Şiir, Sadece: Katilin Şarabı

14 Aralık 2015 Pazartesi

Katilin Şarabı

Karım öldü, özgürüm işte!
İçebilirim her saat, her an.
Eve meteliksiz döndüğüm zaman,
Çığlıkları işlerdi kalbime.

Artık mutluyum, bir kral kadar;
Hava berrak, gök fevkalade...
Böyle bir yaz mevsiminde
Tutuldum, oldu bana yâr!

İçimi kavuran susuzluğu
Dindirmeye ihtiyacım var
Şarabım olsun mezarı kadar;
- Kimse diyemez azdır bu :

Attım bir kuyunun içine,
Ve ittim üzerine onun
Her bir taşını bu kuyunun.
- Unuturum, elimden gelse!

Bağlılık yeminleri adına,
Hiç kimsenin çözemediği,
Ve mutlu günlerdeymiş gibi
Buluşup barışmak uğruna,

Bir randevu istedim ondan,
Akşam, karanlık bir yolda.
Çılgın yaratık! - geldi oraya!
Az veya çok çılgındır insan!

Güzeldi güzel olmasına,
Ne ki çok yorgundum! ve ben,
Çılgınca sevdim onu! bu yüzden
Bırak bu hayatı! dedim ona.

Anlayamaz beni hiç kimse.
Bu sersem sarhoşlardan hangisi
Şaraptan bir kefen biçmeyi
Düşledi o berbat gecelerinde?

Bu dayanıklı sefa pezevengi
Demir makineler gibiydi ve
Ne yaz ne de kış mevsiminde
Gerçek aşkı tanıdı, bildi,

O kapkara büyüleri ile,
Cehennem, alayıyla tehlikenin
Gözyaşıyla, şişesiyle zehrin
Zincir ve kemik sesleri ile!

- Özgür ve yalnızım işte!
İçkiden öleceğim bu akşam;
Ne korku, ne pişmanlık bana gam,
Yığılıp kalacağım yere.

Ve uyuyacağım bir köpek gibi!
Ağır tekerlekli araba o an
Yükü taştan ve çamurdan,
Kudurmuş vagon ne var ki

Ezebilir suçlu başımı,
Biçebilir beni ortadan,
Ama vız gelir bana Şeytan,
O Kutsal Mihrap ve Tanrı!


Charles Buadelaire
Kötülük Çiçekleri

Hiç yorum yok: