Şiir, Sadece: Metin Demirtaş
Metin Demirtaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Metin Demirtaş etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mart 2018 Salı

Görüşme Yeri

I.

Ve nasıl dalıyor insan konuştukça
Sanki bir balıkçı kahvesindeyiz
Mavisine ağlar gerili
Deniz az uzağımızda
Bir kızın dudağında
Bir günaydın güzelliğinde
Yorgun kayıklar duruyor
Kimi karaya çekili kıyıda
Kimi salınıyor sularda
Ve masamızda Paşababçe'li bardaklarda
Antalya'lı bir dallı çay
Şimdi ne yana koysak akşam oluyor
Ve birazdan dostun omuzunda
Son derece yaralı bir üveyk gibi
Göğsünün üstünde kurşun güzeli bir karanfille
Gelip konacak masamıza soluk soluğa
İspanya içsavaşından kalma
Kırmızılar sultanı, bir bardak şarabı
Ve bekliyoruz
Frederico Garcia Lorca'yı


II.

Nereden oluyor bu sıtma sarısı
Bu kirli tavan, taş duvarlar
Yani uçurduğumuz bir güvercin miydi
Nerde deminki o havalar

Ve parıldıyan bir bıçak gibi karanlıkta
Saplanıyor akla, ortaçağlı pırangalar
Çıkarılıp hangi küflü sandıktan
Vuruluyor aklın ışığına
Yüreğin sevgisine
Ve omza vuran bir el
Ayırıyor insanı
Bir cigara içimlik düşlerinden
Ekmekte, tuzda kömürde gördüğümüz
Uğrunda burada olduğumuz o el
Gösterip bilinçsizliğin karanlığında
Kim kimden yana tanımazlığını
Buz ediyor şimdi bir yaz göğünde
Bir gülün, bir güle değen sıcaklığını


Metin Demirtaş
1968

Yak Bir Cigara

Yürüsek bulur muyuz o havaları
Alkol almış, az üzgün
Bir sevdanın ilk günlerinde
Ürkütülmüş yalnızlığıyla güvercinlerin
Dağılan bir akşamın serinliğine

Kararsız nereye dursa şimdi
Hüzne eğik dallar
Mutluluklar ya bilinmez şimdi
Öğretir sonra gelen acılar

Ne zaman geçsek o köprülerden
Bir ufak rakı dönüşü köprülerden
Abanmış korkuluklara
Mırıldanırken o şiiri
"Sous le Pont Mirabeau coule le Seine"
Dalıp gitmiş akan sularla sevdalara
Hey Apollinaire
Yak bir cigara


Metin Demirtaş
Görüşme Yeri
1965

4 Temmuz 2011 Pazartesi

Ay Dolandı Ardıçlığı

Gece yarısı, uykun kaçmış
Camlardasın yine
Dışarda aya aydınlığı bir gece
Gümüş şarkısı kavakların
Ay germiş tefini
Geçiyor salına salına
Ardıçlığın ordan

Duman almış karşı dağları.
Ahlatlar uzakta
Durgun ve kara
Yalnız dervişleri kıraçların
Neden hep kederleri
Kederleri ve anıları çağırır sana?..

Elliye yakınsın
Ömrün sakin ikindisi
Şeftali çiçekleri değildir artık yağan
Okuduğun kitaplara

Dostların var sürgünde
Yabancı yağmurlarda üşüyen
Duvarlar, demirler ardında kardeşlerin
Adanmışlar bir ince türküye
Acılar içinde
Zorlu bir yolu yürüyen.

Sen de kuşatılsın burada
Bu kuytu kasabada
Elinde bir kadeh rakı
Susuz ve güzel!
Duman olmakta bir damlayla şimdi
Senden mi
Yoksa güz yağmurlarından mı?..

Sürgit değildir bu karanlık
Tan ağarır, gün doğar birazdan
Sağır kadın Fatma
Sessiz ve gölgesiz
Bırakır gider bakracı kapına
Reyhan yaprağı serpili
Çayır çimen kokulu
Güleç yüzlü süt
Sararan yapraklarıyla ayva
Günaydın der sana.

Hadi kurtul bu boğgun havadan
Ve git yat!
Ay dolandı ardıçlığı çoktan.


Metin Demirtaş
Bir Mendil Gökyüzü

1 Temmuz 2011 Cuma

Merhaba

Merhaba İlhan
İşte Enver Ahiyi de getirdik yanına
"Şu dünyada
Ayrılık var
Ölüm var
İlle de zulüm var"
Diyen ozanı.
Gülüşünden su içişine kadar
Halk olan adamı

Mezarlarınız biraz aralı
Ama atsan
Ulaştırırsın herhal sigaranı

İki gözüm ona iyi bak
Dünyaya küskün gitti biraz
Zemheride çiçek açmış
Acılı, suskun bir topraktır o
Seslenmezsen
Merhaba demez

Hastadır, koluna gir
Yürüyemez
Ayakları tutuk.
Bağışla İlhan
Öyle ya
Senin de kaburgaların kırık


Metin Demirtaş
1982

30 Haziran 2011 Perşembe

Struga Şiir Akşamlarından İzlenimler

Struga'nın ışıklı köprülerinin birinde
Dilimizde Nazım'ın hasret şiirleri
Alnımda mavi serinliği suların
Kırlangıçlar ve martılarla
Kederli bir tadı var
Köprülerden geçmenin

Kaç gün oldu ki memleketten ayrılalı
Turnalar gibi nazlı ve derin
Hasret geçiyor şiirin ilk dizesinden
Andım seni dolu gözlerle
Ey koca göçmen
Ey sevgili Nazım
Yaşayarak yangınını
Şuncağız ayrılığın

Dövülmüş acılı Afrika toprağını
Ve Agustino Neto'yu anımsatan
Karaderili bir ozan geçti
Az önce yanımdan
El salladım
Durdu:
Sevecen, kıvırcık bir gülüşle
Gülerken, kara yüzünde ak dişleri
Yanık anızlardan
Havalanan güvercin sürüleri

Ohri sokaklarındayız
Vietnamlı ozan Şe Lan Vien'le
Karanfil kokuları ve gülhatmiler
Barikatlar kurmuş yolumuza
Her halka kurban olurum

Vietnam halkına iki defa
Makedon halk türküleri söylenen
Güneşli bir meyhanede
Oturmuş mastika içiyoruz
Filistinli bir şairle
Acılı bir halkın oğlu olarak
Ne kadar şen ve şakrak
Dillerimizi bilmiyoruz
Ama konuşmadan da anlatabileceğimiz
Ne çok şey var aramızda
Filistin halkının acıları
Umutları ve gözyaşları
Ve son sözleri
Kavgada düşün ölenlerin
Ortak sevinci ve kederidir şiirlerimizin

Ohri gülü ürpermede
Akşam oluyor
Karşıda derin ve suskun
Pindos Dağları
Ve tek tük yıldızlarıyla
Arnavutluk ufukları

Ve yurdum uzakta
Öldürülmüş civan oğullarıyla
Kanlı bir mısra gibi
Uzakta


Metin Demirtaş
Hançer ve Lirik
1979

29 Haziran 2011 Çarşamba

Attila Jozsef'le Tanışma

İstanbul' da
"Militan'ın basıldığı matbaada
Tanıştım bir şairle
Çağımın fırtınalı, seçkin bir şairiyle
Atilla Jozsef
Canından damıttığı mısralarıyla
Yatıyordu arda
Kurşun harflerle dizilmiş bir kalıpta

İnanılmaz, ağlıyası bir sevgi duydum
Okuyunca şiirlerini ve intiharını
Ölümü nasıl dokundu içime
Anımsarım bir kere de böylesine
Gizli ve sımsıcak
Ağlamıştım
Vapstarofun ölümüne

Çin'de halkı kurşunlayan
Bir generale duyduğu nefret
Yurduna, sınıfına, annesine duyduğu sevgi
Yoksulluk, faşizm ve şizofreni
Aşklar, acılar, yürek üzgünlükleri
Yani çağdaş olan ne varsa
Süren şimdi bizim de hayatımızda
Öylesine ince
Ağrıyan bir yan buldum şiirlerinde

Sevdim Attilla Jozsef'i.
Ve yaşadım kalbimde bir an
Kalbinin gelgitlerini...


Metin Demirtaş
Hazırol Kalbim
1974

25 Haziran 2011 Cumartesi

Voltada Bir Türkü

Günün dolar bir gün sen de
Özgürlüğü bir gelin gibi takıp koluna
Çıkarsın
Başlar yeni maceran güneşte
Başlar işsizlik
O en büyük hapishane

Hergün kapanan kapılar önüne
Başkaldıran öfkenle dikilsen de
Kar etmez
Çünkü bir şeyler almak çarşılardan evlere
Çünkü çocuklar dur bilmez

Havasız koğuşlara alışılır
Yatılır of demeden hücrelerde
Hiçbir şey öldürmez insan yüreğini
Öldürür eğilmek bir ekmek uğruna
Üç kuruşluk adamlar önünde


Metin Demirtaş
Görüşme Yeri
1968

Che Guevera

Bizim de dağlarımız vardır Che Guevera
Bakma şimdi durgunsa, bir şaban gibi duruyorsa
Yorgundur, savaşlar görmüştür, çeteciler barındırmıştır
Yani satılmış değillerdir hiç tüfek patlamıyorsa
Alaçamın, mor meşenin ardına silah çatıp yatmağa
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevera

Bizim de halkımız vardır Che Guevera
Unutulmuş uzak tarlalar yalazında
Sazıyla, türküleriyle kardeşliğe vurgun
Bütün ulusların halkları gibi
Ve yalnız büyük fırtınalarla kımıldayan
Bizim de halkımız vardır Che Guevera

Bizim de ozanlarımız vardır Che Guevera
Sağ çıkmış güneşiz taş odalardan
Yüreğiyle barışa, sevgiye yönelmiş
Çelik öfke bir yanı, bir yanı uysal mavi
Eğilmeden dimdik geçmiş demir kapılardan
Bizim de yiğit insanlarımız vardır Che Guevera

Bizim de delikanlılarımız vardır Che Guevera
Yokluklardan biyol kopup gelmiş
Üç zeytin, az ekmek üniversitelerde
Su gibi kızlar çarpar önce, alkol vurur
Öfkeli dolanır caddelerde
Ve başkaldırırlar akılları suya erende

Çünkü Vietnam hepimizin Vietnam'ı
Kongo hepimizin Kongo'su
Bir kere özsu yürümüştür dallara
Patlayacaktır ağır sancılarla karanlıklar
Varmak için o güzel yarınlara
Bizim de dağlarımız vardır Che Guevera


Metin Demirtaş
Görüşme Yeri
1968