Şiir, Sadece: Müseddes

22 Mart 2011 Salı

Müseddes

Mefâ'ilün/Fe'ilâtün/Mefâ'ilün/Fe'ilün

I

1. Menem ki kâfile-sâlâr-ı kârbân-ı gamem
    Müsâfir-i reh-i sahrâ-yı mihnet ü elemem

2. Hakir bahma mana kimseden sağınma kemem 
    Fakîr-i pâdişeh âsâ gedâ-yı muhteşemem

3. Sirişk taht-ı revândur mana vü âh alem 
    Cefâ vü cevr mülâzım belâ vü derd haşem

II

1. Ne mülk ü mâl mana virse cerh memnûnem 
    Ne mülk ü mâldan âvâre kılsa mahzûnem

2. Egerçi müflis ü pest ü muhakkar u dûnem 
    Dem-â-dem eyle hayâl eylerem ki Kârûnem

3. Gönülde nakdi vefa genci lîk pinhânî 
    Gözüm hızâne-i lal ü güher velî fâni

III

1. Hayât sarf idüben derd kılmısam hâsıl 
    Sirişk-i âl ü ruh-ı zerd kılmısam hâsıl

2. Zamir gözgüsine gerd kılmısam hâsıl 
    Tabî'at-i seg-i şeb-gerd kılmısam hâsıl

3. İşüm kara gice tâ subh nâle vü feryâd 
    Ne virseler ana şâkir ne kılsalar ana şâd

IV

1. Şirişk-rîz gül-endâmlar hevâsıyile 
    Şikeste-hâl siyeh zülfler belâsıyile

2. Zamane içre gam-ı ışk mâcerâsıyile 
    Hemîşe maşlaha tum özgeler rızâsıyile

3. Ne devr-i gerdiş-i gerdûn menüm murâdum ile 
    Ne gâyet-i emelüm hüsn-i i'tikâdum ile

V

1. Hasûd sûret-i ahvâlüme nazar kılmaz 
    Cefâ kılur men-i bî-çâreye hazer kılmaz

2. Sanur ki nâle vü zârum ana eser kılmaz 
    Anı mürur ile âlemde der-be-der kılmaz

3. Zemâne içre mücerrebdür intikâm-ı zemân 
    Hemîşe yahşıya yahşi virür yamana yaman

VI

1. Hoşem ki hâme-i takdîr-i îzid-i müte'âl 
    Vücûd levhine tasvir idende sûret-i hâl

2. Rakam kılan eğer idbârdur ve ger ikbâl 
    Olur tagayyür ana gayrden bir emr-i muhal

3. Sa'âdet-i ezelî kâbil-i zeval olmaz
    Güneş yir üstine hem düşse pây-mâl olmaz

VII

1. Azîz-i Hak hased-i düşmen ile olmaz hâr 
    Hasûd hilesi ikbâli eylemez idbâr

2. Egerçi gülbüne gâhî hazandan âfet var 
    Tedârük eyler ana âkibet nesîm-i bahar

3. Garaz ki her kim ezelden olursa devletmend 
    Muhâldür yete âsâr-ı devletine gezend

VIII

1. Egerçi bir nice gün iktizâ-yı âlem-i dûn 
    Cihanda eyledi ikbâl râyetini nigûn

2. Zemâne sûret-i ahvâlüm itdi diger-gûn 
    Vefa hatına kalem çekdi çerh-i bukalemun

3. Künûn zemâne ol ahvâlden peşîmandur 
    Egerçi kâfir idi hâliyâ müselmandur

IX

1. Fuzûlî eyledügün ahdüne vefa kılgıl 
    Yeter şikâyet idüp şerh-i mâcerâ kılgıl

2. Vücûdum hedef-i nâvek-i belâ kılgıl 
    Kamu cefâlara sabr eyleyüp du'â kılgıl

3. Kim ola dost rızası hemin sana hâsıl 
    Rızâ-yı döstdur asl-ı temettü' ey gafil


Fuzuli


I

Ben gam kervanının kafile başıyım. Mihnet ive elem sahrası yolu­nun yolcusuyum. Beni hakir görme, herkesten aşağı olduğumu san­ma. Ben padişah gibi fakir, muhteşem bir yoksulum. Bana gözyaşı yü­rüyen taht, âh bayrak, cefa ve cevr yakın adamlarım, bela ve dert askerlerimdir.

II

Felek bana mülk ve mal verse memnun olmam. Maldan ve mülk-den ayırsa mahzun olmam. Her ne kadar parasız, aşağılık, hakarete uğramış ve alçak isem de her an öyle hayal eylerim ki, sanki Karun'um. Gönülde vefa hazinesi var, fakat gizlidir. Gözüm la'l ve gevher hazine­sidir, lakin geçicidir.

III

Hayatımı harcayarak dert elde ettim. Kanlı gözyaşı ile sarı yüz elde ettim. Kalp aynasına toz (keder) kondurdum. Gece dolaşan köpe­ğin huyunu aldım, işim karanlık gecede sabaha kadar inleme ve fer­yattır. Ne verseler ona şükrederim, ne yapsalar ona sevinirim.

IV

Gül endamlı güzellerin aşkıyla gözyaşı saçmaktayım. Siyah saç­lar belası ile hailim perişandır. Bu zamanda halk içinde aşk macerasının gamı ile işim daima başkalarının rızası üzeredir. Ne feleğin dönmesi be­nim muradım üzeredir, ne de bitmeyen arzularım inancımın güzelliği­ne uygun olarak sonuçlanır.

V

Hasetci halimin nasıl olduğuna bakmaz. Ben çaresize çekinmeden cefa eder. Ağlayıp inlemenin ona tesir etmeyeceğini, zamanla onu âlem­de perişan kılmayacağını sanır. Zamanın intikam aldığı tecrübe edil­miştir. O, daima iyiye iyi, kötüye kötü verir.

VI

Yüce Tanrının takdir kalemi vücut levhasına halimin şeklini tas­vir ettiğinde eğer mutsuzluk veya eğer mutluluk yazmış ise, başkasının onu değiştirmesinin mümkün olmadığından dolayı mutluyum. Ezeli saa­det sona ermez, güneş yere düşse de ayak altında çiğnenmez.

VII

Allah'ın aziz etiği kişi, düşmanın hasedi ile hakir olmaz, Hasetçi-nin hilesi mutluluğu mutsuzluğa çevirmez. Her ne kadar gül ağacına bazan sonbahardan afet erişirse de bahar rüzgarı sonunda ona yardım eyler. Maksat şudur ki, bir insan ezelde devletli, muthı ise onun devle­tine zarar gelmesi mümkün değildir.

VIII

Her ne kadar, nice günler alçak felek, her zamanki gibi dünyada mutluluk bayrağım başaşağı etti. Zamane halimi (suret-i ahvali değiş­tirdi. Bukalemun (Bulduğu yere göre renk değiştiren küçük bir hayvan) gibi durmadan değişen felek vefa yazışma kalem çekip sildi ise de şimdi zamane o durumdan pişmandır. Her ne kadar kafir idiyse de şimdi Müslümandır.

IX

Fuzûli, ahdine vefa gösterip verdiğin sözde dur. Maceram anlatıp şikâyet ettiğin yetişir. Vücudunu belâ okuna hedef et. Bütün cefalara sabır gösterip dua et ki. dostun daima rızasını kazanasın. Ey gafil! (Dün­yada) elde edeceğin asıl kazanç dostun rızasıdır.

Hiç yorum yok: