Şiir, Sadece: Kimi Sevsem Sensin
Kimi Sevsem Sensin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Kimi Sevsem Sensin etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Mart 2015 Salı

Hesap Kitap

hesap kitap
ne de olsa insanız
korktuğumuz da olmuştur
ne yalan söylemeli
diz çöküp ferane avlularında
soğuk duvar diplerine
çifte kelepçeyle cıgara içtiğimiz
peynir ekmek yediğimiz
meyyus ve düşünceli

hesap kitap
ne de olsa insanız
korktuğumuz da olmuştur
ne yalan söylemeli

mapusanede mehtap
bakır çalığı
küf yeşili
ay ışığında şakırtısı
idamlık teşbihlerin
uykusunda sayıklayanlar
hafızanın perişanlığı
çağrışımların seli

mapusanede gece
dışardakinden çok daha kalın
çok daha karanlık
fosforlu ve derin
sübyan koğuşu pejmürde
kadınlar koğuşu bitap
siyasiler vesveseli
mapusanede mehtap
bakır çalığı
küf yeşili

hesap kitap
ne de olsa insanız
korktuğumuz da olmuştur
ne yalan söylemeli


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

2 Mart 2015 Pazartesi

Sonra O Güller

sonra o güller
ay ışığında vahşi
bilinmez hangi acıların kanattığı
sonra o saklı kokular
yapışkan ıslak ve dişi
insanı tepeden tırnağa
ter içinde bırakarak
sonra o sıcak
o çocuk gülüşleri uzaktan
içine sanki yıldızların aktığı

sonra bülbüller
yahya kemal bey'in
kanlıca'da bıraktığı
karışır en ümitsiz yalnızlığa
sabaha karşı çırpınarak

sonra 'melal ve hicran'
ve çaresizliği boş bir silah gibi taşımak
bakıp o yoksul kalabalığa
parmak uçlarında kan
'nobran ve derbeder'
sonra hayaller
hayaller
hayaller
'kurt' mustafa divan-ı harbi'nde sanık
'kemalist' fedailerin yaşattığı
-körüklü çizme avcı ceketi kayzer bıyık-
teşkilât-ı mahsûsa 'artığı'

sonra müstesna ölüler
'melali anlamayan' neslin tanıyamadığı
sultan galiyef mollanur vahidof
ve mustafa suphi ve ethem nejat
görünür zaman zaman
saat o saat
kıvılcım yüklü bir duman
etrafta barut kokusu
boş mermi kovanları
boşalmış fişeklikler
ve 'mazlum milletler'in uğultusu
bir dağdan öbür dağa yankılanan
asya'dan
afrika'dan

sonra boğaz'ın pusu
fecrin en dokunaklı anları
ezanlar dağılıyor eski istanbul'dan
beylerbeyi sarayı'nın
sabah mahmurluğuna
şeker ahmet paşa'nın
kayıp bir tablosundan
eflatun ve mor
martılar uçurulmuş
bir yağmur loşluğuna
kimse kimseyi anlamıyor
yâkup cemil bey çoktan
teşkilât-ı mahsusa'dan kovulmuş
idam mangasının kurşunları yağıyor
göğsündeki 'liyâkat nişanı'na
yani epeyce zindan

gelirdi devrilirdi nisan
müstesna çiçek kokularıyla
insanın kafasını karıştıran

yukarda bir akşam
ebruli bir akşam ki
perde perde açılan
bir şaşaa bir şehrayin bir ihtişam
billur kadehlerde rakı
bulanık
duman duman
dudaklarda mısralar
mısralar ki nâzım'dan
savaş yıllarının ağır karanlığında
ufkumuzu gizlice aydınlatan

gelirdi devrilirdi nisan
müstesna çiçek kokularıyla
adamın kafasını karıştıran
sonra birkaç sansaryan hanı
birkaç duruşma arkasından
sağırların dilsiz sükûneti
yani epeyce zindan


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

IX. Yazın Son Günleri...

ufkun sonsuzluğuna
hiç şaşmıyorlar
rüzgârın gizli ıslığını
hiç kimse işitmiyor
hangisi anlayabilir
yazın son günlerinde
tenha plajın
ağır hüznünü


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

Bu Yaz Da...

neden aynı kızlar
neden yine boğaz'da
bu yaz da
kirpikleri dargın
dudakları kırgın
gizli bir nazda
yoksa tenha mıdırlar belki biraz da
neden aynı kızlar
neden yine boğaz'da
bu yaz da

geçmişle geleceğin
kesiştiği çaprazda
yine aynı sevdalar
aynı ihtirastan
aynı çıkmazda
hayali bir ferahnak
görünmez incesazda

neden aynı kızlar
neden yine boğaz'da
bu yaz da


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

28 Şubat 2015 Cumartesi

VIII. Yoksa Tecrit'te Misiniz?

siz kimsiniz
yoksa kimsesiz misiniz
neden soğuk böyle
soluk benziniz
yoksa haftalardır
'tecrit'te misiniz
kapı duvar sağır
arayan soran yok
o dipsiz boşluğa
düşmekte misiniz?


