Şiir, Sadece: Bırakın Kendimi Tanıtayım

15 Kasım 2019 Cuma

Bırakın Kendimi Tanıtayım

Uzat elini bana!
İşte göğsüm.
Dinle, bir vuruş değil, ama bir ah;
Bir aslan olan sen
evcilleştirildin eniğe,
tedirgin ediyor bu beni.
pek çok
binlerce ton
dinleniyor şaşkın
derisinde başımın.
Aşağı indiriyorum seni kürsüden.
Söyle erinçsiz kılıyorsam.
Sıkıyor mu elim?
Acıtıyor mu?
Bağışla beni.
Senin gibi
benim de
sonsuzluk önümde.
N’olur o zaman
kaybedersek
bir iki saat?!
Bırakın
su gibi
gidelim ileri,
bahar gibi -
tasasız
ve özgür!
Gökte
gider Ay
öyle diri, görkemli,
tek başına
kendi
tehlikesiyle.
Serbesim
şimdi
ben
aşktan
ve afişlerden.
Karasevdalı derisi gibi dışarı uzanık
uzanmış ayı
pençeliyor parketi.
Kolay
denetlemesi
düz olmadığını dünyanın -
otur yalnız kıçının üstüne
ve kay gitsin.
Hayır,
kendimi kaptırmayacağım karasevdaya,
ve konuşmayacağım biriyle
istemiyorum konuşmak da.
Ama bu yardım etmez
uyağın solungaçlarının
açılmasına arasıra
bağlanan bize
şiirin kumlu kıyılarında.
Düşlemek tehlikeli
ve aynı plansız düşlemin imgeleri.
Yığınlar burada günlük işleriyle
yapılması
zorunlu.
Fakat arasıra
yaşam gösteriyor
Yeni boyutları,
orda süprüntüler arasında
bulunabilir
önemli bir şey.
Şiire
karşı çıktık zaman zaman
süngü saldırısıyla,
dil avcılığıyla
tam ve çıplak.
Ama şiir
hinoğlu hin iblisçilik:
orda var o yalnız -
yapılacak bir şey yok bunda.
Örneğin
al şunu -
konuşacak ya da kusacak mı?
Yangın sarısı bıyıklarla
ve düğmelerle açık mavi,
İncilsi
Nebukadnessar -
«Koopsocks» şeker külahı.
Sun bize kadehi!
Biz
bir şişe açabilir
ve acıyı boğabiliriz.
şarapla,
ama bak -
geliyor
Kırmızı ve Beyaz Yıldız Hattı yüklü
tepe tepe ;
her çeşit vizeyle.
Senden hoşlanıyorum -
sevinçliyim
aynı masaya oturmaktan.
Esin perisi
ustaca yönetir seni
diliyle.
Nasıldı
dedi Olga
kitabında?...
Hayır, değil Olga!
Onegin’in
mektubuydu Tatiana'ya.
- Kocanız
tiridi çıkmış,
çirkin ve budala,
benim olacaksınız, seviyorum sizi,
de böyle şimdi bana
şu anda
sizinle karşılaşabilirsem, yalvarıyorum. -
Çok şeyler oldu:
pencere altında bekleyiş,
mektup,
donmuş titrek sinirler.
Ve
insan
acıya dayanamayınca -
işte o zaman
Aleksandr Sergeviç,
çok daha kötü
Aloo, Mayakovski!
Defol güneye!
İşkence et
yüreğine uyaklı şiirli -
şimdi
aşk da suyunu çekti,
sevgili Vladim Vladimiç.
Hayır,
yaş değil hakkını alan!
Sıkarsam bedenimi
göreceksiniz
baş edebildiğimi, ne denli kolay ikiyle
ve kanun uyanırsa
üçle bile.
Daha çok
b-i-r-e-y-s-e-l olduğumu söylerler!
Entre nous...
sansür çizmesin altını,
bildirmek istiyorum size:
şu da
söyleniyor
birinin gördüğünü
iki sevgili
üyesini Yürütücü Kurul’un.
Bu
kulaktan kulağa dolaşan
bugünlerde.
Aleksandr Sergeviç,
işitme gevezeliği
Belki
ben
bir tekim
gerçekten sızlanan
sen, değilsin
canlı bizde bugün.
Ben
seni
tanımak isterdim
yaşamın içinde.
Yakında
ben de
ölecek
ve dilsiz kalacağım.
Ölümden sonra
hemen hemen
yanyana olacağız;
Sen P’nin
ve ben
M’nin altında.
Kim var aramızda?
Sen kiminle birlikte olacaksın?
Büsbütün
yoksul
ozanlar ülkesi benim.
Aramıza
- ne yıkım -
Nadson giriyor.
Dileyelim
göçetmesini
bir yere Z’nin, yanına.
Ama Nekrasov,
Kolya,
mutlu Alyoşa'nın oğlu -
bir kağıt oyununda
ve şiirler,
oldukça
güzel.
Tanıyor musun?
O
sevimli
biri.
O
bizim takımdan -
o orda kalsın.
Ama çağdaşları?
Yerin doldurulmaz
onların örneği en azından
Bir esnemede
vuruşuyor
çeneler bir karış!
Dorogoçenko,
Rodov,
Kirillov,
Gerasimov -
ne denli
baygın tekdüze satırlar!
Fakat Yesenin,
ve tüm coşkulu köylüler.
Ah!
kibar
cilalı eldivenli bir inek.
Bir kez dinlenebilir....
tam koro şarkısı,
balalayka eşliğinde!
Yaşamak için de
ozanlar
uştalaşmak zorunda.
Biz güçlüyüz
bir şişe içki örneği Poltava’dan.
Ya o Bezimenski?!
Değil en kötüsü, fakat...
benziyor daha çok
bir çeşit kahveye.
Ama
bizim
Aseyev’le
Kolka’mız var.
O yetişir.
O benim
tıp demiş burnumdan düşmüş
İvedili davranmalı
elinden geldiği kadar!
Aile küçük,
ama bir aile.
Yaşasaydın
yapacaktım seni
LEF-redaktörü.
Kışkırtıcı şiirler bile
yazmayı
salık verecektim.
Bir kez gösterecektim yalnız:
- işte böyle
yapıyor insan...
Sonra başgelirdin -
biçem
duygunla.
Elde ederdin
"Moskova Tekstili"ni.
Sonra bir dam veririm sana
GUMS-mağazasından
reklamla katkıda bulunan.
(Tanımak için kendini
evimizde
peltekçe okudum bir koşuğu
ve uyaklı tabi.)
Şimdi sen
zorlanacaksın
vazgeçmeye şiirlerinden,
Kalemlerimiz
şimdi
süngüler
ve sivri dirgenler.
Daha ciddi "Poltava"dan
devrim çarpışmaları
ve aşk
daha görkemli
Onegin’in aşkından.
Dikkat et Puşkincilere. Yaşlı beyinli Puşkin
törpülüyor tüyleriyle
kendini
çok eskimiş.
- Doğru, der
LEF
buldu
Puşkin’ini.
Tutar yarışmayı o -
Derzavin’le...
böyle yenilmez biriyle!
Seni seviyorum
ama canlı
ve mumyalı değil.
Sen de
fırtınalı yaşadın
günlerinde
sen bağlı olmadan önce
ve cilalı antolojiye,
bu inandığım.
Afrikalı!
Cehennemlik Anthes!
Sosyete numaraları.
Ona sormalıydık:
Hangi aileden geliyorsun?
Neyiniz vardı
devrimden önce? -
Sonra bir duman çıkmadı ondan.
Ne gevezelik,
bununla birlikte!
Dümdüz ruhçuluk.
Bir efendinin kölesi,
demek gerekse...
bir kurşunla delik deşik...
Değil
bugün de
bunalıma uğramış
ırz düşmanı kişiler
ardından koşar
karılarımızın
İyiyiz bulada biz
Sovyet Cumhuriyeti’mizde.
Burada yaşanabilir
ve çalışılabilir dostlar gibi.
Acı da olsa
böyleleri üstüne
şiir yazılabilir -
ama ona gereksinim
sürükleyici de değil.
Peki, zamanı şimdi:
alacakaranlıkta
tutuşan
kendi patlaması günışığının
Yalnız
milis değil
seni arkandan izleyen.
görmeye alışıldı
burda Tverbulvarı’nda.
Bırak böylece bana
seni yerleştirmeyi
yeniden kürsüye.
Zorundaydım üstelik
çoktan yaşama burda
bir yontuya -
dolduracak
tıka basa onu
ve patlatacaktım dinamitle!
Kin duyuyorum
her çeşit ölü etine;
ama tapıyorum
yaşam olan her şeye!
 
 
Mayakovski
Çeviri ve inceleme: Ali Rıza Ergüven
1924

Hiç yorum yok: