Şiir, Sadece: W. H. Auden Şiirleri
W. H. Auden Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
W. H. Auden Şiirleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

22 Temmuz 2017 Cumartesi

Hiç Barış Olmayacak

Güldüyse de berrak yumuşak bir hava tekrar
İyi şeyler düşünen varlığının ülkesine,
Döndüyse de renkler ... boradan sonra değiştin.
Hayır, unutmayacaksın
Bütün umutları birden silen karanlıkta
Düşeceksin diye kahinlik eden fırtınayı.
Yaşaman gerek yine kendi bildiğinle:

Yabancılar var uzaklarda, senden ayrı düşen,
Mehtapsız yokluklarda hiç duymadığın;
Oysa onlar seni duymuş, seni öğrenmiştir,
Kaç tane, ne cins, bilmediğin varlıklar,
Bir tanesi olsun seni sevmez

Ne mi yaptın acaba onlara sen?
Hiç mi? Yok, bir cevap değildir ki hiç:
Evet, akıl yoracaksın, düşünmesen olmaz,
Bir şeyler yaptın mı ki yapmışsındır;
Ah şunları bir güldürebilsem diyeceksin,
Dost olmayı onlarla için isteyecek.

Hiç barış olmayacak:
Öyleyse, savaş sen de; yiğit ol, kullan
Bildiğin her türlü kalleş hileyi,
Vicdan bakımından rahatın yerli yerinde:
Davaları bitmiş - o da davaları varsa -
Onların nefreti sırf nefret içindir artık.


W. H. Auden
Çeviren: Talat Sait Halman

Alla'sen Söyle Nedir Aşkın Aslı Astarı!

Kimine göre ufak bir çocuktur aşk,
Kimine göre bir kuş,
Kimi der, onun üstünde durur dünya,
Kimi der, kalp kuruş;
Ama komşuya sordum, nedense yüzüme
Manalı manalı baktı,
Karısı bir kızdı bir kızdı, sormayın,
Aşkedecekti tokadı.

Şıpıtık terliğe mi benzer yoksa
Yoksa kandil çöreğine mi
Hacıyağına mı benzer dersin kokusu.
Yoksa leylak çiçeğine mi?
Çalı gibi dikenli mi batar mı eline,
Andırır mı yoksa pufla yastıkları,
Keskin mi kenarı yoksa yatar mı eline?
Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı!

Tarih kitapları dokundurur geçer
Köşesinde kenarında,
Hele bir lafı açılmaya görsün
Şirket vapurlarında;
Eksik olmaz gazetelerden, bilhassa
İntihar haberlerinde,
Maniler düzmüşler gördüm üstüne
Telefon rehberlerinde.

Aç kurtlar gibi ulur mu dersin
Bando gibi gümbürder mi yoksa,
Taklit edebilir misin istesen kemençede,
Ne dersin piyanoda çalınsa;
Çiftetelli gibi coşturur mu herkesi
Yoksa ağıraksak bir hava mı?
İstediğin zaman kesilir mi sesi?
Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı!

Bir hal oldum çardakların altında
Onu araya araya,
Küçüksu'ya baktım, orada da yok,
Boşuna çıktım Çamlıca'ya;
Anlamadım gitti bülbülün şarkısını
Bir acayip gülün lisanı da;
Benim bildiğim o kümeste değildi
Ne de yatağın altında.

Aklına esince çıkarabilir mi dilini,
Başı döner mi asma salıncakta,
At yarışlarında mı geçirir hafta tatilini,
Usta mı düğüm atmakta,
Millet der peygamber demez mi
Para mevzuunda nedir efkarı,
Borç alır borcunu ödemez mi?
Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı!

Ona rastladığı zaman duyduğu şeyleri
Kabil değil unutamazmış insan,
Yolunu gözlerim bacak kadardan beri
Ama o geçmedi bile yanımdan;
Merdiven dayadım otuz beşine,
Öğrenemedim gitti bir türlü,
Nemene mahluktur bu düşerler peşine
Bunca insan geceli gündüzlü?

Gelsin ya, nasıl, pat diye gelir mi dersin
Burnumu karıştırırken tatlı tatlı,
Ya tutar yatakta bastırırsa sabahleyin?
Talih bu ya otobüste nasırıma basmalı!
Gelişi yoksa havalardan anlaşılır mı
Selamı efendice mi yoksa gider mi aşırı,
Değiştirir mi dersin bir kalemde hayatımı?
Alla'sen söyle nedir aşkın aslı astarı!


W. H. Auden
Çeviren: Can Yücel

21 Temmuz 2017 Cuma

Saatle Benim Aramda

Vurdum kapıyı, indim bir akşam
Bristol Caddesi'nden aşağı;
Kaldırımlarda ahali baktım,
Tarlada sanki buğday başağı.

Yürürken taşınış dere boyunda
Bir aşk şarkısı duydum ansızın,
Demir köprünün hemen altından;
"Ucu bucağı yoktur sevdanın.

Vazgeçmem senden, vazgeçmem, yarim,
Taa ki geçer de magrip maşrığa,
Tırmanır da Kafdağı'na sular,
Taa ki çıkar da balık kavağa

-Vazgeçmem senden taa ki Okyanus
Kurur, katlanır, konulur rafa;
Dolanır gökte yedişer yıldız
Cıvıl da cıvıl konar Araf'a.

-Yıllar koşacak tavşanlar gibi
Sen varsın mademki kollarımda,
Sen ki çağların gonca baharı.
Dünyaya nasip ilk ve son sevda."

Yazık ki şehrin saatleri hep
Başladı birden çın çın ötmeye:
-Düşme zamanın ağına sakın!
Diş geçirilmez o örümceğe.

-Kabusun budak deliğinde Hak,
Başı kavuksuz, sırtı cübbesiz ...
Gözetler zaman sizi siperden,
"öhö" der, tam öpüşeceksiniz.

"Hayhuydu derken bir de bakarsın,
Kandilinde yağ kalmamış ömrün.
Zaman erecek muradına hoş,
Yarına kalmaz belki de bugün

"Nice yemyeşil bağ bahçe var ki
Üstüne şimdi çullanmakta kar.
Zaman dağıtır bari, halayı;
Ellerde kopar güzelim yaylar.

"Daldır suya ellerini bari,
Bileklerine kadar daldır da!
Gözlerini dik! dik de leğene,
Neydi o, düşün kalan arkanda!

"Buzullar zorlar yük kapısını,
Yatağında iç çekense çöldür;
Çay fincanındaki bir çatlaktan
Öte dünyaya yollar görünür.

"Kuzum gel de bir bak şu aynaya!
Gel şu perişan haline bir bak!
Hayat, Şer değil Hayır; gine de
Sana hiç hayrı dokunmayacak.

"Dur da, camların önünde dur da!..
İki göz iki çeşme dökülen ...
İşin yoksa sen kötrüm komşunun
Gönlünü al bu kötrüm gönüllen."

Geç - ti, geçtiydi akşam suları,
Gitti aşıklar gittiydi bir bir;
Sustu saatler durduydu çın çın;
Akar da akar akardı nehir.


W. H. Auden
Çeviren: Can Yücel