Şiir, Sadece: İsmail Uyaroğlu Şiirleri
İsmail Uyaroğlu Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İsmail Uyaroğlu Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

8 Haziran 2018 Cuma

Uçurum

Şiir uçurumdur
Ve çiçekten bir köprü
Geçer üstünden
Gerçeğin kıyısına uzanan
Düş kıyısından

Kimi ulaşır karşıya uçar gibi
Kimi ulaşamaz, düşer
Kimi de boşlukta asılı kalır
Düşerken tutunabilirse
Bir kelimeye eğer


İsmail Uyaroğlu
Şiir Kitabı

Şiirin Üç Kuralı

Hayatın bağrından
Kanayarak kopan kelimelerle
Kurulur şiir
Bir

Şiir sızlanmaz, haykırır
Ama sızlayan yanını da
Duyar insanın içindeki
İki

Ve şiir geleceği bildirir
Ve gösterir gelecek kimin elinde
Kimdedir güç
Üç


İsmail Uyaroğlu
Şiir Kitabı

7 Haziran 2018 Perşembe

Şiir Çiçeği

Kimi zaman düşlerim suluyor
Kimi zaman gerçek
Günü vakti dolunca
Bir de bakıyorum, kalemin ucunda
Açıvermiş bir çiçek


İsmail Uyaroğlu
Şiir Kitabı

Sevinç

Sarılıp birbirinize çocuğunuzla
Uyudunuz mu hiç?
Akan uyku değil sanki aranızda
Uyku hafifliğinde bir sevinç


İsmail Uyaroğlu
Hayatı Karşılayan Şiirler

Necatigil İçin, Saygıyla

Bir kayanın
Uçuruma yuvarlanırken
Çıkardığı gürültüye
Benzer her halde
İnsanın hasta yatağında
Ölümü gördüğü an
Attığı çığlık

Ama hocanın ki
İnce bir çiçeğin
Sapı kırılırken çıkardığı
Ses kadar mutlaka
Hafifti
Tıpkı şiiri gibi
Usul bir ah:
Ölüyorum eyvah!


İsmail Uyaroğlu
Hayatı Karşılayan Şiirler

28 Mart 2018 Çarşamba

Ölüm Hayatı Kuşatalı Beri

Kül yağıyor gökten
Kül renginde güneş
İki şey örtüyor kırları
Kül ve leş

Neye uzatsam elimi dağılıyor
Bütün eşyalarda ölümün tozu
Aynı anda yakıyor genizleri
Öfkenin ve göz yaşının tuzu

Kimi kanla besleniyor kelimelerin
Kimi kelimeler paslı
Ne kadar kafiyesi varsa hayatın
Hepsi de ölümle cinaslı

Ve ölüm hayatı kuşatalı beri
İki şey yan yana gelişiyor evlerde
Babalar bıçak biliyor
Analar yaslı


İsmail Uyaroğlu
Hayatı Karşılayan Şiirler

Gecekondusu Yıkılan Kadının Türküsü

Beş gün su taşıdık dereden
Musa, Mahmut ve ben
Ter değil kan aktı yol boyu
İnce ince gül tenimden

Yıkma zalım yıkma kondumu
Yarın hesap sorulur devran döndü mü

Dere uzak, yol taşlı
Mintanım ıslak, yaşmağım yaşlı
Tepemde güneş diye bir ejderha
Ki yedi değil yüz bin başlı

Yıkma zalım yıkma kondumu
Nerde yatar yavrularım gece oldu mu

Biz nerdeysek o orda
Musa on, Mahmut yedi yaşında
Su taşıdık tam beş gün
Kıpkırmızı bir göğün altında

Yıkma zalım yıkma kondumu
Yarın hesap sorarlar devran döndü mü

Çimentoyu, tahtayı, briketi
Babaları taşıdı, babaları çattı
Yiğit Osman'ım benim, aslan Osman'ım
Uyumadan gece vardiyasına çok gitti

Yıkma zalım yıkma kondumu
Nerde yatarız erkeğimle gece oldu mu

Komşular da yardım ettilerdi
Gül'ün kocası, Zehra'nınki, Esma'nınki
Hepsi iyi komşu olacaklardı ama
Hey gidi kahpe dünya hey gidi

Yıkma zalım yıkma kondumu
Yarın hesap sorulur devran döndü mü

Perdelik alacaktım İstanbul'a inip haftaya
Ucuzca bir şey, pek iyi olmasa da
Zehra'nınkiler gibi iri iri
Çiçekleri olsun istiyordum mutlaka

Yıkma zalım yıkma kondumu
Nerde yatarız çoluk çocuk gece oldu mu

Çatısını da kurduk muydu
Artık ne çimentoydu, ne briketti, ne suydu
Ama feryadımızı duymayanlar
Bir evimiz olduğunu hemen duydu

Yıkma zalım yıkma kondumu
Yarın hesap sorulur devran döndü mü


İsmail Uyaroğlu
Yakında

Gökyüzü ve Şiir

Bir kelime gelir, sürtünür, yoklar beni
Anılarım, bir şiirin elçisidir
Bırakır hemen elimdeki işi, sokağa çıkarım
Bakarım, günlerdir içimi sancıtan şiir
Orda, esinimi ışığından süzdüğüm
Sonsuz göğün altında
Bana incecik gülümsemektedir


İsmail Uyaroğlu
Yakında