Şiir, Sadece: İstasyonda Karşılaşma

13 Mayıs 2017 Cumartesi

İstasyonda Karşılaşma

Bir taşra makasında trenden inmiş
Bekliyordum gelmesini bir başka trenin.
Çevremi kuşatmıştı ıssızlığı
Ve yoğun karanlığı gecenin.

Ne bir ses ne bir nefes! Usul bir rüzgar sadece
Taşıyıp getiriyordu içinden karanlığın
Kurbağaların çığırışlarını
Ve belli belirsiz gıcırtısını bir tulumbanın.

Çok şeyler düşündüm o karanlıkta;
Bu, sonsuzlukla ilk tanışmamdı.
Kuşatıp çevremi o ıssız alanda
Karşıma ilk kez çıkmadaydı.

Dumanlı karanlığının uçurumlarıyla
Doldurup küçük istasyonu
Salkım salkım takım yıldızlarının
Kudretli güzelliğini savuruyordu.

Ve yırtınmadaydı tüm bu parıltı
Kendini dışa vurmaya
Ve ben ölü uzayın şiddetli ayazını
O an ilk kez duydum tüm varlığımla.

Ve fısıldadım, kesilerek soluğum:
"Ey sonsuzluk, nasıl da yabancısın bana!
Boşluğundan senin acı duyuyorum
Hiçbir zaman alışamayacağım ona.

Yüzyılların soğukluğu var sende
Benimse özlediğim şey sıcaklıktır.
Benim olan her şey burada işte
Bu günahkar, bu küçük dünyadadır.

Burada üzülürler görmeyince beni
Ve şu saatte de benim yüzümden
Bir lamba altında uyumayanlar var
Işık sızmasa da pencerelerden.

Bağışla beni, takım yıldızlar diyarı;
Görkemine diyeceğim yok onların.
Fakat evimin penceresindeki ışıkçığı
Değişmem ışıltısına tüm yıldızların."


Atanas Dalçev
Çeviren: Ataol Behramoğlu

Hiç yorum yok: