Şiir, Sadece

6 Ağustos 2015 Perşembe

Nerdesin

(Nerdesin)
Kıbrıs'ta o güzelim liman Paphos'ta belki


7

Sevindireceğim dostları şimdi
en güzel türkülerimi sunarak


8

Soğur onların yürekleri gene
düşer kanatçıkları iki yana


9
(Akşam yıldızı)
en güzeli tüm yıldızlar içinde


Safo

5 Ağustos 2015 Çarşamba

4 - 5

Şimdi buraya gelin Giritliler,
kutsal avluya, hoş elma kokulu,
ve günlük dumanlarının tüttüğü
sunaklar dolu

Elma dalları arasında serin
bir su şırıldar, tüm koru güllerle
gölgelenir, titreşen yapraklardan
uyku dökülür

Atların otlağı çayır, yoncalar
çiçek açar, bal kokuları eser
anasonların......
......

Çiçekler takınıp sen de gel Kypris
şölenler için altın kupalarda
nektar karıştır şarap doldur bize
güzelliğinle


Safo

Dilim Tutulur

Tanrılara eştir o benim için
dizinin dibinde oturan erkek
duyabilen senin yanı başında
tatlı sesini

büyüleyici gülümseyişini.
Hoplatır evet böylesi yüreğimi
görür görmez yüzünü çıkmaz olur
sesim soluğum,

dilim tutulur, birden her yanımı
bir alevdir sarar inceden ince
kulaklarım uğuldar, hiçbir şeyi
görmez gözlerim

bir ter boşanır üstümden, titrerim
tüm bedenimle ölecekmişcesine
yemyeşil olurum çimenlerden de
yeşil Agallis.

Her şeye katlanabilmeli oysa
...


Safo


Not: Safo'nun günümüze ulaşabilmiş tek tam metin şiiri Birinci Betik'tir. Bu betik ve bundan sonraki betiklerde eksik kıta ve mısralar vardır.

3

Yıldızlar, güzel ayın çevresinde
gizliyorlar ışıklı yüzlerini,
dolunay olup da ışıldarken ay
tüm yeryüzünde


Safo

4 Ağustos 2015 Salı

Otuz Beş Yaş Şiiri

Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher, 
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, 
Sözünün yaşına bakmadan gider.

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz, 
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim; 
Yalandır kaygısız olduğum yalan.

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; 
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız, 
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; 
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç farkettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu, 
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?

Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak, 
Taht misali o musalla taşında.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Şiir

Kızoğlan kız güzelliğinde şiir; 
Hem sevgili hem dost, hem anne yüzü, 
Hâlâ beni mest ettiği gecedir 
Sanırım hem yeryüzü hem gökyüzü.

Mecnun'um: şikâyet etmem Leylâ'dan; 
Başıma ne dertler açtığı halde.
Ne mümkün vazgeçsin bu sevdadan?
Bir kerre karar kıldık bu hayalde.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Birinci Betik

Afrodit'e Yakarış


Tahtı renkler saçan ölümsüz Afrodit
Zeus'un oyuncu kızı, ey ece,
üzgüler kaygılarla yüreğimi
ne olur ezme.

Gel gene eskiden olduğu gibi
duyunca uzaklardan yakarmamı
altın evini babanın bırakıp
geldiğin gibi

arabanı hızla sürüp göklerden
yeryüzüne getirirlerdi seni
sık kanatlarını çırpıştırarak
güzel serçeler

konuverirlerdi yere ve sen
ölümsüz yüzünde gülümsemeyle
başıma gelenleri sorardın, neden
çağırdığımı,

deli gönlümün dileğini, sorardın:
"Peitho kimi getirsin kollarına,
sana bugün böyle haksızlık eden
kimdir ey Safo;

şimdi kaçsa da tez düşer ardına
armağan almayan gelir sunmaya
istemese de, sevmese de bugün
er geç sevecek."

Gel kurtar ne olursun gene beni
bunca zorlu kaygısından gönlümün
oldur olmasını dilediğini,
katıl savaşıma


Sapho

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Yalnızlığımız

Koskoca Tanrı gökler ardında, 
Beyler, paşalar saltanatında, 
Birçokları sefalet katında, 
Mecnun'u, Leylâ'sı vuslatında, 
Kim yalnız değil ki hayatında?
Ya ölüler serviler altında?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Hayal Ettiğim Şey

Gök mavi mavi gülümsüyordu, 
Yeşil yeşil dallar arasından.
Altın sesi birdenbire sordu :
"Ne haber eski aşk yarasından!"

"Kapandı, dedim, bitti karanlık; 
Vuslatla sona erdi o çile; 
Bu huzur şelâlesi aydınlık 
Yeni bir çağdır başlar seninle."

Mevsim bahar devamlı bir yazdı; 
Okşamak devresindeydi rüzgâr; 
Yukarıda bulutlar bembeyaz, 
Gelinlik elbisesi bulutlar.

Nihayet, bahtiyar başımızı 
Bir yastığa attığımız günden, 
Aşkın hayata verdiği hazzı 
Neden sonra tattığımız günden 

Bir ömür sürüyoruz, bihaber, 
Günün beyhude dağdağasından,
Gök hâlâ mavi ve gülümser, 
Yeşil yeşil dallar arasından.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Yalnızlığa Dair

Can yoldaşın olmazsa olmasın, 
Yalnızım diye hayıflanmayasın.
Eğilmiş üstüne gökyüzü masmavi; 
Bir anne şefkatine müsavi; 
Üç adım ötede deniz;
Dosttur, ne öfkesi ne durgunluğu sebepsiz.
Bir derdin varsa açabilirsin ağaçlara; 
Ağaç yaprak verir, sır vermez rüzgâra.
Ve kış yaz
Dalda kuş eksik olmaz.
Dağ başında duman.
Yalnızlık nedir göreceksin öldüğün zaman.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

1 Ağustos 2015 Cumartesi

Karasevda

Bir kere sevdaya tutulmaya gör; 
Ateşlere yandığının resmidir.
Aşık dediğin, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana; 
Bir meşaledir pervaneyim ona.
Altında bir ömür dönedolana 
Ağladığım yer penceresi midir?

Bir köşeye mahzun çekilen için, 
Yemekten içmekten kesilen için, 
Sensiz uykuyu haram bilen için, 
Ayrılık ölümün diğer ismidir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Ferman Sendedir

Nedim'in gözünden ırak olan o dilber, 
O dilbersin ki hüsnüan sendedir.
Rüyada görülen bahara benzer, 
Bülbülleri mest gülistan sendedir.

Saç bir yana, dünya bir yana düşer; 
O gözlere dalan ummana düşer.
Hâlim nakleylemek yârâna düşer; 
Yarayı ben aldım, dermen sendedir.

Emreyle at koşturam deryalarda; 
Semi vapur yürütem sahralarda; 
Kuş olam, kanat çırpam semalarda; 
Emreyle güzelim, ferman sendedir.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Yarın Pazar Değil

Ben mi öylesine sevdalıyım, 
Sen mi sahiden bunca dilbersin!
Herhalde sevişmek hârika şey; 
Kolların boynumdan çözülmesin.

Yarın pazar değil kancığım; 
İşe gitmek var, takdir edersin.
Keşke hiç bitmeseydi bu gece.
Daha, daha çok sevişmek için.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

31 Temmuz 2015 Cuma

Ada'ya Davet

Bana sor güzelim, üzme kendini.
Ben şairim,
Elbette bilirim
Bu yağmurun ne zaman dineceğini; 
Ne. zaman açacağını havanın; 
Adaya kaçta vapur var.
Çamlarda nasıl sevişir âşıklar.
Tadını, lezzetini o sevdanın.
Şöyle bir gülümseyiver,
Derhal dinecek yağmur.
Haydi bizi bekliyor vapur: 
Bu tramvay Köprüye gider.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Herkesin Gecesi

Tut kendini, belli etme kardeşim, 
Görmiyeyim gözyaşını valide, 
Ne dalarsın öyle güzel daktilo, 
Beni rahat bırak küçük satıcı, 
Ne gelir ki elimden sizin için?
Benim de dertlerim, bitmez söylesem!

O kadar çok ki etrafta karanlık.
Herkesin gecesi kendine yeter.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Cem

Besbelli bu kadeh senden yadigâr ey Cem; 
Etimizde garip garip parıldar ey Cem, 
Vermiyor amma sana verdiği neş'eyi; 
Nerde senin dem sürdüğün zamanlar ey Cem?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

30 Temmuz 2015 Perşembe

Garip Kişi

Bir akşam ilk olarak ağladım, 
Bekâr odamın penceresinde.
Hani ev bark? Hani çoluk çocuk?
Ne geçti elime bu hayatın
Meyhanesinde, kerhanesinde?
Yatağım her gece böyle soğuk.
Saadet bu ömrün neresinde?


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

İnsan Hali

Bana ela yolculuk göründüğü gün, 
Bulunmasına bulunur sanırım 
Tabutumu taşıyacak üç beş dost; 
Arkamdan ağlıyacak bir kızcağız.
Fakat zamanla dostlar unuturlar; 
Sevgiliyi bir başkası avutur.

İstemem o dehşet gün gelip çatsın; 
Bana kimseler anam kadar yanmaz.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

Hep Yaşadığıma Dair

Bu gölge yer pazar günü,
Bu şehir, bu tren sesi,
Gök bildiğim bu mavilik, 
Yeşil dallardan süzülen.
Oturduğum rahat koltuk,
Beyaz örtüsü masanın,
Sigaram, kahvem, gazetem,
Elimin çizdiği kavis,
Kovmak için sinekleri;
Kolumda işleyen saat
Ve esnemem arada bir,
Hep yaşadığıma dair.


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Davet

Boş ver diyordu uykumda ölüler, 
Boş ver kardeşim dünya işlerine, 
Değer mi sevincine, kederine; 
Hatırladıkça güldüğümüz şeyler.

Duymak istemez misin daha derin 
Gül bahçesinde bülbül sesini; 
Ebedî kılmak vuslat, gecesini; 
Saymak saçlarını tel tel o yârin.

Gel diyordu uykumda ölüler 
Ne hayâl ettinse kavuşmak mümkün.
Suyun, ateşin ötesinde sütün 
Bir şey var ki, hayattan daha güzel!


Cahit Sıtkı Tarancı
Otuz Beş Yaş