Şiir, Sadece: Kurt

14 Nisan 2016 Perşembe

Kurt

Orada, kurtta
Alacakaranlığında kurdun
Düşünüyorum olanları bir bir
Olacakları da.

Bunlarsa, ellerimse, yorgunsa
Duyabildiğim en küçük ikindi
Ve içimde bir avuç kül
Alçaktan bir kuş geçiyor, ölerekten.

Yağmura bakan gözde
Unutulmuş gözyaşım sanki
Günler de öyle uzun, öyle uzun, öyle uzun ki — anlat —
Başını masasından kaldırmayan adam — gene orada —
Bir geçerken gördüğüm, bir de dönerken.

Parklarda dolaşıyorum, parklarda, gene parklarda
Alacakaranlığında kurdun
Çimenlere basma, çiçek koparma
Herkes kendine göre bir sonbahar arıyor
O mu, o daha çocuk
Sonbahar onun aklında.

Neden hep parklardayım, bilmiyorum
Bilmiyorum, sahiden
İstanbullu bir şair, saçları kum renginde
Kederlere akıyor yüzü
Güneşin dallarla oynamasından revnaklanıp
Yanına düşmüş iki kolu
Şarap içiyor biberli pirinçle
Sirkeye batırılmış dereotu
Sımsıcak bir rüzgâr dolaşıyor sırtında
Sonra nasıl oluyorsa oluyor, birdenbire o
Gölgesi geçiyor kurdun
Kurt
Her yanda bu kurt, her yanda.

Parkın yeşilinden oyduğum
Yemyeşil bir güldür bu da
Bakınca güle, gülün işleyişine bakınca
Söylüyorum, bir giz değildir yarın
Ölümlerden, işkencelerden oyduğum
Terli bir kısrak gibi yanımda.

İçimde bir avuç kül
Kemiklerine dönecek bir gün o da
Sarınacak damarlarına, kanına
İçimde bir avuç kül
O önde, ben arkada.

Ve akıttığı kanda boğulmuş
Kocaman bir kurt ölüsü daha arkada.


Edip Cansever
Sonrası Kalır
Yerçekimli Karanfil

Hiç yorum yok: