Şiir, Sadece: Hasan Hüseyin
Hasan Hüseyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Hasan Hüseyin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1 Şubat 2018 Perşembe

Acıyı Bal Eyledik

"pir sultan ölür dirilir"


bak şu bebelerin güzelliğine
kaşı destan
gözü destan
elleri kan içinde

kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni

damda birlikte yatmışız
öküzü hoşça tutmuşuz
koyun değil şu dağlarda
san kendimizi gütmüşüz
hor baktık mı karıncaya
kırdık mı kanadını serçenin
vurduk mu karacanın yavrulusunu
ya nasıl kıyarız insana

sen olmasan öldürmek ne
çürümek ne zindanlarda
özlem ne ayrılık ne
yokluk ne yoksulluk ne
işsiz güçsüz dolanmak ne
gün gün ile barışmalı
kardeş kardeş duruşmalı
koklaşmalı söyleşmeli
korka korka yaşamak ne

kahrolasın demiyorum
kahrolma da
gör beni

kanadık toprak olduk
çekildik bayrak olduk
döküldük yaprak olduk
geldik bugüne

ekmeği bol eyledik
acıyı bal eyledik
sıratı yol eyledik
geldik bugüne

ekilir ekin geliriz
ezilir un geliriz
bir gider bin geliriz
beni vurmak kurtuluş mu

kör olasın demiyorum
kör olma da
gör beni


Hasan Hüseyin
Acıyı Bal Eyledik

Evlad-ü İyal-i Durmuş Durbak

evlerinin önü dere
derede mekan tutmuş
derede bir kertenkele
derede bir kara diken
derede bir karınca
ve derenin kıyısında
evlad-ü iyal-i durmuş durbak
derede bir çift kavak
derede hazreti nuh
derede mercan
ve menkul
gayrimenkul
mekan tutmuş derede
yel vurur yellim yellim
kar yağar telli duvak
tutunur poyrazlara kuşlara böceklere
tutunur çırpınarak
evlad-ü iyal-i durnıus durbak

evlerinin önü dere
derede eşşek leşi it leşi beygir leşi
derede desdeğirmi bir osmanlı güneşi
burçtan çıkıp burca girip burca durup hey hey
burca dönüp bir katar karınca cumhuriyeti
sen ki bu toprakların
sen ki bu topraklarda
sen ki bu topraklardan
geceyi gündüz diye
çırayı yıldız diye
yar gelir bize bize
yar gelir yad elinden
yar gelir leylim ley
al topuklu kız diye
ey evlad-ü iyal-i durmuş durbak
yar gelir bize
nah işte dedeciği
şu iste ikicik sel taşı
nah işte babacığı
şu biricik kara taş
dön bu yana menkul durmuş
yat şu yana gayrimenkul
tut dağı sakalından
sür dereyi dereye
ay doğa gün ışıya
dele taşı kara tohum
ey evlad-ü iyal-i durmuş durbak.
kar deline nevruz güle
tutuştu kan
durmuş'un
oynadı su
derede
soyundu kara kavak
durdu poyraza

vurdu davul
öttü zuma
evlendi durmuş durbak
artık ne kavak yelleri başta
ne sırma saçlar düşte
yıldızlar uzak uzak uzaklaşıp
savrulup gidip ay harmanları
menkul ve gayrimenkul
dursun oğlu durmuş durbak
ne bilem ne bilem ne bilem
ay buluta girende
dereye su gelende
çiğdem kan delende
ne bilem ne bilem ne bilem
koca dağdan sanki kaya
uçmuş gelmiş kıya kıya
vurmuş belinin ortasına
yoksul durmuş'un

bir kış bile kalamadı koynunda karısının
koydu 1 numarayı karnına karısının
baktı suçlu suçlu
baktı yetim yetim
yüzüne karısının
ve hiç dönmiyecekıniş gibi artık
bırakıp gitti
dursun oğlu durmuş durbak

adını dursun koydular 1 numaranın

ciğer ciğer delindi kar
yaprak yaprak büyüdü yaz
yırtıldı keten
eskidi pabuç
birdenbire güzeldi herşey
birdenbire birbaşına
iyal-i durmuş durbak

gelsene a muhanet
gelsene a vicdansız
görsene halimizi
bizi böyle dar geçitte
el içinde bizi böyle
dönsene a muhanet

cenkten döner gibi döndü köyüne durmuş
dokundu gıdısına 1 numaranın
erkek erkek baktı yüzüne karısının
anlattı oralardan
anlattı büyük büyük
anlattı büyük cengi
anlattı kan kalesi
anlattı sadi vakkas
anlattı hayber önü
anlattı uzun uzun
anlattı masal masal
kayaları hallaç gibi atardı dinamitler
peynir gibi doğrardı dağları makinalar
dereleri duman basar
yıldızlar elenirdi yorgun çadırlara
keder değil sevda açtı
sevda değil gurbet açtı
sinemdeki yaraları
anlattı yanık yanık
anlattı özlem özlem
koydu 2 numarayı karnına karısının
bırakıp gitti
dursun oğlu durmuş durbak

adını döne koydular uzun saçlının
bu yıl da bu soğuklar
soğuklar yaman
alaf kısa durmuş'um
yeygimiz ehven
bu yıl da hep sayrıyız
sarmıyor yorgan
bu yıl da gelsen gayrı
bu yıl da bu gurbetlik
bu yıl da bu hasretlik
aman aman aman
dursun da iyi olup
döne de iyi olup
beni sen n'ideceksin
olmaz olaydım
ellerinden öperler
gel babası gel babası
geeel geel gel
gel de şeker getir dursun oğluna
gel de boncuk getir döne kızına
gel babası
gel babası
geeel geel gel

günler geçer ay gibi
aylar geçer yıl gibi
dert derdi yeder gelir
yıl yıldan beter gelir
gurbette durmuş durbak'ın
aklına neler gelir
aklına neler gelir
varsa da vursa birini
tükürse suratına birinin
sövse küncüden ufağına
oh diyerek
oh diyerek
oh diyerek
aman aman aman
"yiğit gurbet ile gitme
ya gelinir ya gelinmez.. "

döndü köyüne durmuş
kavaklar biraz daha çoramıklamış
yaşlılar biraz daha
kayalar biraz daha
bebeler biraz daha
okşadı 1 numaranın saçlarını
dokundu gıdısına uzun saçlının
öptü cenik öküzün yumurta gözlerinden
çıktı bir dama
indi bir damdan
adım adım
damla damla
koptu köyünden durmuş
kaldı bir ay koynunda karısının
koydu 3 numarayı karnına karısının
bu öküze bir tek gerek
bu külfete ekmek gerek
gurbete gitmek gerek
gurbete gitmek gerek

adını yeter koydular 3 numaranın

yattı sokakta durmuş
kalktı sokaktan durmuş
baktı
küçülmüş yapıları
baktı
daralmış sokakları
baktı
sığmaz olmuş bankalar caddelere
abanmış işhanları insanların göğsüne
karışmış kalabalıklar
çöplüklere
çürüklere
yıkıntılara
tuttu bir ucundan kenti durmuş
çekti bu yana
tuttu öbür ucundan kenti durmuş
çekti o yana
bir de direk direk türkü
tam ortasına
bir de direk direk sövgü
alın çatına
bir de zeytin ekmek
bir de domates
"kahpe felek sana n'ettim n'eyledim "
"gele gele geldik bu kara taşa"
genişletti
genişletti
genişletti kenti durmuş

