Şiir, Sadece: Kaldırımlar
Kaldırımlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kaldırımlar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Temmuz 2016 Pazartesi

Heykel

Yıllar bir gözyaşı olup da kaymış
Bu eski heykelin yanaklarında.
Yapraktan saçını yerlere yaymış,
Sonbahar ağlıyor ayaklarında.

Süzüyor ufukta bir kızıl yeri
İçi karanlıkla dolu gözleri.
Alnında akşamın ince kederi,
Sessizliğin sırrı dudaklarında.

Yanan bir kağıtta nasıl bir satır
Kaybolursa, akşam onu karaltır.
Artık o silinen bir hatıradır
Bir ıssız bahçenin uzaklarında.


Necip Fazıl Kısakürek
Kaldırımlar

9 Temmuz 2016 Cumartesi

Hırs

Sen kaçan bir yavru geyiksin dağda
Ben peşine düşmüş bir canavarım.
İstersen dünyayı çağır imdada,
Yeryüzünde bir sen, bir de ben varım.

Seni korkutacak geçtiğin yollar,
Arkandan gelecek hep ayak sesim.
Sarıp vücudunu hayali kollar
Enseni yakacak sıcak nefesim.

Kimsesiz odanda kış geceleri
İçin ürperdiğin anlar beni an!
De ki odur sarsan pencereleri
De ki, rüzgar değil, odur haykıran.

Göğsümden havaya kattığım zehir
Solduracak bir gül gibi ömrünü.
Kaçıp dolaşsan da sen şehir şehir,
Bana kalacaksın gene son günü.

Hırsım gibi sonsuz yaşarsan sen de,
Ben ölümle sırdaş olur beklerim.
Hırsıma toprağı rakip etsen de
Mezarında bir taş olur beklerim. 


Necip Fazıl Kısakürek
Kaldırımlar

Kaldırımlar II

Başını bir emele satan kahraman gibi,
Etinle, kemiğinle, sokakların malısın!
Kurulup şiltesine bir taht-ı revan gibi,
Sonsuz mesafelerin üstünden aşmalısın!

Fahişe yataklardan kaçtığın günden beri,
Erimiş ruhlarınız bir derdin potasında.
Senin gölgeni içmiş, onun göz bebekleri;
Onun taşı erimiş, senin kafatasında.

İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var;
Sükût gibi münzevî, çığlık gibi hürsünüz.
Dünyada taşınacak bir kuru başınız var;
Onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.

Yağız atlı süvari, koştur atını, koştur!
Sonunda kabre çıkar bu yolun kıvrımları.
Ne kaldırımlar kadar seni anlayan olur,
Ne senin anladığın kadar, kaldırımları…


Necip Fazıl Kısakürek
Kaldırımlar

Sayıklama

Kedim, ayak ucuma büzülmüş, uyumakta; 
İplik iplik sarıyor sükûtu bir yumakta, 
                       Hırıl hırıl, 
                       Hırıl hırıl...

Bir göz gibi süzüyor beni camlardan gece, 
Dönüyor etrafımda bir sürü kambur cüce, 
                       Fırıl fırıl, 
                       Fırıl fırıl...

Söndürün lâmbaları, uzaklara gideyim; 
Nurdan bir şehir gibi ruhumu seyredeyim, 
                       Pırıl pırıl, 
                       Pırıl pırıl...

Sussun, sussun, uzakta ölümüme ağlayan; 
Gencim, ölmem, arzular kanımda bir çağlayan, 
                       Şırıl şırıl, 
                       Şırıl şırıl...

Ne olurdu, bir kadın, elleri avucumda, 
Bahsetse yaşamanın tadından başucumda, 
                       Mırıl mırıl, 
                       Mırıl mırıl...


Necip Fazıl Kısakürek
Kaldırımlar

5 Ekim 2015 Pazartesi

Kaldırımlar

Sokaktayım kimsesiz bir sokak ortasında
Yürüyorum ardıma bakmadan yürüyorum
Yolumun karanlığa saplanan noktasında
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum

Kara gökler kül rengi bulutlarla kapanık
Evlerin bacasını kolluyor yıldırımlar
İn cin uykuda yalnız iki yoldaş uyanık
Biri benim biri de serseri kaldırımlar

İçimde damla damla bir korku birikiyor
Sanıyorum her sokak başını kesmiş devler
Üstüme camlarını hep simsiyah dikiyor
Gözüne mil çekilmiş bir ama gibi evler

Kaldırımlar çilekeş yalnızların annesi
Kaldırımlar içimde yaşamış bir insandır
Kaldırımlar duyulur ses kesilince sesi
Kaldırımlar içimde kıvrılan bir lisandır

Bana düşmez can vermek yumuşak bir kucakta
Ben bu kaldırımların emzirdiği çocuğum
Aman sabah olmasın bu karanlık sokakta
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum

Ben gideyim yol gitsin ben gideyim yol gitsin
İki yanımdan aksın bir sel gibi fenerler
Tak tak ayak sesimi aç köpekler işitsin
Yolumun zafer takı gölgeden taş kemerler

Ne sabahı göreyim ne sabah görüneyim
Gündüzler size kalsın verin karanlıkları
Islak bir yorgan gibi sımsıkı bürüneyim
Örtün üstüme örtün serin karanlıkları

Uzanıverse gövdem taşlara boydan boya
Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi
Dalıp sokaklar kadar esrarlı bir uykuya
Ölse kaldırımların kara sevdalı eşi...


Necip Fazıl Kısakürek