Şiir, Sadece: Gazel XVII

11 Mart 2011 Cuma

Gazel XVII

Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün/Mefâ'îlün 


1. Ezel kâtibleri uşşak bahtın kara yazmışlar
    Bu mazmun ile hat ol safha-i ruhsâra yazmışlar

2. Havâs-ı hâk-ı pâyun şerhini tahkik idüp merdüm 
    Gubâr ilen beyâz-ı dîde-i hun-bâra yazmışlar

3. Gülistanı ser-i kuyun sıfatın bâb bâb ey gül 
    Hat-ı reyhan ile cedvel çeküp gülzâra yazmışlar

4. İki satr eyleyüp ol iki mey-gûn la'ller vasfın 
    Görenler her birin bir çeşm-i gevher-bâra yazmışlar

5. Girüp büt-hâneye kılsan tekellüm can bulur şeksüz 
    Musavvirler ne suret kim der ü dîvâra yazmışlar

6. Muharrirler yazanda her kime âlemde bir rûzî 
    Mana her gün dil-i sad-pâreden bir pare yazmışlar

7. Yazanda Vâmık u Ferhâd u Mecnûn vasfm ehl-i derd 
    Fuzûlî adını gördüm ser-i tûmâra yazmışlar


Fuzuli

1. Ezel gününün kâtipleri âşıkların bahtını kara yazmışlar. Bu­nun tamamını güzelin yanağını sayfasına yazmışlar.

Mazmun: Yazının içinde anlatılmak istenen gizli mânâdır. Divan şiirinde yüzdeki ayva tüyleri yazıya benzetilir. Âşığın bahtının karalığı­nın güzelin yüzüne yazılması, âşığın sevgilinin yüzünün güzelliğine âşık olup ıstırap çekeceği anlamındadır.

2. Ayağının toprağının niteliğini inceleyen insan (göz bebekleri) onun niteliklerini toz gibi ince yazı ile kan saçan gözün beyazına yaz­mıştır.

Merdüm kelimesi hem insan hem de gözbebeği anlamında tevriyeli kullanılmıştır. Gubar kelimesinde de tevriye vardır. Bir anlamı toz­dur; diğeri gubarî denen ince bir yazı çeşididir. Eskiden mürekkep yap­mak için siyah toz kullanıldığına da işaret edilmiştir. Âşık sevgilinin ayağının toprağını gözüne sürme olarak çekmesi ve gözün beyazındaki ince damarların gubarî yazıya benzemesi de düşünülmüştür.

3. Ey gül (sevgili)! Gül bahçesi gibi olan köyünün vasıflarını reyhani yaza ile cetvel çekip bölüm bölüm gülzara yazmışlar.

Reyhan kelimesi güzel kokan ufak yapraklı bir ot ve reyhani ya­zı denen bir çeşit yazı anlamlarında tevriyeli kullanılmıştır. Cetvel ke­limesi de tevriyeli olup cetvelle sayfa kenarlarına çekilen çizgi ve bah­çelerde çiçek tarhlarının kenarından geçen su yolu. Bâb bâb keli­mesi de tevriyeli olup kitap bölümü ve bahçelerde çiçek, sebze vb. ek­mek için yapılan bölmeler ki, ark denir. Bâb bâb, hat-ı reyhan, cetvel ve yazmışlar kelimeleriyle müraat-ı nazir sanatı yapılmıştır. Ayrıca sevgi­linin mahallesi gülistana benzetilmiştir. Gülistan, gülzar, bâb bâb, su cetveli kelimelerinde iham-ı tenasüp sanatı vardır.

4. Dudağını görenler şarap renkli o iki la'lin (iki dudağın) vasfını iki satır eyleyip her birini inci yağdıran bu göze yazmışlar.

5. Sevgilim, puthaneye girip konuşsan orada ressamların duvara ve kapıya çizdikleri ne kadar resim varsa şüphesiz hepsi canlanır.

6. Ezel günü yazıcıları, dünyada herkesin günlük rızkını yazdık­larında, bana yüz parça olmuş gönülden her gün bir parça yazmışlar.

7. Dert sahipleri, Vamık'ın, Ferhad'ın Mecnun'un hikâyesinde onların vasıflarını yazdıkları zaman Fuzüli'nin adım sayfanın basma yazdıklarını gördüm.

Yuvarlanarak katlanan kâğıda tumar denir. Eskiden resmi ya­zılar, mektuplar, kâğıda uzunlamasına yazılır, sonra yuvarlanıp katla­narak bağlanırdı.

Hiç yorum yok: