Şiir, Sadece: Sabahın Alacakaranlığı
Sabahın Alacakaranlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Sabahın Alacakaranlığı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Aralık 2015 Perşembe

Sabahın Alacakaranlığı

Kışla avlularında kalk borusunun sesi,
Sabah yelinin sokak lambasında nefesi.

Yataklardaki esmer gençlerin saati bu,
O kötücül düşlerin kıvrandırıp durduğu;
Sanırsın kanlı bir göz orda çarpar, çırpınır,
Lamba gün üzerinde kızıl bir iz bırakır;
Orda ruh, sert ve ağır vücut yükü altında,
Öykünür lamba ile günün savaşlarına.
Meltemlerin sildiği yaş dolu çehre gibi,
Havaya dolmuş, kaçan şeylerin ürpertisi;
Erkek bıkmış yazmaktan, kadınlarsa sevmekten.

Yer yer duman tütmeye başlıyordu evlerden.
Ağzı açık, gözleri mosmor zevk kadınları,
Uyuyorlardı orda aptal uykularını;
Zavallılar, sıska ve soğuktu göğüsleri,
Üfleyerek ateşi hohlarlar ellerini.
Soğuk ile yoksulluk dolu bir saatti bu,
Loğusa kadınlarda ağrının bol olduğu,
Sanki kanla kesilmiş bir hıçkırıktı sesi,
Bir horoz şakıyarak parçalıyordu sisi;
Bir sisler denizinde yüzüyordu yapılar,
Ve öksüzler yurdunda can çekişip duranlar
Düzensiz şekilde son nefesini verirken,
Sefihler yorgun argın dönüyordu işinden.

Pembe yeşil giysisi ile titreyen şafak
Yürüyordu ıssız Seine üstünde ağır aksak,
Ve karanlık Paris, göz ovuşturarak yine,
O çalışkan ihtiyar, sarılıyor işine.


Charles Baudelaire
Kötülük Çiçekleri