Şiir, Sadece: Dörtlükler XXVI

14 Aralık 2011 Çarşamba

Dörtlükler XXVI

Ben şarap içiyorum, doğrudur; 
Aklı olan da beni haklı bulur: 
İçeceğimi biliyordu Tanrı, 
İçmezsem Tanrı yanılmış olur. 

 
Dünya hangi gülü bitirdiyse yerden 
Kırıp atmış, toprağa gömmüş yeniden. 
Su yerine toprağı çekseydi bulut 
Sevgili kanları yağardı göklerden. 

 
Gerçeği bilemeyiz madem, ne yapsak boş; 
Ömür boyu kuşku içinde kalmak mı hoş? 
Aklın varsa kadehi bırakma elden 
Bu karanlıkta ha ayık olmuşsun, ha sarhoş. 

 
İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez: 
Bunlar için didinmene bir şey denmez. 
Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış: 
Bu güzelim ömrünü satmaya değmez. 

 
Okunu attı mı ölüm, siperler boşuna; 
O şatafatlar, altınlar, gümüşler boşuna; 
Gördük bütün insan işlerinin iç yüzünü: 
Tek güzel şey iyilik, başka düşler boşuna. 

 
Saki, gökler, denizlerce dolgunum; 
İçime sığmaz oldu coşkunluğum; 
Ak saçlarımla sarhoş ettin beni, 
Kış ortasında bahar bulutuyum! 

 
Dün gece şarap arıyordum şehirde; 
Soluk bir gül gördüm bir ocak önünde; 
Dedim: Ne yaptın da yakıyorlar seni? 
Dedi: Bir kez güleyim dedim çimende. 

 
Bir yürek ki yanmaz, yürek denir mi ona? 
Sevmek haram, yüreğinde ateş olmayana. 
Bir gününü sevgisiz geçirdinse, yazık: 
En boş geçen günün o gündür, inan bana. 

 
Düşünce göklerinin baş konağı sevgidir sevgi; 
Gençlik destanının baş yaprağı sevgidir sevgi; 
Ey sevginin sırlarından habersiz yaşayanlar, 
Bilin ki tüm varlığın baş kaynağı sevgidir sevgi. 

 
Barış istemiyorsa Felek, işte savaş; 
İster serseri deyin bana, ister ayyaş; 
İşte şarap, duruyor ortada, kıpkızıl; 
İçmeyen taşa çalsın başını, işte taş! 


Ömer HAYYAM

Hiç yorum yok: