişmiş bezeleri kadar tanıdığım

Döndüm buraya işte-durma, iç artık
Irmak boylarındaki fenerlerin balık yağını.

Katranla karıştığı güne yumurta sarısının,
Bu Aralık gününe alışmaya bak.

Petersburg! Hayır ölmek istemiyorum daha!
Defterinden silinmedi telefonumun numarası.

Petersburg! Saklıyorum yazdığım adresleri,
Onlar duyuracak bana ölülerin sesini.

Karanlık bir eşikte oturuyorum; zil,
Etinden sıyrılmış zil şakaklarıma vuruyor.

Kapı zincirlerinin paslı demirlerine dokunarak
Sevgili konukları bekliyorum bütün gece.


Osip Mandelştam
1930
Türkçesi: Ülkü Tamer

27 Mart 2013 Çarşamba

Ağırlılık ve Tatlılık Kız Kardeştir

Ağırlık ve tatlılık kız kardeştir, aynıdır belirtileri
Ciğerotları ve yabanarıları ağır gülleri emerler;
İnsan ölür, soğur ısınmış kum,
Kara bir sedyede taşırlar bir gün önceki güneşi.

Ah, ağır petekler ve o tatlı ağlar,
Ağır bir taşı kaldırmak daha kolaydır tekrarlamaktan senin tatlı adını!
Tek bir kaygım var benim, altın bir kaygım:
Zamanın ağırlığını kaldırmak kaygısı ...

Kara bir su gibi çekerim içime bulanık havayı,
Zaman pullukla sürülür ve gül çürüyüp toprağa döner;
Örülür iki sıralı bir çelenkte ağırlıkları ve tatlılıkları
Karışırken yavaş bir burgaçta ağır ve tatlı güller ...


Osip Mandelştam
1920
Türkçesi: Ataol Behramoğlu

26 Mart 2013 Salı

Altın Renkli Bal, Şişeden...

Altın renkli bal, şişeden-
Öyle yoğun ve uzun süre aktı ki konuşmak gereğini duydu ev sahibesi;
"Burada, bu hüzünlü Taurid' de, alın yazımızın bizi getirdiği bu yerde
Hiç de sıkılmıyor canımız" - ve geriye baktı omuzunun üzerinden

Baküse hizmet edilmekteydi her yerde ve dünyada sanki-
Bekçiler ve köpekler kalmıştı sadece-git git kimseye raslamıyordun
Ağır ve dingin fıçılar gibi yuvarlanıyordu günler
Uzak bir kulübeden sesler geliyordu, ama anlamıyor ve yanıtlamıyordun

Büyük, kahverengi bahçeye çıktık çaydan sonra
Koyu renk perdeler kirpikler gibi inmişti pencerelere
Beyaz sütunların yanından asmalara bakmaya gittik
Uykulu dağların erimiş camlar gibi aktığı yere

Dedim ki eski bir savaş alanını anımsatıyor bu asmalar
Kıvırcık saçlı atlıların karışık düzende dövüştüğü;
Taşlıklı Taurid'de Hellen ülkesinin bilimi ve işte-
Soylu ve pas renkli dizileriyle altın hektarlar

Bembeyaz odada bir çıkrık gibi duruyordu sessizlik
Bodrumdan, sirke, boya ve taze şarap kokusu gelmekteydi
Anımsıyor musun, o Yunan evinde, herkesin tutkun olduğu zevce
- Helena değil, öteki - ne kadar uzun süre dokumuştu bezini

Altın yapağı, neredesin altın yapağı?
Tüm yolculuk boyunca ağır dalgaları denizin nasıl da uğulduyordu ..
Ve yelkenleri yorgun düşmüş gemisini bırakıp
Dönüyordu Odysseus, uzayla ve zamanla dolu...


Osip Mandelştam
1917
Türkçesi: Ataol Behramoğlu