"şu dünyada üç beş arşın bezim var"
ellerini alıp çıktı
ellerini durmuş durbak
bu yıl da bu gurbetlik
bu yıl da bu hasretlik
aman aman aman
anan da selam eder
bacın da selam eder
dursun da iyi olup
düne de iyi olup
yeter de iyi olup
aman aman aman
beni de n'ideceksin
olmaz olaydım
paran yoksa muhanet
çıkıp kendin gelsen ya
gayrı yeter desen ya
görsen ya halimizi
aman aman aman
"tez gel ağam tez gel
eğlenmeyesin
elde güzel çoktur
evlenmeyesin"

evlerinin önü dere
derede bir çift kavak
kavakların kanadında
evlad-ü iyal-i durmuş durbak
gülümser koca kavakta bir yeşil yaprak
çıkar çıplakları güneşe
sararır düşer yaprak
soğuk toprağa
eser tipi tipi
yol keser boran
kalır canlar
alırsın kalemi ele
çizersin ayı göğe
kar altında
ay bakar sana sana
sen bakarsın aya aya
eridim toprak oldum
günleri saya saya
ne ay biter ne karınca
ne yol biter ne gurbet
onikiden vurmayınca
onikiden vurmayınca

döndü köyüne durmuş
fidan diken olmuş
kayalar toprak
ak yürümüş bebelerin kirpiklerine
dağlar kocalmış
dursun'a kelik
demiş almış durmuş durbak
döne'ye boncuk
yeter'e emzik memzik
demiş almış durmuş durbak
ve çiçekli bir eşarp karıcığına
bir naylon terlik
bir kutucuk lokum da anacağına
bacısına üç metrecik dallı basma
aman aman aman
yad kasığı değen karı
gurbette oynaşan erkek
kör olasın kahpe felek
yıkılasın koca devran
aman aman aman

öptü dursun'unu alnından durmuş
öptü döne'sini yanaklarından
öptü yeter'ini gözyaşlarından
koydu 4 numarayı karnına karısının
çıktı gurbete durmuş

ağam tez gele tez gele
paşam tez gele tez gele
kar kalkmaz yol ışımaz
gülüm yaz gele yaz gele

hayrullah koydum adını
almadım ben muradımı
gitti gelmez gitti gelmez
ağam tez gele tez gele

mektup yare selam götür
selamını al da getir
bitir tanrım bitir gayrı
bu hasreti gayrı bitir

döndü köyüne durmuş
koynu boş kursağı boş
hayrullah'ın gömütüne
sıçanlar yuvalanmış
toprak yok eke biçe
davar yok sağa sıka
fadimem fadimem
yiğit ya gurbete
ya dağa çıka
ak koyun meler gelir
dağları deler gelir
fadimem fadimem
yıl yıldan beter gelir
gurbette bir babanın
aklına neler gelir
neler gelir fadimem
dursun ağlar
durmuş'um
döne'n güler de güler
ardından yeter gelir
fadime'n bir iskelet
fadime'n bir cenaze
karnını tutar gelir
beni gözletme durmuş
muhanetlik etme durmuş
ya gel ya para gönder
beni ağlatma durmuş
bu yıl da perperişan
bu yıl da döküm döşek
bu yıl da bu hasretlik
bu yıl da bu gurbetlik
aman aman aman

kancıktır gurbetin ekmeği kancık
vurur beline yiğidin
düşürür puşt eline
fadime'nin kucağında bir oğlancık
yatar kerpiç kerpiç ak
bakar yıldız yıldız nur
somurur anasının iskeletini
fadime'nin kucağında bir oğlancık

5 numaranın adı yaşar
yaşar'ın gözleri şaşmaktan şaşı
salıncakta gibi dönenir başı
ağlamak da ağlamak bütün gün işi
ağlama oğlum ağlama
ağlama yavrum ağlama
bu yıl da bu hasretlik
bu yıl da bu gurbetlik
aman aman aman
dursun deri
döne kemik
yeter'in göçmüş döşü
öksürür de öksürür
öksürür de öksürür

ağam tez gele tez gele
paşam tez gele tez gele
kar kalkmaz yol ışımaz
gülüm yaz gele yaz gele

doksandokuz apartıman
doksandokuz villa
doksandokuz park yapıp döndü köyüne durmuş
kavaklar biraz daha çoramıklamış
kayalar biraz daha
yaşlılar biraz daha
bebeler biraz daha
yıkılmış köy biraz daha
artmış taşı gömütlüğün

ışıklar oturttum fadime'm
ışıklar ki allı da morlu
caddeler geçirttim fadime'm
caddeler ki sağlı da sollu
yapılar kondurdum fadime'm
yapılar ki minare boyu
bir de parklar bahçeler ki fadime'm
bir de sıtadyumlar ki
havuzlar fışkırttım fadime'm
havuzlar ki cennetiala

bahçeler donattım fadime'm havuzlu konaklara
ve de kuşlar ki fadime'm
safi muhabbet
ve de gemiler ki fadime'm
yırttırır deryayı manda mübarek
yüklenir de karşılardan koca bir köyü
köpürterek geçer de göğrengi suyu
hilal hilal ak kuşları fadime'm
döndürür de tepesinde mendil örneği
getirir de boşaltır amanın allah
boşaltır bizim köye
elleri de çantalı
elleri de simitli
boyaları dudaklı
bacakları sabahlı
çayları da sıcak sıcak
fadime'm
sualleri cevaplı
kadınlar ki fadime'm
erkekler ki fadime'm
hele de çocuklar ki
herbiri bir zatısungur

kayıklar ki iner çıkar fadime'm
motorlar ki çakar geçer
yüreğim kalkar iner
fadime'm
yüreğim uçar düşer
ha şu gurbetlik de olmasa
ha şu hasretlik de olmasa
koynunda sıcak sıcak
çorbamda nane nane
aklıma neler gelir neler gelir fadime'm
aklıma neler gelir
nevruzu nergizi sümbülü değil
çiğdemi menevşesi bülbülü değil
aklıma neler gelir
fadime'm
aklıma neler gelir
kopmuş çivisi bu zırıltının
gayrı çivi tutmaz tahta
yıl yıldan beter gelir
ha bir toparlansak da çıksak ortaya
biliyorum fadime'm
ardından neler geliri

evlerinin önü dere
derede bir çift kavak.
yaprakları ıpıl ıpıl güler güneşte
sızım sızım sızlaşır bedenleri
kör derenin kör yazında
ayazında kara kışın
hey niksar'ın fidanları
niksar'ın fidanları
çevirin gidenleri

indi durmuş otobüsten
bindi tirene
tiren gider durmuş gider
tiren gider durmuş gider
ne yol biter ne tiren
ne yol biter ne tiren
geçti hasretliğin sınırlarından
gerilerde bıraktı gurbetliği
şaştı da şaştı durmuş
kalabalık gözlerle

dedi: neresidir böyle bu?
dediler: şaşmakistan!
şaştı da şaştı durmuş
şaştı da şaştı durmuş
dedi: peki n'etsek n'eylesek?
dediler: mark, mark!
acep yatsak. uyusak?
suvarsak mandaları?
dediler: mark, mark!
yedi kat yerin altı
otomasyon. rotasyon?
dediler: mark, mark!
ya bizim çoluk çocuk?
evlad-ü iyal-i durmuş durbak?
dediler: mark, mark!
indi durmuş taşıtlardan: mark, mark!
çıktı durmuş yeraltından: mark, mark!
yattı durmuş yıldızlarda: mark, mark!
kalktı durmuş hayımlarda: mark, mark!
öylesine kaptırdı ki kendini çarka
şaşmak bile şaşıp kaldı
dediler: mark, mark!
kilise cimi havra
mark gerek mark gerek mark gerek bize!

şaştı da şaştı durmuş
şaştı da şaştı durmuş
gözleri şaşmakistan
yüreği özlemistan
kaldı da kaldı durmuş!

sevgili karıcığım
sevgili yavrularım
evvela selam edip mark
hal hatır mark sormak ile
beni de sorarsanız
izniyle mark tanrının
mark ben sizi çok merak
mark ben de iyi olup
sizleri mark özleyip
geldi mark göreceğim
geldi mark çok fadime'm
dursun'um mark döne'm mark
yeter'im mark yaşar'ım
geldi mark çok göresim
nasıllar mark anam mark
anam nasıl babam mark
ölen kalan köyde mark
konu komşu fadime'm mark
çoluk çocuk mark fadime'm
dursun'um mark dönem mark
yeter'im mark nasıllar
nasılım mark hepiniz
köyde ölen kalan mark
mark anam nasıl mıyım
sen nasılım mark yavrum
nasıl mıyım bacım mark
ben de mark iyi olup
mark ben de sağlığımı
ve de afiyette olup mark
beş vakit namazımı
yani markını yakında
iyi olup işim mark
tanrıya mark ki şükürler
hamdolsun ki mark şükür
altı ay mark sonra ben
bir araba çekip mark
en son model markası
çok çok pikap fadime'm
üç beş teyip fadime'm mark
mark fadime'm çok pikap
çok şampuan çok tarak
beni de sorarsanız
yemem içmem iyi mark
beş vakit mark çok şükür
bir dükkan mark açarak
açarak bir dükkan mark
üç daire fadime'm, dinime allahıma
çok çok teyip çok pikap
alarak ben yakın da
arsa banka kat cüzdan
holding şirket fadime'm mark
tarihli mektubumun
markına dek fadime'm
arabayı çekip mark
gelirim mark yakında
soranlara selam mark
sizi hiç unutmayan
mark kocan durmuş durbak

evlerinin önü dere
derede bir çift kavak
yaşayıp gidiyor karıncalarla
evlad-ü iyat-i durmuş durbak


Hasan Hüseyin
Oğlak

Zar

kötü
durum kötü
durum çok kötü
durum gerçekten kötü

ya şunda ya bunda
ya burdan ya şurdan
ya bugün ya yarın
ya akşam ya sabah

durum gerçekten kötü
durum çok kötü
durum kötü
kötü

yo pek de kötü sayılmaz
şöyle olursa böyle
böyle olursa şöyle
bu yandan gelirse eh biraz
şu yandan gelirse çok iyi
dediğim gibi olursa harikulade

iyi iyi
durum iyi
durum çok iyi
durum gerçekten iyi


Hasan Hüseyin
Oğlak

31 Ocak 2018 Çarşamba

Kokmuşlar Mezarlığı

güneşse güneş benim beyoğlubeyler
topraksa toprak benim beyoğlubeyler
birşey var anlamadığım bu sabahlarda
eski saraylarda bu yeni saltanatlar
saksılarda çiçek diye kızgın namlular
demirin kömürün petrolün kalleşliği
birşey var anlamadığım bu sabahlarda
kayguysa kaygu benim beyoğlubeyler
bayramsa bayram benim beyoğlubeyler
ya siz kimsiniz

kentlerin göbekleri suların en kadını
kadının en körpesi sofraların padişahı
birşey var anlamadığım bu yasaklarda
ben güldükçe neden karartılır ışıklar
duvarlar yükseltilir köpekler kışkırtılır
kundakta bebek suçlu tarlada tohum
birşey var anlamadığım bu yasaklarda
umutsa umut benim beyoğlubeyler
savaşsa savaş benim beyoğlubeyler
ya siz kimsiniz

bu kokmuşlar mezarlığı imamlar sofrası bu
omuzlardan omuzlara bu korku tapınakları
akşamla kargalarla nargilelerle
leblebici bakkalbaşı minder minder üçotuzüç
birşey var anlamadığım bu yezit yalanlarda
yarınsa yarın benim beyoğlubeyler
barışsa barış benim beyoğlubeyler
ya siz kimsiniz
kimsiniz ey şimdi müzelerde yerleri belli
eski beyler yeni beyler bey eskileri


Hasan Hüseyin
Kavel

30 Mayıs 2011 Pazartesi

Kızılırmak'tan

.......

