Şiir, Sadece: Aşkıya

9 Şubat 2019 Cumartesi

Aşkıya

siyatik mi yan yana yürüdüğüm -belki-
göndere çekenler utansın gömleğinden
fakat bu çığ ne yüksek bir çığ
ne dağı var ne karı
olur olmaz trenler geçiyor kıyısından

cam buğusuyum işte, suyum
yeryüzü masmavi portakal
yalnızlık çeker miyim yörüngede
ah ne güzel tütün sarar
tüfeklerini unutmuş eşkiyalar
kahvelerde pişpirik ve bir yudum çay
köpüğümü kim üfledi uçuruma
şu soyut zamanı yani modayı
çıkarsam üzerimden çıplacık
bemolsüz bir şarkıya başlayacağım
herkes istediği yere çeksin
ıslak pabuçlarımla romatizma, kanyak

borusuz sobalar borusuyum üstad
günde kaç paket sigara içer ağaçlar
sakalsız koyunlar keserdim büyükken
kan gözümü parlatınca gelsin pudralar

ben “dj”niz iskelet
bütün parçalarım oturmanız için
kravatımı bağlayamıyorum bir türlü
pink floyd neyi gömdü duvarlara
şakaydı, şakaydı altmışsekiz
vallahi şakaydı
paramparça sularda kıpkırık kahkahalar

söndürün ışıkları, ay doğacak ay
krater kaşlı, tozlu yanaklı, soğuk ay
spiral takıp unuttunuz değil mi
ben de çöpe attım putlarımı
artık, saçlarımı sevmeyeceğim
kitaplar neyime yetmiyor

-heey gönüllü ücret kölesi!
nereden gidilir esir pazarına?
dışarıda enflasyon, emisyon, promosyon
ve bir sürü son

söndürün ışıkları söndürün
ay doğacak ay
kızlığı milyon kere bozulmuş
kaşarlanmış uluslar

kusacağım kusacağım
iplerim oldu ellerim
ölüler, şehitler soğuk bir rakam
nerede, nerede öpücük vitaminlerim?

dönüşsüz bir bilet ver biletçi
serde aşkıyalık var
yaktım bütün sözlükleri
mezopotomya’da kuşlar
kuşlar


Fergun Özelli

Hiç yorum yok: