Şiir, Sadece

27 Temmuz 2018 Cuma

Gece

el ayak çekildi
gecenin gölgesine bir düş gibi uzandın
kızının üstünü örtmüştün
kolunda uyuyup kalmış karın
gölgen suya değse ıslanır şimdi

acemisin biliyorum
elin ayağına dolaşıyor günü denerken
bir gerçeğe parmak basar gibi
basamıyorsun da ölümün tetiğine
kırkyalan sözcükler kesiyor rüzgarlarını
onun için aylar var ki
zorla uyduruyorsun kendini her role
susturamasan da kafandaki o sesi

dün de bugün yarındı
dün de bugün yarındı

öfken de bundan
kibar şairlere gülmen de

tuhaf bir adamsın vesselam
canını sıkan bir sokağı
boyuyorsun da
kırmızıya

bir yaprak düşse dalından
altında kalıyorsun

hiçbir şeyin uymuyor kitaplara

ama gel bu sabah
karını öperek uyandır
işe mişe de gitme
kızına kahvaltıyı sen yaptır
sonra pırıl pırıl günü tak yakana
yeni bir hayatın önsözü gibi
kentin kalabalığına karışıp yürü
kimse korkmasın bakışlarından
üstün başın boydan boya gökyüzü
çocukların ellerine bulaşsın dursun

nasıl olsa
hala güzel masallara inanıyorsun


Enver Ercan
Sürçüyor Zaman

26 Temmuz 2018 Perşembe

Sensin Kerîm Sensin Rahîm Allah Sana Sundum Elim

Sensin kerîm sensin rahîm Allah sana sundum elim
Senden artık yoktur emim Allah sana sundum elim

Ecel geldi va’de erdi bu ömrüm kadehi doldu
Kimdir ki içmeden kaldı Allah sana sundum elim

Gözlerim göğe süzüldü canım göğüsten üzüldü
Dilim tetiği bozuldu Allah sana sundum elim

Uç biçildi kefen donum hazrete yönelttim yönüm
Aceb nice ola hâlim Allah sana sundum elim

Urdular suyum ılındı kavim kardaş cümle geldi
Esen kalsın kavim kardaş Allah sana sundum elim

Geldi salacam sarılır dört yana selâ verilir
İl namazıma derilir Allah sana sundum elim

Salacamı götürdüler makberime yetirdiler
Halka olup oturdular Allah sana sundum elim

Çün cenazeden şeştiler üstüme toprak aştılar
Hep koyubanı kaçtılar Allah sana sundum elim

Yedi temu sekiz uçmak her birinin vardır yolu
Her bir yolda yüz bin çârsu Allah sana sundum elim

Geldi Münker ile Nekir her birisi sordu bir dil
İlâhi sen cevap vergil Allah sana sundum elim

Görün acib oldu zaman gönülden eyleniz figan
Ölür çün anadan doğan Allah sana sundum elim

Yunus tap uzat bu sözü Allah’ına tutgıl yüzü
Didardan ayırma bizi Allah sana sundum elim


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Düşt’ Önüme Hubbül - Vatan Gidem Hey Dost Deyi Deyi

Düşt’ önüme hubbül - vatan gidem hey dost deyi deyi
Anda varan kalır hemen kalam hey dost deyi deyi

Gele şol Azrâil tuta assı kılmaz ana ata
Binem şol ağaçtan ata gidem hey dost deyi deyi

Halvetlerde meşgul olam dâim açılam gül olam
Dost bağında bülbül olam ötem hey dost deyi deyi

Sel bir beş on arşın bezi kefen edeler eğnime
Dökem şol dünya donların giyem hey dost deyi deyi

Mecnun oluban yürüyem yüce dağları bürüyem
Mum olubanı eriyem yanam hey dost deyi deyi

Günler geçe yıl çevrile üstüme sinlem devrile
Ten çürüye toprak ola tozam hey dost deyi deyi

Yunus Emre var yoluna münkirler girmez yoluna
Bahrı olup dost gölüne dalam hey dost deyi deyi


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Güngenci

İşte sokaktasın
ağzında akşamdan kalma bir küfür
evlerin boğduğu yollardan geçiyorsun
düşbozgunu insanlar karışıyor kalabalığına
sözün küfre dönüşüyor küfrün mühür

yürüyorsun

durağın üç yıldır değişmedi
otobüsün de
ama bugün az ötende kasketli biri
sesini göğe vura vura öldürüyor
dilinde gurbet türküleri

ilk selamı ona veriyorsun

bindiğin taşıtlar seninle bin kat ağır
şoförlerin gözlerinde küfrün aynası
omuz omuza yürüyorsun arkaya
yüzlerde dünkü telaş dünkü sıkıntı

insanlar
ki, ömrünü hiçe yayan dağ silsilesi
her şeye suskun sorular gibi
hepsine birden parmak kaldırıyorsun
kaçaradım kayboluyor yüzleri

yine de onca kişinin arasından
erbıyık biri
soluk soluğa yaklaşıyor yanına:
"adımbaşı kimlik denetimi
işgal altında mıyız abi?"

tutup alnından öpüyorsun

zar zor yetişiyorsun vapura
tebessümünü akşamdan ütülemiş
sekreter bir kızla laflıyorsun ayaküstü
söylediklerini dinlemiyorsun. Ama
sesinin rüzgarı şaşırtıyor seni
sonra şiirden kesilmiş birkaç şairle selamlaşıyorsun

her zamanki gibi

Vapurdan iniyorsun
yokuş mu seni yürüyor
sen mi yokuşu
sırtında klakson sesleri
burnunda mazot kokusu

bir ilkokulun önü çıkıyor yoluna
kapısından seyrediyorsun
karmakarışık ama sessiz
küfrün göğüslemiyor cıvıltıları
yanlarına ilişiyorsun:
"n'olur yüzüme bir sevinç çizer misiniz?"

usulca giriyorsun işyerine
masanın tozu yeni alınmış
dünden kalan yazılara gözatıyorsun
anlamlar yankılanıyor beyninde
en büyüğü de "hiç"
ezberindeki şiirler de kesmiyor seni
"akşam olsa diyordun, işte oldu akşam" hariç

akşam aynı yokuştan kaptırıyorsun kalabalığa
bir şarkı bile gelmiyor aklına söyleyecek
sırtlarına bakıyorsun insanların
yüzleri gibi künyesiz
ama hepsinde aynı imla:
"sakın ruhsatsız işkence yapmayın!"

sonra vapur
sonra otobüs
sonra dolmuş

ve işte son yokuş

kapını çalıyorsun
kızın zıplıyor kucağına
üçbir yanın hüzün
televizyonda bir başka tele-tanrı
güler yüzlü buyruklar yağdıran
seninse ağzında akşamdan kalma son küfür:
"beni siz yaşıyosunuz ulan!.."


Enver Ercan
Sürçüyor Zaman

25 Temmuz 2018 Çarşamba

Dosttan Haber Geldi Bana Durayım Anda Varayım

Dosttan haber geldi bana durayım anda varayım
Kurbanlığa bu canımı vereyim andan varayım

Şol bir iki arşın bezin ne yeni var ne yakası
Kaftan edeyim eğnime sarayım andan varayım

Can alıcı hod geliser emâneti ver deyiser
Ben emâneti ıssına vereyim andan varayım

Gitti canım kaldım öyle nâcâr olup girdim yola
Dostlar şâd olduğun bile göreyim andan varayım

Münker ü Nekir geliser yer gök ün ile dolısar
Ben bunlara cevâbını vereyim andan varayım

Yazdığım çok günah öküş yürür idim dünyada hoş
Ettiklerimin hesabın sorayım andan varayım

Beslediğim nâzik teni terk etmeyim derdim onu
Kara toprağa ben onu karayım andan varayım

Ben bu ömür harmanını derdim getirdim uş yine
Yunus aydır bu dükkânı dereyim andan varayım


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ol Can Kaçan Ölüser Sen Ona Can Olasın

Ol can kaçan ölüser sen ona can olasın
Ölmüş gönül dirile anda ki sen olasın

Ölmeği dirlik ola ölümsüz dirlik bula
Ölmüş gönül dirile şunda ki sen olasın

Sen olduğun gönüller her dem canın yeniler
Güç olmaz ol dîvanda hâkimi sen olasın

Can bedenden uçucak menziline göçücek
Ol cihana geçicek göze ayan olasın

Tozunu yel almaya bir zerre ayılmaya
Âşık canı ölmeye ma’şûku sen olasın

Yunus sen âşık isen aşka muvâfık isen
Korkma ger âşık isen ne olursan olasın


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Tuz Günleri

bize yapılanları gördüm, hepsini
bin ejder kuvvetinde kötüydüler
bir kuşak yok edilirse belki, çok yılın
öcünü alacaklardı; kimbilir haklıydılar
hepsini gördüm; dağılan beyinler
ucuz bir klişe kadar hakikiydi
dağılan hayatlar tevazu ile romansız
aşklar hep yarına ertelenmiş ve gizli
sırtlanlar ısrarlı sır taciriydi
annem de korkuyordu onlardan
kimdi onlar çün hazır ve nazır
onlar içimizde ve zahiriydi

bize yapılanları gördüm, hepsini
kimliksiz bir ülkenin sadık bekçileri
yarınsız memurları dünden ari günün
ve Aryan rü'yaların yanlış Batılıları
harita üzerinde oda ararken
hepsini gördüm; bir el bombası
ellerinde patlayarak yok ediyordu
buydangay buygay bir coğrafyayı
sadakat hep bugüne gönderilmiş ve açık
ebemler ısrarlı yol muhaciriydi
gönlüm de korkuyordu onlardan
onlar ki toprakta mayın suda kolera
havada ihanet kadar çoktu
onlar hem Yeşil hem Hareket bir ordu

bize yapılanları gördüm, hepsini
an benimle geçerken zamansız
ve hep bir ukte kadar karanlık
günler hayli sevimsiz hatıra haliyle
isimler ölüm hükmündeydi
kusmuğundan tanıyorduk artık insanı
hırçın ve hükmedici bir hal sinmişti her yere
hata! erken büyüyor burada
Feryat da korkuyordu onlardan
eksik arzu, kayıp çocuk, masum örümcek
onlar boşlukta karşılıksız bir soruydu

bize yapılanları gördüm, hepsini
yanlış tariflerle uzatılmış bir yol gibiydik
bizden mütevelli heyeti ve icracı avukat
kötü gün yabancısı ve yatakta hoyrat
sözsüzlüğe tutsak bir aile, sınav çocukları
bizden bir aşağılanmanın hazır özneleri
münasip suçortakları... ve suskunluk hücresi için
bir adım ileri! istendi. yıldırımlar yaratmak
memleketi yarısına kadar demir ağlarla donatmak
memleketin yarısını unutmak beklendi bizden
bir bok vardı gibi sundukları hayatta
vazgeçemezdik sanki güzel ve yetenekli olmaktan
kudretle aptaldılar, hiç bırakmadılar korkuyu
memleket bile korktu onlardan
güzel ölüm, iyi abla, sine qua non hayat
arsenik ve çaydılar, rü'yasız uyku

bize yapılanları gördüm, hepsini
açlık gözümüze sokulmak için bekletiliyor
vicdan derin çarpışmaların gazisi
ibne! arkadaşımın müstear ismiydi
havlamamızı istediler, uluyabileceğimizi kestirmeden
onlar: define avcıları; zihnimize kartal salanlar
haklıydılar, postumuza göz dikerken
bedevi yol açacak, nizamcı oturacaktı daima
argonotun yolu vardı ve uzakta
meşkederdi yoksul tanrılar
Adam bile korktu onlardan
yaratılışı yaraladılar sır fabrikalarında
bereketsiz süt ve inançsız başaktılar

bize yapılanlan gördüm, hepsini
benliği gölgeleyen iktidar ardımızdan ağladı
ve hep ikizini terketti hevesle kutsanan
hayat! merakın sağrısında çok yol alındı
kan tarif etti kendi göbeğinden ayrılanı,
kırılan göğün altında kamaşan gözlerimizle
az gittik uz gittik dere tepe biz gittik
iklimden iklime değiştik, evet
zamanın suyu vardı, bir de bunu bildik
ve onlardan azade korkuyu

bize yapılanları gördüm, hepsini
kır hayvanını okşayıp isteğe uzandık
kırk yıl ayrı koydular kadın ile erkeği
bize bir harf öğreteni kırk yıl hayattan kovdular
öğüt, tütsü ve fal tutuşturdular elimize
cinayetimizi çaldı onlar nesebi gayrı sahih
sevgiyle. oysa ne güzel yenilmiştik
öğrenmekteydik tam acının kudretiyle
: sabit kalemlerle silinir kan
insan yok etmeye yazgılıdır ve varlık
bu şiddetle sınanır. işte şöyle
: ormanımızı yakarlar, hayvanımız yaralanır
kalbimiz kınlır soludukça çok yıllık ölümü
ırmağımızı ateşe salar semender tıynetan-ı aşk
gül yanlış kokarsa, tuz yakaya takılır

bize yapılanları gördüm, hepsini
gül yanlış kokarsa tuz yakaya takılır


Orhan Alkaya
Tuz Günleri

24 Temmuz 2018 Salı

Ol Dost İçin Ağlar İsem Gözüm Yaşını Kim Sile

Ol dost için ağlar isem gözüm yaşını kim sile
Ye bunca âh u zâr ile bu gözyaşı becid gele

Ey yârenler ey kardaşlar kime diyem ahvâlimi
Ye şu benim bu derdimin dermânını kim ne bile

Âlem derman olur ise sensiz derman olmayısar
Sensiz derman nice ola çün gönülde dost sevile

Ölüp sine girer isem etim tenim çürümeye
Ayrılmayam sevdiğimden çün giderim sevgi ile

Ahd-ı sâbık denilmeden henüz Elest buyrulmadan
Ol ben idim ben ol idi pes bu nicesi kesile

Yârenlerim aydır bana seni ne için görmedik
Firkate düştü sûretim bir menzilden bir menzile

Ol dost ile benim işim ölüp dahı bitmeyiser
Ben nice ola kim bile çün gönülde dost sevile

Yarın mahşer kopucağız kamu kul nefsim deyiser
Ben Yunus’u hiç anmayam Tapduğ’u getirem dile


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ey Pâdişah Ey Pâdişah Her Dem İçin Düzedurur

Ey pâdişah ey pâdişah her dem için düzedurur
Dünyâ onun bustanâdır sevdiğini üzedurur

Yavuzluk eyleme sakın ecel sana senden yakın
Nicelerin aslın kökün yurd eyleyip bozadurur

Sen anda varırsın anda çok yarak eylegil bunda
Canlar bâkıy değil tende de birkaç gün gezedurur

Sorucu gelir yer yırtıp sorar Tangrı’n kimdir diye
İşbu canım onu duyup sünüklerim sızadurur

Ey Tanğrı’yı bir bilenler can Hakk’a kurban kılanlar
Ölü değildir bu canlar aşk gölünde yüzedurur

Ben gördüm erenler uçtu aşk kadehin dolu içti
Hak katında nazı geçti şöyle yüzü yere durur

Erenlerin kulu isen ölümün anadur Yunus
Nic’ erenler geldi geçti növbet şimdi bizedürür


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ölüm ve Şövalye

ölüm ipek adımlarıyla geliyordu

kendi halinde ateş yakmış birkaç kişi
kadın ve erkek ve belki çocuk benekli
yaklaşan birşeyler varmışcasına ürperirdi
ve kaplanların dişlediği güneş haliyle dokunaklı
susmanın kapıağzında arınmış ahşap zamanlardır
önüsıra karanlıklar şövalyesi ve liriyle yürüyorken
ölüm ipek adımlarıyla geldi

geniş göğüslü gül günleriydi; gül idi
yeraltı ülkesinin başkentinde yasak arkadaşlar
ve fitilli kadife günleridir - açık sokaklardan gelinmişti -
ve sokulgan bir çocuk kadar temiz olan kan -
bir yaprak ayaklanmasıyla, derin iç çekişlerle
ardısıra birkaç ateş söndürüyordu - lir'ik sızılarda

ölüm ipek adımlarıyla gitti


Orhan Alkaya
a! etika

23 Temmuz 2018 Pazartesi

Kogıl Ölüm Endişesin Aşıklar Ölmez Bâkıydir

Kogıl ölüm endişesin âşıklar ölmez bâkıydir
Ölüm âşıkın nesidir çünkü nûr-ı ilâhidir

Ölümden ne korkarsan çünki Hakk’a yararsın
Belki ebedi vararsın ölmek fâsitler işidir

Nazar kıl bu gevhere bu gizli gence nûra
Nur kaçan yayıvara kendi nazargâhıdır

Kaalû belâ denmeden kendimde bile idik
Key anlagıl neydiğin bilişin kandağıdır

Ezelî biliş idik birliğe bitmiş idik
Mevcûdat düştü ırak vücud can yatağıdır

Bu ezeli pirliği ye cihanda dirliği
Ya (bu) gönül birliği can kudret budağıdır

Yadlık yoktur bilene dirlik tutagelene
Bilelik söyleyene vuslat yolu kavidir

Hükmü revan mülküne ol işin kendi bile
Çün iş geldi hâsıla bu mülk varlık evidir


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ma’nî Eri Bu Yolda Melûl Olası Değil

Ma’nî eri bu yolda melûl olası değil
Ma’nî duyan gönüller hergiz ölesi değil

Ten fânidir can ölmez gidenler gene gelmez
Ölür ise ten ölür canlar ölesi değil

Gevher seven gönüller yüz bin yol eder ise
Hak’tan nasib olmasa nasîb olası değil

Sakıngıl yârin gönlün sırçadır sımayasın
Sırça sındıktan geri bütün olası değil

Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen
Bin yıl anda durursa kendi dolası değil

Şol Hızır ile İlyas Ab-ı hayât içtiler
Bu birkaç gün içinde bunlar ölesi değil

Yarattı Hak dünyâyı Peygamber dostluğuna
Dünyâya gelen gider bâkıy kalası değil

Yunus gözün görürken yarağın eyle bugün
Gelmedi anda varan geri gelesi değil


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Sevgiye Yer Açmak

Tıkış tıkıştır
Olan biten
Adım atacak yer
Yoktur kinden saçmalıklardan

Bir işe başlarsın
Alabildiğine mutluluk verici
Adamın biri güler
Öteki öldürmek ister seni

Bir insan seversin
İnsanların en güzeli
Gelir biri çamur atar sevdiğine
Öbürü tırnakla yırtar yüzünü

Ne bileyim ben
Bir kediyi okşarsın bir kış günü
Alırsın avuçlarının içine
Bir de bakarsın arkana
Kaskatı kalmış karın içinde

Bir şiir yazarsın
Görmesinler diye
Kahırlı bir giz içinde
Bırakırsın usulcacık ortalığa

Dolaşır şiir
Kinler saçmalıklar içinde
Yer açar sevgiye


Suat Vardal
Biz Gene Yan Yana

22 Temmuz 2018 Pazar

Gece Olmak İstiyorum

Gece olmak istiyorum
Gecede ağaç ve onun kara yaprakları
Ahşap evin alacakaranlık yanı
Kısa çığlıkları gece kuşunun
Gecenin soğuk mavi ışığında
Adı bilinmeyen bir böcek

Yalının korkuluk demirine yaslanmış
Hıçkırıkları denizin uğultusuna karışan
Doğulu kızın lacivert saçları
Gece olmak istiyorum


Suat Vardal
Biz Gene Yan Yana

21 Temmuz 2018 Cumartesi

Hayatımızın İçyüzü II

yaşıyorsun ölümü taşıyarak bir sonrakine
aşık oluyor, sevişiyor, acıkıyorsun
sonra yeniden aşık oluyor, yeniden, yeniden...

burnu kemirilmiş bir ceset olmak için
tanrı size acımıyor
acımanızı istiyor sizden, düşkünlere

hiç yoksunuz ve sanki hep var:
kapının önünde, merdivenden tırmanırken
gezdirirken bir öküzü alnınızda!

alnınıza sürülmüş bu tarla ne öyleyse?
yaraları deşeleyen konuşmalar gibi
sırrınızı açıklayan her saat başı haberlerde

canın sıkılıyor dağlardan uzağa düşmene
gitmek istiyorsun şemsiyenin rüzgarına tutunarak
bir göçebe gibi, gelip geçici

ya da bir şişeye konulup açılmayı bekliyorsun denizlere
nafile! öfken geçicidir
tıpkı kendin gibi


Hasan Öztoprak
Ey Aşkı Anlayanlar

20 Temmuz 2018 Cuma

Gelin Soralım Canlara Sûretinden N’oldu Gider

Gelin soralım canlara sûretinden n’oldu gider
Dün gün seninim der iken sebep neyi buldu gider

Aceb değil gider ise sûreti terk eder ise
Yanlış yalan gıybet değil dosttan haber geldi gider

Hani onun mülk ü malı terk eylemiş cümlesini
Ol pâdişah dergâhına hemen amel aldı gider

Öyle ki dost olmuş idi ol işler düzülmüş idi
Belli bilin can sûretin sakalına güldü gider

Eyler idi satı - pazar bir pul için gene bozar
Olmuş bu dünyadan bîzar yensiz gömlek giydi gider

Bini değer bini gider buyruk böyle geldi meğer
Kim ola dünyâya doyar peymânesi doldu gider

Erte gece söyleşirler Hakk’ı bulalım deyiben
Yunus aydır miskin olan Hakk’ı bunda buldu gider


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Bilenlere Sormak Gerek Bu Tendeki Can Neyimiş

Bilenlere sormak gerek bu tendeki can neyimiş
Can hod Hakk’ın kudretidir damardaki kan neyimiş

Fikir yumuş oğlanıdır endişe kaygu kânıdır
Bu âh u vah aşk donudur taht’ oturan han neyimiş

Şükür onun birliğine yok iken uş var eyledi
Çünkü asıldan biz yoğuz mülk ü han ü man neyimiş

Çalap viribidi bizi var dünyâyı görün diye
Bu dünya hod bakıy değil mülke Süleyman neyimiş

Sorun Taptuklu Yunus’a bu dünyâdan ne anladı
Bu dünyânın kararı yok sen neyimiş ben neyimiş


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Üçler Mezarlığı

kim bilir hangi uzaklardasınız
artık yabancısı olduğunuz bu ülkede
yan yana ve sessiz
konuşursunuz
sizi duyamaz ağacın altında
sevişen kız
bıraktığı ter kokusu
hatırlatır güzelliğini
ve azap verici sarhoşluğunu, yaşamanın
üç kişisiniz ve tek kişi
her daim çıplak
artık günah işlememenin huzuru,
yanınızdan geçerken hissedilen

ah! sessiz mezarlık
fısıltılı hatıraları ölülerin
hayatın rüzgarsız çölü
sakin ve alıngan:

yeniden bir yaprak düşer
mutlaka bir söz olur
duyulabilecek bir söz


Hasan Öztoprak
Ey Aşkı Anlayanlar

19 Temmuz 2018 Perşembe

Bu Dünyânın Meseli Bir Ulu Şara Benzer

Bu dünyânın meseli bir ulu şara benzer
Velî bizim ömrümüz bir tez pazara benzer

Her kim bu şara geldi bir lahza karar kıldı
Geri dönüp gitmesi gelmez sefere benzer

Bu şarın evvel tadı şehd ü şekkerden şirin
Âhır acısını gör şol zehr-i mâra benzer

Evvel gönül almağı huplara nispet eder
Âhır yüz döndürmeği acuz mekkâre benzer

Bu şarın hayalleri türlü türlü halleri
Aldamış gafilleri câzû ayyâra benzer

Bu şarda hayallerin haddi vü şumârı yok
Bu hayâle aldanan otlar davara benzer

Bu şarın sultanı var cümleye ihsânı var
Sultan ile bilişen yok iken vara benzer

Kendi mıkdârın bilen bildi kendi hâlini
Veli dahı aşk ile evvel bahâra benzer

Biçâre Yunus’u gör derd ile hayran olmuş
Onun her bir nefesi şehd ü şekere benzer


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Gider İdim Ben Yol Sıra Yavlak Uzamış Bir Ağaç

Gider idim ben yol sıra yavlak uzamış bir ağaç
Böyle lâtif böyle şirin gönlüm aydur bir kaç sıf aç

Böyl’ uzamak ne ma’nidir çünkü bu dünyâ fânidir
Bu fuzulluk nişânıdır gel beri miskinliğe geç

Böyle lâtif bezeniben böyle şirin düzeniben
Gönül Hakk’a özeniben dilek nedir neye muhtaç

Ağaç karır devran döner kuş budağa bir kez konar
Dahı sana kuş konmamış ne güvercin ne hod duraç

Bir gün sana zevâl ere yüce kaddin ine yere
Budakların oda gire kaynaya kazan kıza saç

Yunus imdi sen bir nice eksikliğin yüz bin anca
Kur’ ağaca yol sorunca teferrüclen yoluna geç


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Kartalın Aklı

Kartal imgesini değişmeye gelir
yüzyılda bir.
Sonsuzda durmuş bir ovanın grafiği
kartalın aklıyla kesişir.
Yırtıcı bir sufidir o;
hırkası öyle ağır eskir...
kim öyle sayısız güneş batırmışsa
çıkamaz bir çağı devretmenin yükünden.
Bir hurma yuvarlansa Yemen'den,
geçerek Mezapotamya mezrasından;
mutlaktır bu eğim, bu sarsılış
İskenderiye külliyesi mutlaktır,
mutlaktır Babil estetiği,
yıldızlar zincirlenmiştir olsa olsa
şehrayin mutlaktır.
Bir hurma yuvarlansa Yemen'den
bin bakış getirir ovaya
bin bakış
sonsuzda durmuş ovanın grafiğini
kendiyle çarpar,
yine de eğilmez, çalkalanmaz kartalın aklı
mutlaktır çünkü o.


Adnan Özer
Seçme Şiirler

18 Temmuz 2018 Çarşamba

Seni Hak’tan Yığanı Her Neyise Ver Gider

Seni Hak’tan yığanı her neyise ver gider
Ne beslersin bu teni sinde kurd kuş yer gider

Ölene bak gözün aç dökülür sakal u saç
Ilan çıyan gelir aç yeyip içip sîr gider

Bize bizden ulular iğen iyi hulular
Şol iyi amelliler haber şöyle der gider

Kesgil haramdan elin çekgil gıybetten dilin
Azrâil el’ ermeden bu dükkânı dir gider

Ecel erer kurur baş tez tükenir uzun yaş
Düpdüz olur dağ u taş gök dürülür yer gider

Çün can ağdı Haret’e yarak et âhırete
Tanla duran tâate Tangr’ evine er gider

Miskin Yunus ölücek sini nurla dolucak
İman yoldaş olıcak âhırete şîr gider


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ey Aşk Eri Aç Gözünü Yeryüzüne Eyle Nazar

Ey aşk eri aç gözünü yeryüzüne eyle nazar
Gör bu lâtif çiçekleri bezeniben geldi geçer

Bunlar böyle özeniben dosttan yana uzanıban
Bir sor ahî sen bunlara nereyedir azm-i sefer

Her bir çiçek bin nâz ile öğer Hakk’ı niyâz ile
Bu kuşlar hoş âvâz ile ol pâdişâhı zikreder

Öğer onun kaadirliğin her bir işe hâzırlığın
Evet ömrü kaasırlığın anıcağız benzi solar

Rengi döner günden güne toprağa dökülür gene
İbretdürür anlayana bu ibreti ârif duyar

Ne gelmeğin gelmekdürür ne gülmeğin gülmekdürür
Son menzilin ölmekdürür duymadınsa aşktan eser

Her bir sözü duyayıdın ye bu gamı yiyeyidin
Yürürken uyuyayıdın gideydi senden kâr-ü bar