bir gün çıkıp geldiler -anlamsız yüzlerini gülüşlerini-
tüketimartıklarını üretimorganlarını ve eski külotlarını
-çikletlerini çukulatalarını getirip bıraktılar -tiklerini
mimiklerini çiğliklerini -gençkızların düşlerini getirip
bıraktılar -hergün hergün yeniden getirip bıraktılar
-iplerini oltalarını konserve kutularını -süttozularını
soyalarını salemlerini -kısırlıkhaplarını madalyalarını
tasmalarını -bayraklarını bayrakyırtmalarını sövmelerini
-anamıza bacımıza çocuğumuza -en çok önem verdiğimiz
şeylerimize -üretimorganlarını ve tüketimartıklarını
kullanarak -tanırım ve isa'nın ve bizimkilerin izniyle
-atlarını seyislerini çombelerini -traşlarını ve dişlerini
getirip bıraktılar -hergün hergün yeniden getirip bıraktılar
-sonra güzel güzel anlaşmaları -sonra güzel güzel
sözleşmeleri-
- sonra güzel güzel paylaşmaları - asılınışların ve
asılacakların izniyle -ve durmadan durmadan baltazar
bayramlarını -sonra güzel güzel savaş uçaklarını
-radarları rampaları atombombalarını -denizaltı denizüstü
birşeylerini- bilinçaltı bilinçüstü herşeylerini
piekslerini bitekslerini bitpazarlarını -eroinlerini
kokainlerini getirip bıraktılar-
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve sonra çekilip gitmediler gemilerine
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
ve artık okadar çok şey getirdiler ki
bağımsızlığa yer kalmadı ülkemde


Hasan Hüseyin
Kızılırmak

Onüçüncü Burçta Delirmek

kollarını o biçim kavuşturma, kötü çok kötü
acır gibi bakma yüzüme yoksulluğum büyüyor
aç şu perdeleri nella aç uykum geliyor
kır şu camları nella kır nella boğulacağım
yapraklar kokunca bir
sular yorulunca bir
sızılar gencelince
bil ki birbaşımayım
bil ki kaçıp kurtulmak
bil ki sayısız
kötü çok kötü

sessizliği sevmiyorum sustur şu çığırtkanları
ben bu bulvarları güzel günlere götüreceğim
bırak ellerini ellerime mutluluklara götüreceğim
dalgınım kırıkdöküğüm bu düzenler beni böyle
uzaklar konuşunca bir
anılar tutuşunca bir
kollarım öksüzleşince
bil ki dolaşıp düşmek
bil ki kendimden öte
bil ki karışık
kötü çok kötü

bu karanlık sürdükçe kendimizden kurtulamayız
sığmıyor sığmıyor sesim bu yorgun biçimlere
çözdüm suları, bıraktım kısrakları, ardımsıra yıldızlar
onüçüncü burçtan beni gecelere dağıtacaklar
acılar bağrışınca bir
şarkılar susunca bir
ninniler tükenince
bil ki ben
bil ki çok yakın
bil ki apaçık
kötü çok kötü


Hasan Hüseyin
Temmuz Bildirisi

Kocabebek

bu demir divriği dağlarından
ben söktüm ulan ben söktüm
bu namlu divriği demirinden
ben döktüm ulan ben döktüm
bu ak bileklerde bu kapkara kelepçe
ben dövdüm ulan ben dövdüm
şimdi kaysı çiçekleri tozutur geçer
şimdi şarap düşer kızgın bağlara
şimdi sevdiğimi alır giderler
güz oturur gözlerime dağlar uy!
varalım diyelim ki hey diyelim
nakışcana duralım korolarla diyelim
                                   hey diyelim hey
yıkılır bu düzmeceler yıkılır
köprüler kurulur aydınlıklara
gelir birgün kaşla göz arasında
en gizli tomurcukların ucunda gelir
ekmeksiz evin yalnızlığında
kınasız parmakların bakışlarında
uykusuz gecelerin ardında gelir
gelir ulan gelir işte bal gibi gelir
halaylarla çıkalım korolarla duralım
                                   hey diyelim hey
bu namlu divriği dağlarından
bu candarma benim kapıbir komşum
bu türkü benim türküm çoğalır kanayarak
kelepçemin karasında bir ak güvercin
ustam kessin ellerimi benim çocuk ellerimi
                 dağlar uy!
                 uy dağlar!


Hasan Hüseyin
Kavel