Şiir, Sadece: Faruk Nafiz Çamlıbel şiirleri
Faruk Nafiz Çamlıbel şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Faruk Nafiz Çamlıbel şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Haziran 2016 Pazartesi

Sanat

Yalnız senin gezdiğin bahçede açmaz çiçek,
Bizim diyarımızda bin bir baharı saklar!
Kolumuzdan tutarak sen istersen bizi çek
İncinir düz caddede dağda gezen ayaklar

Sen kubbesinde ince bir mozaik ararda
Gezersin kırk asırlık mabedin içini
Bizi sarsar bir sülüs yazı görsek duvarda,
Bize heyecan verir bir parça yeşil çini

Sen raksına dalarken için titrer derinden
Çiçekli bir sahnede bir beyaz kelebeğin
Bizimde kalbimizi kımıldatır derinden
Toprağa diz vuruşu dağ gibi bir zeybeğin

Fırtınayı andıran orkestra sesleri
Bir ürperiş getirir senin sinirlerine,
Istırap çekenlerin acıklı nefesleri
Bizde geçer en yanık bir musiki yerine

Sen anlayan bir gözle süzersin uzun uzun
Yabancı bir şehirde bir kadın heykelini,
Biz duyarız en büyük zevkini ruhumuzun
Görünce bir köylünün kıvrılmayan belini...

Başka sanat bilmeyiz karşımızda dururken
Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken
Sana uğurlar olsun... ayrılıyor yolumuz.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Bir Ömür Böyle Geçti

Onlar

Dudağında bir ıslık, elinde bir cıgara,
Karışırsın bu gece sen de karanlıklara
Duyarsın bir kafesin ardından öksürükler ...

Alaca bir perdeye çizilen gölge bir baş
Seni kumral saçından tutar da yavaş yavaş
Aralanmış kapıdan bir taşlığa sürükler.

Çevrilir dört yanına örselenmiş fidanlar,
İşte onlar, o adı ağza alınmayanlar,
Gözlerinde çürükler, kollarında çürükler.

Sen avutmak dilerken bir acı hatıranı
Duyarsın, fırlatarak çıkarken son liranı,
İçinden hıçkırıklar... Ardından öksürükler...


Faruk Nafiz Çamlıbel
Bir Ömür Böyle Geçti

Talas Bağlarında Batı

Daha gün batmadan üstünde beyaz Erciyeş'in
Bürünür tarlaların, bahçelerin rengi yasa;
Karlı bir burcu gezen nuru donarken güneşin,
Atlılar, kaafile halinde dönerler Talas'a.

Yükselen manzara yalçın, suların hüznü derin;
Bazı şirin görünür, bazı da korkunç etraf.
Hepsi bir başka tahassüs veriyor lalelerin;
Kimi şehvet gibi kızgın, kimi sevda gibi saf.

Meyveler yollara yer yer dökülür meşcereden,
Asmalar yemyeşil örter yamacın her yanını;
Kim bilir, hangi bir ummana giden bir dereden
Yol alır köylü kadınlar, sürerek hayvanını.

Kuşlar üstünde gezer, gurbete düşmüş kuşlar,
Yaşlı bir göz gibi sahraya bakan penceremin;
Bu dağın gülleri, derdim ki, neden solmuşlar?
Beddua ettiği yermiş meğer aşık Kerem'in!

Ben de bir türlü garib aşıkım, Aslı'mdan uzak;
Ben de ah etsem eğer karşıki dağlar kül olur.
Gerilir, teşne dudaklar gibi çatlar toprak;
Maveradan bana ağlar gibi sesler duyulur.

Anlarım ruhuma zulmet cereyan ettikçe
Neşemin tılsımı hala o demir pençededir;
Bir siyah dev gibi yaklaştığı esnada gece
Ruhum işkencededir, benliğim işkencededir...


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları
1923

12 Mayıs 2015 Salı

Hüsran

Buldu Mevlâ'sını Leylâ'da zaman imreleri;
Postu devretti ham ervaha göçen âşıklar.
Bizi gerçekten usandırdı yalan dünyâda,
Yarı Allahsız olanlar, yarı Allahlıklar.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Van Gogh

Kâinatından eser kalmadı bir zelzelede;
Ey yanardağ, ki kesilmezdi başından alevin.
O kadar senden uzaklaştı ki herkes, her şey,
Milletin yalnız eşindir, vatanın yalnız evin.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Ey Dante

Üç yüz altmış beşe bölmüşler azâb ejderini;
Senenin her günü, bir pençesi olmuş kaderin..
Bir cehennem ki, yakar ruhu da, yanmaz alevi:
Böyle bir hâile görmüş mü senin şaheserin?...


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

11 Mayıs 2015 Pazartesi

Sonsuz Rü'ya

Ezelî varlığa candan vurulan âşıklar,
Ses alır tâ ötesinden ebedî dünyânın.
Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rü'yânın.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Niyaz

Bana ilhamını bahşet ki, İlâhî, bir gün
Seni bulsun sana takdime değer incilerim.
Ben, ne sultanlara şâir, ne de şâirlere şah;
Tanrılar Tann'sının şâiri olmak dilerim.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Serdengeçtiler

Erişir fethe fedaîsi olan dâvalar;
Bir zafer destanı sağlar iki serdengeçti.
Nice Fâtih'le Yavuz, taht-ı revanlarla değil,
Kahramanlarla gelip tâk-ı zaferden geçti.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

9 Mayıs 2015 Cumartesi

Son Kitab

Kıble sarsıldı, gönül Kâ'besi vîrân oldu;
Döndü efsâneye Binbir Gece ma'mûreleri.
Melekü'l - mevte nasıl ruhumu teslim ederim?
Daha noksan duruyor mushafımın sûreleri.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Arz-ı Mukaddes

Bir ömür gömdük o üç bu'du serâb ellere biz;
İşledik çöllere bülbül ve gül efsâneleri.
Tilkiler, diktiğimiz bağlara sahip çıktı;
Kargalar topladı hep döktüğümüz taneleri.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Madde Ve Kuvvet

Gövdeler, varsa, gönüllerden alır cevherini;
Yürek olmazsa bilekler çekemez hançerini.
Kahramansız yaşamak kahrına mahkûmdurlar
Kaybeden zümreler Allah'ını, peygamberini.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

8 Mayıs 2015 Cuma

Neş'e

Neş'e, gölgen gibi, ardında yürür elpençe;
Ve sürür pembe topuklarla beyaz terliğini.
Seni görmezse gözüm görmez olur neş'eyi de
Bana göstermesin Allah senin eksikliğini.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Levendler

Bağlıdır can gibi canan gibi rü'yâlarına;
Tanırız Barbaros evlâdı deniz kurtlarını.
Kara toprakta, hazır, diz boyu nîmet varken,
Mavi deryaya çıkarlar bırakıp yurtlarını.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Kılıç Ve Kalem

Fazla bir şey demiyor kan da, mürekkep de bana;
Bağladım ruha, cesedden koparıp bağlarımı:
Yanarım, ey kalem, uğrunda ömür verdiğime:
Geri ver, ey kılıç, artık bana mısrâlarımı!


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

7 Mayıs 2015 Perşembe

Yusuf'lar

Gece zindanda Yusuf'lar, sıralanmış, yatıyor;
Yüzlerinden okurum sapsarı rüyalarını:
Kimi sehpâda görür kendini, çarmıhta kimi;
Ve ararlar yine zindandaki dünyâlarını!


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Sayılı

Ellerin derdini derd etmedesin kendine sen;
Güç düşer böyle geçen kırk yıla bir neş'e yılı...
Ömrünün zehrini zindanda da zevketmeye bak:
Günler, aylar, seneler nerde?... Nefesler sayılı


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Hayale Hasret

Girdi, yollar gibi, yıllar da nihayet araya;
Sed çeker dağ tepe, feryada değil, yâda bile
Hasretim uykuya, ruhum, sana hasret kalalı
Gözlerim görmüyor artık seni rü'yâda bile.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Hayale Hasret

Girdi, yollar gibi, yıllar da nihayet araya;
Sed çeker dağ tepe, feryada değil, yâda bile
Hasretim uykuya, ruhum, sana hasret kalalı
Gözlerim görmüyor artık seni rü'yâda bile.


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları

Bizim Kitab

Kaç bahar, bülbüle hasret, güle hasret yaşadık;
Görmedik kaç yaz ufuklarda yarım bir mehtâb.
Bu elem defteri dünyâda kapansın, dilerim...
Dilerim, bir daha mahşerde açılsın bu kitâb!


Faruk Nafiz Çamlıbel
Han Duvarları