Şiir, Sadece: Norveç Şiiri
Norveç Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Norveç Şiiri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

16 Aralık 2017 Cumartesi

Sana

Paydos düdüğü çaldı nihayet
Saat yine beşi oldu akşamın
İşçiler dağılıyorlar fabrikadan
Sen de aralarındasın.

Ne güzel baskın bu diye koşarak
Sevinçle uzattın ellerini bana.
Gülümsemenin öte yanında bitkinlik,
Gölgeler çevrelemiş gözlerini ama.

Ellerini avuçlarımla sarıyorum
Dokunuyorum onlardaki yorgunluğa, yaralara
Makinelerden doğru geliyorsun biliyorum:
Zalim öpüşlerin izi her yanında damga damga.


Rudolf Nilsen
Çeviren: Ata Karatay

Dua

Bombalar düşüyor: koparıyor başlarını çocukların,
Yakıp kül ediyor bir anda ihtiyarları
Kardeşinin gelini değil mi şu parça parça olan
Annenin göğsünde bak işte bir onmaz yara

Neredesiniz şimdi, ta güneşe dek uzattığımız kutsallıklar,
Cana yakınlık, anlayış ve ak yücelik?
Görmem zorunlu mu yok ediciliği tekrar tekrar
Hep sessiz bakıp kalacak mıyım olup bitenlere

Nereye kaçılabilir, insanlar öylesine dehşet içindeyken,
Kan ve gözyaşından gayrı beklenen kalmamışsa
Boğmuşken baygın türkülerin sesini yalan, korku
Çığlık çığlık biçerken tırpanıyla dört bir yanı

Doğa beşiği ve gömütü olan her şeyin
Tazele beni, kurtar varlığımı bu pis karanlıktan
Geri ver sevincimi, umudumu, şarkılarımı
Geri ver bana insan yaşamının kaderini.


Johannes Ur Kötlum
Çeviren: Ata Karatay

Kapatılmadan Önce Mektup

Kapatılmadan önce mektup
Ve taş üzerine isim henüz kazınmadan
Her şey söylenmiştir
Ama kimse okumamıştır daha.
Kelimeler yaprak gölgeleri gibidir
Yol üzerinde
Ve benzer yorgun adımlara -
Donmuş gecede.

Tutuşur gözlerde aydınlık
Karanlık şarkı söyler bir deniz gibi -
Kalpten doğru.
Oysa tek kelime okunmamıştır.
Hani acılar vardır:
Her kapıyı çalar, kaçınılmaz
Ve güçsüzlükler duyulur güzellik önünde
Tıpkı öyle.


Astrid Tollefsen
Çeviren: Ata Karatay

Bir Genç Adamın Düşü

İhtiyarlığımda
Bir evde yaşamak istiyorum deniz kıyısında
Önünden yüzmeye giden çocukların geçeceği

Penceremden içeri baktıklarında
Ellerimi görmeli onlar
Masa üzerinde kenetlenmiş duran
Mor damarlarla kaplı ellerimi

Akşam Üzerleri
Kapımdan geçmeli balıkçılar
Ağlarında o günün kısmeti
Ve ara sıra
Bir küçük armağan bırakmalılar
İyi geceler dilekleriyle

Bir saat vurmalı saat başlarını
Bitişik evde
Sonra bütün gece
Yağmur yağmalı
Tıpır tıpır
Çatıya, toprağa, otlar üzerine

Bir şarkı oluvermeli anılarda
Yağmur sesi
Sabaha doğru
Gelmeli uyku, sessizce

Yelkenleri ıslanmış bir gemi
Ağır ağır
Kayıp gitmeli açık denize

Bir evsiz barksız kedi
Beni dost, komşu edinmeli
Ve bir kayın ağacı gölgesi
Gerilip yatmalı odamda
Mehtaplı güz geceleri.


Astrid Tollefsen
Çeviren: Ata Karatay

14 Nisan 2014 Pazartesi

En Güzel Dize Geliş

Dans edeceğim
Senin için dans edeceğim
Gece lambasının aydınlığında
Saçlarım çözülmüş olarak
Çırılçıplak

Dans edeceğim
Ta içerimden doğru
Kopup gelen şarkıya uyarak.

Ve yanıbaşımda sen
Ayaklarım dibinde diz çökmüş
Kalacaksın öyle
Yarı aydınlıkta
Uzun bir süre.

Diz çökmüş bir erkek
Dans eden bir kadın için!
Ne anlamlı dize geliş bu
Ne erkekçe, ne umut dolu!


