Şiir, Sadece: Mücevherler

13 Kasım 2015 Cuma

Mücevherler

Soyunmuştu tatlı yâr, gönlüme kulak verip
Bir mücevherleriyle kalmıştı, şıkırdayan,
Bu süs vermişti ona Faslı cariyelerin
Egemen havasını mutlu günlerde kalan.

Ne vakit bu ışıklı taş ve maden dünyası,
Raks ederek alaycı keskin bir ses çıkarsa
Zevkten baygın düşerim ve korkunç severim ben
Işığa ses karışan ne kadar eşya varsa.

Yatıvermişti işte, okşatarak kendini,
Hazla gülümsüyordu bir divan üzerinden
Tatlı derin aşkıma, tıpkı bir deniz gibi
Kayalara çarparak ona doğru yükselen.

Gözünü bana dikmiş, sanki uysal bir kaplan,
Değişik tavırlarla, dalmış gibi bir düşe,
Ve şehvetle birleşen o temiz yüreklilik
Bir büyü katıyordu her yeni görünüşe.

Ve koluyla bacağı, ve kalçasıyla beli,
Yağ gibi kaygandı ya, kuğu gibi dalgalı,
Geçiyordu güngörmüş gözlerimin önünden;
Karnı ve göğüsleri, benim bağımın malı.

Hepsi ilerliyordu Şeytanca sırnaşarak,
Kaçırmak için belki gönlümdeki huzuru,
Sürüp çıkarmak için o billur kayalıktan,
Sessiz ve yapayalnız üstünde oturduğu.

Yepyeni bir çizimle bütünleşmişti gördüm
Antiope’un kalçası bir oğlan gövdesinde,
Onun ince beliydi karnını belirleyen
Sürme ne kadar güzel bu vahşi esmer tende!

- Ve lamba tükenmeye boyun eğdiği vakit,
Odayı kaplıyordu bir ocağın alevi,
Ki onun ateş kusan her nefes alışında,
Kana bulanıyordu amber renkli bu deri!


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri

Hiç yorum yok: