Şiir, Sadece: İlkbahar
İlkbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İlkbahar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

21 Mayıs 2015 Perşembe

İlkbahar

Uzun çığlıklarını dinliyordum Escaut üzerindeki mavnaların
Ve gece uyanıyordu ateşli bir kadın gibi
Radyoda şarkılar ne var ki o da yaralamakta aşkın
Dolandığı bu beylik havaya düşen yüreği

Bir kız düş görüyordu bir geminin güvertesinde
Yanına uzanmış bir erkek bu gördüğüm neydi düş görürken herkes
Bir ses yükseldi ordan Yakında görüşmek üzere
Fısıldıyordu Norveç'te de ölündüğünü bir başka ses

Ey sınır halkı ey sınırların halkı özlemleriniz her an
Kanallar gibi akıp gidiyor yabancı bir ülkeye
Fransa burda bitiyor burda ise Belçika'dır başlayan
Gökyüzü hiç değişirmi bayrakların değiştiği yerde

Hep onu beklemekle geçti bütün yılımız
Gelsin diye bu güzel ay gözlerin menekşeye kestiği
Bir şarabı yaşarken yorgun damarlarımız
Elma ağaçlarının çiçekleridir günün tülden peçesi

Hep onu bekledik bu yeni doğan Mesih'i
Aşktan ölen bu Tann'yı otlar biçilmeden önce
Bu kez o kadar çok bekletti ki bizi
Hiç kimse inanmıyordu hapishaneler bile

Toprak rengi ve dünyaya kapalı miğferlerle
Maskelerle ve yüreklerimizin nasırıyla asker olarak
Bizdik gözetleyen çağcıl canavarları hem de
Bütün kış elde silah yükümüzü iki büklüm taşıyarak

Herkes güler çıplak yatanları düşündüğü zaman
Bir de çocukları kaykay'larıyla ortasında sokakların
Ah elbette ki Euler iki gözü de kör olan
İncelemiştir eşitsizliğini gezegen yıldızların

Ama bizler gözden yoksun bizler aşksız ve beyinsiz
Kendimizin dışında yaşayan hayaletler
Bizdik yenilenmeyi boş yere bekleyen biz
O eski küfürleri icâdeden de bizler

Yaşayacak mıyız tekrar ey sahte ölüler yoksa
En sonunda açılan bir kapı mıdır bu
Çıkıp gelen ilkbahar mı ve sanki bir dokunuşla
Rüzgârı allak bullak eder onun kokusu

Oysa kimin için çiçekler sevdiğim senin için yalnız
Ve en güzel ilkbahar ne yapacağım bilmem
Sensiz en güzel Nisan sensiz en güzel Mayıs
Sensiz ancak bir yastır sensiz ancak cehennem

Geri verin göklerimi müziğimi verin bana
Eşimi verin bana onsuz ne renk ne de şarkı
Mayıs tensel bir yokluk o yanımda olmayınca
Güneş bana bir hakaret gölge ise büyük acı

Taze akıllar genç çılgınlıklar
Nereye gider kralların hortlakları
Ve çağcıl Ofelia'lar
Bizim korkunç dünyamızdır
Değiştirir Danimarka Krallığı'nı

İnsan Çürümüş senin krallığın
Vah vah zavallı Yorick sen
Ve zavallı Pierre zavallı Guillaume
Ölmüşsünüz düşcül düşlerden
Amerika'yı keşfetmeden

Savaş istemedi Kral
O sever daha çok tragedyaları
Eskiden kabul etmişti saray
Hesabıyla ünlü Inaudi
Kraliçe alkış tutmadı

Hazreti sorarsan o mezarlıkta
Kalbi delik bilmem hangi bakanın
Polonius ise kapının alt yanında
Çivilenmiş sıçan gibi duvarda geberiyor
Hamlet hey Allah'ım bu iyi bir oyun

Ceplerinizi doldurmaya her zaman hazır
O fazla kişiye benziyorsunuz
Rosenkrantz Guldenstram kuklalar
Siz ki size hoşgörüyle davrananı
Para yüzünden öldürüyorsunuz

Ama bu dizeleri gösterdiğim
O başçavuş yardımcısı var ya
Benzediğim her şeyde yitip gidiyor
İlle de kim olduğumu bilmek istiyor
Ve ben Kim bilir diyorum ona

Bu gösterilerin anahtarı bende
Hoşuma gidiyor Ben diyebilmek
Bu giz iyice hırpalanır
Sizi incitiyorsa ne yapalım yani
Oyunun sırrı bende kalır

Nereden bileyim ben kimim siz kimsiniz
Ey atsız atlılar zira
Aradığınız vakit yem torbalarınızda
Teneke tabağınızı veya bardağınızı
Baloyu dansı dibeği düşlersiniz

Sizin gibi düş kurulur Prens'im
Pekâlâ hakkımız var biraz da
Olmak ya da olmamak Hayret doğrusu
Kırları dolaşırız biraz
Arazi arabalarımızla

Bize ilgi duyan kadınlar
Okumaya çalışırlar amblemlerimizi
Sfenksler bunu dragon süvarileri bilir
Ve ideal DLM'ler
Sorunlarıyla cedelleşirler

Sigara dans içki ve yemek
Ve yürek ah çeker Mayıs gelince
Hem insan kalbi değişmedi ki
Aynı şekilde çılgın belki daha da çok
Shakespeare'li günlere göre

Küçük ve büyük Kuşak üzerinden
Ölüm geçiyor sevgilileriyle
Benim sevdiğimse en güzeli
Sen sus genç şaşkın ya da yalan söyle
Artık geçti o uzun yeminlerin saati

Nedense bizi terkediyor özgürlük
Büyük bir gürültüye neden oluyor
Onun kullandığı güzelavrat otu
Can çekişip duruyor Elsanor'da
Sevgilim konuşma Kal burda

Karartma Yer ve gök fenersiz
Kadın diyor ki Artık açma kollarını
Erkeğin kulağı mızıkalara sağır
Oysa odur dolduran sesiyle geceyi
Ey Fortinbras'nın trompetleri


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur