Şiir, Sadece

2 Mart 2019 Cumartesi

Sen

Hiçbir zaman rüyalarıma girmiyorsun Sen.
Gerçekte yaşayışım senin varlığınladır.
Rüyalara giriyor bunun dışında her şey.
Ve bunlar kötü rüyalardır.

Saten yastığında uyuyorsun.
Güneşte tamamen yandın,
Bir çay süzgeci gibi nefes alıyor
Traşlanmış koltukaltı.

İşte Sofia rıhtımı!
Gıcırtısı balkon kapısının.
Ballanmış metafiziği
Senin kokunu veren ıhlamurların.


Andrey Voznesenski

1 Mart 2019 Cuma

Step Out Onto The Planet

Step out onto the Planet,
Draw a circle 100 feet round.

Inside the circle are 300 things
         nobody undertands and,
         maybe, nobody's ever seen.

How many can you find?


Lew Welch

28 Şubat 2019 Perşembe

Bir Münzevi

Bir münzevi
Kilitler kapısını
Fırtınaya karşı
Sıcak tutar damını.

Bütün kış çıkmaz dışarı
İlkbaharla beraber
Sökün eder dışarı
Bir giysi bir kitapla beraber
Tertemizdir evinin içi
Sanırsınız yaşamamıştır
Orada hiçbir kişi.


Lew Welch

27 Şubat 2019 Çarşamba

Sende

Hep sende herşey
Bize kalan hiçbirşey
Hiç sendekileri ver demedim sana
Rahatsız etme yeter!


12 Nisan 05, LA

26 Şubat 2019 Salı

Başkalarının

Başkalarının mutsuzluğuna sevinir oldum
Ben nasıl bir insan oldum
Başkaları için yaşarken kendimi unuttum


15 Mayıs 06, LA

25 Şubat 2019 Pazartesi

Satıyorlar

Herkes herkese bişey satıyor
Ben sana hiçliği kiralıyorum


20 Mayıs 06, LA

24 Şubat 2019 Pazar

Bana Zaman Ver

Sistemin sana dayattığı bu koşuşturmadan kurtul
Biraz zaman vermiyosan bu deliliğin içinde deli olamam senle


15 Mart 06, LA

23 Şubat 2019 Cumartesi

Onlar

Herşeyi bilen onlar
Herşeyin en iyisini onlar için
Pastanın artıklarını veriyorlar bazılarına
Bazılarına ise hiç bişey verilmiyor
Sadece ölmek şıkkını seç diyorlar
Ama bir gün çekilecek boğazın suyu
Boğulacak yalılarda yaşayanlar
Bütün dışlananlar toplanacak bir gün
Şehri feth edecekler


Zaman, 20 Mart 06, LA

22 Şubat 2019 Cuma

Benlik

Seni düşünürken F tipinde gibiyim
Anladım olmayan beni oynuyacam
Benliğimden çıkıcam
Ah o benliğim herşeyim


18 Subat 05, LA

21 Şubat 2019 Perşembe

Dürüst

Dürüst iyi davranan
Aslında öyle olmayan
Kötü davranan
Aslında öyle olmayan
Olan veya olamayan


17 Mart 06, LA

20 Şubat 2019 Çarşamba

Sen

Ölüm fermanımı yazan sen
Kaçmak için tünel kazdığımda
Tüneli kapatan sen
Ah sen hep iyi olmamı
Sadık olmamı bekleyen sen
Ah sen salak sen!


12 Eylül 05, İST

19 Şubat 2019 Salı

Aslında

Aslında çok yükseklerde gördüğün insanlar
Aslında çok alçak-talar


4 Kasım 06, LA

18 Şubat 2019 Pazartesi

Hiç Kimsenin

Hiç kimsenin sevmediği kadar seviyordum
Hiç kimsenin bilmediği kadar biliyordum seni
Ve sen bunu bilmiyordun


26 Eylül 05, LA

17 Şubat 2019 Pazar

Doğru

Sen hep peşinden koştun kimse
Kimse doğruları istemediki


10 Ekim 05, LA

16 Şubat 2019 Cumartesi

Vermek Veya Vermemek

Bizim dertlerimiz vardı
Evlenmeden olmaz diyen kız arkadaşlarımız
Veya kime verdiğini umursamayan arkadaşlarımız


10 Ocak 03, İST

15 Şubat 2019 Cuma

Ders

Kendini dünyanın kralı zannederek
Yine bişey anlatıyor tahtanın yanında bir insan
Irak`a yağan bombalardan bahsetmeden


22 Mart 06, LA

14 Şubat 2019 Perşembe

Hıyar

İlk şiir yazdığımda benle taşşak geçmişti bir
Hıyar
Aynaya bakmadan


15 Aralık 2002, IST

13 Şubat 2019 Çarşamba

Boktan

Boktan arkadaşlarımı aradım
Boktan yaşamıma renk gelsin diye
Bir bira açtım


22 Kasım 05, LA

12 Şubat 2019 Salı

Aşkı Arayan

Bir yanım Beveryli Hiils
Diğer yanım Hollywood
Arada aşkı arayan ben
Amerikaya komunizmi getirsem daha kolay


21 Kasım 05, LA

11 Şubat 2019 Pazartesi

Lost Angels

Lost Angles* bana lise yıllarımı hatırlatıyor
Kendini herkesten iyi gören moronlar
Sahte memeler sahte Hollywood ve beynimden geçen binlerce yollar
Gerçeğe benziyen sahteler
Sahteye benzeyen zaten sahte olanlarlayım
Cehennemin dünyaya izdüşümü bir yerde
Çöldeyim uçsuz bucaksız bir çölde LA`de*



21 Eylül 2005, LA


Lost Angels: Kayıp Melekler anlamında Los Angeles'e gönderme yapıyor şair.
LA: Los Angeles kısaltması

10 Şubat 2019 Pazar

Bir Mohammad Salih Şiiri

Aç bir serçe olsaydım eğer,
Konmazdım sizin pencerenize.
Karınca olsaydım eğer ben,
Geçmezdim sizin geçtiğiniz yoldan.
Siz gassal olsaydınız eğer,
Elbette sizden sonra ölürdüm.
Eğer ben bir ağaç olsaydım,
Sizin bağınızda yeşermezdim.
Fakat büyük bir taş olsaydım,
Yolunuzda boyulu boyunca yatardım.


Mohammad Salih

9 Şubat 2019 Cumartesi

Aşkıya

siyatik mi yan yana yürüdüğüm -belki-
göndere çekenler utansın gömleğinden
fakat bu çığ ne yüksek bir çığ
ne dağı var ne karı
olur olmaz trenler geçiyor kıyısından

cam buğusuyum işte, suyum
yeryüzü masmavi portakal
yalnızlık çeker miyim yörüngede
ah ne güzel tütün sarar
tüfeklerini unutmuş eşkiyalar
kahvelerde pişpirik ve bir yudum çay
köpüğümü kim üfledi uçuruma
şu soyut zamanı yani modayı
çıkarsam üzerimden çıplacık
bemolsüz bir şarkıya başlayacağım
herkes istediği yere çeksin
ıslak pabuçlarımla romatizma, kanyak

borusuz sobalar borusuyum üstad
günde kaç paket sigara içer ağaçlar
sakalsız koyunlar keserdim büyükken
kan gözümü parlatınca gelsin pudralar

ben “dj”niz iskelet
bütün parçalarım oturmanız için
kravatımı bağlayamıyorum bir türlü
pink floyd neyi gömdü duvarlara
şakaydı, şakaydı altmışsekiz
vallahi şakaydı
paramparça sularda kıpkırık kahkahalar

söndürün ışıkları, ay doğacak ay
krater kaşlı, tozlu yanaklı, soğuk ay
spiral takıp unuttunuz değil mi
ben de çöpe attım putlarımı
artık, saçlarımı sevmeyeceğim
kitaplar neyime yetmiyor

-heey gönüllü ücret kölesi!
nereden gidilir esir pazarına?
dışarıda enflasyon, emisyon, promosyon
ve bir sürü son

söndürün ışıkları söndürün
ay doğacak ay
kızlığı milyon kere bozulmuş
kaşarlanmış uluslar

kusacağım kusacağım
iplerim oldu ellerim
ölüler, şehitler soğuk bir rakam
nerede, nerede öpücük vitaminlerim?

dönüşsüz bir bilet ver biletçi
serde aşkıyalık var
yaktım bütün sözlükleri
mezopotomya’da kuşlar
kuşlar


Fergun Özelli

8 Şubat 2019 Cuma

Küs

bu nehir nereye çıkar
bu yağmur neyin şarkısı

gençliğimi harcayan hayalet
ufak düşlerle örtmüş
şapka sevmez saçlarımı

çöller çöllere gebe
şehirler kıyamet lohusası

içinde yaşadığım hayali
ipotek etmiş
babamın babasının babası

kızsam kızacak kimse yok
herkes haklı

cahilliğe sığınan gözyaşı
gövdesine sürülmüş ter
ağır ağır döndürüyor dünyayı

bitmiş bir tarihin kıyısındayım
kumsalda iskelet artıkları


Fergun Özelli
Aşkıya

7 Şubat 2019 Perşembe

Hard Rock

sessiz biralar bekledim
bıyıklıydım ahşap saatlerde
üstelik, tütün kokarken öpmüştün
bağlanıp, boğulmam bu yüzden

şimdi, bir fular gibi
saramam boynuma karşıyaka’yı
o bir katil!
her yarım saatte bir seviştiği
edepsiz vapurlara harcadığı heyecan
minicik bir selamı unutmuş sevgilerin
                                          çürümüş ayak izleridir
kim, nasıl dayanabilir bu frijit taşlara?
palmiyeler zindanlarda
toplasan üç yıldız bile düşmez geceleri
ah! nasıl aşık olabilirim, nasıl?
bedenim yüzsüz bir güzün pezevengi
yaşlı faytonlar sevinçle kırmış dingilimi
kupkuruyum, acıyım;herkesin yüzünde
                sivri dişli kurt gölgesi

hayır, değil, sonbahar değil bu
imlayı unutmuş, infaza alışkın bir nasır
uçsam sınırsız aşkıma
yanıt değil küçük kanatlarım
            menzilim belli

dönüp dolaşıp gireceğim kafesime
yorulabilirim, niye şaştınız ki?
o müthiş sivilcelerinize gülün siz
bu şehir, hangi uygarlığın izmir’i?


Fergun Özelli
Aşkıya

6 Şubat 2019 Çarşamba

Düş

çıktığım kapıyı görmedim ki
aşıktım, sarhoştum, suçluydum
balçığım nikotine bulaşmış
darmadağın olmuştu gökkuşağım

umudum şehrin ötesindeydi
terazi burcundan ikizlere
ip üstünde geçtim utanmadan
(sürgünde kim sever ki otelleri?)

kirli asfaltla sevişen kırağı
acele eceller kusuyordu geceye
ardımdaki gölgeleri dondurup
(ne cesaret!) rehin verdim geçmişime
benim yüzüm değildi o
çamura düşen aynadaki
gireceğim kapıda sessiz
görünce ürktüm kilidimi

sesim minyatürlere karıştı
kör kuyularda çalan münir
zaman denen cehennemde
darağacına çekti ıslığımı

kırıldım; kadehler karışıktı
sek sek oynarken cam kokan
ellerimle soydum atlıkarıncayı
vuruldum, taammüden vuruldum

bulut hırsızıydım kayıtlarda
rakıyı tersinden içerdim
çürük dişlerimle kopardığım
yasaları silkiverdim dehlizlere

düştüm işte uçurumun içinde
yüzlerce balon çimen menekşe
öptükçe sevgilim saçlarımdan
tespih çektim zincirimle


Fergun Özelli
Aşkıya

5 Şubat 2019 Salı

Kuşlar da Ağlar

saçları sabun kokan fesleğenler özlemez cellat
kiraya verilmiş saatlerde hiç bir çocuk büyümez
belki de sinsi bir itiraftır çürüyen kelimeler
korku büyüdükçe kirlenen su, yoğun yanık kokusu

ya taranmış saçların fiyakası, ne garip medeniyet
cinnet sütleriyle beslenen doğuştan kör kelebek
şarabi sevişmez, bulutların mirası çöl ve eziyet
nefret anahtarı kolayca kırar serabın kapısını

şehvetle örtünen şiddet sermayedir kuraklığa
sıcak yatağında bile tekmeler inatçı aşıkları
kızgın yağlar aksa da gövdesinden gölgesiz
ıssız yürekler ülkesi hıcahınç rutubet

kuşlar da ağlar sonunda her taraf suç tanesi
kim elini attıysa yapışıp kalmış sokaklara
bütün perdeler kilitli, bütün ışıklar sökük
ölünce, kaç şişe bira içer darağacı tiryakisi


Fergun Özelli
Aşkıya

4 Şubat 2019 Pazartesi

Yolculuk

çığırından çıkmış bu gece
soluğum tutuşacak anladım
hep yolculuk dilenirdim ya
tenha bulutlarmış arkadaşlarım

belki de iflâh olmaz bir yabancıyım
unutulmuş plaklarda gizli şarkılarım
sakın sormayın beni kırlangıçlara
utanıp üşür çember çeviren duygularım

kuyudan gelen sesi duyduğum doğru
yıldız durağında acemi bir aşığım
uzun asfaltlar döşeyince düşlerim
silindi buğusu güzelim dostlukların

hayat dediğim bu işte: kısacık ve sade
sığınıp kalmış rastlantı gergefine
sevgilimin el salladığı otobüs
eminim, sarhoş oluyor vardığı yerde
sevgin bahanem oldu


Fergun Özelli
Aşkıya

3 Şubat 2019 Pazar

Yaşamak Bir İnattır

yıldız mevsimiydi
ne bayrağımız vardı
ne kurşun askerimiz
çantamızda yalnız şiirlerimiz

garson gelince dedik ki
birbirini tanımayan
sözcüklerin arasında
kıtalararası imgeler gezginiyiz

sıcak yetişemedi sıcaklığımıza
alkış nedir bilmez zayıf gitarist
usulca yükledi notaları
hayal atlı faytonlara

bir de baktık
karşıyaka’dan son vapur
palamar çözdü karanlığa

beyaz şaraptık doğrusu
kahkahaydık o gece
cın cın böcekler korosu
hâlâ kulaklarımda


Fergun Özelli

2 Şubat 2019 Cumartesi

İz

gurbetin sılaya döndüğü yere dönsem
bir tren ıslığını düşürür raylara
terminaller en büyük askerini uğurlar
yadsır beni peronlarda unuttuğum kadınlar

geçtiğin yollara izler bıraksam
ayrılık ezgileri, veda sözleri
yitik ömürler bıraksam ve intiharlar
zıpkınlanmış bir yunus düşer ağlara

nereye bıraksam içimdeki sahipsiz zamirleri
orada bir zakkum dal sürer
hazan düşer nefti ormanlara
rüzgarlar unutur menzilini, yağmurlar iklimini

çalsam kapılarınızı
uzun uzak yolların yorgunluğunu
bıraksam eşiğinize duymazsınız
derin uykularda herkes kendine konuktur

geçip giderim ıssız sularından bu şehrin
ardım sıra temizlik işçileri dağılır sokaklara
ayak izlerimi ve aylak dizelerimi
süpürüp atarlar bu şehirden


Emirali Yağan
1991

1 Şubat 2019 Cuma

Aylak Dizeler

I.

sararan bir vesikalıktır yüzün
agora duvarlarında
durur zan altında


II.

her yağmur iklimine mi yağar
kendine mi kanar her yürek

sularına boğulmuş göller gibiyim
götür beni suların akışına, rüzgarların sesine

bana denizler gerek, tayfunlar
dalgalarım olsun
her kıtanın kıyısında izler bırakan


III.

gidersem büsbütün
göç yollarını yitirmiş
turnaların menziline
düşüp de dönmezsem

deyin ki
o ateş ve rüzgarını
hep yanında taşırdı


IV.

baktım bir da nevruzu
mavi mor çili yapraklarında
bir çocuk gülücüğü
öyle duru, öyle içten
uzandım dermeye
kıyamadım, kokusunda sen


V.

dokunsam dağılacak
ufkuma serdiğin serap

bir düşsün sen
vakitsiz sabahlara uyandığım

bir düşsün sen
geceler boyu
içimde uçurumlar gibi büyüttüğüm

bir düşsün
bin yıl sonra uyandığım
bir uzun sevda

sen ömrümün en uzun mısrası


VI. Kargı ve Yürek

geldin
mahşeri bir kalabalıkla
kışladın yalnızlığımda

gittin
yüreşimi bir kargının ucunda bırakıp
bozgunlara bırakarak beni

yoksun
çevremde uzak yalnızlığı tundraların

1987-89


VII. Hücrede

asılıp en arsız teline yaşamın
ıslık çalmak Beethoven'den
ve kan işemek

ne görkemli çelişki
erinci yaşamak onulmaz yaralardan
varmak ölesiye ayrılıkların tadına

Aralık-1984


VIII. Şaşılacak Şey

acayip mahluklar azizim
görünüşe bakılırsa basbayağı insan

elleri yüzleri
yürüyüşleri, gülüşleri
edaları, lakırdıları
fena halde benziyorlar insana

oysa
şapkalarını asar gibi vestiyere
öylesine duraksamasız
asıveriyorlar insanları
kasap çengellerine

Kasım-1984


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

31 Ocak 2019 Perşembe

Gonzalo'nun Kulağı

utandı
üryandı
yaldızladı bakır teni
yandı Gonzalo

Antlarda ustura ağızlı bir sabahtı

mıhladılar Gonzalo'yu
dayayıp bir kaktüs ağacına
çapraz fişekler dinamit doladılar
ezgini çıplak bağrına

ürperdi
alakır saçları tel tel
gözlerinde pusmuş bir öfke parıltısı
ateş çemberinde akrepti Gonzalo
yalvarırsız
umarsız


ufukta güneşsiz bir sabahtır
mavide uçsuz bucaksız hayattır
kuşlar kanat vurur alagünlere
avazları taşkın
Gonzalo şaşkın
Gonzalo aymaz inanmaz

haki üniformalı adam
hayta komutan pek keyifli
soluklanıp purosundan
usulcacık ateşledi fitili:

- seyredin baldırı çıplaklar
nasıl ölürmüş partizanlar!

bin parça
kül oldu Gonzalo
toz duman içinde balaban bir kulak
düştü orta yere
olanca dehşeti
köylü inadıyla
Gonzalo'nun kulağı
öldüğüne inanmaz
ses ister

ses:

-bir şakaydı, oyundu bu Gonzalo
hadi uyan, toparlan
seni bekliyor evde karın
Aymaralı aç çocukların
Ayacucho yaylasında sahipsiz lamaların
compenero Gonzalooo!


Emirali Yağan
1987- Aydın

30 Ocak 2019 Çarşamba

Gün Başlar

gün başlar
su başlarından
bir ceylan sürüsü seker

ivecen siluetler düşer patikalara
sigara izmaritleri ve konserve kutuları
tekinsiz izdüşümüdür kuşatmaların

uzakta
bir tecrit karakolunda
Ti borusu öter

karavana vaktidir, susar bataryalar
orada kan tutmuş bir asker kusar
kumanya tasına

esas duruşu yalnız ölüm ve komut bozar, komutanım
derken, saralı bir asker düşer tekmil komutlara


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

29 Ocak 2019 Salı

Delori

kimliksizliğimiz
kimsesizliğimiz delori

Media gecelerinde ay karanlığı
pusatsız uykuların özlemi
tütün ve kavdır delori
duru bir aşk söylencesinde
sabahlara ulanan

ayrılığa döner yüzünü
ele vermez kederini delori

gözlerinin ferinde Urmiye mavisi
uzanır Aladağlar'dan Musul ötesine
bakar öyle uzak, uzaktır kendisine
dolanıp Munzur Fırat serinliğini
akar bütün yollar öznesine

beyhude dönen deşirmen
küllerini öğüten delori

bekler kınında paslı cembiyeler
bel verip ala karlı uçurumlara
dağılır ılgımlara duman duman
kara boran düşer de yollarına
çığlara karışır vay delal

has ölümler sınanır
sakınır gazabından delori

ve sonra savrulur sınır boylarına
ardı sıra siyanür yağmurları
hardal rüzgarları
çılık katarları
cembiyeler ve jandarmalar

bin yıldır kuşatma altında
çalara mahsur şivandır delori


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

28 Ocak 2019 Pazartesi

Musa

ve Musa bir dut aacına verip döşünü
Beyaz Da eteklerine salardı sesini
Susardı karşı köyler
Davudi sesine kuşlar konardı:

Merdena na kowo mare salteneto
Kam kı pe tıfange xode mıreno
Caye xo cenneto


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

27 Ocak 2019 Pazar

Gül Hasan

Bir eski zaman şarkısıydı Gül Hasan
uçurumlara kök salan
bir dişbudaın en çetin dalından oydu kemanını
yabanıl bir atın kuyruundan yarattı yayını
dillensin diye topraın, suların ve kahrın ezgisi


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

26 Ocak 2019 Cumartesi

Şarkılar Ülkesi

ben en uzun ağıt ve destan
geçip gideceğim uykularınızdan
zılgıtlarla!..

susun, ışıkları söndürün
beton koruganlar size mezar olsun!




şarkılar getirdim size
ezgisi unutulmuş türküler
ve eteklerimde ateş yüzlü çocuklar
yangınlar ülkesi, o uzak Media
ve etimde fitillenen meşaleler
misket bombaları, napalm ve gaz maskeleri




benim şarkılarım hicran
vurgundur türkülerim
ben her rüzgara sürgünüm
her rüzgar iklimine götürür
ardı sıra göçeri turnaların

sesimi sulara bıraksam
serin ırmaklara
ürperir fırtına kuşları
derin denizlerin tayfun uykularında

eriştir sesimi dotman
beni ıssız bırakma



giderler
terkilerinde çatal dilli tınaz yangınları
ve kefensiz çocuk ölüleri
giderler, ören bırakıp ülkemi

bu kıyametimdir Nuh tan önce ve sonra
miladımdır bu talan ve şivan kasırgası

varıp söyle
çalasın Fırat
çalsın sesimi granit kayalara
urular basmış yüreşimi
kınından çekip bedenimi
eşkıya bırakır beni son çağın ortasında

artık durmam buralarda
duramam




Dicle kıyısında mülteci katarları
yorgun, aç, üşümüş
ve pusulanmış ince uzun patikalar

bu yol dara gider
bu yol bin açmaza

Zozanda kar
ve kıl çadırlarda göçebe kadınlar
bel verip toprağa ve aşka
asi çocuklar doğururlar
anaç sabrıyla Penolepe'nin
kundak ve kefen bezi dokurlar

uzaklarda ölü bir asker
vurur Basra kıyılarına

güneş her sabah kan izleri bırakır
Doğu da, doğduğu yere

alıcı kuşlar avlağını şaşırır




sonra Ay ufkuna döner
gün öte yüzüne
verir yüzümü doruklara beklerim
uykularım bölünmüş

gecenin eteklerinde tekinsiz bir şafak uğuldar

devriyeler yürür sokaınızdan
kimliksiz sokaınızda korku tellalları
ve kuzgun alayları

tenimde çırılçıplak bir namlu sonra
ve şakırtısı mekanizmaların
tetik düşürür
çı gibi düşerim
kentinize
               çığ
                    lık
                        lar
                            la!




çığlıklarla geliyorum kentinize
ölüm şenlikleriyle
katarlar, konvoylar geçer
nenni düşlerimden, sirenler, panzerler

çığlıklarla geliyorum kentinize
ölüm kampanalarıyla
susar vardiyalar, şarteller
kapanır kent kapıları, kepenkler
santrallar, dekovil hatları ve işlikler

ardım sıra canavar düdükleri ve çakalcalar




çığlıklarla geliyorum kentinize
güneşin karartıldığı günlerden geliyorum

orada güneşin rengi hardal
bomba-i kimya göğün alacasında
aynasında siyanür sarnıçların

ve denizinin arayan nehir boylarında
kirletilmiş, yüzüstü bir corafya
yekinir küllerinden
destanlara sınanır
pusatsız, acemi, cenkbaz

ve düşer yollara delori, lori
verir de yankısını koyaklara derin
sesinde büyür sesi mitralyözlerin


Emirali Yağan
Şarkılar Ülkesi

25 Ocak 2019 Cuma

[...]

Bu dünyayı seninle sevmişim ben
Benim sensiz bu dünya nemdir ey dost
"Yüce dağ başında bir koca kartal
Açmış kanadını dünyayı örter
Bazı yiğit vardır ölümden korkar
Ben korkmam ölümden er geç yolumdur"


Enver Gökçe


Samaryan Han 3 no'lu hücrenin duvarı.
Aktaran İlhan Başgöz
Yazko Edebiyat, S. 18, 1982

24 Ocak 2019 Perşembe

[...]

Kardeş
Gelecek öyle bir gün
Öyle bir gün ki:
O zaman kalbim öyle ölgün ki
Açacak felek bir mezar başıma...
..........
..........
vefakar kardaşıma.


Enver Gökçe
6.8.1938


Mehmed Kemal'e verdiği fotoğraf arkası yazısı.
Enver Gökçe Üzerine, Damar, S. 120, 1991

23 Ocak 2019 Çarşamba

Üretime Başlayalım

Üretime başlayalım
Pay alalım pay
Bu çelişki de ne
Hay kardaşım hay
Bireyci olmayalım
Hep birlikte işleyelim
Can derdine düşmeyelim

Yıkalım çelişkiyi
Beraber işe başlayalım
Hay kardaşım hay

Bireyci olmayalım
Hep beraber işleyelim
Can derdine düşmeyelim
Vay kardeşim vay.


Enver Gökçe

22 Ocak 2019 Salı

Ekmek

Ateşte
Suyla
Ve undan
Yapılmışsın
Ekmek
Kalkıyorsun
Hafifçe ey.


Enver Gökçe

21 Ocak 2019 Pazartesi

[...]

...
Her şeyin bir vakti var
Döllemenin ve ölmenin
Dökmenin vakti var
Ve sökmenin
Öldürmenin ve şifanın
Yıkmanın vakti var
Ağlamanın vakti var
Ve gülmenin.
...


Enver Gökçe

20 Ocak 2019 Pazar

[...]

Bu kavga
Sana bergüzar olsun
Ey
Temmuzda donanmış dağlar
Ey
Yazı yabanı turlayıp geçtiğimiz
Ey
Ayı izi kurt izine karışmış
Gazdan
Ve gök taşından yapılmış madde
Ey özgürlük
Ey madde
Seni ateşlere yakarım.


Enver Gökçe

19 Ocak 2019 Cumartesi

[...]

Pare pare halkım olmuş,
Urba bin, dert bin, ayak bin pare
Yaşamağa düşmüşler öylece
Baştan ayağa yare.
Asfaltları ben döşedim
Şu rayları ben...
Telgrafın tellerini ben
Telgrafın tellerine kuşlar mı konar
Telgrafın tellerinde ben
Ben senden mülhemim kardeş
Yaralı kardeş, bin yerinden
Ben senden mülhemim endüstri
Kömürden
çelikten
                 demirden
Binlerce türkünü topladım
Aşk ile, kalb ile, fikrile
Tuğlacı, dülger ve ırgat dilinden
Kokun gelir bana taze
Kokun gelir bana dost!
Dost elinden can elinden.
Ben senden mülhemim deniz
Memleketimin denizlerinden.


Enver Gökçe
1945
Yazko Edebiyat, s. 16, 1982

18 Ocak 2019 Cuma

Türkiyem

1.

Senin Emekçin Olaydım
Şen Olası Türküsü
Elvan elvan
Burcu burcu
Kokun Gelir Ttirkiyem.


1980 yılında hatırladığı kadarıyla yazıp,
A. Doğan'a verdiği şiir, Yaba, S. 23, 1982



2.

Senin emekçin olaydım
şen olası türküsü
dost kokusu, dost selamı Türkiye

Ankara 1945
El yazısıyla İlhan Başgöz'e ait bir kitapçığın arkasına yazılmış biçimi 



3.

Senin
Emekçin
Olaydım
Şen
Olası
Türküsü
Elvan
Elvan
Burcu
Burcu
Kokun
Gelir
Bana
Türkiyem.


Enver Gökçe

17 Ocak 2019 Perşembe

[...]

Dünyanın
Yarısı
Kızıl
Çağla
Yarısı
Kan
İrin
Ve
Çok
Şükür
Hayvanlar
Gibi
Sürüp
Çıkarılır
Faşizm
Harlı
Yangınında
Devrimin


Enver Gökçe
Yarın Dergisi, s. 39

16 Ocak 2019 Çarşamba

Yanarım, Alınmıştır Ağzım Dilim Elimden

Yanarım,
Alınmıştır ağzım dilim elimden
Konuşamam yanarım.
....
Sen ey yedi kol ışıklı
     güneş başlı kavs-i kuzeh
     sen ey elleri öpülesi hoca.
Yüreğim, sevincim acım,
     çakır gözlü, ince uzun parmaklı
          darbukacım.
Ve sen ey saçının tek telini sevdiğim.
....
Yine iki mars bir oyunla
Tavlada haklarım sizleri,
Yine berbat şiirlerimden okur
Yine çilingir sofrası kurarız bir akşam,
Ve ben Eğin kürküleri söylerim.
....
Onlara nisbet
kollarımı boyunlarınıza dolayıp,
Size satılmış provokatörlerin geçimişini anlatacağım.
Ve sizden uykusuz geceler boyunca içtiğim
sigara paketlerinin acısını alacağım.


