Şiir, Sadece: América no invoco tu nombre en vano
América no invoco tu nombre en vano etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
América no invoco tu nombre en vano etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Kasım 2014 Cumartesi

Amerika

Ben, çevrilmişim ben
hanımelleri ve çorak topraklarla, çakallar ve şimşeklerle,
leylakların zincirlenmiş kokularıyla:
ben, çevrilmişim ben
günlerle, aylarla, sadece benim tanıdığım suyla,
yoncalarla, balıklarla ve sadece benim ansıdığım günlerle,
ben, çevrilmişim ben
daracık, savaşan köpüklerle
çanlarla kaplı sahiller boyunca.
Volkanın ve kızılderililerin al renkli gömleği,
yol, kökler arasındaki yaprak ve dikenle
beliren çıplak ayak
geliyorlar ayaklarıma geceleyin dolaşmam için.
Karanlık kan sanki sonbaharın
toprağa akışı gibi,
yabanıl ormandaki ölümün korkunç örneği,
fatihlerin derinleşen adımları, savaşçıların
çığlıkları, uyuyan mızrakların karartısı,
askerlerin ürperti veren düşleri, timsah barışının
suyu gürültüye boğduğu büyük ırmaklar gibi,
senin yeni kentlerinin umulmadık belediye başkanlarıyla,
yılmaz kuşların korosu,
ateş böceklerinin koruyucu parıltısı
yabanıl ormanın çürüyen günlerinde,
yaşıyorsam karnında, senin tırtıklanmış
ikindinde, dinlentinde, doğumlarının rahminde,
depremde, çiftçilerin sövgüsünde, kar bulutundan
düşen külde, uzayda,
o temiz olan, daire gibi yuvarlak olan, kavranılmaz uzayda,
sıradağların kanlı pençelerinde, Guatemala'nın
onuru kırılmış barışında, zenciler arasında,
Trinidad'ın rıhtımlarında, La Guayra'da:
her şey benim gecemdir, her şey
günümdür benim, her şey
havamdır benim, bunların hepsi benim yaşadıklarım,
uğruna acı çektiğim,
yükselttiğim ve ölümüne savaştıklarımdır.
Ey Amerika, benim bu şarkısını söylediğim heceler
ne gündüzden yapılmış ne de geceden.
Bu adanmış öz topraktan yapılmış,
parıltıdan ve ekmeğim utkumdur,
ve düşüm düş değil, ama topraktır.
Uyuyorum sere serpe balçığın içinde
ve ellerimin arasından akıyor, yaşadığım zaman,
sulu bir toprağın kaynağı.
Ve şarap değil içtiğim, ama toprak,
saklanmış toprak, ağzımın toprağı,
tarımın çiğdem ıslaklığındaki toprağı,
ışıltılı sebzelerin poyrazı,
mısırın kökü, altınsı ambarı.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

Amerika, Anmam Adını Boş Yere

Amerika, anmam adını boş yere.
Boyun eğdiğinde kılıç yüreğime,
ruhumda o sonsuz dam akmasına dayandığımda,
pencerelerden
senin yeni günün beni delip geçtiğinde,
bana hayat veren ışıktaki kendim oldum ve olurum,
beni belirleyen gölgede yaşarım o zaman,
uyur ve uyanırım ben senin somut şafağında:
üzümler kadar tatlı, ve gene de dehşet verici,
şekerin ve cezanın lideri,
soyun dölünde yıkanmış,
senin kalıtının kanıyla beslenmiş.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

5 Kasım 2014 Çarşamba

Bir Gül

Su kıyısında bir gül görüyorum, bir küçük tas
kızıla çalan sarı renkli göz kapaklarıyla,
havalı bir sesle taşınmış yukarıya:
yeşil yapraklardan bir ışık dolaşıyor kaynakları
ve dönüştürüyor ormanı yalnız yaratıklarıyla
berrak ayaklarında:
hava donanmış açık renkli giyitlerle
ve ağaç yürüyor azametle uyuyan büyüklükte.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

Bir Katil Uyuyor

Lekelenmiş şarapla mide
tavernanın tanrısı
çiğnediğinde ayakları altında kırık bardakları ve baykuşları
şafağın zaptedilmez ışığı:
o küçük sokak kızının hıçkırığıyla
yıkanmış gül, humma ateşli günlerin rüzgarı
giriyor öcünü almış olanın ayakkaplarıyla yattığı
camsız pencereli odadan içeri,
silahların kekre bir kokusunda,
yitik gözlerin mavi bir renginde.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

3 Kasım 2014 Pazartesi

Bir Kelebeğin Yaşantısı Ve Ölümü

Muzo'lu kelebek uçuyor fırtınada:
bütün gündönümünün ağı,
zümrütlerin donmuş sürüsü,
her şey uçuyor bu şimşek parıltısında,
havanın son sonuçları sürülüyor öteye
ve yığılıyor yeşil etaminlerin yağmuru,
zümrüdün ürkütülmüş çiçek tozu:
uyuşturan kokudan yapılma büyük kadife yaprağı
düşüyor fırtınanın mavi sahiline,
birleşiyor düşmüş, topraksı mayalarla,
geri dönüyor evine yaprakların memleketine.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

1 Kasım 2014 Cumartesi

Bozkıra Gömülü İnsan

Ben sadece tangodan tangoya
denersem o sonsuz çayıra ulaşmayı,
yabanıl mısır, uyurken ben, büyürse
sadece ağzımdan dışarı,
duyarsam ovalarda
atların gürleyişlerini,
toynakların hiddetli fırtınası
gömülmüş parmaklarımın üzerinden geçerse hızla,
öperim tohumu o zaman dudaklarım olmasa da
ve iliştiririm gözlerimin izini
görmek için serkeşliğimin sevdiği dörtnalayı:
öldür beni, vidalita,
öldür ve dağıt özümü
gitarın kısık sesli metali gibi.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

9 Eylül 2014 Salı

Denizin İşçileri

Valparaiso'da davet etti beni
denizin işçileri: ufak tefek ve haşindiler,
ve onların kavrulmuş yüzleri
Pasifik Okyanusu'nun coğrafyası gibiydi: kocaman suların
derininde bir girdaptılar onlar, bir dalganın kası,
fırtınada deniz kanatlarından bir sürüydü onlar.
Onları yoksul küçük tanrılar olarak görmek güzeldi
yarı çıplak, yetersiz beslenmiş; güzeldi
görmek onları kavgada ve hızla yürürken
yandaki okyanusun insanlarıyla,
başka sefil limanların erkekleriyle,
ve güzeldi işitmek onları,
aynı dili konuşuyordu hepsi de, İspanyollar ile Çinliler
Baltimore'de ve Kronstadt'da konuşulan dili.
Ve Enternasyonal'i söylediklerinde ezgiledim içimden:
yüreğimden kopan bir ilahiyi,
'Kardeşler' diye seslenmek istedim onlara,
ama şarkıya dönüşen tek bir şefkat vardı bende
onların şarkısıyla ağzımdan denize ulaşan.
Beni kendilerine eşit saydılar, güç dolu bakışlarıyla
kucakladılar beni,
tek bir sözcük söylemeden baktılar bana ve şarkı söylediler.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

3 Eylül 2014 Çarşamba

Diktatörler

Bir koku kaldı geriye şekerkamışı tarlalarında:
bedenden ve kandan bir karışım, iç bayıltıcı
iğrenç bir taç yaprağı gibi.
Hindistan cevizi ağaçları arasında doldu mezarlar
ezilmiş kemiklerle ve dilsizleştirilmiş can çekişle.
Nazik satrap konuşuyor
kupalar, yakalıklar ve altın zincirlerle.
Bu küçük saray ışıldıyor bir saat gibi
ve gür, eldivenli kahkahalar
dolduruyorlar koridorları
ve birleşiyorlar ölü seslerle
ve o mavi, o yeni gömülmüş ağızlarla.
Filizini toprağa durmaksızın sunan
ve büyük kör yaprağını karanlıkta da büyümeye zorlayan
bir bitki gibi saklandı ağlayış.
Azar azar büyüdü nefret,
yumruk yumruk, bataklığın acımasız suyunda,
çamur ve sessizlikle örtülü bir domuz burnuyla birlikte.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

23 Nisan 2014 Çarşamba

Gençlik

Eriklerden yapılmış ekşi
bir kılıç gibi bir koku bir yolda,
şekerin öpüşü dişlerde,
hayatın damlaları kayıyor parmaklar boyunca,
o şirin, kösnül eten,
hasat tarlası, ekin ambarları, kışkırtıcı,
gizli yerler geniş evlerde,
uyuyan eski döşekler, tepeden bakılan
o haşin yeşil ova, o saklı pencereden:
bütün bir gençlik ıpıslak ve pırıl pırıl
devrilmiş bir lamba gibi yağmurda.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General

3 Mart 2014 Pazartesi

Güney'de Açlık

Görüyorum Lota'nın kömüründeki ağlayışı
ve hor görülmüş Şili'lilerin buruşuk gölgesinin
toprağın derinindeki acı damarı delişini,
ölüşünü görüyorum, yaşayışını, katı külde gelişini dünyaya,
eğri büğrü, yayılmış toprağa güya dünya
gelmiş sadece ve gitmiş öylece
kara toz ve alevler arasında,
ve gerçekleşen tek şey
kışın öksürükleriydi, bir sıtma ağacı yaprağının
ölü bir bıçak gibi düştüğü kara suyun içinden
çiftesiydi atın.


