Şiir, Sadece: Sonsöz
Sonsöz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sonsöz etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Haziran 2015 Cuma

Sonsöz

Boş eller yere bakan gözlerle duruyorum yaşamın ve 
          ölümün eşiğinde
Ve sesini duyduğum deniz boğulanları geri vermeyen
          bir denizdir zaman
Ve benden sonra dağıtacaklar ruhumu ezik düşlerim
          kurtulamayacak açık arttırmadan
Sözlerim şimdiden ıslak dudağımda bir yaprak gibi 
          kuruyor işte

Bu dizeleri kollarım sonuna kadar açıkken yazacağım
          duyulsun kalbimin orda dört kez çarptığı
Geçeceğim boğazımı ve sesimi nefesimi ve şarkımı ölümü
          göze alarak
Biçmekten sarhoş olan orakçıyım ben yaşamını ve tarlasını
          yıkarak
Ve kaybedince de nefes nefese tozunu silkeler gibi vurur da
          vurur tırpanını

Bendim seçen bu çarmıha germe boyutunu vermeyi
          dizelerime
Ve şans nasıl isterse öyle düşsün üstüme dizelerin
          durağındaki bıçak
En sonunda gerekecek ölçüsüzlüğüme uygun bir ölçüye
          ulaşmak
Düşlerimle bir manto yapmak için gerçeğin boyutlarına
          göre

Yaşam rüzgârların katettiği kocaman hüzünlü bir şato gibi
          geçmiş olacak
Kapılar çarpar hava akımlarından ama hiçbir oda kapalı
          değil işte
Tanınmamış zavallı ve yorgun kişiler oturur kimi silahlı
          nedense
Otlar bürümüş hendekleri parmaklık hep yukarıda kalacak

Bu evde kim ne derse desin eskiler veya yeniler kendi
          evimizde değiliz
Yolu niye buraya düşmüştür kimse bilmez belki her şey 
          bir düştür
Kimi açtır kimi üşümüş çoğu onları kemiren bir sırra
          gömülmüştür
Arada sırada yüzü olmayan krallar geçer önlerinde 
          çökülür diz

Gençken meleklerin zaferi yakındır diye söz edilirdi bana
Ah nasıl inanmışım nasıl da kanmışım sonra yaşlandım işte
Gençlik çağı düşen bir perçemdir hep onların gözlerine
Ve ihtiyarlara kalan çok ağır ve çok kısa öyle ki rüzgâr
          başka türlü eser onlara

Öze değgin olan'la ilgili sorular sorarlar kendi kendilerine
Ne kadar da azdır yapıp ettikleri görürler geçerken bu
          terkettikleri şantiyeden
Kurbana tercih edilen gölge ey zavallılar kimse medet
          ummasın gelecekten
Sokakta oynayan küçük çocuklar sonsuz acıyorum sizlere

Görüyorum önünüzdeki her şeyi mutsuzluğu kanı ve usancı
Hatalarımızdan hiçbir şey anlamamış olacaksınız
          düşlerimizden hiçbir şey öğrenemeyeceksiniz
Hiçbir işinize yaramamış olacağız bedelini kendiniz
          ödeyeceksiniz
Omzunuzun çöktüğünü görüyorum Alnınızdaki
          alışkanlıkların kırışıklıklarını

Elbette elbette diyeceksiniz bana durum hep böyle ama bu
          yüzden
Düşünün hele bir kez canlı parmaklarını etten ellerini çarka
          sokanları
Durum değişsin diye ve düşünün işte kafeslerini bile
          tartışmayanları
İnsanın hakkı olabilir umutsuzluğa bir anlık duraklama
          hakkı yokken

Ve bir gün gelir de zaferin anlamsız güneşi üstünüzde
          olursa
Hatırlayın biz de biliyorduk bunu kölelik bayrağını
          indirmek için
Başkalarının Akropol'e çıkışını ve hâlâ nefes alan kendileri
          ile ünlerinin
Atılışını tarihin toplu mezarına

Düşünün hiç bitmeyeceğini savaşın ve değersizliğini
          yenginin
Ve her şey altüst olabilir insan insandan sorumlu ise
Büyük olaylar yaratıldı gördük ama korkunç olanları da
          vardı içlerinde
Zira her zaman kolay değildir ayırdedilmesi kötü ile iyinin

Siz de geçtiğimiz yerden geçeceksiniz açık bir kitap gibi
          okuyorum içinizi
İçinizde çarpan bu kalbi duyuyorum bir kalp nasıl
          çarpıyorsa benim içimde
Onu nasıl eskiteceğinizi biliyorum ve nasıl sönüp sustuğunu
          içinizde
Sonbaharın makyajını nasıl sildiğini ve bir kış gülünün
          çevresindeki sessizliği

Moral bozmak için söylemiyorum bunu hiç'e bakmak
          gerekir
Yüzyüze onu yenebilmek için Şarkı yitirmedi güzelliğini
          eksilse de
Bir başka yerde dinlemeli ki bir yankı gibi tekrar doğar
          tepelerde
Yalnız değiliz dünyada şarkı söylemek için ve oyunsa
          şarkıların tümü demektir

Oyunda rol yapmasını bilmeli ve bir sesin susmasını bile
Bilin bunu derin koro tekrarlar hep yarım kalan cümleyi
Şarkıcı yapsın sonuna kadar ne varsa elinden geleni
Ne önemi var bir varsayım gibi beni yanyolda terketseniz de

Ben de terkediyorum sizi son kez ayağa kalkan bir oyuncu
          gibi
Sitem etmeyin ona gözlerinde taşıdığı gölgeden bir şeyler
          yansırsa dışarıya
Artık bir armağan veremem size bu karanlık ışıktan başka
Yarının insanları üfleyin mangaldaki kömürü
Siz söyleyin görüp geçirdiklerimi


Louis Aragon
Mutlu Aşk Yoktur