Şiir, Sadece: Gazel XLVIII
Gazel XLVIII etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Gazel XLVIII etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Mart 2011 Salı

Gazel XLVIII

Mefûlü/Fâ'ilâtü/Mefâ'îlü/Fâ'ilün


1. Ey meh menümle döstlarum düşmen eyledün 
    Düşmen hem eylemez bu işi kim sen eyledün

2. Peykânlarunla doldı tenüm aferin sana 
    Bî-dâd çekmeğe temimi âhen eyledün

3. Tahsin sana ki gönlüm evin tire koymadun 
    Her zahm-ı nâvekün ana bir revzen eyledün

4. Olsun ziyâde rif'atün ey âh-ı âteşin 
    Mihnet serâmuzı bu gice rûşen eyledün

5. Eksilmesün tarâvetün ey eşk-i lâle-gûn
    Gül gül tamup makamumuzı gülsen eyledün

6. Can çıhsa menzil itmeğe ev dut habâbdan 
    Ey göz yaşı ki kasd-ı binâ-yı ten eyledün

7. Mümkin degül cihanda Fuzûli ikâmetün 
    Bî-hûde sen bu merhalede mesken eyledün 


Fuzuli

1. Ey ay (sevgili)! Dosttanım benimle düşman eyledin. Senin ey­lediğin bu işi düşman bile eylemez.

Ay, açık istiare ile yüzü ay gibi parlak olan sevgili yerinde kulla­nılmıştır. Dost ile düşman arasında tezat yapılmıştır.

2. Vücudum (aşk) okunun temrenleriyle doldu. Aferin bana, zulme dayanmak için vücudumu demirden yaptın.

Şairin vücudunu zulüm çekmekte demir gibi dayanıklı yapan sev­gilinin attığı aşk veya bakış oklarının temrenleridir. Çünkü temren de­mirden yapılır.

3. Aferin sana, gönlümün evini karanlık bırakmadın, okunun her yarasından ona bir pencere açtın. Gönül eve, aşk oklarının delik delik açtığı yaralar pencereye ben­zetilmiştir.

4. Ey ateşli ah! Yüksekliğin ziyade olsun. Bu gece mihnet evimi­zi aydınlattın (bizi karanlıkta bırakmadın).

Rif'at: 1) Yükseklik, yücelik 2) mevki, rütbe anlamlarıyla tevri-yelidir. Şair anına mevkiin yüksek olsun temennisinde bulunduğu gibi, ahinin göklere kadar yükselmesini istemektedir.

5. Ey lâle renkli (kanlı) gözyaşı! Tazeliğin eksilmesin. Gül gül damlayıp yerimizi gül bahçesi (gibi) eyledin.

6. Ey gözyaşı! Vücut binasını yıkmak istedin. Vücudun yıkılıp canım çıkarsa, kendine oturmak için su kabarcığından bir ev tut.

İçinde hava bulunan su kabarcığı eve benzetilmiştir. Gözyaşı dam­lası da su kabarcığı gibidir. Şair akıttığı gözyaşları ile vücut binası yı­kılınca gözyaşının da oturması için kendisine su kabarcığından ev tut­masını söylemekle pek çok ağladığını anlatmak istiyor.

7. Fuzûli! Dünyada oturman mümkün değil. Sen bu konak yerini (dünyayı) boş yere kendine mesken eyledin.