Şiir, Sadece: Kalem
Kalem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kalem etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Şubat 2017 Cumartesi

Sait Faik

Yitik Ufuk 

Binlerce top kumaşa yazdım sıkıntımı
Şimdi bir dünyada giden gemide ellerim
Pis bir denizde
Bir demiryolu bir çayır bir gökyüzü hava almaya çıkmış görüyorum
Ben geçerken bir evin penceresinde bir dal çiçekleniyor
Bir kadın soyunuyor göğsünü tüylerini en olmadık yerlerini görüyorum
Görüyorum bir çocuğun gözlerinin içinde denizler inip kalkıyor
İşte yeniden dünyadayız, dünyada bayağılıklarla pisliklerle yan yana dünyadayız
Bir sudaki balıklara bakıyor balıklara gözlerimizi çıkarıp veriyoruz
Bizim verilmeyecek hiçbir şeyimiz yok
Aynı yerden bir kadını öpüyor aynı yerden bir denizi seyrediyoruz
Bir daha seninleyim seninle yaşanmayacak sıkıntılar sevgiler Cezayir mahalleleri Sicilyalı gökyüzleri yok anlıyorum
Gemiler geçiyor uzaklardan kimse inip bineyim demiyor, kimse görünmüyor, kimse görmüyorum
Yitik bir ufukta
Bağırıyorum bağırıyorum.


Kalem

Hikâyelerimde ne diyorum ben
Şunu şunu şunu değil mi
Bir bulut geçiyor
Diyorum yaşasın böcekler çiçekler balıklar insanoğulları Barba Antimos
Bir sabah geliyor Matisse yeşili
Alıyorum uykularınıza kitaplarınıza evlerinizin önüne koyuyorum
Ne zaman bir yeşil görseniz artık her işinizi bırakıp bakacaksınız
Mesela bilmiyorum ama bir şiirde bir kadının ayakları suya değdi değecek şimdi
Hem mutlaka hiç kimse geçmeyecek biraz sonra bu sokaktan
İşte bir kuş uçuyor bir yere konacak sağlama ben yazacağım
Bir gökyüzü peşinde gidiyor bu çocuk
Bu adamı bu kadını bu masada tutan başka başka şeyler

Hep böyle diyorum ben
Bir dülger balığını alıyorum gözleri güzeldir diyorum
Bir bulut çıkıyor bir bulut çıktı diyorum
Sarılıyorum kaleme.


Ağıt

Baktık bir evin bahçesi ilk defa bir evin bahçesi başını almış gidiyor
Bir çocuk Grenoble'da İtalyan mahallesinde bir çocuk görüyor ilk
Deniz kıyısındaki o her akşamki kahve birdenbire tutup batıyor
Ne varsa umutlu umutsuz sıkıntılı sıkıntısız o cumartesi akşamları frengili ağaçlar çekip gidiyor
Yeşil zeytin, limon gibi bir İstanbul sarısı kalıyor geriye
Bir evin bahçesi ilk defa gülmüyor ilk defa büyümek istemiyor
Gece her taraf gece Katina'nın elleri gece en sevdiğimiz yerleri gece, gece hiç bitmiyor
Bağırmak sabahlara, akşamüstlerine bir pencereden bir denizden bağırmak bağırmak
Uyandık Eftalikus uyandık İstiklâl Caddesi yok Beyoğlu'ndaki güneş yok
Gökyüzü yok


İlhan Berk
Galile Denizi