Enver Gökçe
Yarım Kalanlar
1942-1943

15 Ocak 2019 Salı

Cevahir Yürekliler

Zulüm
Bayraklarına
Küfrettiğimiz
Çağdı
Fırat
Akardı
Munzur
İnlerdi
Ciğerparem
Ve
Cevahir
Yürekliler
Daha
Sağdı
Ve
Malatya
Dağlarında
Keban
Deresinde
Yaban
Keçileriyle
Seğirttim
Kurda
Kuşa
Yem
Oldum
Ben
Halkın
Ulusuydum
Yani
Doğdum
Yeniden
Şimdi
Mor
Işıklı
Ağulu
Bir
Kenger
Dikeni
Oldum
Ve
Yılan
Kemiği
Boğazlara...
Döner
Ha
Dönerim
Kanlı
Alıcılar
Gibi
Düşmanın
İman
Tahtasına...


Enver Gökçe

14 Ocak 2019 Pazartesi

Gözüm Başım Üstüne

Dünyada
Ayrılık
Var
Ölüm
Var
İlle de
Zulüm
Var
Gözüm
Başım
Üstüne
Hangi
Kitap
Yazıyor
Kardaş
Ben
Çalışam
Şu
Eller
Ala...


Enver Gökçe

13 Ocak 2019 Pazar

Karlı Kabalaklı Dağ

Şu
Evren
Şu
Ülker
Şu
Samanyolu
Şu
Ay
Şu
Zühre
Şu
Kervan
Kıran
Benden
Çok
Evvel
Vardı
Benden
Sonra da
Var
Olacak
Hey
Dağ
Yüce
Dağ
Karlı
Kabalaklı
Dağ
Essin
Bağrıma
Çığların
Buzulların
Rüzgarı
İşlesin
Yüreğime
Soğuk
Zemherinin
Kar'ı
Göğsü
Güzel
Kaba
Dağlar
Hey
Dağlar
Verin
Bana
Ala
Geyikleri
Kurtları
Kartalları
Açsın
Koyun
Gözleri
Hıra
Çiçekleri
Nergisler
Elvan
Elvan
Fışkırsın
Su
Gözleri
Yerli
Kayalardan
Yıldızları
Tutayım
Bir
Bir
Anadan
Üryan
Kulaklara
Küpe
Olsun
Küpe
Hem
Dillere
Destan
Ne
Ayak
Bassın
Toprağıma
Koca
Götlü
İt
Suratlı
Gavur
Ne
Kırk
Ayaklar
Yesin
Ne
Yılan
Kırkan
Yani
İçerdeki
Düşman
Sütümü
Ekmeğimi
Yoğurdumu
Kaba
Ardıçların
Çamlarınla
Sığırların
Davarların
Ve
Asi
İnsanlarınla
Berhudar
Ol
Muzaffer
Ol
Daha da
Özgür
Ol...


Enver Gökçe

12 Ocak 2019 Cumartesi

Bir Kalleş Düzenci Geceden

Karlı
Dağlar
Of
Dediler
Of
Dedi
Cilo
Of
Dedi
Munzur
Of
Dedi
Ağrı
Ve
Nemrut.
Ve
Keşiş
Ve
Süphan
Dağı
Of
Dediler
Of
Dedi
Toroslar
Ormanlarımız
Limanlarımız
Şehirlerimiz
Ve
Bilcümle
Nehirlerimiz
Of
Dediler
Bu
Terazi
Bu
Ülker
Tanıktırlar
Geçtiğiniz
Gördüler
Hışımla
Ve
Dolu
Dizgin
Bir
Kalleş
Düzenci
Geceden
Ve
Batak
Göllere
Karanlık
Göllere
Gittiğinizi
Alkanları
Gördüler
İlle
Görkemli
Yalnızlığında
Gökkubbenin
Hey
Benim
Kara
Sevdam
Kalleş
Kaderim...


Enver Gökçe