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

VII. Mustafa Suphi'nin Neferi

aynalıçeşme'deki bekâr odası
nemli soğuk o boşluk
o kadar tenha ki
insanın fısıltısı
yüksek tavanından yankılanıyor
camları sırılsıklam
donuk bir boşluk
dışarda / neredeyse akşam
'hicranlı' bir yağmur yağıyor

uzun ve 'matruş' bir adam
kaybolmuş piposunun dumanları arasında
elinde bir kitabın rusçası
sanki bakû'dadır
'doğu halkları kurultayı'nda
kırmızı gözleriyle dalmış
salondaki 'galeyan'a bakıyor
"... az önce kürsüden indi
zinovyef yoldaş
alkış kıyamet
bütün millet ayağa kalktı
bu işin sonu selamet!.."

aynalıçeşme'deki 'bekâr odası'
camları sırılsıklam
dışarda / handiyse akşam
'hicranlı' bir yağmur yağıyor
vahim bir suç işler gibi konuşmaktayız

başbaşa bu defa
bir ben
bir de o
uzun ve matruş bir adam
ne kadar da uzun
yorgun elleri
parmakları adeta
yerlere akıyor

mustafa suphi'nin 'neferi'
'sarı' mustafa


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

VI. İkinizden Hanginiz

ikinizden hanginizin
saçları gece laciverdi siyah
yıldız tozundan ışıltılı
ve zengin
bakır çalığı gözleri derin
yer yer
eflatuna çalıyor

ikinizden hanginizin
nemli dudakları fuschia
kirpikleri kaşlarına dolaşık
ağzı fena halde âşık
başladığı her öpüşte kalıyor

ikinizden hanginizin
neyi noksan neyi fazla
ikinizden hanginize sorsan
her defasında
kendisini ötekisi sanıyor
çok fena aldanıyor

sahi siz
hanginiz
hanginizsiniz


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

27 Şubat 2015 Cuma

V. Kanlıca'da Mehtap

mehtap denizde inceliyor
sanki uçuşan ateş böcekleri
en kör en karanlık bakanların bile
görebilecekleri

mihrabad'da bülbüller
yüreklerine korku salan
yoksa bir şey mi gördüler
heyecanlı ötüşleri
kıvılcımlar halinde
yıldızlara yükseliyor

kanlıca'da unutulmuş
ahşap bir yalıda
belki edebiyat-ı cedide'den kalan
o pirinç mangaldaki
öylece kurumuş
sahur ateşleri
ve eşref ağa'dan
bülbüllere inat
'aşıkane' bir feryat
-ki uzaktaki
münzevi bir piyanodan
rüyalarımıza giriyor
yankılı bir karanlıkta
büyük su şarıltısı
gökyüzüne uzanmış
lacivert serviler
sonra açıp devasa kanatlarını
ağır ağır dünyadan
bir ejderha havalanır
yıldızları örterek
meçhul gezegenlere


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

IV. Beykoz'a Yolculuk

şirket-i hayriye'nin
en sonbahar vapuru
'halaskar'
sırtlan çığlığı bir düdük çalıp
su tozu bir dumanla kalkar
galata köprüsü'nden
güverte soğuk
sigaraların ateşinden
rüzgârda kıvılcımlar
"...valde sizlere ömür
beykoz'a yolculuk..."

"...iyileşeceğinden
ne kadar umutluyduk
geçen ziyaretimizde
ud çalmıştı bize
'...nihansın dideden
ey mest-i nâzım!...
nasıl da mutluyduk
dün gece
sabaha karşı
işte ansızın..."

"...insan annesi ölünce anlar
içindeki çocuğun
hiç ölmeyeceğini
aklına geldikçe kahrolur
bunu anlamakta
neden
bu kadar geciktiğini..."


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

III. O Kızlar

o kızlar değil
bunlar
hani saçları kehribar
çalınmış iki zümrüt ki gözleri
kabahatlı bakar
onlar
asla gelmez sana
sen kalkıp gidersin
her akşam
şehvetleri düzeltir yanlışlığını
harıl harıl
sabaha kadar


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

26 Şubat 2015 Perşembe

II. M'ba

geceye saydam bir tokat
tutuştu kıpkızıl neonlar
'hotel senegal'
dışarda soğuk bir yağmur
gizlice buz tozu
içerden o vahşi tat
fildişi sahili'nden tam-tamlar
ne kadar gizemli
ne kadar derinden

inanılmayacak kadar beyaz
yamyam dişleri arasında
mısır sapından piposu
yassı ve küt
burun deliklerinden
salkım salkım dumanlar
ışık çakıntıları pırıl pırıl kafasında
uyanır uyanmaz
çünkü her sabah
saçlarını usturayla kazıtıyor

üstüne yoktur doğrusu
otelin camdan terasında
m'ba / başlıbaşına bir örgüt
konuştuğu kim varsa
o dakika anti-emperyalist
o dakika afrika'ya kazandırıyor


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

I. Birbiri Olmak!..

gece
ıssız bir mağazada
yapayalnız
iki kız
boy aynalarına girmiş
sessiz sedasız
yüzlerini değişeceklermiş
birbiri olmak için
hangisi hangisidir
artık anlayamadığımız

onlar mı yalan söyledi
aynalar mı yalan
yüzlerinden mi bıkmışlardı artık
yoksa
birbirine mi hayran
ne olursa olsun
neresinden bakılırsa bakılsın
artık tek bir şey kesin
bir daha çıkamayacaklar
girdikleri aynalardan


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

Ne Kadar İzmir V

kalın sonbahar hüzünleri / mektepler açık
'türküz cumhuriyetin göğsümüz tunç siperi'
soğuk denize dalıp çıkan karabataklar

zincirleme şimşekler ki küf yeşili kilitlenir

yağmur sersemidir taşlıkta ıslak serçeler
herkes ulucak'tan dönmüş menemen yasak
'hükümet önü'nde kubilây'ı kesmişler

divan-ı harb-i örfî / menemen'de sehpalar / sehpalar

camlardan bakan o baylan kız / habersiz midir
bulutlarda kaybolmuş bakışları / tahrirli ela
gramofonda 'deniz kızı' eftalya / bestenigâr

karşıyaka sinemalarında nedense fransız filmleri

dudaklarını kelebek boyamış ferhunde hanım
balkonda kaşlarını alıyor elinde dev aynası
yüreği fena karanlık / bu kaçıncı sigara

kocasından tiksinirmiş sevdiği adam da ondan

iskeleden kalktı cumhuriyet vapuru / akşam
camlarında gözyaşları / giden
çocukluğumuz mu?
körfez'de sis yoğunluğu / izmir
görünmüyor

birden ışıktan kılıcı küstah projektörün


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

25 Şubat 2015 Çarşamba

Ne Kadar İzmir IV

yağan güneş tozudur billur palmiyelerden
ne çok ağustos böceği / yalnızlığa uzayan
deniz süt liman / yaprak kımıldamıyor

ispanya'da iç savaş 'non passaran!'

ışıktan süs kılıçları ayna parıltısından
buz mavisi sürahiler aydınlığa doymuş
ışımadan boğulmuş üzüm taneleri

ne çok ağustos böceği / yalnızlığa uzayan

nefesini tutmuş askıda kızlarağası hanı
new york borsası'nda buhran / fiyatlar düştü
bıçak açmaz lövanten ihracatçının ağzını

çünkü matmazel raymonde'la evlenecekti

karabiber ağaçlarının yanına yaklaşılamaz
ne çok ağustos böceği / yalnızlığa uzayan
bombilibom'dan çikolata alıyor / kim bu
çocuk

naldöken'de bir nefer atladı atlı tramvaydan

parlak yeşil körfez'de cıvalı ışığın kalınlığı
sıcağın krallığı mutlak artık ne ses ne soluk
yalnız ağustos böcekleri / yalnızlığa uzayan

taze kesilmiş karpuz kokusu / tek ferahlık


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

Ne Kadar İzmir III

tuzlu ve uzak temmuz'ları osmanzade'nin
şu geçen son tramvay mıdır iskele'ye
çatalkaya'da yıldız yağmuru kızılca
kıyamet

ilk incir mahsulü borsa'ya yarın geliyor

yazıhanenin camları yumuşamış öyle sıcak
ter buharlaşıyor havada yeşil sinek vızıltıları
halimağa çarşısı'nda hamallar izmir'i
taşıyor

banco di roma'da ayrı bir hesap açılacak

'mübadil' osmanidis'in evinde rumca konuşulur
bunlar yanya eşrafındanmış çok zengin
uykularında sabaha kadar akdeniz
çocukluğu

bütün karşıyaka kızı nilüfer'e tutulmuştur

bacakları mevzun beli ince burnu afrodit
çarşıda bisiklete binmiş beyaz bir kuğu
hayal defterinde sevgilisi robert taylor

tavla rüzgârı sert esiyor hepyek ve düşeş

zeki bey'in kahvesi nargileler rafta lejyoner
yandan çarklı bir / ıhlamur iki / adaçayı üç
'küçük' tal'ât bey dalgın / kafkasya'da
mıdır?

mehtapta gülümseyen alaycı yunuslar


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

Ne Kadar İzmir II

ay ışığında donuk ince ve uzun
soru işaretleri midir gece leylekler
sabahlara kadar sordukları nedir

denizde yıldız zenginliği uzakta izmir

müstesna açık balkon kılcal hanımelleri
kristal nargilesiyle hemhal şam'dan getirmiş
zurefa-yı kirâm'dan nurhayat hanım

saçını 'erkek' kestirmiş kravatı italyan

akşam sefalarına tenhada ud çalan kim
selim-i sâlis damlıyor kanlı mızrabından
'hâlâ kanayan kalbimi aşk âteşi dağlar'

'hizmet' gazetesi sermuharriri zeynel besim

sarhoş mandolinleriyle sandalda italyanlar
'her çeşit motor aksamı ithal edilir'
feltrinelli ve şürekası'na rakip bulunamıyor

inciraltı'ndan son seferi 'uşak' vapurunun

limanda gece vardiyası kuru üzüm ve incir
pul pul terlemiş tahmil tahliye amelesi
çift atlı arabalar hangi rüyayı taşıyor

sırada alman şilebi var s/s brandenburg


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

24 Şubat 2015 Salı

Ne Kadar İzmir I

akşam uçuşan o beste kürdili hicazkâr
bir genç kızın tamburundan hicranla dolu
mimozalar çiçeğe durmuş civciv sarısı

yarasalar kara bir haber gibi dağıldılar

gözleri kalın sürmeli kirpikleri rimel
kumral saçlarını 'avrupa' kestirmiş
o hangi kadın dudakları 'yürek' boyalı

yeknesak nal sesleri atlı tramvayın

izmir palas'da miralay zeki bey çok sigara
kolu Sakarya'da kalmış 'malulen mütekait'
gâzi'yle rakı içmişliği var / hâlâ anlatırlar

kordon'da akşam kızıllığı tenha martılar

kapısı yaldızlı kupa arabası çifte at koşulu
pasaport iskelesi'nden izmir palas'a rahvan
hoş geldiniz nevnihal hanım bendeniz zeki

içindeki o harp ne yapsa bitmiyor ki


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

Di'li Geçmiş III

boğaziçi'nde yağmur dumanı edebiyat-ı cedide
-uzakta bir piyano onu bişüphe bir kadın
çalıyor-
cenap şahabettin'den kalktı 'inşirah' kime
uğrayacak

intihar etti beşir fuat anlayan tek kişi çıkmadı

porselen vazoda yaseminler şevki bey hicaz
sedefli udundan damla damla azalan paşa kızı
peder bey merhum selânik'de şehîd-i
hürriyet
ah nerde mülâzimler o eski mülâzimler

teşkilât-ı mahsûsa'dan kolağası fikri bey tırnova
tebriz'den getirmiş mutantan mahzunluğunu
iki kadeh rakı arkasından hain redifli
gazeller
'kantocu' peruz seyrânda seyr-ü-sefer mefluç

berlin'den avdetinde hilmipaşazade eflâtun bey
hicranını almanca tekellüm edermiş rivayet
hoelderlin nâm şâirden manzumeler
okuyarak

öyle ağır yalnızlığı herkese vermiyorlar


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

Di'li Geçmiş II

aydınlığı bu kadar soğutabilmek ne zor
bulutları küçük camlara sığdırabilmek
mahzun yolcuların baktığı pencerelerdeki

okullar erken tatile girdi çünkü savaş

sessizlikten uyanırsın gece sabaha karşı
alışık olmadığın bir saat üç buçuk
hiç üşümediğin bir rüzgâr sokaklarda

yalnız bir çocuk geceleri çok kalabalık

deniz kuşları mavi beyaz tuzlu rüyalarına
gülcemal yola çıkmış iki baca dört direk
uzak çan sesi gezinti güvertesinden

bütün bir ömür varılamayacak o liman


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin

23 Şubat 2015 Pazartesi

Di'li Geçmiş I

gecenin karanlığında uzun adamlar
yanlış bir yağmurun iplerine dolaşmış
daha yanlış bir yalnızlığa doğru gidiyor

senin beklediğin gemiler hiç gelmeyecek

hiç gelmeyecek o uzun saçlı çocuk
hani geceleri dudaklarını boyayan
korkunç bir çetrefilliğin uçurumundaki

ne kimse onu bekliyor ne de o kimseyi

daha sonra kara trenler ışıksız trenler
uçuşur ateş böcekleri asker sigaraları
savaş henüz başlamamış eli kulağında

herkes kimi öldüreceğini tasarlıyor


Attilâ İlhan
Kimi Sevsem Sensin