Pablo Neruda
América, no invoco tu nombre en vano
Canto General'den

25 Ocak 2014 Cumartesi

İklimler

Düşer güzleri kavaklardan
o yüce oklar, yenilenmiş unutuş:
batar ayaklar kendi temiz kabuğuna:
acı çekmiş yaprakların soğuğu
bir büyük altın kaynaktır
ve parıldayan dikenler yükselir göğe doğru
kuru büyük şamdanların katı görünümleri,
ve pençeler arasında kokar sarı jaguar
o yaşayan damla.


Pablo Neruda
"América, no invoco tu nombre en vano", "Canto General"den

16 Ocak 2014 Perşembe

Kışın Güney'de, At Sırtında

Deldim geçtim o kabuğu
sanki binlerce kez vuruldu bana o Antartik darbe:
atın ensesini duyumsadım uyumak için
altında soğuk taşın Güney'in gecesinde,
duyumsadım titreyişini o daracık hendekte,
en altında süzgeç deliğinin o yapraksız dağda,
duyumsadım yükselişini başlayanın üzerinde,
solgun yanağın:
tanıyorum dörtnalanın sisteki başkaldırısını,
zavallı gezginin paçavralarını:
ve yok benim karanlık gerçekten başka tanrım,
taşın bitimsiz sırtı ve gece,
konuk sevmez gün
yok edilmiş bir ruhun ve pis giyitlerin
varışıyla.


Pablo Neruda
"América, no invoco tu nombre en vano", "Canto General"den

Kıyıda

Santos'da, muzların kekremsi tatlı kokusunda
yumuşak altın bir dalga gibi, esneyerek sırtında,
sahillerde terk ediliyor parçalanmış cennetin
aptal tükürüğü,
ve demir katısı bir çığlığı gölgelerin, su ve lokomotifler,
terden ve tüyden bir akım,
alazlı yaprakların derininde batan ve yüzen bir şey
titreyen bir koltuk altı gibi:
kanatların bir bunalımı, utangaç bir köpük.


Pablo Neruda
"América, no invoco tu nombre en vano", "Canto General"den

13 Ocak 2014 Pazartesi

Kötülükler

Sen belki karanlık gecelerde geçtin gittin içinden
hançerli bir çığlığın, ayaklar altına aldın kanda:
o yalnız yumurta haçımızdaki, bin kereler
çiğnenmiş ayaklar altında,
o sessiz kapıya indirilmiş ağır darbeler,
yer açılıp da içine girmiş katil, şimşek hızıyla yiten,
uluduğunda köpekler ve kızgın polisler
uyandırdığında zalimce uyuyanları
dehşet içindeki göz kapağından dökülen
gözyaşlarının ipini burmak için.


Pablo Neruda
"América, no invoco tu nombre en vano", "Canto General"den

6 Ocak 2014 Pazartesi

Küba'daki Varadero

Varadero'dan koparılmış, o elektrikli sahilden,
paramparça edilmiş olarak kalçasında karşılaştığında
La Antilla'yı, ateş böceklerinin ve suyun en büyük saldırısını
fosforun ve ayın o parıltılı sonsuzluğunu,
ölmüş turkuvazın gergin cesedini,
ve o esmer balıkçı aklını çeldiğinde metallerin
deniz menekşelerinin birleşik bir kuyruğunu.


Pablo Neruda
"América, no invoco tu nombre en vano", "Canto General"den

24 Ekim 2013 Perşembe

Orta Amerika

Amma da ay, kanla lekeli bir dipçik gibi,
amma da kırbaç yeşilliği,
amma da dehşet verici ışık, koparılmış göz kapağı,
kıpırdamadan, ses çıkarmadan inleyişine izin veriyor senin,
ve ağızsız, dilsiz bölüyor senin acılarını
ey merkezi kuşaklar, cennet
senin sağılmaz yaralarınla.
Görüyorum gece ve gündüz acıları,
görüyorum gündüz ve gece zincire vurulmuşu,
sarı saçlının, zencinin, kızılderilinin
yazışını ezilmiş, fosfor ışıltılı elleriyle
gecenin bitimsiz duvarına.


Pablo Neruda
"América, no invoco tu nombre en vano", "Canto General"den