Şiir, Sadece: Doğum
Doğum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğum etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Eylül 2017 Cuma

Doğum

Değdi mi elim hiç saçına?
Dokundu mu hiç yumuşak tenine parmaklarım?

Hep bir kış ayazı girdi aramıza,
Bir yaz sisi çöktü, öyle değil mi?

Bir çocuğa gebe karnın, yine de
Seğiriyor ve hopluyor bu canlanıştan.

Aynı yatakta uyuduk, ama
Kimsin bilmiyorum.
Doğuracağın çocuk sen olabilirsin
Ya da pekala ben olabilirim.

Ve sen, sen de bilmiyorsun benim kim olduğumu

Şimdi iki can taşıyorsun: bir tek kişi değilsin artık.
Doğuracağın çocuk için şimdi bütün sevgin.
Ben, babası -varlığım daha az önemli onun büyümesinden-

Bu bir yanılsama, belki:
Ne sen, ne de ben gerçekten varız:
Zaman zaman yaşadığımızı hissediyorsak, dokunma yoluyla
yalnızca,
Aynı bir düşte olduğu gibi
Ve çocuğumuz bu düşe doğacak.

Doğan bir şey sonsuza dek yaşamıyor
Ve yeniden doğmuyor var olanlar.
Bunun için var mısın yoksa doğmuş bir şey misin
Bilmiyorum.


Takahashi Shinkichi
Çeviren: Yusuf Eradam

14 Ağustos 2014 Perşembe

Doğum

Doğan birçok kimse
arasında
doğdu biri,
yaşayan birçok kimse arasında
yaşadı,
ve toprağın hikâyesini anlatmadan
anlatılamaz hikâyesi,
asmaların yeşil zülüflerinin dalgalandığı
Şili’nin orta bölgesi toprağında
ışıkla beslenir üzümler,
halkın ayakları altında doğar şarap.

Kışın doğduğum
bu yere
Parral denir.

Ne ev ne de sokak
kaldı şimdi geride:
sıradağlar saldı
atlarını,
derindeki
güç
toparladı kendini,
yerinden hopladı dağ
ve çöktü kasaba
depremle.
Ve balçık duvarlar,
duvarlardaki resimler,
karanlık odalardaki
köhne mobilyalar,
sineklerin kesintiye uğrattığı sessizlik,
her şey dönüştü
toza:
yalnızca bazılarımız korudu
biçimini ve kanını,
yalnızca bazılarımız ve asmalar.

Asmalar sürdürdü yaşamayı,
hasat zamanı
toplanacak
üzümler oldurmayı.
O sağır cenderelere
dökülecek üzümler,
kendi uysal kanlarıyla
boyanmış fıçılara sonra,
ve orada, korkulu toprakla
ürkmüş olarak
hayatta kalır şarap çırılçıplak.

Manzara ya da zaman hakkında
hiç anım yok,
ne de yüzler ya da figürler hakkında:
yalnızca ele gelmez tozu anımsarım,
yazın sonunu
ve mezarlar arasında
uyuyan annemi görmem için
beni götürdükleri mezarlığı.
Ve o zamandan beri hiç görmediğim için
annemin yüzünü,
görmek için çağırdım onu ölülerin arasından,
fakat diğer gömülmüşler gibi
ne bilir ne işitir, yanıt vermez,
orada yalnız durur, oğulsuz,
ruhlar arasında
içine kapanık ve kaçamaklı.
Ve oralıyım ben,
toprağı titreyen Parral’danım ben,
ölmüş annemden
fışkıran
üzüm hevenklerini
barındırır o toprak.


Pablo Neruda
Memorial de la Isla Negra
1964

29 Kasım 2013 Cuma

Doğum

Anası bir oğlancık doğurdu bana;
kaşsız, sarı bir oğlan,
masmavi kundağında yatan
bir nur topu, üç kilo ağırlığında.

Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Korede,
sarı ay çiçeğine benziyorlardı.
Makartır kesti onları,
gittiler ana sütüne bile doymadan
Benim oğlan
dünyaya geldiği zaman,
çocuklar doğdu Yunan zindanlarında,
babaları kurşuna dizilmiş.
Bu dünyada ilk görülecek şey diye
demir parmaklığı gördüler.

Benim oğlan 
dünyaya geldiği zaman
çocuklar doğdu Anadoluda,
mavi gözlü, kara gözlü, elâ gözlü bebeklerdi.
Bitlendiler doğar doğmaz
kim bilir kaçı sağ kalır mucize kabilinden.
Benim oğlan
benim yaşıma bastığı zaman,
ben bu dünyada olmıyacağım,
ama harikulâde bir beşik olacak dünya,
siyah,
beyaz,
sarı
bütün çocukları
sallıyan
mavi atlas döşekli bir beşik.


Nazım Hikmet

Makartır - (Mac Arthur): Amerikan generali. 2. Dünya savaşında Asya'daki Amerikan ordularının kumandanlığını yaptı. Asya halklarına karşı yürüttüğü baskılarla ün saldığı (!) için Amerikan hükümeti tarafından Kore savaşının kumandanlığına da atandı.