Marta Takvam
Çeviren: Ata Karatay

12 Nisan 2014 Cumartesi

İki Defa

Her şeyi iki defa buldum ben
Gökyüzünü, güneşi, yıldızları
Ve ne varsa baharla gelen

İlkin: gözlerimi açtığım an dünyaya
Sonra: yaşantıma girdiğin zaman sen

Ölümüm de iki defa olacak benim

Önce: Sen beni unuttuğun için
Sonra: ben artık senden vazgeçtiğim gün
İki defa öleceğim.

Ama bu öyle uzak öyle olumsuz ki
Gerçek ölüm geldiğinde belki
Bizi yine koyun koyuna bulacak
Ve uyandırmaya kıyamayacak.


Magli Elster
Çeviren: Ata Karatay

11 Nisan 2014 Cuma

Baharda Bir Akşam

Bu gün hiç kalbime dokunma
Bahar alt üst etti beni
Tuzlu dalgalarla yakıyor her yanımı
Eski yenilgilerin öpüşleri

Yenilgiler, yitirişler
Erecek mi bir gün sona?
Yok, hayır bir şey söyleme!
Bahar anlatmakta bana.

Bak! açlıktan, susuzluktan
Öte istekler uyandı
Bu akşam kalbime dokunma
Bahar çok önce davrandı.


İnger Hagerup
Çeviren: Ata Karatay

10 Nisan 2014 Perşembe

Dün Gece Ölümü Arzuladım

Ölümü arzuladım ölümü dün gece
Sonra birden korktum çünkü yalnızdım
Karanlık bir azgın ummandı çevremde.

Oysa gövdem bana fazla geliyordu
Günleri geceleri ne yapacaktım
Sen olmayınca?

Ölümü istedim ama öyle yakındı ki o
Kocaman gözleriyle bana bakıyordu her yönden
Ve kapkara urbalarını da giymişti törenlik
Korktum.


İnger Hagerup
Çeviren: Ata Karatay

9 Nisan 2014 Çarşamba

Umut

Şimdi mucize zamanı yeryüzünde,
Şimdi umut hükmeden.

Bakın - tüm canlı şeyler arasından
Umut akıp giden:
Yeşeren otlar, kabaran tomurcuklar,
Kollarında çiçekler taşıyan genç kızlar
Ve çocukların gözlerine gülümseyen analar
Baştan başa umut!

Ama mutluluk içinden
Yükselen bir keder çığlığı, bir acı inilti,
Ve bir yaşamın yargılanıp hüküm giyişi
İşte umutsuzluk.
Seven, düşler kuran, kendisi için savaşan
Fakat şimdi sadece sonsuz bir yankı olan insan
İşte umutsuzluk.

Daha demin yaşama pırıl pırıl gülen
Yüreği umutla dolu genç anne
Artık çaresiz.
Taşıyor içinde gitgide büyüyen
Bir korkunun ağırlığını.

Ey ordaki yaşam -
Yaprakları, kuş cıvıltıları, güneşi ve kahkahalarıyla -
Her şey kötü ve anlamsız kalmıyor mu
Yanımızda duran sevdiklerimizin
Göz yummaları üzerine
Umudun öldürülmesine?

Oysa yaşamın ışınları içinde yürüyen bizler
Bütün ışıkları
Karanlığa ve ölüme karşı çevirebiliriz
Bu güç var bizde.

Neden öyleyse
Biz de söylemeyelim evrenin oluşundaki yaratıcı sözü
En yalnız, en zayıf olanımız bile
Diyebilir bunu:
Işık ve umut olsun!

Çünkü her birimiz
Kendimizce ışığa bağışta bulunabilir,
Yeryüzünde ilkbahar zaferinin
Ve umudun bir parçası olabiliriz!


Nordahl Grieg
Çeviren: Ata Karatay

8 Nisan 2014 Salı

17 Mayıs 1940

Tören bayrak direği bugün çıplak, boş
Eidsvoll'un yeşeren ağaçları arasında
Ama hiçbir çağda şu andaki kadar
Özgürlüğün ne demek olduğunu bilmemiştik.
Şimdi bütün memleket üzerinde bir şarkı
Kendi dilince zafere seslenir
Kapalı dudaklarla bir düşünce fısıltısı
Yabancı boyunduruğu altında.

İçimizde yer etmiş bir inanç
Özgürlük ve yaşam ayrılmaz diyor
Öylesine gerekli ki bu
İnsanca nefes alış için.
Bu yüzden boğucu korkusunu köleliğin
Şimdi ta ciğerlerimizde duyuyoruz
Batık bir denizaltıda kalmışçasına
Ve böyle ölümü istemiyoruz.

Yanan şehirlerden daha kötü
Kimsenin görmediği bu savaş
Yayılıyor bir zehirli örtü gibi
Çayırlar, karlar, ağaçlar üzerine.

Dehşetin ve alçaklığın pisliği
Sanki veba döküntüsü yuvamızda
Ama düşlediğimiz dünya bambaşka
Özlediğimiz, unutamadığımız ...


Nordahl Grieg
Çeviren: Ata Karatay


Not: Norveç'in "Anayasa ve Özgürlük Bayramı" günü

7 Nisan 2014 Pazartesi

Koşucular

OWENS, zenci koşucu, fırladı en önde
üstün ırkın atletleri, geride kaldılar tek tek

Sarışın başlarla silme dolu stadyum şaşkın
Ve Führer'in öfke dalga dalga yüzünde.
Ama hemen tesellisi bulunuyor yenilginin:
Nasıl olsa yine,
Kurtarmak için hayatlarını kaçışırken,
Kadın erkek binlerce yahudinin
Koşup sokaklarda arkasından yetişmek mümkün!


Nordahl Grieg
Çeviren: Ata Karatay

5 Nisan 2014 Cumartesi

Kalplere

Hiç unutma o kızı
Hiç rastlamadığın
Belki rastlayacağın
Öldükten sonra.

Hiç unutma o kızı
Belki de bekledi
Rastlamayı sana
Ömrü boyunca.

Hiç unutma o kızı
Özleye geldiğin
Unutma hiç onu
Onu seviyorsun.

Hiç unutma o kızı
Yalnız odur çünkü
Aslında sevdiğin
Sevdiğin kızda.


Gunnar Reiss - Andersen
Çeviren: Ata Karatay

4 Nisan 2014 Cuma

Şopen Bitişik Odada

Yine dertli komşum Şopen'den çalıyor
Ve benim bitirmem gerek şu şiiri

Sen bilirsin Tanrım!

Tam güzel bir deyiş yakalamıştım ki
O bin güçlükle gelen kelimeler
Melodiye dönüp uçuverdiler
Ne varsa alıp götürdü musiki

Masam bile titreşimler içinde org gibi!

Kalemim de ayak uydurmuş tempoya gidiyor
Şopen ve ben kardeşler gibiyiz şimdi sarmaş dolaş,
Görülmemiş bir göz kamaştıran gül tomurcuğu
Belirmiş notalardan doğru kağıtlarımda

Ama ne olurdu bir an susabilseydi musiki!

Ey Tanrım, sen ey ulaşılmaz
Sen ey yüce olan yücelerden
Benim de diyeceklerim var çünkü
Benim de
Ölmeden!


Olaf Bull
Çeviren: Ata Karatay

3 Nisan 2014 Perşembe

Dua

İlk damlasından sonra gözyaşının
Çözülen buzullar gibi
Yavaş yavaş
Acılar diner
Tanrım içerimde donup kalmış
Gözyaşlarımı erit
Ne olur
Geri ver!


Sigbjörn Obstfelder
Çeviren: Ata Karatay

2 Nisan 2014 Çarşamba

Görüyorum

Mavi gökyüzünü görüyorum
Kül rengi bulutları görüyorum
Kızıl güneşi görüyorum

İşte evren
İşte vatanı yıldızların
Su damlacıkları gibi

Yüksek evleri görüyorum
Binlerce pencere görüyorum
Uzaktaki kilisenin kulesini görüyorum

İşte yeryüzü
İşte vatanı insanların
Kül rengi bulutlar toplanıyor, güneş kayboluyor

Güzel giyinmiş adamlar görüyorum
Kendimi yıldızlarda sanıyorum
Yeryüzünde her şey ne kadar garip


Sigbjörn Obstfelder
Çeviren: Muzaffer Uyguner

1 Nisan 2014 Salı

Yitik Ada

Sandalım kayıyor
Şimdi denizde
Yemyeşil kıyılı
O ada'ya doğru.
Tüm gözlerden ırak
Yetişmiş çiçekler
Yabancı yabancı
Bana bakıyorlar.

Oysa kalbimde de
Bir büyülü bahçe
Şu ada'da olan
Çiçeklerle dolu.
Yanyana gelince
Fısıldaşıyorlar
Gülüp söylüyorlar
Çocuklar misali.

Herhalde bir gün
Zaman doğarken
Varlığın burada
Bir ak Şpir'miş
İşte yeniden
Ta eskilerden
Gelen kokular
Rüyalarlayım.

Gözlerim kapalı
Bir uzak anıdan
Başım düşüvermiş
Senin omuzuna
Gece büyümekte
Ada üzerinde
Denizde kükrüyor
NİRVANA, yok oluş


Knut Hamsun
Çeviren: Ata Karatay