Bildik gelen geçer imiş bildik konan göçer imiş
Aşk şarabın içer imiş, bu ma’niden her kim duyar

Yunus bu sözleri kogıl kend’ özünden elin gugıl
Senden ne gele bir değil çûn Hak’tan gelir hayr ü şer


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Elmas Dua

her gülüşün kovuğundan iniyorum
yeni düşlerin ocağına
açıyorum göğsümde kilitli bir yaranın
kapısını yeniden
kurumuş kan dökülüyor menteşelerden
tarih abdest alıyor
yutulmuş ırmakların ruhuyla
elmas dualar yükseliyor
kömür tabakalarının gırtlağından

bir yere ulaşmadı hayatım
ölümle yol alıyorum burdan öte
düşlerimle yeniyorum gerçeği

bir taşın kumlu damarına yerleşiyorum
en kısmetsiz köküyüm gençlik ağacının
bezdi yeşerme tutkusundan gönlümün ucu
hayat tatlı lokmalarını ıslatıp amber ağzıyla
verdi başkalarına
bense kör bir abanoz kökü
mil ve bazalt içinde, açım ölesiye

bir küçük kum kasabasına yerleşiyorum
ne hayatın şöhreti biliniyor burda
ne rüzgarın namı, yağmurun nişanı
ne denizin sesi geliyor kulaklara

yüreğim kabarık doğmuşum ama
sevgim ve yüreğim kimin umurunda
oysa umut vermişti tanrı insanlığa
dedem Kuran'da adımı bulunca

bense yitiriyorum umudumu sevdikçe
gönlüm karıştırıyor sözcükleri
karadüşler kötülüyor yaşamı
arıyorum uçurumlardaki yerimi


Adnan Özer
Çıngırağın Ölümü

17 Temmuz 2018 Salı

Gerekmez Dünyayı Bize Çünkü Bâki Bünyad Değil

Gerekmez dünyayı bize çünkü bâki bünyad değil
Bir kul bin de yaşar ise ölünce bir saat değil

Bu dünya kahır evidir nice ömürler eritir
Uçmakta huy satın kişi yalan yanlış gıybet değil

Şol senin mü’min kulların dünya zındanı onların
Bu dünyada mü’min olan hurrem oluban şad değil

Bunda zâlîmlik eyleyen nefsini hırsla toylayan
Yüzleri kara kopısar öz canları rahat değil

Kimdürür kim eren ona dün gün tâat kılan ona
Verilir uçmak onlara zira biliştir yad değil

Yunus miskin mestânesin sen seni gör ko bunları
Dünyada riyâla dirlik kişiye iyi ad değil


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Yavlak Acâyip Geldi Bana Dünya ’çinde İşbu Hâl

Yavlak acâyip geldi bana dünya ’çinde işbu hâl
Gece konuk olan kişi gene sabah göçer filhâl

Eğer gerçek konuk isen aç gözün uyanık isen
Sen bu söze tanık isen geri kalır mülk ile mal

Malını beriki(si) yer sen onda hesabını ver
Senindür(ür) bir adım yer gör nice(si) urulur kal

Kendin görürken ye yedir yoktur diye etme özür
Bu dünyâda hâsıl nedir hay ile pazarı ver al

Ben diyeyim sözün hakkın işit unutma key sakın
Uş kıyâmet geldi yakın gönlünden geçmesin hayâl

Andan İsrâfil sur ura ölenler yerinden dura
Geçse devrân-ı rüzigâr böyle yazmış celle celâl

Sultan u kullar bir ola anda katı haller ola
Dahı ayrıksı sır ola korkulu iş anda muhâl

Bunda korkmaz isen Yunus anda korkuturlar seni
Eğer dirliğin hak ise sırâtı geçesin sehel


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Marmarada Akşam

Çıkar gelir alacakaranlık
yeni sürülmüş tarlalardan
her adımda biraz daha yiten topukları
ve taflan külüne kokan elleriyle
çıkar gelir
her solukta bir dermansız hastalığın
iç kanamalarını çekerek sinesine

dalgalarda çözer
saçlarını alizeler
fosforsu yüzüne vurur
bir çağanoz çıkmak ister
göğsünün sarmal dehlizlerinden

ağır ağır yürür gece
taşlarında otlar bitmiş
Aspendos'un sahnesine
ve eski, alışkın bir oyuncu gibi
okur ceneviz gününden kalma tiradını

ak benekli gömleğini aranır
soğuk kıkırdaklarıyla ürpererek
kum engereği

çıkar gelir kutup yıldızı
ışıltılı bir pelerin gibi savurarak
saman yolunu
bağdaş kurup oturur
gök tapınağının mimberine
deniz/ah! o uçsuç bucaksız göğsünde
yeşil hareler oynaşan/deniz
gece dev bir çoban gibi
kara kepeneğiyle abanınca üstüne
çırpınıp bırakır kendini
vahşi bir aşkın öpüşlerine


Adnan Özer
Ateşli Kaval

16 Temmuz 2018 Pazartesi

Bu Dünyaya Gelen Kişi Ahır Yine Gitmek Gerek

Bu dünyaya gelen kişi âhır yine gitmek gerek
Müsâfirdir vatanına bir gün sefer etmek gerek

Va’de kıldı ol dest ile biz bu cihana gelmeden
Pes ne kadar eğleniriz ol va’demiz yetse gerek

Biz de varırız ol ile kaçan kim vâ’demiz gele
Kişi varacağı yere gönlünü berkitse gerek

Can neye ulaşır ise akıl da ona harcolur
Gönül neyi sever ise dil onu şerh etse gerek

Acep midir âşık kişi ma’şûkunü zikrederse
Aşk başından aşacağız gönlünü zâr etse gerek

Yunus imdi sever isen ondan haber vergil bize
Âşıkın oldur nişanı ma’şûkun ayıtsa gerek


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Niceler Bu Dünyâda Günâhını Yuyamaz

Niceler bu dünyâda günâhını yuyamaz
Ömrü geçer yok yere ey dırîga duyamaz

Bir nice kişilerin gaflet gözün bağlamış
Hak yoluna derisen bir yufkaya kıyamaz

Bu dünyâ bir gelindir yeşil kızıl donanmış
Kişi yeni geline bakıbanı doyamaz

Ey nice arslanları alır aktarır ölüm
Azrail pençesine bir yoksulca duyamaz

Var imdi miskin Yunus uryân olup gir yola
Yüz çukallı gelirse yalıncağı soyamaz


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Rüyadan Sıçrayan Taş

ayaklarım temizdi üstelik dişlerimi de fırçalamıştım

pazar yerlerinde dolaşıyordum ağır aksak
tükenen hayatlar tezgahlarında
yokluğunu suluyordu hırçın nilüferler

özenle sıyrılıyordu aralarından
cinayetlerinde acıyan göğsüm
kendi küllerini yakıyordu bacalar
sorular başlarken
ihtimaller giriyordu devreye
şimdiki haliyle yüzler
hangisine tutunmaya kalkışsam
kendi ellerim kalıyordu geriye

lüzumu kalmamıştı
kimselere hatıra bırakmayacaktım

çalınmış kapılar baştan sona çemberdi
aldırışsız girmiştim gece gönlünden içeri

sıkıntıları eksilmişti bulutların

gözlerim açık kalmış
aşk bile olmuyor


Halil İbrahim Özcan
Kırık Zar

15 Temmuz 2018 Pazar

İstek Oradan

................................
İstek oradan geçiyordu, o puslu dünyadan.
Çocuklarla inat oynuyordu ihtiyarlar. Doluştukları
geçmiş zamandan ürktüm.
Ara sıra kaldırıp dökülmüş başlarını, nasihat
saçıyorlardı meydanlara
- Hey!.. diye bağırdım
Bir gün keseceğim oy hakkınızı. Gençleri savaşa
gönderemeyeceksiniz oturduğunuz yerden!
Çok kızdılar. Yüzleri bir avuç alevdi. İlikleri titreyerek
döndüler "fiil" ile "fail"e
- Orta yaşlı uslu bir güreşe tutuşun diye bağırdılar.
Tehditkardılar. Ateşe verip çayırlan diklendiğimde
"can havli" çağırdılar şimdiki zamanı.
- Buna kıran kırana bir "zarf" verin!

Aldım zarfı.
- Geceler güzeldir!.. diye bağırdım. Şaşırdılar
-Yüzler ve zarflar görünmeden de konuşabilir her
şeyi. Fiillere sahip çıkabilir, isimlere, sıfatlara,
zamirlere sahip çıkabilir görünmeden.
Boğazlama tarihi sizin olsun:
Karanlık, yontma, cilalı
Toplu, tüfekli, atomlu boğazlama sizin olsun
Geçmişiniz
Geleceğiniz!...
Şaşırdılar. Yürüdüğümde
- Saygısız!... dedi birisi. Öteki
- İbret-i alem için asmalı bunların birkaçını

yeniden çayırları ateşe verdiğimde
istek oradan geçiyordu, o puslu dünyadan
Şimdilik hırçın azınlık.


Süha Tuğtepe
Yüzler ve Zarflar
1985

14 Temmuz 2018 Cumartesi

Üçüncü Gün Şarkısı

Soğuk sular
Dökmeyin omuzlarıma

Sokulu saçlarıma
Üç kara zambak

Yüreğim donacak
Dökmeyin soğuk sular

Üç kara zambak
Bahardan daldan ırak

Sallanır bir kavak
Sisler arasında

Kuştüyü yastıklar
Koyun başıma

Yatırmayın taşlara
Kalçalarım kırık

Boynumda oynaşır
Bir kara ışık

Kardeşçiğim
Yatırmayın taşlara

Akar bir ırmak
Dumanlar arasında

Bir kara ışık
Güneşten aydan ırak

Dualar okumayın
Yüreğim uyuyacak

Anacağım
Dualar okumayın!


Hüseyin Haydar
Kara Şarkılar

13 Temmuz 2018 Cuma

Sen Bu Cihan Mülkünü Kaftan Kafa Tuttun Tut

Sen bu cihan mülkünü kaftan kafa tuttun tut
Ye bu âlem malını oynayıban uttun tut

Süleyman’ın tahtına şâd olup oturdun bil
Dive perîye düpdüz hükümleri ettin tut

Fir’avn’ın hazinesin Nûşin-revan genciyle
Karun malına katıp sen malına kattın tut

Bu dünya bir lokmadır ağzında çiğnenmiş bil
Çiğnenmişe ne yutmak ha sen onu yuttun tut

Ömrün senin ok gibi yay içinde dopdolu
Dolmuş oka ne durmak ha sen onu attın tut

Her bir nefes kim gelir keseden ömr eksilir
Çün kese ortalandı sen onu tükettin tut

Çün denize gark oldun boğazına geldi su
Deli gibi dalpınma ey biçâre battın tut

Yüz yıllar hoşlugıla ömrün olursa Yunus
Sonucu bir nefestir geç ondan da üttün tut


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Zinhar Vermegil Gönül Dünya Payına Bir Gün

Zinhar vermegil gönül dünya payına bir gün
Dünyâya gönül veren düşe tayına bir gün

Kuşların yuvasını kimse doğan edinmez
Ol elde kaçan dura gide yayına bir gün

Gör ahî niceleri topraklar koçmuş yatar
Bizi de onlar gibi ala koynuna bir gün

Şol kuşun kim yuvası doğan katında olur
Ol ondan kaçınsa (da) gide yeyine bir gün

Miskin bîçâre Yunus gördüm bildim demegil
Tut erenler eteğin düşgil suyuna bir gün


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Üç Genç

Söner akşam güneşleri
Üç genç geçer ak giysilerle
Ayaklarında bakır telleri

Elinde karanfil taşır biri
Öteki sigara içer titrek parmakla
Kollayıp yanını yöresini

Üçüncü bir ölüdür üç günlük
Daha üç günlüktür acısı
Yüzünde uzanır bir kanlı boşluk

Yürürler yan yana ağır ağır
Dağılır önlerinde kuşlar, kitaplar
Dururlar bir uçurumun keskin yerinde

Öleni gömerler hemen oraya
Ağlar sigara içen gömüt başında
Karanfil tutan bir şiir yazar

Usulca kapanır kapılar
Bir yağmur taşırım ben ipekten ince
Girerim sessizce kentten içeri

Açılır sabah gökleri
Aranırım bütün sokakları evleri
Bulurum kendimi soğuk taşlarda

Issız bir köşede uzanmış yatan
On bir ay sevdasını elden uçuran
Avucunda uyutan bir küçük canı

İki genç geçer uçurumdan
Ellerinde yazılı kağıtlar
Ayaklarında bahar telleri

Göklere doğru yönelir biri
Bulutlar arasında yiter gider
Öteki girer meşelerden içeri

Üç gençti önümden geçen
Ben hangisiydim üçünden!


Hüseyin Haydar
Kara Şarkılar

12 Temmuz 2018 Perşembe

Ey Yârenler Ey Kardeşler Korkarım Ben Ölem Deyi

Ey yârenler ey kardeşler korkarım ben ölem deyi
Öldüğüme kayırmazam ettiğimi bulam deyi

Bir gün görünür gözüme aybım vuralar yüzüme
Endişeden del’ olmuşum nidem ben ne kılam deyi

Eğer gerçek kul imişsem ona kulluk kıla idim
Ağlayaydım bu dünyada yarın onda gülem deyi

Hemin geldim bu dünyâya nefsime kulluk eyleyi
İyi amel işlemedim azaptan kurtulam deyi

Ey biçâre miskin Yunus günahım çok n’eyleyeyim
Sığındım ol Allâh’ıma dedi hem afvedem deyi


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Hiç Bilmezem Kezek Kimin Aramızda Gezer Ölüm

Hiç bilmezem kezek kimin aramızda gezer ölüm
Halkı bostan edinmiştir dilediğin üzer ölüm

Bir nicenin belin büker bir nicenin mülkün yıkar
Bir nicenin yaşın döker var gücünü ezer ölüm

Birinin alır kardeşin revan döker gözü yaşın
Hiç onarmaz bağrı başın habersizin gelir ölüm

Yiğidi koca olunca komaz kendini bilince
Birini koyup gelince gözlerini süzer ölüm

Hani onun sevdik yâri kıl tâatın arı yürü
Miskin Yunus neye durur ejderhalar yutar ölüm


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Ağustos Oyunu

Ağustos sıcağında
Yürürken toprak yolda
Böğürtlenler dikenler arasından
Kimdir adımı fısıldayan

Ah sararmış mısırlarda
Kimdir benim görmediğim
Hem durmadan şarkı söyler
Hem mırıldanır adımı
Döner döner bakanın

Fındık ayı gününde
Bir başıma giderken
Anasonlar eğreltiler içinden
Kimdir adımı çınlayan

Dalgacının biri belki
Bir çılgın arar böceği
Cırlar durur adımı
Gizlenir ben dönünce de
Fundalar bukleler içine

Yol boyu ıssız sessiz
Bir elma serçesi birden?
Uçar gider gömleğimin cebinden
Bırakıp bu şiiri

Başlarım ıslık çalmaya
Yüreğimden geçenlerden
Ezgisi acıdan acı
Bir ağustos sıcağında
Ansızın susar dalgacı


Hüseyin Haydar
Acı Türkücü

11 Temmuz 2018 Çarşamba

Geldi Geçti Ömrüm Benim Şol Yel Esip Geçmiş Gibi

Geldi geçti ömrüm benim şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle (gelir) şol göz açıp yitmiş gibi

İşbu söze Hak tanıktır bu can gövdeye konugtur
Bir gün çıka gide kafesten kuş (kaçıp) uçmuş gibi

Miskin âdemoğlanını benzetmişler ekinciye
Kimi biter kimi yiter yere tohum saçmış gibi

Bu dünyada bir nesneye yanar içim göynür özüm
Yiğit iken ölenlere gök ekini biçmiş gibi

Bir hastaya vardın ise bir içim su verdin ise
Yarın anda sana gele Hak şarabın içmiş gibi

Bir miskini gördün ise bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele hulle donun biçmiş gibi

Yunus Emre bu dünyada iki kişi kalır derler
Meğer Hızır İlyas ola Âb-ı hayat içmiş gibi


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Yok Yere Geçirdim Günü Ah N’ideyim Ömrüm Seni

Yok yere geçirdim günü ah n’ideyim ömrüm seni
Seninle olmadım gani ah n’ideyim ömrüm seni

Güldim ü geçtim bilmedim ağlayıp gusse yemedim
Senden ayrılam demedim ah n’ideyim ömrüm seni

Hayrım şerrim yazılışar ömrüm ipi üzülüşer
Sûret benden bozulusar ah n’ideyim ömrüm seni

Gidip geri gelmeyesin gelip beni bulmayasın
Bu benliğe sermayesin ah n’ideyim ömrüm seni

Hani sana güvendiğim güveniben yuvandığım
Kaldı küllî kazandığım ah n’ideyim ömrüm seni

Miskin Yunus gidisersin aceb sefer edisersin
Hasret ile kalısarsın ah n’ideyim ömrüm seni


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Anımsama

Yeşil bir masada yanyana
Otururduk erikler altında

Üç yaprak çiçek uyurdu
Sıcak bir öpüş gibi alnında

Yağmur çiseye dururdu
Bir eve girerdik sonra

Yiterdim ekinler içinde
Alınca onu koynuma

Bir gecenin kar'ı gibi
Işık görmemişti daha

Soluğu götürürdü beni
Göğsünün doruklarına

Tüfek çubuğu gibi yağardı
Çılgın bir yağmur dışarda


Hüseyin Haydar
Acı Türkücü

10 Temmuz 2018 Salı

Ömrüm Beni Sen Aldadın Ah N’ideyim Ömrüm Seni

Ömrüm beni sen aldadın ah n’ideyim ömrüm seni
Beni deprenemez kodun ah n’ideyim ömrüm seni

Benim varım hep sen idin canım içinde can idin
Hem sen bana sultan idin ah n’ideyim ömrüm seni

Gönlüm sana ağlar idim gül deyiben yıylar idim
Garipseyip ağlar idim ah n’ideyim ömrüm seni

Gider imiş bunda gelen dünya işi cümle yalan
Ağlar ömrün yavı kılan ah n’ideyim ömrüm seni

Hayrım şerrim yazılısar ömrüm ipi üzülüser
Gidip sûret bozulusar ah n’ideyim ömrüm seni

Bârı koyuban kaçmasan göçküncü gibi göçmesen
Ölüm şarabın içmesen ah n’ideyim ömrüm seni

Bir gün ola sensiz kalam kurda kuşa öğün olam
Çürüyüben toprak olam ah n’ideyim ömrüm seni

Miskin Yunus bilmez misin yoksa nazar kılmaz mısın
Ölenleri anmaz mısın ah n’ideyim ömrüm sen


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Sana İbret Gerek İse Gel Göresin Bu Sinleri

Sana ibret gerek ise gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin bakıp görücek bunları

Şunlar ki çoktur malları gör nice oldu hâlleri
Sonucu bir gömlek giymiş onun da yoktur yenleri

Hani mülke benim diyen köşk ü saray beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar taşlar olmuş üstünleri

Bunlar eve girmeyenler zühd ü tâat kılmayanlar
Bu beyliği bulmayanlar zirâ geçti devranları

Hani ol şirin sözlüler hani ol güneş yüzlüler
Şöyle gayib olmuş bunlar hiç belirmez nişanları

Bunlar bir vakt beyler idi kapıcılar korlar idi
Gel şimdi gör bilmeyesin bey hangidir ya kulları

Ne kapı vardır giresi ne yemek vardır yiyesi
Ne ışık vardır göresi dün olmuştur gündüzleri

Bir gün senin dahı Yunus benim dediklerin kala
Seni dahı böyle ede netekim etti bunları


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı

İlk Günün Ardından

Mutluyum
Oturduğun semti
Ev arkadaşını
Öğrenmekten
Yaşını
İşlerini
Okulunu
Zamanı nasıl geçirdiğini

Hepsi düşündüğüm gibi çıktı
Uzaktan güzel bir çiçektin
Yanına geldim
Çiçekten bir insan gördüm

Yüzündeki beyazlık.
Bahar sabahlarının ıslak çiği
Doğduğun şehrin dağlarındaydı o saflık
Çamların dibinde açmış fulyaların yüzünde
Bir de sende gördüm
Gözlerinin derin göller gibi durduğu
Temiz
Beyaz
O insan yüzünde

Mutluyum
Bir saat karşında durup
Yüzüne bakabildiğime
Hayatta tek isteğim buydu
Mutluyum seni sevdiğime.


Turgay Fişekçi
Karda Işıltılar

9 Temmuz 2018 Pazartesi

Yeryüzünde Gezer İdim Uğardım Milketler Yatar

Yeryüzünde gezer idim uğardım milketler yatar
Kimi ulu kimi kiçi key kuşağı berkler yatar

Kimi yiğit kimi koca kimi vezir kimi hoca
Gündüzleri olmuş gece ancılayın çoklar yatar

Doğru varırdı yolları kalem tutardı elleri
Bülbüle benzer dilleri danışman yiğitler yatar

Ulu kişi ağlamışlar server yiğitler düşmüşler
Başucunda yay sımışlar kuruluban oklar yatar

Atları izi tozulu önleri tabıl – bazılı
İle güne hükmü yazlı muhteşem beyler yatar

Gece gündüz oğlancıklar söyler iken bülbül gibi
Ayrılmışlar anaları sinlerini bekler yatar

Elleridir kınalı hep karavaşları şeker–leb
Kargı gibi uzun boylu gül yüzlü hatunlar yatar

El bağlamıştır kamusu Hak Çalap’tandır umusu
Nökerli kızdır kimisi alınmadan çoklar yatar

Yunus bilmez kendi hâlin Çalap’tır söyletir dilin
Bir nicesi yeni gelin ak değirmi yüzler yatar


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Eserleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Sabahın Sinleye Vardım Gördüm Cümle Ölmüş Yatar

Sabahın sinleye vardım gördüm cümle ölmüş yatar
Her biri biçâre olmuş ömrün yayıvarmış yatar

Vardım bunların katına baktım ecel heybetine
Nice yiğit muradına ermeyiben ölmüş yatar

Yemiş kurt kuş bunu keler nicelerin bağrın deler
Şol ufacık nâ-resteler gül gibice solmuş yatar

Tuzağa düşmüş tenleri Hakk’a ulaşmış canları
Görmez misin sen bunları növbet bize gelmiş yatar

Esilmiş inci dişleri dökülmüş sarı saçları
Kamu bitmiş teşvişleri emr-ü nemde ermiş yatar

Gitmiş gözünün karası hiç işi yoktur durası
Kefen bezinin pâresi sönüğe sarılmış yatar

Yunus gerçek âşık isen mülke sûret bezemegil
Mülke sûret bezeyenler kara toprak olmuş yatar


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Eserleri
Abdülbaki Gölpınarlı

Nişanlı Kızın Ağıdı

Göğsün papatya tarlası
Ah, sarardın beni
Sevgilim, sevgilim
Kolların nerde şimdi

Kirpiklerinin ucuna
Asmıştım yüreğimi
Mavisinde yittiğim
Gözlerin nerde şimdi

Bilgeceydi dostluğun
Sevgiydi sunduğun
Yıldız gözlüm, gündüzüm
Işığın nerde şimdi


Turgay Fişekçi
Karda Işıltılar

8 Temmuz 2018 Pazar

Değişim İnsanı

Şaşıyorum şu sıska kollarımın uzunluğuna
Birisi dünyanın yarısını sarmış sımsıkı,
Diğeri uzanmış karanlıkların üstüne
Ne kadar çok kolum
Ne kadar çok kollarımız var.
Hepsi de hazır
Büyük hasretlerine sarılmaya

Kocaman, ak elli kızlar görüyorum.
Kırmızı karanfiller saklı avuçlarında
Gözlerim, yüreğimden kopan bir gülü uzatıyor sessizce
Uzanan gülümü görmeden geçip gidiyor ak elli kızlar.

Hoşuma gidiyor insanlarda çağın sancılarını görmek
Tarihin en soylu acılarını çekiyor insanlar
Yeni insanlara gebe herbiri.
Bütün insanların sımsıkı kucakladıkları bir dünyayı düşünüyorum.
Kocaman bir halay çevriliyor,
Tek bir insan dışında kalmamacasına.

İşçilerden dinliyorum dünyayı
Bilmem neredeki yontuların güzelliğinden sözediyor
Sanatın insana olan yakınlığından
Sonra, genç olmaktan
- Oysa ellisinde var -
Sonra gelecek
Ne kadar ferah bir söz ağzında

Bir beyaz güvercin kanatlanıyor yüreğimden...
Uzaklarda, bembeyaz kayın ormanlarında, insanlar öpüşüyor, Şopini dinlerken.
Ak bir el süzülüyor yanaklarından aşağı
Tutup, eli öpüyorum.
Kocaman bir halay çevriliyor.
Tek bir insan dışında kalmamacasına.


Turgay Fişekçi
Karda Işıltılar

7 Temmuz 2018 Cumartesi

Mavi

Üstünde yağmurdan başka hiçbir şey yoktu
anlam olmak için yeterince çıplaktın
şiirin nasıl birşey olması gerektiğini
hatırlatıyordu gözlerin, sana böyle inandım:
Ben inanmak için şiir yazıyorum, gözlerin
neyi hatırlatıyorsa ona inanıyorum, gözlerin
Cihangir'i hatırlatıyordu, hayal içinde fakir
Üsküdar'dan o rüyaya baktım: Maviydin
bir özletip bir geri çekiyordun denizlerini!
Usul usul inandım güzelliğin hatrına yağan
yağmurun üstümüzde hakkı vardır, inandım
uzak bir mavi kızın gözlerindeki bulut
burada içimize yağacaktır, inandım, mavi
bir yağmurluğun da olsa şiirden ıslanırdın!
Gövdene de böyle inandım, duruydu, şiirin
nasıl bir şey olması gerektiğini hatırlatıyordu:
Öyle çıplaktın ki içinde şiirden başka
hiçbir şey yoktu, gövden neyi hatırlıyorsa
ona inanıyorum, beni hatırlamasa da, biliyorum
bazı uzaklıkların hiç mektup beklemediğini...

Bazı şiirler de bekleyemiyor yağmurun dinmesini!


Haydar Ergülen
40 Şiir ve Bir...

6 Temmuz 2018 Cuma

Teferrüc Eyleyivardım Sabahın Sinleri Gördüm

Teferrüc eyleyivardım sabahın sinleri gördüm
Karışmış kara toprağa şu nazik tenleri gördüm

Çürümüş toprak içre ten sin içinde yatar pinhan
Boşanmış damar akmış kan batmış kefenleri gördüm

Yıkılmış sinleri dolmuş hep evleri harâb olmuş
Kamu endişeden kalmış ne düşvar halleri gördüm

Yaylalar yaylamaz olmuş kışlalar kışlamaz olmuş
Bar tutmuş söylemez olmuş ağızda dilleri gördüm

Kimisi zevk-u işrette kimi sâz-u beşârette
Kimi belâ vü mihnette dün olmuş günleri gördüm

Soğumuş şol kara gözler belirsiz olmuş ay yüzler
Kara toprağın altında gül derer elleri gördüm

Kimisi boynunu eğmiş tenini toprağa salmış
Anasına küsüp gitmiş boynun buranları gördüm

Kimi zârı kılıp ağlar zebâniler canın dağlar
Tutuşmuş sinleri oda çıkan tütünleri gördüm

Yunus bunu kanda gördü gelip bize haber verdi
Aklım vardı bilim şaştı netekim bunları gördüm


Yunus Emre
Yunus Emre Hayatı ve Bütün Şiirleri
Abdülbaki Gölpınarlı